Harun Yahya


Giriş



KelebekBir bitki ya da hayvanın (bazen de insanların) çok eski çağlardan bu yana yerkabuğunda korunmuş olan kalıntılarına ya da izlerine fosil denir. Ölen her canlı fosil olmaz. Bir canlının fosil haline gelebilmesi için hava ile temasının ani bir şekilde kesilmesi gerekir. Yani üzerinin toprak veya çamurla ya da buna benzer bir şekilde örtülmesi gerekir, bu bir yanardağ patlaması sonucu lavların bir örtü gibi o bölgeyi sarmasıyla olabilir. İşte bu şekilde canlıların yapıları bozulmadan günümüze kadar ulaşır. Dünyanın her yerinde çok sayıda bulunan fosiller, yaşamın başlangıcından bu yana yeryüzünde yaşamış canlılar hakkında bilgi veren en önemli kaynaklardır.

Sevgili çocuklar, bir fosilin oluşum aşamalarını şöyle özetleyebiliriz: Bir canlının ölümünden sonra ilk aşamada, yumuşak dokuları deforme olmaya başlar, geriye yalnızca kemikler ve dişler gibi sert kısımlar kalır. Kemiklerin deforme olmaması içinse, gömülmenin çok hızlı olması gerekir. Aradan geçen uzun dönemler sonunda kemikler, çökeltinin alt katmanlarına gömülür ve yeraltı sularında bulunan minerallerle yer değiştirmeye başlar. Ve canlının cesedi fosilleşir. Arazinin yavaş yavaş hareket etmesiyle, fosilin oluştuğu kaya katmanı yeryüzüne doğru çıkmaya başlar. Yüzeye yaklaşan fosil ise ya kendi kendine ortaya çıkar ya da bilim adamlarının araştırmaları neticesinde bulunur.

kelebekler, çiçekler
Tarihin hiçbir döneminde organları tam gelişmemiş, gerekli özellikleri kazanamamış ilkel canlılar yaşamamıştır. Bu evrimcilerin uydurduğu bir masaldır. Fosiller canlıların var oldukları ilk andan itibaren kusursuz olduklarını ortaya koymuştur.

Evrimciler fosilleri kendi teorilerini desteklemek için kullanmaya çalışırlar. Bir fosili alır, bunun günümüz canlılarından birinin atası olduğunu iddia ederler. Bu fosil hakkında senaryolar kurar, hikayeler üretirler. Örneğin söz konusu fosil bir kuşsa, ellerinde bu kuşun "sadece birkaç kemiği" olduğu halde bu canlı üzerine kitaplar yazarak kuşun evrim geçirdiğini söyler, konferanslar düzenler, bunu kendilerince evrime delil olarak kullanmaya çalışırlar. Oysa ellerindeki yalnızca birkaç kemiktir ve birkaç kemik parçasına dayanarak detaylı tarifler yapabilmek, bu kuşun yaşadığı ortamı tarif etmek, tüylerinin rengini anlatmak mümkün değildir. Ne var ki çocuklar, evrimciler bu gerçekleri düşünmeden hikayeler anlatabilmekte, insanlara bu konuda da yalan söyleyebilmektedirler. Ta ki bir gün evrim geçirdiğini iddia ettikleri canlının günümüzde yaşayan canlı bir örneğini görene kadar…

Bir canlının milyonlarca yıl öncesine ait fosilinde gördüğümüz halinin günümüzde bilim adamlarının karşısına canlı olarak çıkması, evrimcilerin ürettiği tüm masalları altüst eder. Bu durum o canlının aslında evrim geçirmediğini gösterir. Dolayısıyla evrimcilerin iddialarının geçersizliği, aldatıcılığı anlaşılır.

Sevgili çocuklar, az sonra fosillerin bize anlatacağı gibi, canlılar günümüzde nasıl mükemmel özelliklere sahiplerse, yüz milyonlarca yıl önce de aynı kusursuzluğa sahiptiler. Hiçbir zaman yeryüzünde evrimcilerin iddia ettikleri gibi ilkel canlılar yaşamadı. Allah canlıları bir anda, bugünkü özelliklerine sahip olarak, eksiksiz bir şekilde yarattı.

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü