Harun Yahya

Uçan Böcekler:
Milyonlarca Yıl Öncesinde Yaşamış, Kusursuz Kanatlara Sahip Harika Canlılar, Evrimi Yalanlıyor



Uçmak binlerce yıldır insanlığın ideali haline gelmiş, sayısız bilim adamının ve araştırmacının emek, zaman ve para harcadığı bir alan olmuştur. Çok ilkel bazı denemeler dışında, uçabilen araçlar ancak 20. yüzyılda yapılabilmiştir.

Bilim dünyası son 40 yıldır böceklerdeki üstün uçuş performansını anlama konusundaki çalışmalara ağırlık vermiştir. Böceklerin sahip olduğu uçuş mekanizmalarındaki hassas ve kusursuz yapılar araştırmacıları hayran bırakmıştır.

Bu küçük canlıların bazıları havada asılı durabilir, geriye uçabilir, aniden saatte 150 km'nin üstünde hız yapabilir ve bir savaş pilotundan daha üstün nitelikli uçuş akrobasisi sergileyebilirler. Böcekler, mükemmel kanatlar, hafif bir iskelet, denge sağlayıcı organlar, yön bulmalarını ve havalanmalarını sağlayacak uyarı sistemleri gibi son derece ileri uçuş tekniklerine sahiptirler. Ayrıca vücutları, bacaklarını ve kanatlarını hareket ettiren güçlü kaslarla çevrilidir.

Uçaklar motorlar yardımıyla ileri doğru itilerek, kanatlarının üstündeki hava akımı ile çalışırlar. Böceklerin ise havalanmak için motorları yoktur, ancak kanatlarını çırparak oluşturdukları türbülanslı hava akımı sayesinde çok kuvvetli bir kaldırma kuvveti elde ederler.25 Çoğu böceğin yerden havalanmak için, ince kanatlarını hızla çırpması gerekir. Bir böcek uçarken saniyede ortalama birkaç yüz defa kanat çırpar. Kanatlarını saniyede 600 defa çırpabilen böcekler bile vardır.26 Bu muazzam hareketin bir saniye gibi kısa sürede yapılması, söz konusu yapının teknolojik olarak taklit edilmesini imkansız kılmaktadır.

21. yüzyıl teknolojisi böceklerden örnek alarak gelişiyor



Son yıllarda bazı bilimsel araştırma grupları ve önemli üniversiteler, böceklerin uçuş mekanizmalarını taklit ederek, mikro uçuş araçları üretmeye çalışmaktadır. Bunlardan önemli bir tanesi de Oxford Üniversitesi Mühendislik ve Fizik Bilimleri Araştırma Konseyi tarafından desteklenen ve yeni hava araçlarının geliştirilmesinde önemli bir rol oynayan çalışmadır.27

Zooloji departmanından Dr. Richard Bomphrey, böcek kanatlarının yapılarının incelenmesi ile ortaya çıkan bulguların yeni nesil gözetleme kameraları yapılabilmesine olanak sağlayacağını, böcek kadar küçük ve uçabilme yeteneğine sahip bu araçların bulundukları ortama tam olarak uyum göstereceklerini belirtmektedir.




uçan böcekler



Fosil kayıtlarında kusursuz yapılarıyla bir anda ortaya çıkan böceklerin önemli bir özellikleri de olağanüstü uçuş teknikleridir. Bu uçan harika böcekler, ilk yaratıldıklarında nasıl bir kanat yapısına sahiplerse, 125 milyon sonra yani günümüzde de aynı mükemmel kanat yapısına sahiptirler. Hiçbir evrim geçirmemişlerdir. 125 milyon önce yaşayan bu kınkanatlı böcek, kaya üzerinde her detayıyla birlikte taşlaşmıştır.





Araştırma ekibi böcek kanat tasarım ve performanslarını araştırabilmek için en yüksek hız ve çözünürlükte kamera teknolojileri ve son model bilgisayar modelleme cihazlarından yararlanmaktadır. Burada önemli olan konu, böcek kanatlarının çevresinde oluşan hava akım hızlarının hesaplanmasıdır. Bu hesaplama bir hava tüneline yerleştirilen böceklere hafif duman verilmesi sonra da partiküllerin lazer ışığı ile aydınlatılması ile gerçekleştirilmektedir. Bu tekniğe Partikül Görüntü Hızmetresi adı verilmiştir.28

Dr. Bomphery'e göre her bir böceğin kanadı farklı bir amaca hizmet etmektedir. Örneğin arı kanatları yük taşımaya yönelik kanatlardır, helikopter böceği gibi bir avcı, hızlı ve manevra kabiliyeti olan kanatlara sahiptir, ağustosböceği gibi canlılar uzak mesafeleri kat edebilmelidirler. Farklı böceklerin, farklı amaçlara hizmet eden kanat özellikleri, mikro uçabilen robotların yapımında temel unsur olarak alınmıştır. Bu ekolojik farklar yapılması gereken görevlere bağlı olarak pek çok kanat tasarımının modellenmesini sağlamıştır. Böcek büyüklüğünde mikro uçuş araçları ve onun üzerine yerleştirilecek olan mikro kameralar pek çok alanda kullanılabilecektir.29

Tüm teknolojik imkanlar ve konusunda uzman kişilerin çalışmalarına rağmen, böcek boyutlarında uçan makinelerin ancak önümüzdeki 20 sene içerisinde gerçekleştirilebileceği düşünülmektedir.




yusufçuk



Dünyanın önde gelen helikopter üreticisi Skorsky, asker ve mühimmat taşımak için ürettiği modelinin tasarımını yusufçuğu örnek alarak gerçekleştirmiştir. Yusufçuğun uçuş tekniğini gösteren fotoğraflar bilgisayara (IBM 3081) yüklenmiş, ardından yusufçuğun havadaki manevraları da göz önüne alınarak bilgisayarda 2000 adet özel çizim gerçekleştirilmiştir.

Evrimcilerin sözde ilkel bir dünyanın olduğunu iddia ettikleri bir devirde, bundan 125 milyon yıl önce, yusufçuklar günümüz teknolojisiyle elde edilemeyen bir uçuş sistemine sahipti.





Yusufçukların uçuş sistemi bir yaratılış harikasıdır. Gövdenin üzerinde çaprazlama yerleşmiş iki çift kanat bulunur. Kanatlar karşıt zamanlı olarak çalışır. Yani öndeki iki kanat yükselirken, arkadaki iki kanat alçalır. Kanatların hareketi iki karşıt kas grubunun hareketi ile sağlanır. Kasların bir ucu gövdenin içinde kaldıraç şeklindeki uzantılara bağlıdır. Bir kas grubu kasılarak bir çift kanadın yükselmesini sağlarken, öteki kas grubu da aynı oranda esneyerek ikinci çiftin alçalmasını sağlar.

Yusufçukların hızı böcekler için son derece kısa bir zamanda, saatte 30 ila 60 km gibi bir hıza ulaşır. Yusufçuk aynı zamanda çok iyi bir manevra yeteneğine sahiptir. Uçuşu hangi hızda ve hangi yönde olursa olsun, aniden durup ters yönde uçmaya başlayabilir. Veya havada sabit durup, uygun bir pozisyonda bekleyebilir.

Bir hava aracının uçması için ne kadar çok unsurun göz önünde bulundurulduğu düşünülürse, yusufçuk gibi uçan böceklerin ne denli zor hesaplara dayanan bir eylemi gerçekleştirdikleri daha iyi anlaşılmaktadır:

Bir hava aracının uzunluğu, yüksekliği, kanat uzunluğu, kanat yüzey alanı, maksimum kalkış ağırlığı, maksimum iniş ağırlığı, motor sayısı ve gücü, yakıt kapasitesi, maksimum menzili, seyahat hızı, kalkış mesafesi... Tüm bunlar tam gerektiği gibi olmalıdır.

Uzayıp giden bu hesaplar uçuş esnasında da devam eder: Hava aracının hangi yükseklikte uçacağı, nasıl manevra yapacağı, alçalacağı ya da savrulmadan dengede kalacağı, yakıt kullanımı, yön tayini, zorlu hava koşullarında nasıl tedbir alınacağı...

Böcekler ise hiç bu tür hesaplar yapmazlar. Onlar doğdukları andan itibaren bu ince hesapları en mükemmel şekilde uyarlayan kusursuz mini uçuş makineleri gibi hareket ederler. Uçuşları son derece kontrollü, dengeli ve ustacadır.

Böcekler gibi kanatlarını çırpan bir robot yapmak, bilim adamları için zordur. Ancak onları asıl çözümsüz bırakan, bu robota uçmayı sağlayacak "aklı" kazandırmalarının imkansızlığıdır. Bu konuda, Kaliforniya Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Fakültesi'nden profesör Ron Fearing, "Kanatların ne yapması gerektiğini bilmemiz iyi bir haber. Fakat kötü olan bunu nasıl yaptıklarını bilmiyoruz" demektedir.30 Berkeley Üniversitesi'nden biyoloji profesörü Michael Dickinson, meyve sineğini örnek vererek, bu canlının kanatlarını saniyede 200 kez çırptığını ve her bir hamle sırasında kalkışı sağlamak için üç farklı mekanizmanın kullandığını belirtmektedir. Böylece bir meyve sineği sadece sekiz kanat hamlesinde ve 40 milisaniye kadar kısa bir sürede, havada U dönüşü yapabilmektedir.31 Dickinson'a göre, bu kontrol düzeyinin aynısını başarabilmek için Berkeley'deki böcek robotun yaklaşık üç hamlelik bir hata payı vardır, dördüncüsünde ise robot ölüm düşüşü yaşayacaktır. Georgia Teknoloji Araştırma Enstitüsü'nden araştırmacı mühendis Robert Michelson, denge ve kontrol için sadece kanat çırpan bir robot inşa etmenin çok zor olduğunu belirterek, "Yaratılışta gördüğümüz gibi şeyler icat edene kadar, farklı tekniklere başvurmanız gerekir." demektedir.32

Görüldüğü gibi insanlığın elinde her türlü imkan -bilim, teknoloji, akıl, şuur, enerji, finansal kaynak, kısacası ihtiyaç duyulan herşey- vardır. Ancak insanlar doğada gördükleri sistemleri, tüm bu imkanlara rağmen, birebir aynı olacak şekilde, taklit dahi edememektedirler. İnsanın taklit etmekte bile aciz kaldığı yaratılış harikaları, bizlere Allah'ın üstün ve benzersiz yaratma sanatını tanıtmaktadır. Küçük büyük her ne boyutta olursa olsun böcekler, dünya üzerinde var oldukları 250 - 300 milyon yıldan bugüne kadar Allah'ın ilhamı ile kusursuzca uçabilmektedirler. Hatta doğada gördüğümüz birçok böcek türünün uçma yeteneği, kuşlardan da üstündür. Böcek kanatlarındaki mükemmellik, Allah'ın kusursuz yaratışının delillerinden biridir.

Darwinistler Geç Olmadan Hatalarından Dönmelidirler



Bilim dünyası böceklerin vücut yapılarını ve uçuş tekniklerini bile henüz tam açıklayamazken, bunların kör tesadüflerle ortaya çıktığının iddia edilmesi son derece akıl dışıdır. Darwinizm'in bu sistemlerin sözde mimarlarından olarak gösterdiği mutasyonlar sadece bir canlıyı sakat bırakan, vücut organlarına kalıcı hasarlar veren ve hatta canlının ölümüyle sonuçlanan zararlı etkilerdir. Tamamen rastlantıya dayalı gerçekleşen mutasyonların bir böceğin kanatlarını, gözlerini, kaslarını, sinirlerini, antenlerini, solunum, sindirim gibi kompleks sistemlerini meydana getirdiğini iddia etmek kesinlikle mümkün değildir. Bu safsataya "inanmak" büyük bir aldanıştır.

Hiç bir tesadüf bir uçan makine, örneğin bir helikopter meydana getiremez. Helikopter yapımında kullanılan tüm parçalar dağınık halde açık bir alana bırakılsa dahi, doğa olayları tesadüf eseri ortaya bir helikopter çıkaramaz. Bunu savunmak ne kadar mantık dışı ise, bir böceğin kanatlarının veya vücudundaki herhangi bir organ ve sistemin kör tesadüflerin sonucunda ortaya çıktığını savunmak da aynı derecede mantık dışıdır. Çok açıktır ki, canlılardaki bu harika sistemler ancak hepsi bir arada olduğu zaman tam olarak çalışabilir ve canlı hayatını rahatlıkla devam ettirebilir.

Uçmanın nasıl bir şey olduğunu bilmeyen bir böceğin bunu istemesi, kendisini uçuracak mekanizmaların ne olduğunu bilip bunları tasarlaması, şuursuz hücrelerin böyle detaylı işlemler yapması imkansızdır.




uğur böceği



Uçabilen canlıların başka canlılardan evrimleştiğine dair hiçbir kanıt yoktur. Aksine, sahip oldukları kompleks yapılar ve bunların fosil kayıtlarında aniden ortaya çıkışı, tüm bu canlıların gerekli uçuş sistemleriyle birlikte yaratıldıklarını göstermektedir.




Milyonlarca yıl önce de kusursuz kanat sistemine sahip gelin böceklerinin, çift kanatlarını uçuşa hazırlaması tam bir Yaratılış mucizesidir.

Kitin içeren sert dış kanatlar, zar şeklindeki elastik uçucu kanatları bir kılıf gibi örter. Böcek uçmak istediğinde, dış kanatlar adeta bir hidrolik kapı gibi açılır, altından paketlenmiş halde duran daha büyük uçucu kanatlar çıkar. Buruşuk haldeki uçucu kanatlar kısa sürede bir yay gibi elastik ve düzgün hale gelir. Ardından bu güzel böcek hızla kalkışa geçip uçmaya başlar.

Fosillerin oluştuğu ortamlardan biri de amberlerdir. Ağaçlardan çıkan amberin canlının üzerine akıp donması ve canlının o haliyle muhafaza edilmesiyle oluşan amber içindeki fosiller, bulunan diğer pek çok fosil gibi çok önemli bir gerçeği göstermektedir.

İşte bu yaklaşık 25 milyon yıllık gelin böceği, amber içersinde her türlü yumuşak dokusuyla birebir fosilleşmiştir. Amberin içindeki gelin böceği ile günümüzde yaşayanlar arasında en ufak bir fark yoktur. Gelin böcekleri bugünkü halleriyle yaratılmışlardır.





Böceklerde gördüğümüz şuurlu sistemler açıkça yaratılışı göstermektedir. Özellikle fosillere baktığımızda bu kesin gerçekle karşılaşırız: Yusufçuklar, sinekler, kınkanatlı böcekler daha önce hiçbir evrimsel ataya sahip olmadan bugünkü harika özellikleriyle fosil kayıtlarında aniden belirmişlerdir. Fosiller bize evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını göstermektedir.

Bilimsel verilerin ve fosil kayıtlarının ortaya çıkardığı gerçekler, hem 150 yıl önce Darwin'in ortaya attığı iddialarla hem de evrim teorisinin  günümüzdeki her türlü versiyonu ile çelişmektedir.

Bütün bu gerçeklere rağmen hala evrim teorisini savunanların bulunması elbette ki düşündürücüdür. Bu gibi kişiler körü körüne Darwin'in izinden gitmeye devam etmekte ve gerçeklere yüz çevirmektedirler. Ancak bu yalnızca kısa süreli bir aldatmacadır. Gerçekler, artık Darwin dönemindekinden daha açık ve daha fazla saptanabilir durumdadır. Gerçekleri gören ve kabul eden insanların sayısı artmakta, evrimci hikayelere inanıp bunları sorgulamadan kabul eden insanların sayısı da azalmaktadır. Bilimsel deliller, artık Darwin döneminde olduğu gibi gizlenebilir ve ihmal edilebilir durumda değildir. Yapılan araştırmalar her geçen gün canlılardaki harika özelliklerin yenisini ortaya çıkararak evrimcilerin tesadüf mantığını geçersiz kılmaktadır. Her yeni bilimsel bulgu, evrendeki her şeyin üstün bir Akıl tarafından yaratıldığını bize göstermektedir. Genetik, mikrobiyoloji, paleontoloji, jeoloji ve diğer tüm bilim dalları bütün açıklığıyla Yaratılış Gerçeğini sürekli olarak ortaya çıkarmaktadır.

Şüphesiz bilimdeki bu gelişmeler daha da artarak devam edecektir ve bilim, Allah'ın yaratma sanatını anlatan en güzel araçlardan biri haline dönüşecektir; çünkü tüm ilmin sahibi Allah'tır. Darwinizm ise, yenilmeye mahkum bilim dışı bir teori olarak tarih sayfalarına geçecektir.

İnsanlar, bir zamanlar nasıl olup da böyle bir teoriye inandıklarını hayretle okuyup şaşıracaklardır.




ateş böceği



Üstte görülen ateş böceği fosilinin mikroskop altında çekilmiş bu fotoğrafı, bize 50 milyon yıl öncesine dayanan sayısız bilimsel veri sunmaktadır.

İlk olarak böceğin duyargalarının, bacaklarının, eklem yapısının, petek gözlerinin, kanat yapısının kısacası her uzvunun tam yerli yerinde, muntazam düzgünlükte ve eksiksiz olduğunu görürürz. İkincisi, evrimcilerin iddia ettiği gibi, böcekte evrimleşmek üzere olan hiç bir yarım organ veya yapıya rastlamayız.

Geçen 50 milyon yıl boyunca bu böcek hiç değişim geçirmemiştir. Ateş böcekleri, harika kanat yapıları, kendi bedenlerinde ışık üretebilmelerini sağlayan sistemleri ve kompleks petek göz yapılarıyla, mükemmel bir yaratılış harikasıdır.

Kısacası bu muhteşem canlı bize "evrim yoktur" demektedir.
Akıl ve mantık sahibi olan hiç kimse bir uçaktaki tasarıma bakıp, bunun kendiliğinden tesadüfler sonucunda oluştuğunu düşünmez. Parçaların tesadüf eseri biraraya gelip uçabilen bir araç oluşturduğunu iddia etmez. Aksine uçaktaki tasarıma bakanlar, her aşamasında çok ince bir plan olduğunu, pek çok mühendis ve teknisyenin bilgi ve tecrübelerini kullandıklarını, emek ve zaman harcadıklarını düşünür. Uçan canlılar ise uçaklardan çok daha üstün özelliklerle donatılmışlardır. Uçma yeteneğine sahip olarak yaratılan bu canlılara bakıp, onların tesadüf eseri var olduklarını söylemek en başta akıl ve mantıkla çelişir. Evrimcilerin klasik senaryoları ise, uçmanın gerektirdiği koşulların, hassas hesapların nasıl olup da bilinç sahibi olmayan bu canlılarda, bu kadar yüksek bir teknolojiyle çalıştığını açıklayabilecek gerçeklikte değildir. Aslında Darwinistlerin verebilecek cevapları yoktur. Çünkü evrim diye birşey yaşanmamış, canlıları Yüce Allah yaratmıştır.





 


Dipnotlar



25- "How Flies Fly", Nature, Jeremy Thomson, 22 Ağustos 2001; http://www.nature.com/nsu/nsu_pf/010823/010823-10.html

26- Michael Dickinson, "Solving the Mystery of Insect Flight", Scientific American, Haziran 2001; http://www. sciam. com/2001/0601issue/0601dickinson.html

27- http://www.biomimicrynews.com/research/Tiny_flying_machines_inspired_by_nature_will_revolutionize_ surveillance_work.asp

28- http://www.biomimicrynews.com/research/Tiny_flying_machines_inspired_by_nature_will_revolutionize_ surveillance_work.asp

29- http://www.biomimicrynews.com/research/Tiny_flying_machines_inspired_by_nature_will_revolutionize_ surveillance_work.asp

30- Andrew Bridges, Associated Press, 28 Temmuz 2002; http://www.augustachronicle.com/stories/072802/tec_124-3110.shtml

31- Andrew Bridges, Associated Press, 28 Temmuz 2002; http://www.augustachronicle.com/stories/072802/tec_124-3110.shtml

32- Andrew Bridges, Associated Press, 28 Temmuz 2002; http://www.augustachronicle.com/stories/072802/tec_124-3110.shtml

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü