Harun Yahya

3. Bölüm Denizde Göç Eden Hayvanlar



Dünya genelindeki tüm okyanuslarda, ılıman bölgelerde özellikle de tropikallerde sığ alanlardan derin yerlere kadar denizlerdeki birçok canlı çeşitli şekillerde göçler gerçekleştirir. Bu göçlerden bazıları zaman zaman gerçekleşen, bazıları ise sürekli olan göçlerdir. Denizlerde göç eden canlılar içinde en dikkat çekici olanlarından biri ise ıstakozlardır.

Uzun Okyanus Yolcuları: Istakozlar






fishes




Sonbaharın ortasında ıstakozların yaşadıkları bölgede hava şartları son derece değişkendir. Yüksek basınç sonucu rüzgarlar yoğunlaşır, gökyüzü kararır, yağmur yağar ve ısı düşer. Bununla birlikte ıstakozların yaşadığı sığlıklar bulanıklaşır. Rüzgar sonucu sığ alanlarda büyük dalgaların oluşturduğu hareketler meydana gelir. Bu, ıstakozların göç mevsiminin geldiğinin işaretlerindendir.

Istakozların neden sonbaharda göç ettikleri ve bu zamanlamayı nasıl yaptıkları tam olarak bilinmiyor. Fakat eldeki bilgilerle, çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor.

Ani ısı değişikliği ve yoğun su hareketleri ıstakozlarda yer değiştirme eğilimi meydana getiriyor olabilir. Burada önemli olan nokta, bir ıstakozun içinde yaşadığı ortamın iklimsel değişikliklerini fark ediyor, bu ortam şartlarının kendi yaşamı için bir risk olacağını anlıyor ve ona göre de önceden tedbir alıyor olmasıdır. Aldığı tedbirde de önceden hesaplaması gereken noktalar vardır. Örneğin ıstakozun kendisi için uygun olan ortamın, okyanusun neresinde olduğunu ve oraya hangi yolla en çabuk ulaşacağını önceden bilmesi gerekir. Bütün bu kararları verdikten sonra son derece bilinçli şekilde oraya doğru yönelmelidir.

Istakozların Hayranlık Uyandıran Göç Metodu






ıstakoz



Sonbaharın ortasında ıstakozların yaşadıkları bölgede hava şartları son derece değişkendir. Yüksek basınç sonucu rüzgarlar artar, gökyüzü kararır, yağmur yağar ve ısı düşer. Bununla birlikte ıstakozların yaşadığı sığlıklar bulanıklaşır. Rüzgar sonucu sığ alanlarda büyük dalgaların oluşturduğu hareketler meydana gelir. Bu, ıstakozların göç mevsiminin geldiğinin işaretlerindendir.





Istakozların göçleri genel olarak daha sakin sulara doğru olur. Bu seyahat sırasında oldukça dikkat çekici görüntüler meydana gelir. Her ıstakoz kendi önündekine dokunacak şekilde pozisyon alır ve yaklaşık elli-altmış ıstakoz biraraya gelerek bir konvoy oluştururlar. Bu şekilde okyanus tabanında birkaç gün ve gece yürürler.35

Konvoyun elemanları kendi pozisyonlarını antenlerinin ve ön bacaklarının uçlarını sürekli olarak önlerindeki ıstakozun karnına dokunarak belirler. Bu bağlantı ıstakozun anteni alınsa bile bozulmaz. Antenleri alınan ıstakoz önündeki ıstakoza ön ayaklarının ucuyla daha fazla dokunmaya başlar. Eğer bu uçlar da alınırsa o zaman ıstakoz ön ayaklarının ikinci uçları ile diğerlerine dokunur. Bu şekilde ıstakoz görmese bile sıranın korunmasını garanti altına almış olur. Öndeki ıstakozun neden olduğu su hareketi muhtemelen onu izleyen ıstakozun kaybolan bağlantıyı yeniden elde etmesini sağlarken, kimyasal uyarı da onun bir ıstakozu izlediğini gösterir.

Istakozların göçe toplu olarak karar verdikleri düşünülse bile bu şekilde tek sıra oluşturarak seyahat etmelerini açıklayabilmek zordur. Bu davranış şeklinin ıstakoza birçok faydası vardır. Öncelikle yol boyunca karşılaşacağı tehlikelere tek başına karşı koyamayacak olan ıstakozlar, birlikte hareket ettiklerinde av olmaktan kurtulabilirler. Çünkü tümünün birden sahip oldukları gözler, antenler ve diğer tüm alıcılar düşmanı fark etmek ve caydırmak için aynı anda kullanılmış olur. Genellikle bu göç yolunda büyük balıkların saldırısına uğrarlar. Saldırı esnasında lider kendi etrafında döner. Bunu gören diğer bireyler tehlike olduğunu anlar ve onlar da dönerek bir rozet şekli oluştururlar. Bu sırada ıstakozlarda savunma kabukları oluşur. Normal şartlar altında çok çabuk yem olacakken bu tedbirler sayesinde düşmandan korunmuş olurlar. Ayrıca ıstakozların en hassas yerleri karın bölgeleridir. En büyük hasarı bu bölgelerinden alırlar. Dizi şeklinde sıralandıklarında ise bir arkada olan ıstakoz diğerinin karın bölgesini kapatarak onu korumuş olur.36




lobsters



Dikenli ıstakozlar sonbahar göçlerinde liderlerinin hemen arkasında, düzenlibir şekilde dönerek sırayı bir savunma rozeti şekline sokarlar. Bu şekil sayesinde bütün ıstakozlar dışarı ve yukarı bakar durumda oldukları için saldırıya geçen bir düşman her açıdan iğneli antenlerle karşılaşır. (yandaki resim)

İğneli ıstakozlar sonbahar göçünde düzenli bir sıra halinde hareket ederken görülüyor. (altta) Istakoz grubu okyanus tabanında muntazam bir şekilde yürürken tüm hayvanlar bir öndekine temas eder.





Dizi şeklinde göç etmek ıstakozların hareket kabiliyetlerini de artırır. Tek başına su içinde ilerlerken karşılaşılan sürtünme kuvvetiyle bir bireyin arkasından giderken karşılaşılan kuvvet arasında yarı yarıya fark vardır. Dizi şeklinde yaptıkları hareket sayesinde ıstakozlar daha kısa bir sürede daha fazla yol almış olurlar. Bazı türlerin saatte 1 kilometre yürüdükleri görülmüştür. 

Yapılan araştırmalar ıstakozların tanımadıkları bir yere yerleştirildiklerinde de kendi bölgelerine dönebildiklerini göstermiştir. Ancak bütün çalışmalara rağmen bunu hangi yöntemi kullanarak yaptıkları tam olarak anlaşılamamıştır. Örgücü ıstakoz Panulirus argus yol boyunca tüm yönelme ipuçlarından yoksun bırakılmasına ve yakalandığı yerden kilometrelerce uzakta tanımadığı bir alana yerleştirilmesine rağmen yaşadığı bölgeye geri dönebilmiştir. Bu konuda yapılan bir deney dikkat çekicidir.

Sahilde yakalanan ıstakozlar üzeri örtülü, ışık geçirmeyen bir konteynıra yerleştirilerek, kamyonla deney alanına götürülmüşlerdir. Yolculuğun yarısında konteynıra mıknatıslar yerleştirilmiştir. Mıknatısların bazıları iple asılmış ve düzensiz şekilde sallandırılmıştır, böylece konteynırın içine yerleştirilen mıknatıs düzeni devamlı değişen bir ortam oluşturmuştur. Yolculuğun diğer yarısında ise ıstakozlar aynı konteynırda ama mıknatıslar olmadan taşınmıştır.

Tüm yolculuk boyunca konteynırların kamyon hareket ettikçe düzensiz olarak sallanması sağlanmıştır. İpuçlarının durağanlığını bozmak için kamyon 37 km uzaktaki deney alanına gitmeden önce bir dizi düzensiz manevralar ve daireler yapmıştır. Sonra tüm ıstakozlar kamyondan alınmışlar ve doğal manyetik alanı olan bir tankta gece boyunca bekletilmişlerdir.

Sabah olduğunda ıstakozların gözleri lastik bantlarla kapatılmış ve daha önceki gibi yönlerini nasıl buldukları test edilmiştir. Mıknatıslarla ve mıknatıssız nakledilen ıstakozlar arasında hiçbir yönlenme farklılığı bulunmadığı görülmüştür. Aksine her iki grup da tereddütsüz olarak yakalanmış oldukları alana doğru yönelmişlerdir.37 Burada durup dikkatlice düşünmek gerekir: Istakozlar yer değiştirmelerine rağmen şu anda tam olarak çözülememiş bir metodu nasıl bilip, uygulamaya başlamışlardır? Şüphesiz bir ıstakozun günün birinde kendi aklı ile böyle bir yöntem düşünmesi ve her koşulda yönünü bulmayı başarmaya azmetmiş olması mümkün değildir. Bu göç davranışlarının zamanla ıstakozların aşamalı kararlarıyla oluşması da imkansızdır.




lobster



Batı Atlantik'in dikenli ıstakozu sığ sulardaki mercan kayalıklarında kurduğu yuvasında. Dikenli ıstakozlar deniz tabanında çok çeşitli alanlarda beslenirler. Bu hayvanların sonbaharda niçin toplu olarak göç ettikleri hala tam bilinmemektedir.





Istakozun göç yeteneği kendi başına sahip olması mümkün olmayan, hayranlık uyandıran bir özelliktir. Tüm bunları düşünüp planlayan, planlarına göre hesap yapan, yolunu şaşırmadan onu istediği yere ulaştıran akıl ıstakozun aklı değildir. Herşeyi yaratan ve yarattığını en iyi bilen Allah, ıstakozların da yaşamları boyunca karşılaşacakları herşeyi önceden bilir. Onları ihtiyaç duyacakları her türlü beceriyle donatan üstün güç sahibi Rabbimiz'dir. Bu, Allah'ın yaratmadaki üstün sanatının göstergelerinden yalnızca bir tanesidir:

Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diri'dir, Kaim'dir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yüce'dir, pek Büyük'tür. (Bakara Suresi, 255)

Okyanus Balıklarının Göçleri



Okyanuslarda yaşayan birbirinden farklı balık türleri çeşitli uzunluklarda yolculuklar yaparlar. Küçük kaya balıklarından tonlarca ağırlığındaki balinalara ya da dev tuna balıklarına kadar tüm seyahat eden balıkların ayrı bir göç şekli vardır. Kimi, hareket eden bir besin kaynağına, kimi uygun üreme alanlarına ulaşmak için, kimi de zor çevre koşulları meydana geldiğinde uygun yaşam alanları bulmak için göç ederler. 




sea, fishes, boat



Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)





Karadaki tabiatın değişimi ile kıyaslandığında okyanus dalgaları ve gelgitin düzenli hareketlerinin sabit olduğu ve bunun da yön bulma konusunda güven verici olduğu düşünülebilir. Ancak denizlerin derin bölgelerinde durum böyle değildir, hareket ve değişim vardır hatta karadaki kadar fazla değişim söz konusudur. Üstelik bu değişimi görmek ve anlamak karadakine göre biraz daha zordur. Okyanustaki balıklar da bu zorluklara rağmen çeşitli amaçlara yönelik olarak göçlerini gerçekleştirirler.

Beslenme Göçleri






fishes







fishes




Okyanus balıklarının göçleri çok çeşitlidir. Okyanuslarda sürekli, birkaç metreden yüzlerce metreye kadar saatler ya da günler süren farklı göçler gerçekleşir. Bu birbirinden farklı seyahatlerin tek ortak yanları amaçlarıdır. Birçok balık beslenmek için düzenli olarak göç eder.

Kıyı balıkları beslenmek amacıyla yapacakları bu göçte gelgitten faydalanırlar. Gelgit sayesinde önce kıyıya daha sonra geriye yerlerine ulaşırlar. Böylece her gün birkaç saatleri yemek yemekle geçer. Bazı balıklarsa gündüz-gece değişimini kullanarak beslenirler. Karayip mercan kayalıklarında, yakalanınca çıkardığı sesten dolayı homurtu balığı olarak bilinen bir tür renkli sürü balığı yaşar.

Bu balıklar gündüzleri yem olmamak için kayalıkların kuytu yarıklarında bulunurlar, akşam olunca da sürüler halinde daha açıklara kendileri için besinin bol olduğu yerlere giderler. Deniz otlarının bol olduğu alanlara dağılır ve buradaki omurgasızları yiyerek beslenirler. Güneş doğmadan biraz önce de aynı yolu takip ederek kayalıklara geri dönerler. Her sürü yıllarca kendi gidiş-geliş yolunu kullanır.38

Üreme Göçleri






atlantic_immigration_herring



Atlantik Ringa balıklarının göç döngüsü





Okyanus balıkları beslenmek dışında üreme amaçlı da göç ederler. Her ne kadar bu göçlerin şekli balıkların türüne göre değişse de hepsi çok dikkat çekici detaylar içerir. Birçok balık uygun üreme alanlarına ulaşmak için günlük veya sezonsal göçler gerçekleştirir. Bunun nedeni kimi balıkların günlük kimininse ayda bir yumurta bırakmasıdır. Yumurtlama bölgelerine yapılan seyahatler kısa olabildiği gibi okyanusların katedildiği de olur. 

Bu göç organizasyonunda bazı balık türlerinde beş-on birey bazılarında ise binlercesi biraraya gelir. Hepsi, birlikte hareket etmeleri gerektiğini, bunun kendilerine önemli yararlar sağlayacağını biliyormuşçasına mutlaka sürü oluştururlar. 

Ringa balıkları üzerinde yapılan üreme göçü araştırmaları bize bu konuda önemli fikirler verir. Öncelikle bu balıklar aynı anda iki düzlemde hareket ederler. Bunlardan biri beslendikleri planktonların aşağı yukarı hareketine bağlı olarak beslenme seyahatleri, diğeriyse yumurtlama alanlarına yaptıkları dairesel göçleridir.

Bu balıklar yılda birkaç ay üreme bölgelerinde bulunur daha sonra dağılırlar. Tüm ringa balıkları aynı yerde ve aynı zamanda yumurtlamazlar. Büyük sürüler halinde farklı zamanlarda ve farklı bölgelerde toplanırlar. Fakat her zaman sürü halindedirler ve yetişkin ringalar her yıl aynı üreme bölgelerine gelirler. Üreme bölgelerini besin kaynağının çokluğuna göre belirlerler. İşte bu nedenle genellikle girdapları ve sahilleri tercih ederler.

Dikkat edilirse göç yolculuğunun her safhasında bir karar verme mekanizması söz konusudur. Uygun zaman, uygun yer, uygun yol... Hiçbir balık türü bu uygun şartları bilecek ve karar verecek bir akla sahip değildir. Böyle bir iddiada bulunan olursa ona inanmak da mümkün değildir. Öyleyse her aşamada açıkça görülen bu üstün aklın tüm canlıların Yaratıcısı olan Allah'a ait olduğu açık bir gerçektir. Allah'tan başka bir Yaratıcı arayanlarla ilgili olarak Kuran'da şöyle buyrulmaktadır:

De ki: "O, herşeyin Rabbi iken, ben Allah'tan başka bir Rab mi arayayım? Hiçbir nefis, kendisinden başkasının aleyhine (günah) kazanmaz. Günahkar olan bir başkasının günah yükünü taşımaz. Sonunda dönüşünüz Rabbiniz'edir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir." (Enam Suresi, 164)

Okyanusta Yön Bulma






Charles Darwin



Charles Darwin





Bir balık koskoca okyanusta binlerce kilometrekarelik bir alanda yumurtlayacağı bölgeyi nasıl bulur? Bu sorunun yanında daha önce hiç gitmediği bir yerin kendisi için uygun alan olduğunu nereden bildiğinin de cevaplanması gerekir. Balıkların sahip oldukları -insanı hayrete düşüren- bu yetenekler ve mükemmel yön bulma becerileri göç olayını evrimsel süreç ve tesadüflerle açıklamaya çalışan evrimcilerin çabasının boşuna olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Hayvanların buna benzer akılcı davranışları evrimcilerin üzerinde fazla düşünmek istemedikleri bir konudur. Bu yüzden böyle bir örnek verildiğinde 'içgüdü' kelimesiyle geçiştirmek isterler. Ancak içgüdünün kaynağı konusunda bir açıklama yapamazlar.




compass, dolphin, sea




Evrim teorisinin kurucusu Charles Darwin bile içgüdüler karşısında düştüğü durumu Türlerin Kökeni adlı kitabında şu şekilde itiraf etmiştir:

'İçgüdülerin çoğu öylesine şaşırtıcıdır ki, onların gelişimi okura belki teorimi tümüyle yıkmaya yeter güçte görünecektir.39

Şu tahmin üzerimde ağır basıyor. İçgüdüler yapılar kadar hassas değişime uğramıyorlar. Kitabımda da belirttiğim gibi, içgüdü veya yapının ilk olarak bilinçsiz aşamalarla değişmesini anlayabilmek oldukça zordur.'40

Darwin, bu açıklamalarla içgüdülerin kendiliğinden meydana gelemeyeceğini ve bu sorunun, teorisini yıkmaya yeterli bir delil olduğunu itiraf etmektedir. Buna rağmen evrim teorisini insanlara makul göstermek amacıyla bu konuyu görmezden gelmektedir. Bunun nedenini de şu sözlerle açıklamıştır:




Tuna fish
 




Ton balıklarının göç yolu





'Sonunda, .... içgüdüleri özellikle bağışlanmış ya da yaratılmış güçler olarak değil de, bütün organik yaratıkların ilerlemesine yol açan genel bir yasanın, yani çoğalmanın, değişmenin, en güçlülerin yaşamasının ve en zayıfların ölmesinin küçük belirtileri olarak görmek, mantıklı bir sonuç çıkarma olmayabilir, ama benim hayal gücüm için çok daha doyurucudur.'41

Darwin bu sözüyle de içgüdüleri bir Yaratıcı'nın var ettiğini kabul etmenin çok daha makul bir açıklama olduğunu açıkça itiraf etmektedir. Ve arkasından da gerçek böyle olsa da, içgüdü olarak nitelendirilen tüm bu kusursuz yeteneklerin tesadüfen meydana geldiğini iddia etmenin "hayal gücü" ile mümkün olduğunu söylemektedir.

Görüldüğü gibi içgüdülerin varlığını evrim teorisi ile açıklamak evrim teorisinin kurucusu olan Darwin için bile mümkün olmamıştır.

Oysa evrimcilerin açıklayamadıkları bu akılcı davranışları sözkonusu canlılar daha ilk doğdukları andan itibaren gösterirler. Hepsi kendilerini yaratan Allah'ın onlara verdiği ilhamla soylarını devam ettirirler. Kendilerine ait bir akılları ve muhakeme yetenekleri yoktur. Onları herşeyden daha iyi tanıyan, ihtiyaçlarını onlardan daha iyi bilen üstün güç sahibi Allah, onları bu özellikleriyle yaratmıştır. Şimdi Allah'ın bu canlılara yollarını hangi yöntemlerle buldurduğuna göz atalım.

Yön Bulma Teknikleri






world




Balıklar okyanuslar arası göç ederken yönlerini bulmak için birbirinden farklı birçok yöntemden faydalanırlar. Mercan kayalığı balıkları üzerinde yapılan araştırmalar onların yön bulmada mercanlardan faydalandıklarını göstermiştir. Bilim adamları özellikle çıkıntılı bir mercan kayalığını balıkların düzenli göç yolları üzerinden alıp, yerini değiştirdiklerinde, balıkların da seyahat yollarını mercanın yeni yerine göre değiştirdiklerini de tespit etmişlerdir. Kıyı boyunca göç eden diğer balık türleri de yönlerini belirlemede muhtemelen aynı yöntemden faydalanmaktadırlar.  Kıyıya paralel olarak yüzen bu balıklar, kıyının arazi şekli ile birebir uyumlu bir göç rotası izlemektedirler.

Karada ve havada göç eden bazı canlılar gibi, balıklar da göç yolları için Güneş'ten faydalanarak yönlerini bulurlar. Birçok balık geceleri barındıkları yerlerden sahildeki besin yerlerine doğru yüzerken bu yöntemi kullanır. Bu esnada Güneş'ten faydalandıklarına dair en önemli bulgu, sahilden uzağa götürülüp bırakılan papağan balıklarının güneşli günlerde direkt olarak sahile doğru yüzerken bulutlu günlerde amaçsız olarak yüzmeleridir. Bunlar bilim adamlarının tespit edebildikleri örneklerdir. Ancak geceleri ve bulutlu günlerde göç eden ton balıklarının yönünü nasıl bulduğu araştırmacılar için halen hayranlık duydukları bir sırdır. İnsanlardan çok daha üstün bir yetenekle bu balıklar yollarını şaşırmadan, gitmeleri gereken yere ulaşırlar. Suyun altındaki bir balığın -kuşbakışı bir görüntüye sahipmişçesine- bir hedef doğrultusunda rota izlemesi, üzerinde düşünülmesi gereken iman hakikatlerindendir. Allah, bu canlıları yaşamları boyunca ihtiyaç duyacakları sistemlerle yaratmıştır ve onlara tüm davranışlarını ve yön bulmadaki kabiliyetlerini ilham etmektedir. Bu ilham sayesinde balıklar uçsuz bucaksız okyanuslar içinde yönlerini bulabilmektedirler.

Bu canlıların kendi yönlerini belirlerken faydalandıkları bir diğer teknik de -kuşlarda olduğu gibi- dünyanın manyetik ve bazı elektriksel alanlarındaki değişiklikleri fark edebiliyor olmalarıdır. Köpek balıkları üzerinde yapılan bazı araştırmalar onların dünyanın manyetik alanındaki değişiklikleri fark edebildiklerini göstermiştir. Elektriksel alanlarla ilgili araştırmalar da yine köpek balıkları üzerinde yapılmıştır. Kafalarında ve burunlarında elektrik alanlarına hassas olan çukurların var olduğu bulunmuş, yön bulma kabiliyetleri bu bedensel özellikleriyle açıklanmaya çalışılmıştır.




aquarium



Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi apaçık bir kitaptadır. (Enam Suresi, 59)

Göklerin ve yerin yaratılması ile onlarda her canlıdan türetip-yayması O'nun ayetlerindendir. Ve O, dileyeceği zaman onların hepsini toplamaya güç yetirendir. Göklerin ve yerin yaratılması ile onlarda her canlıdan türetip-yayması O'nun ayetlerindendir. Ve O, dileyeceği zaman onların hepsini toplamaya güç yetirendir. (Şura Suresi, 29)





Okyanustaki akıntılar dünyanın manyetik alanının etkisiyle güçlü elektrik alanları oluştururlar. İşte bu elektrik alanlarından oluşan akıntılar, bir köpek balığı için okyanusta belirgin otoyollar gibidir. Fakat her ne kadar tüm bunlar yeterli bir açıklama gibi geliyorsa da, okyanus balıklarının yönlerini bulması bunların hiçbiri ile tam olarak açıklanamaz. Örneğin ton balıkları, köpek balıkları gibi elektriğe hassas çukur organlara sahip değillerdir. Öyleyse bu canlılar ulaşacakları yerleri bulmak için hangi mekanizmaları kullanırlar? Araştırmacılar bu konuya hiçbir açıklama getiremezler. Ancak unutulmamalıdır ki ileride bir gün bu konuyla ilgili de bir mekanizma bulunsa yine de balıkların göçündeki olağanüstü durum sürecektir. Çünkü bir balığın böylesine kusursuz bir yeteneğe kendi kararıyla veya tesadüflerin etkisiyle sahip olması mümkün değildir. Akıl ve şuur sahibi bir varlık olarak insan kendisi için böyle bir organ geliştirmek istese yapamaz. Oysa balıklar milyonlarca yıldır bu özelliklere sahiptirler. Allah'ın varlığı ve yaratılış gerçeği dışında hiçbir düşünce, evrendeki canlıların düzenini ve yaşamları boyunca gösterdikleri muazzam aklı açıklayamaz. Allah, evrendeki herşeyi yaratan ve hepsine bir düzen içinde şekil verendir. Onlara yaşamları boyunca gösterdikleri üstün aklı da kesintisiz olarak Allah ilham etmektedir:

Dikkatli olun; göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir... (Nur Suresi, 64)

Göç Eden Planktonlardaki Üstün Akıl






plancton




Plankton, Yunanca bir kelimedir ve dolaşmak ya da sürüklenmek anlamına gelir. Bu yüzden okyanus ve denizlerde sürüklenen hem bitki hem de hayvan organizmaların ortak adıdır. Planktonların kimisi gözle görülmeyecek kadar küçükken kimisinin de boyu dev deniz analarında olduğu gibi 3 metreyi bulur.

Hem bitki hem hayvan planktonlar okyanuslarda dikey ve yatay olmak üzere iki yönde göç ederler. Bunlardan en önemlisi dikey göçtür. Fakat genel olarak iki yönde hareket aynı anda gerçekleşir. Yukarı doğru hareketin esas nedeni beslenmedir. Bulundukları su kolonunda aşağı yukarı besin bulmak için hareket ederler. Bitkisel planktonlar hareket edebilmek için organizmalarındaki gaz, yağ ve tuz miktarlarını kontrol ederler. Gaz ya da yağ miktarının artması ve tuzun atılması organizmanın yukarı çıkmasını sağlar. Bunun tersi de aşağı inmek için kullanılır. Hayvansal  planktonlar ise bacakları, sert kılları ve yüzgeçleriyle hareket ederek yüzerler. Hayvansal planktonlar göçlerini zamana ve üreme dönemlerine göre ayarlarlar. Onların göçlerini kontrol eden en önemli faktörün ışık olduğu tahmin edilmektedir.




planctons



Birçok canlının besin kaynağı olan planktonlar





Akşam karanlığında ışığın azalmasıyla planktonlar yüzeye doğru hareket ederler, şafakta da ışığın artmasıyla derinlere geri dönerler.42 Göçlerini besinin ve düşmanın varlığı da etkiler. Çoğu mikroskobik boyutlarda olan bu canlıların göçlerinin zamanlamasını kendi yararlarına göre ayarlayabilmeleri için kendilerini bekleyen tehlikeleri ve faydaları önceden bilip ona göre de tedbir almaları gerekir. Bu ise, bir muhakeme kabiliyetine sahip olmaları demektir. Çünkü hayvansal planktonların beslendiği bitkisel planktonlar güneşin bol olduğu yüzeylerde bulunurlar. Fakat hayvansal planktonlarla beslenen canlılar da gündüz onları yüzeyde daha rahat göreceklerinden gündüz beslenmeleri tehlikelidir. Bu yüzden hayvansal planktonlar gündüzleri derinliklerde olup geceleri beslenmek üzere yüzeye çıkarlar. Planktonların, nasıl hareket edeceklerinden, ne zaman ve ne yönde hareket edeceklerine kadar her aşamada gösterdikleri bu bilinçli davranışlar son derece hayranlık vericidir. Onlara bu bilinçli davranışları öğreten elbette herşeyin Rabbi olan Allah'tır:

O Allah, O'ndan başka İlah yoktur, büyük Arş'ın Rabbidir. (Neml Suresi, 26)

Ve Allah ile beraber başka bir İlah'a tapma. O'ndan başka İlah yoktur. O'nun yüzünden (zatından) başka herşey helak olucudur. Hüküm O'nundur ve siz O'na döndürüleceksiniz. (Kasas Suresi, 88)

Allah denizlerden gökyüzüne kadar yarattığı her canlıyı yaratma sanatının delilleriyle donatmıştır. Düşünebilen ve akledebilen insanlar bu delilleri çok açık şekilde görebilir ve Allah'ı gereği gibi takdir ederler. Oysa inkar edenler, gerçek çok net bir şekilde ortadayken bu delilleri görmezden gelmeye devam eder ve inkarda ayak diretirler. Nitekim onların hangi delili görürlerse görsünler iman etmeyeceklerini Allah Kuran'da bize bildirmiştir:

… Onlar, hangi 'apaçık-belgeyi' görseler, yine ona inanmazlar... (Enam Suresi, 25)

Okyanuslardaki Hayret Verici Göç Serüveninin Üyeleri: Yılan Balıkları






planctonic_animals



Günlük dikey göç döngüsü derin okyanuslarda süreklidir. Şafağa yakın zamanda hayvansal planktonlar suyun derinliklerine, bitkisel planktonların bol olduğu yerlerin (koyu sarı şerit) uzağına göç ederler. Akşam karanlığında planktonik hayvanlar bitkisel planktonlarla beslenmek ve düşmanlardan saklanmak için yüzeye doğru harekete geçerler.





Kuzey Atlantik Okyanusu'nda Bermuda'nın güneyinde bulunan Sargasso Denizi, Kuzey Atlantik akıntısının yoğunlaştığı ve hafif rüzgarların bulunduğu bir bölgedir. Ayrıca tatlı su yılan balıkları adı verilen balıklar tarafından yapılan en uzun okyanus göçlerinden birinin başlangıç ve bitiş noktasıdır.

Yılan balıklarının göçü en açıklanamaz ve en hayret verici göçlerden biridir. Avrupa ve Kuzey Amerika'nın nehir ve derelerinde 720 kadar türde yılan balığı yaşar. Bunların milyonlarcasının doğdukları yer Atlas Okyanusu'ndaki Sargasso Denizi'dir. Ancak yetişkin hiçbir yılan balığı orada yakalanmamıştır. Çünkü balıklar doğduktan bir süre sonra hızla burayı terk edip Avrupa ve Amerika'daki nehirlere doğru yüzerler. Daha sonra da erişkinliğe ulaşıp yaklaşık ömürleri olan 15 yılı doldurduklarında bir geriye göç başlar ve Sargasso Denizi'ne dönerler. Burada yumurtladıktan sonra da yine aynı bölgede ölürler. Yumurtadan çıkan yavrular aynı şekilde göç serüvenini devam ettireceklerdir.43

Bu serüvende dikkat çeken birçok nokta vardır. Yıllardır birçok araştırma yapılarak bu sorulara cevaplar aranmıştır. Fakat elde edilen sonuçlar bu sorulara cevap verebilmekten çok uzaktır. Herkesi hayrete düşüren bu canlılar göç yolculukları boyunca çeşitli mucizevi davranışlar sergilerler. Bu soruları şöyle özetlemek mümkündür:

◉ Doğdukları yeri terk edip yıllar sonra ölmek için neden yine aynı yere gelirler?

◉ Bulundukları dere, ırmak ve nehirlerden tanımadıkları denize nasıl ulaşırlar?

◉ Nehir yılan balıklarını, binlerce kilometrelik yorucu yolculuğa sevk eden nedir?

◉ Uçsuz bucaksız Atlas Okyanusu'nda, pusulasız Sargasso Denizi'ni nasıl bulurlar?

◉ Yeni doğan yılan balıkları, okyanustan nehirlere doğru ters yönde nasıl giderler?




snakefish




Bu canlılar, Sargasso Denizi'nden yolculuklarına başlarlar. Doğduklarında yanlarında, yaklaşık 6000 kilometrelik bir yolculukta onlara kılavuzluk edecek kimse yoktur. Onlar buna rağmen şaşırmadan ve yanılmadan Bermuda'nın güney batısında bulunan Sargasso Körfezi'nden yola çıkıp, Avrupa'ya ve Kuzey Amerika'ya ebeveynlerinin yaşadıkları nehirlere giderler. Bu küçük canlılara bu noktada akıntılar yardım eder. Gulf Stream denilen sıcak su akıntısı onların Avrupa'ya doğru yol almalarında yardımcı olur.44 Sonunda yaşamlarını sürdürecekleri nehirlere ulaşırlar. Burada yaşayıp, erişkinliğe ulaştıklarında hepsi aynı anda sözleşmişçesine nehirlerden okyanusa doğru yüzmeye ve doğdukları, yumurtlayacakları Sargasso'ya doğru yolculuğa çıkarlar. Bu döngü bu şekilde devam eder.

6-7 cm uzunluğundaki saydam genç yılan balıkları nehre ve haliç kıyısına yakın yüzerek akıntıya karşı gelirler. Cam yılan balıkları olarak adlandırılan bu canlıların dönüşü farklı yerlerde farklı sezonlarda başlayarak sonbahardan ilkbaharın sonlarına kadar sürer. Bu genç yılan balıkları mükemmel bir dirençle nehrin yukarısına doğru gitmeye çalışır, küçük çağlayanlardan sürüklenerek geçerler.45 Burada önemli bir detay vardır: Yılan balıklarının yüzme kabiliyetleri zayıftır. Buna rağmen yılan balıkları okyanusun derinliklerinde, üreyip ölmek için onbinlerce kilometre katederek göç etmektedirler. Peki ama neden? Yılan balıkları kendilerine yakın birçok yer varken neden özellikle Sargasso Denizi'ni seçmektedirler? Bilim adamları Avrupalı yılan balıklarının niçin göç ettiği değil, niçin bu kadar uzağa göç ettikleri sorusunun cevabını bulmaya çalışmaktadırlar.




fishes, birds



Allah gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Şüphesiz, bunda iman edenler için bir ayet vardır. (Ankebut Suresi, 44)





Ayrıca yumurtadan çıkan yılan balıklarının neden bulundukları bölgede kalmadıkları, istisnasız olarak ebeveynlerinin geldiği bölgelere doğru uzun bir yol katetmeleri de oldukça şaşırtıcıdır. Bu canlıların daha dünyaya gelir gelmez, kendilerine yol gösteren büyük bir yılanbalığı olmadığı halde böyle bir yolculuğa çıkmaları, kendilerine bu bilginin doğmadan önce verildiğini gösterir. O halde bir canlıya henüz dünyaya gelmeden bu bilgiyi verebilecek olan kimdir?

Bu sorulara evrimcilerin verebilecek cevapları yoktur. Bu derece kusursuz bir organizasyonu, akılcı ve hatasız davranışları hiçbir tesadüf zinciri açıklayamaz. Yılan balıkları örneğinde de görüldüğü gibi göç olayında gerçekleşen mucizeler zincirinin tek açıklaması yaratılıştır. Allah bu canlılarda çok üstün bir akıl tecelli ettirerek yaratılış delillerini insanlara göstermektedir. Ön yargıdan uzak bir şekilde düşünüldüğünde yılan balıklarının göç seyahatleri Allah'a iman etmek için yeterlidir.

Allah, sonsuz ilim sahibidir. Bu canlıları da ilk yarattığı andan itibaren ömürleri boyunca karşılaşacakları olaylarda zor durumda kalmayacakları özelliklerle donatmıştır. Vücut yapıları, yapacakları işler ve yaşayacakları çevreye uygunlukları gibi detaylar kusursuzdur. Evrendeki tüm sistemler gibi göç de hem çok kompleks hem de kompleks olduğu kadar hikmetli ve düzenli bir organizasyondur. Kuran'da Allah'ın yaratmasında kusur arayanların durumu ve bu konudaki çabalarının boşa gideceği şöyle haber verilmektedir:

O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)




snakefish




Balinaların Dairesel Göçleri






whale



Humpback balinaları kutup bölgelerindeki geniş yazlık beslenme alanlarıyla tropiklerdeki daha sınırlı olan kışlık üreme alanları arasında göç ederler. Bu yolculukları esnasında nadiren beslenirler.





Balinalar günümüzde yaşayan en büyük canlılardır. En büyükleri 35 metre boyu ve 130 ton ağırlığı ile mavi balinalardır. Balinaların pigme denilen en küçük türü dahi 6 metre boyunda ve 5 ton ağırlığındadır. Bu dev cüsseli canlılar genel olarak ikiye ayrılırlar: Beslendikleri küçük balıkları, kabuklu canlıları ve planktonları süzmek için ağızlarının içinde "balina çubuğu" denen (balina çubuğu saç ve tırnaklarımızdaki, atların toynaklarındaki ve boğaların boynuzlarındakine benzer bir maddeden yapılmıştır) bir yapıya sahip olan çubuklu balinalar ve çeşitli balık, deniz kuşları ve deniz memelileri gibi sıcakkanlı canlıları yiyen dişli balinalar.

Balinaların göçleri tropikal denizlerden kutup denizlerine kadar uzanan yıllık dairesel seyahatlerdir. Göçleri en dikkat çekenler de çubuklu balinalardır. Bu balina türü sıcak tropikal ya da tropikal ile ılıman kuşak arasındaki sularda ürer. Neslin devamı için bu üreme yerinin özellikleri önem taşımaktadır çünkü yavruların yaşaması için mutlaka sıcak sularda bulunmaları gerekmektedir. Yeni doğan yavruların derilerinin altında koruyucu yağ tabakası yoktur. Eğer yavrular bu özellikleriyle kutup denizlerinde doğmuş olsalardı donarak ölürlerdi. Bu yüzden balinaların doğum yerlerinin sıcak tropikal sular olması son derece hikmetlidir.

Yavru balinalar birkaç ay yalnızca anne sütü ile beslenirler. Balina sütünün yağı ve proteini zengin olduğundan yavrunun büyümesi ve özellikle de yağın depolanması çok hızlı olur. Bu, genç yavru için hayati bir özelliktir çünkü donan kutup sularında annesinin ilgisine ve hızla güç kazanmaya muhtaçtır.

Doğum yaptıktan sonra yavrularını büyüten balinalar bir süre sonra besin bulabilmek için kuzey denizlerine doğru hareket ederler. Çubuklu balinalar yılın en azından dört ayı beslenmeden yaşayabilirler. Bu sırada yazın depoladıkları yağları kullanırlar. Hatta üreme alanlarına doğru yaptıkları dönüş yolculuğunda hamile olmalarına ve kimi zaman da bir yavru emziriyor olmalarına rağmen 7.000 kilometreden fazla beslenmeden yüzebilirler.46

Bitkisel planktonlarla beslenen balinaların beslenmek için seçtikleri bölgenin özellikleri de dikkat çekicidir. Karada olduğu gibi denizde de tüm hayat bitkilerin varlığına bağlıdır. Fotosentez sayesinde inorganik yapı taşlarından organik maddeler sentezlenir. Nitratı, fosfatı ve sülfatı bol olan gıdaca zengin dip suyu Antartika'ya doğru hareket eder, kıtanın yakınlarında yüzeye yükselir ve okyanus akıntılarıyla yüzeyde kuzeye doğru taşınır. Gıdaca zengin olan bu sularda bitkisel planktonlar daha fazla büyürler. Sonuç olarak Antartika Denizi tropikal denizlere göre 10-20 kat daha fazla plankton içerir. Bunu biliyormuşçasına balinalar beslenmek için bu bölgelere gelirler.

Dişli balinalar ise çubuklu balinalar kadar göç etmezler. Bazıları ise nehirlerde yaşar bu yüzden hareketleri de sınırlıdır.




grey whales



Gri balinalar  kutuplardaki yazlık beslenme alanlarından sıcak denizlerdeki  yavrulama alanlarının bulunduğu sığ sahillere göç ederler.





Çubuklu balinaların okyanusta özel üreme ve beslenme alanlarına yaptıkları uzun seyahatleri inceleyen bilim adamları için balinaların yön bulma konusundaki yöntemleri merak konusu olmaktadır. Bu konuda en çok öne sürülen açıklama balinaların dünyanın manyetik alanındaki değişiklikleri algılayabilecek bir yapıya sahip olduklarıdır. Beyinlerini çevreleyen dokularda, bu işe yarayacak manyetik depolar olduğu düşünülmektedir. Böylece balinalar dünyanın manyetik alanını kullanarak basit bir harita ve zamanlama elde ederler. Bu onların kendi pozisyonlarını görmelerini ve ilerlemelerini sağlar. Bunu başarabilmek için de bölgesel manyetik alandaki küçük değişimleri fark edebilirler.

Buraya kadar anlattığımız herşey tek tek bir mucizeler zincirinin halkalarıdır. Allah, doğacak yavrunun neye ihtiyacı olacağını, beden yapısının nasıl olacağını daha en başından bilir. Çünkü yeryüzünden gökyüzüne tüm evreni yaratan ve her an bu yaratmaya devam eden Allah'tır. O'nun bilgisi herşeyi kuşatmıştır.




aquarium mirror



Gerçekten, gece ile gündüzün art arda gelişinde ve Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır. (Yunus Suresi, 6)





Bu canlılar doğum yaptıktan sonra nerede besin bulabileceklerini ve o bölgeye nereden gideceklerini de bilemezler. Bu canlıların her birinin bedenlerindeki mükemmellik ve sergiledikleri akıl ve organizasyon şüpheye yer bırakmayacak şekilde yaratılışı ispatlar. Bu bilgilerden haberdar olan herkes bunların asla tesadüfler sonucu olamayacağını da takdir edebilir. Bir hayvanın böyle bilgilere sahip olacak kadar bilinç ve akıl sahibi olduğunu iddia edemez. Çünkü birçok insan bile bu bilgiyi belki burada okuyarak öğrenmektedir. Bir balinanın bu bilgiye sahip olması elbette olağanüstü bir durumdur.

Samimi olarak bu bilgileri değerlendirenler Allah'a iman ederken, zulüm ve büyüklenme içinde olanlarsa gerçeği gördükleri halde Allah'ın apaçık olan varlığını inkar ederler. Bu kişiler dünyada olduğu kadar ahirette de kayıptadırlar. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır:

Göklerin ve yerin yaratılması ile onlarda her canlıdan türetip-yayması O'nun ayetlerindendir. Ve O, dileyeceği zaman onların hepsini toplamaya güç yetirendir. (Şura Suresi, 29)

Deniz Kaplumbağalarının Uzun Göçleri






green turtle




Deniz kaplumbağaları ilginç yaşamları ve uzun göçleriyle okyanusların en dikkat çekici canlılarındandır. Şu ana kadar haklarında en fazla araştırma yapılan canlılardan biri olmalarına rağmen uzun mesafelerdeki göçleri sırasında nasıl bu derece kusursuz şekilde yollarını bulabildikleri tam olarak açıklanamamıştır. Göçleri esnasında beslendikleri alandan üreme alanlarına doğru seyahat ederler.

Deniz kaplumbağalarının çok farklı türleri vardır. Bu türler içinde göç konusunda en dikkat çekici olan, Güney Amerika'nın Brezilya sahillerinde beslenen yeşil kaplumbağa (chelonia mydas)dır.  Her yıl bu kaplumbağaların binlercesi Brezilya sahillerinden Atlantik Okyanusu'ndaki Ascension Adalarına doğru göç ederler. Bu göç yolculuğu yaklaşık 2.300 kilometre kadardır. Ulaştıkları adanın yalnızca 11 km genişliğinde olduğu göz önüne alındığında kaplumbağaların seyahatlerindeki yön bulma becerisi daha net anlaşılır. Deniz kaplumbağalarının hareketlerini incelemek üzere yapılan bir deneyde işaretlenen bir dişi kaplumbağanın izlediği yollar araştırılmıştır. Güney Queensand'da yuvası olan ve X38756 kodu ile etiketlenen yetişkin bir dişi yedi yıl sekiz ay boyunca görülmemiş, 1989'da 2.543 km uzaktaki Carpentaria Körfezi'ndeki üreme bölgesinde yakalanmıştır. Seksen gün sonra da tekrar kendi plajında yumurtlarken bulunmuştur. Hayvanın yumurtalığı üzerinde yapılan inceleme aradan geçen sekiz yıl boyunca hiç üremenin gerçekleşmediğini göstermektedir.




sea turtle, eggs




Bu süre zarfında kaplumbağa minimum 5.100 km seyahat etmişti. Bu, yolculuğunun yakalandığı gün başladığı varsayılırsa, kaplumbağanın üreme yerine geri dönmek için günde 32 kilometre katetmesi demektir. Carpentaria Körfezi'ni geçmek için ilk önce kuzeydoğuya gitmiş, daha sonra Torres Boğazı'nı geçtikten sonra genellikle güneye yönelmiş seyahati boyunca bir kısmının onun gittiği yönde bir kısmının ise aksi yönde olduğu çok çeşitli akıntılara maruz kalmış olmalıydı. Eğer bu kaplumbağa rastgele dolanarak seyahat etmiş olsaydı bu kadar çabuk dönüş seyahati yapamazdı.47

Bu amaçlı ve hedefi belirlenmiş yolculuk akla çok önemli bir soruyu getirecektir.

Kaplumbağanın üremek için başlattığı göç döngüsünü başarabilmesi için eski seyahatlerindeki hatıraların ve yön bulma bilgilerinin kaplumbağanın hafızasına depolanmış olması gerekmektedir. Bu bilgiler nasıl depolanmıştır? Bu organizasyondaki mükemmelliğin sebebi olarak kaplumbağanın hafızasını görmek şüphesiz ki akla ve mantığa aykırıdır. Bu canlıların sahip oldukları becerilerle yaratıldıkları şüphe götürmez bir gerçektir.

Bu şekilde muazzam bir yolculukla üreme bölgesine ulaşan kaplumbağalar buraya yakın yerlerde çiftleşirler. Ancak dişiler aldıkları spermleri kullanmaz, depolarlar ve yaklaşık üreme plajlarının 100 kilometre ilerisine giderler. Burada depoladıkları spermlerle yumurtalarını döllerler. Kuluçka dönemi kaplumbağanın iki haftasını alır ve bu dönemin ardından kaplumbağa üreme plajına gider ve yaklaşık 120 kadar yumurta bırakır. Bu işlemi aynı sezon içinde yaklaşık 10 kez tekrarlar. Bu üreme mevsimi sırasında üreme bölgesine yakın bir deniz alanında bulunur, yumurta bırakma işlemini tamamlayınca da yavruların çıkmasını beklemeden beslenme bölgesine geri döner. Üreme bölgesindeyken kaplumbağa çok az beslenir, bu sırada beslenme bölgesindeyken depolamış olduğu yağ rezervleri, ihtiyacı olan enerjiyi ona sağlar.




sea turtle



Brezilya sahillerinden ayrılan yeşil deniz kaplumbağaları çiftleşmek ve yumurtlamak için Ascension Adalarına göç ederler. Bu kaplumbağa türünün yön bulma becerisi bilim adamlarını şaşkınlığa sürüklemektedir.





Binlerce kilometrelik yolu katederek seneler sonra aynı yeri nasıl bulurlar?



Bir dişi birey genellikle art arda iki yıl üremez. Birçok tür için iki üreme göçü arasında en az 2 en fazla 8 yıl geçer. Fakat burada dikkat çeken, ikinci kez üreme bölgesine gitmesi gerektiğinde kaplumbağanın tekrar kendisinden yaklaşık 2.300 kilometre uzaktaki bir önceki üreme alanına gitmesidir. Binlerce kilometre uzaklıktaki bu yeri aynı şekilde bulabilmeleri bu deniz canlılarının göçlerindeki en mucizevi yönlerden biridir.

Üreme plajlarında bırakılan yumurtalar 7 ila 13 hafta sonra çatlarlar. Burada da büyük bir mucize gerçekleşir. Deniz kaplumbağaları insanlar gibi cinsiyet kromozomlarına sahip değillerdir. Cinsiyeti belirleyen yuvanın ısısıdır ve bu belirleme kuluçka döneminin ortalarında gerçekleşir. Sıcak yuvalar tamamen dişi yavrular oluşturur, serin yuvalarda ise yalnızca erkekler oluşur.

Kaplumbağaların Allah'ın ilhamı ile hareket ettikleri, dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren bellidir: Yumurtalarından çıkan küçük bireyler, başlarında onlara yol gösteren bir kaplumbağa olmadan, hiçbir tecrübeden faydalanmadan nasıl davranacaklarını bilirler. Yumurtadan çıktıktan sonra hemen denize yönelmez, akşamı beklerler. Böylece hem güneşin kavurucu sıcaklarından hem de kumsaldaki tehlikelerden korunmuş olurlar. Akşam olunca doğruca denize yönelirler. Bu yönelmenin nedeni henüz tam anlaşılamamakla beraber kaplumbağaların ışığa duyarlı bir sistemlerinin olduğu düşünülmektedir. Deniz yönü her zaman kara yönünden daha parlaktır, bu küçük canlılar da bu parlaklığa yöneliyor olabilirler.




sea turtle




Yavrular bu şekilde denize ulaşırlar. Artık onlar için riskli bir yolculuk başlamıştır. Plajda yumurtadan çıkan yavrulardan bir kısmı yengeçler ve kuşlar tarafından avlanır. Suya girdikleri an daha büyük bir risk altına girerler. Doğruca açık okyanusa doğru yüzen yavruların birçoğu sığ sulardan geçerken balıklara ya da köpek balıklarına yem olurlar. Birkaç gün durmadan yüzdükten sonra dinlenmeye ve yüzeyde karşılaştıkları planktonlarla beslenmeye başlarlar. Bu genç kaplumbağalar okyanus tabanında beslenme bölgesine yerleşip yetişkin olana kadar aynı alanda onlarca yıl kalırlar. Yetişkinliğe ulaşıp üreme çağına geldiklerinde ise, şaşılacak şekilde, doğdukları yere doğru göç seyahatine başlarlar.

Deniz kaplumbağaları doğumdan itibaren yalnız kalır, ayrıca yaşantıları boyunca da türlerinin diğer bireyleriyle çok az iletişim kurarlar. O halde bu canlılara ne zaman nereye göç edeceklerini, nasıl besleneceklerini, üreme ve beslenme alanlarının yerini öğreten bir başka kaplumbağa değildir. O halde yeni yumurtadan çıkan bir kaplumbağa tüm bu bilgilere nasıl sahip olur?

Daha önce de belirttiğimiz gibi tüm canlılara henüz daha dünyaya gelmeden önce ihtiyaçları olacak yetenekleri veren, onlara yaşamları boyunca yapmaları gereken fiilleri öğreten Yüce Allah'tır.

Bir kaplumbağa hayatının büyük bir bölümünü tek başına geçirir. Ancak bu onun için bir eksiklik değildir, çünkü bu şekilde yaşayabilecek özelliklerle yaratılmıştır: Çevresel ipuçlarını fark edebileceği çok üstün yeteneklerle donatılmıştır. Güçlü bir koku hissine ve görüş gücüne sahiptir. Dış kulakları olmamasına rağmen insanların duyma sınırının ötesindeki çok düşük frekanslı sesleri bile duyabilir.

Sahip oldukları tüm bu kompleks sistemler, onları herşeyi bilen Allah'ın yarattığının bir delilidir. Allah onları tek başlarına yaşayabilecek derecede mükemmel özelliklerle donatarak yaratmıştır. Bu konuda düşünen insanlar Allah'ın gücünün sonsuzluğuna bir kere daha şahit olur ve Rabbimiz'e karşı sorumlu olduklarının bilinciyle hareket ederler. Allah Kuran'da bunun aksine hareket edenlerin barınma yerlerinin ateş olduğunu bildirmektedir:

Gerçekten, gece ile gündüzün art arda gelişinde ve Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır. Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve Bizim ayetlerimizden habersiz olanlar; İşte bunların, kazandıkları dolayısıyla barınma yerleri ateştir. (Yunus Suresi, 6-8)

Deniz kaplumbağalarının yollarını nasıl buldukları tam olarak bilinmiyor...






sea turtle




Göç eden kaplumbağalar hem onlarca yıl okyanus içinde dönüp dolaştıktan sonra doğum yerlerini hem de beslenme alanlarından sonra yuvalarını bulabilmektedirler. Bununla ilgili çok sayıda araştırma yapılmış, fakat bir sonuca varılamamıştır. Tek bilinen, bu canlıların üstün bir akıl göstererek her defasında yollarını bulabildikleridir.

Bu konuda çok fazla fikir ortaya atılmış fakat hiçbiri yeterli olmamıştır. Bazı kaplumbağa türlerinin sahil şeridini izleyerek, okyanusu geçen türlerin akıntılarla sürüklenen kokuları takip ederek, bazılarının ise dünyanın farklı yerlerinin manyetik alan değişimlerine tepki vererek doğru bölgelere ulaştıkları düşünülmektedir.

Bu ihtimalleri göz önünde bulunduralım ve aynı işlemi kaplumbağalarda var olduğu düşünülen özelliklere sahip insanların yaptığını varsayarak kaplumbağaların başardıkları işin zorluğunu bir kere daha düşünelim: Ömrünüzde ilk kez bir yere gidiyorsunuz. Burası sizin yaşamanız ve hayatınızı sürdürebilmeniz için uygun koşullara sahip. Fakat nasıl olduysa burasını hiç yanılmadan buldunuz. Sonra kilometrelerce uzağa yine sizin için uygun olan başka bir yere doğru yola çıktınız ve buraya da hayatınızda ilk kez gidiyorsunuz. Yola çıkmadan önce de geldiğiniz bu yere tekrar gelmeniz gerektiğini önceden tahmin edip, buranın her türlü özelliğini aklınızda tutuyorsunuz. Kokusunu, etrafındaki doğa şekillerini, bölgenin manyetik alanını, her özelliğini adeta aklınıza kaydediyorsunuz. Kilometrelerce uzaktan tekrar buraya gelirken de bu kayıtlı bilgilere başvuruyorsunuz. Tabi ki bunları yaparken de öyle bir vücut sistemine sahipsiniz ki, hem pusula gibi bulunduğunuz yerin manyetik alanını saptayabiliyor hem de ömrünüz boyunca size gerekli ortamların hangi özelliklere sahip olması gerektiğini kendiniz tespit edip ölçüyorsunuz.

Bir insanın bütün bunları başarması -teknolojik aletler kullanmadan- elbette ki mümkün değildir. Dolayısıyla tüm bunları deniz kaplumbağalarının kendi akıl ve becerileriyle yaptığına inanmak da aynı şekilde akıl dışıdır.

Nitekim otuz yıldan fazla süredir araştırılmasına rağmen deniz kaplumbağalarının göçleri ve yollarını bulma mekanizmaları hala belirgin değildir. Ayrıca hangi sistemle bunu başardıkları bulunmuş bile olsa, bu sistemi kendilerinin geliştiremeyeceği açıktır. Evrendeki herşeyi yaratan, evrenin her köşesinde sonsuz aklını tecelli ettiren Allah'tır. Allah Kendi sonsuz ilminden dilediği kadarını dilediğine verir. Allah'ı inkar edenler ise, milyonlarca yıl araştırsalar da bunun dışında bir açıklama bulamazlar. Allah'tan başka bir İlah olmadığı Kuran'da şöyle bildirilmektedir:

Sizin İlahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında İlah yoktur. O, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. (Taha Suresi, 98)

Akıntılara Karşı Koyan Somon Balıklarının Göç Yolculuğu






salmon


 



Şelalelerden atlayarak kendilerini tehlikeye atan somonların amacı dünyaya ilk geldikleri yere dönmektir. Bunu başarabilmeleri için seneler önce içinde gezindikleri akarsuyu bulmaları gerekir. Nitekim bu akarsuyun denize döküldüğü yeri somonlar adeta pusula ya da harita kullanır gibi bulurlar.





Ters yönde yani akıntıya karşı yüzmek, kimi zaman 3 metrelik şelalelerden atlamak, bu sırada kimi zaman kayalara çarpma riskiyle karşı karşıya olmak, kimi zaman okyanusun tuzlu sularında kimi zamansa nehirlerde yaşamak zorunda olmak... Bunlar somonların üreyebilmek için gerçekleştirdikleri göç yolculuğundaki detaylardan sadece birkaçıdır.

Somonlar göç eden canlılar içinde en hayret uyandıranlardan biridir. Kuzey Amerika'nın Batı kıyılarındaki nehirlerde yaşayan somonların en önemli özellikleri göç yolculukları sırasında nehirleri ve vadileri aşabilmeleridir. Dişi somon balıkları üreme döneminde sığ bir akarsuya yumurtalarını bırakır. Yumurtadan çıkan yavrular, yumurtanın içinde hazır bulunan besleyici keselerle beslenirler. Birkaç hafta geçince de akarsuda yiyecek arayabilecek hale gelirler. Yaklaşık 1 yıl boyunca bu akarsuda yaşarlar.

Binlerce somon aynı anda hareket etmeye başlayarak nehir yatağı boyunca göç eder. Haftalar sürecek olan bu yolculuklarının sonundaki hedefleri Pasifik Okyanusu'dur.

Somonların bir özelliği de hem tatlı hem de tuzlu suda yaşayabilecek bir yapıya sahip olmalarıdır.  Okyanusa varır varmaz somonların vücudunda yapısal bir değişiklik olur ve tuzlu suda yaşayacak hale gelirler. Sonraki 1 veya 4 yıllık süre boyunca, okyanusta dev mesafeler katedeceklerdir. Yolculuk sonucunda somonlar olgunlaşmış ve hayatlarının en son ve zorlu yolculuğuna hazır hale gelmişlerdir. Evlerine, yani doğdukları akarsu yatağına geri dönmeye hazırdırlar.

Yıllar önce denize varmak için geçtikleri nehir yatağında, şimdi tam ters yönde, yani akıntıya karşı yüzmeye başlarlar. Karşılarına çıkan hiçbir engel onları yıldırmaz. Öyle ki şelalelerle karşılaştıklarında bile büyük bir hızla akan tonlarca suyun içinden yukarı zıplayarak yollarına devam ederler. 3 metrelik engelleri dahi zıplayarak aşabilirler. Vücutlarında açılan yaralara aldırmadan yola devam ederler. Ve sonunda, yıllar önce doğdukları nehir yatağına varır ve orada yumurtalarını bırakırlar. Görevlerini tamamlayan somonlar kısa bir süre sonra da ölürler.

Yardım almadan ve yön gösteren bir araç kullanmadan binlerce kilometrelik mesafeden doğduğu yere gitmesi gereken bir kişinin bunu belli bir zaman içinde, sadece bir kere geçtiği engebeli yollardan hatasız bir şekilde geçerek başarması oldukça az bir ihtimaldir. Ancak somonlar, insanlar için mümkün olmayan bu ihtimali doğar doğmaz başaracak yetenektedirler. Böyle bir kabiliyetin somonların kendi çabasıyla oluşamayacağı ya da tesadüflerin bu balık türüne insandan daha üstün yetenekler veremeyeceği çok açıktır.

Somonların yolculuklarındaki mükemmelliğin tam olarak anlaşılması için nehir boyunca ilerleyen bir somonun hedefe ulaşana kadar nelere dikkat etmesi gerektiğini düşünelim:

Öncelikle somonun rotasını tespit ederken bazı önemli kararlar alması gerekir. Balık karanın oldukça içlerinde, bir ırmağın herhangi bir kolunda dünyaya gelmiştir. Nehirler de kimi zaman çeşitli kollardan oluşurlar. Dolayısıyla somon geldiği yere tekrar ulaşabilmek için nehrin her kola ayrılışında doğru tarafa yönelmek zorundadır. Nitekim somonlar hayatlarında sadece bir defa geçtikleri yolları şaşırmadan bulur; her defasında kendilerini doğdukları yere götürecek nehir koluna saparlar.

Somonların yolculuklarını çok daha şaşırtıcı yapan bir detay vardır. Balık, yolculuğu boyunca çok büyük bir çaba gösterir ve aşırı bir güç harcar, fakat buna rağmen herhangi bir gıda almaz. Çünkü yorucu göçü sırasında kendisine gerekecek enerjiyi önceden depolamıştır. Üstelik bu depolamayı hatasız bir hesaplama ile yapmış ve yakıtını tam olarak ayarlamıştır.




salmon



Somonlar hem tatlı hem de tuzlu suda yaşayabilecek bir yapıda yaratılmışlardır. Bu yaratılışın amacı ise, balığın yapacağı mucize yolculukta gizlidir. Somon balıklarının hedeflerine ulaşmaları için binlerce kilometre yüzmeleri gerekir. Atlantik somon balıklarının büyük kısmı yolculukları esnasında yaklaşık 4.000 kilometrelik bir mesafe katederler.





Somonların göçlerini incelerken bütün bunların yanı sıra deniz ve akarsuların tuzluluk oranı, su sıcaklığı gibi özelliklerinin de göz önünde bulundurulması gerekir. Bu noktada karşılaştığımız gerçek şudur: Somonlar hem deniz hem de akarsu ortamlarına kusursuz uyum sağlayacak bir donanıma sahiptirler.

Tüm zorluklara rağmen somon balıkları bu güç yolculuklarını başarıyla tamamlar; doğdukları yere dönerek yumurtalarını bırakırlar. Somon nesli de milyonlarca senedir süregelen bu muazzam yolculuklarına devam eder.

Milyonlarca yıldır yaşayan tüm somon balıkları, imkansız gibi gözüken bu işi aynı beceriyle başarmaktadırlar. Nasıl ve neden?

Araştırmalar, somonların bu yolculuğu yerine getirmeleri için özel bir duyu sistemiyle yaratıldıklarını göstermektedir. Somonlar okyanuslarda yönlerini bulabilmeleri için, dünyanın manyetik alanını algılayan doğal pusulalarla yaratılmışlardır. Bu sayede Pasifiğin dev suları içinde yönlerini hata yapmadan bulurlar. Ancak asıl mesele, somonların kendi doğdukları akarsu yatağını nasıl buldukları sorusudur çünkü bu, doğal pusuladan çok daha farklı bir sistem gerektirir.

Bu konuda yapılan araştırmalar, somonların dünyanın en hassas koku alma organlarından biriyle yaratıldıklarını ortaya koymaktadır. Dünya üzerindeki her akarsuyun kendine özgü bir kimyasal bileşimi vardır. Somonlar da doğdukları akarsuyu, "kokusunu izleyerek" bulmaktadırlar.48




salmon



Kuzey Atlantik Okyanusu'nda Atlantik somon balıklarının çok geniş bir alana yayılan göç hareketleri.





Somonların İnanılmaz Yolculuklarına Bir Örnek



Akarsuların kendilerine has bir kokuları olabileceğini pek tahmin etmeyiz. Ancak gerçekte dünya üzerindeki her akarsuyun kendine özgü bir kimyasal bileşimi vardır. Bu bileşimlerin arasındaki farklar çoğu zaman o kadar küçüktür ki, hemen hiçbir canlı tarafından algılanmaz.

Somonlar hariç...

Somonların yön bulma yeteneklerini gözler önüne seren en ilginç olaylardan biri, Kuzey California'daki Prairie Creek Balık Yetiştirme Çifliği'nde yaşandı. Bu çiftlikte yapılan bir keşif, inanılmaz bir göç macerasını ortaya çıkardı.49

1964 yılının 2 Aralık gününde, çiftliğin balık üretme havuzlarından birinde, diğer yüzlerce yavru balığın arasında yüzen iki yaşına varmış büyükçe bir somon balığı bulundu. Balığın arka yüzgecinde, Prairie Creek Balık Yetiştirme Çifliği'nin özel metal klipsinin izi vardı. Bu durum, bu balığın bundan iki yıl önce bu çiftlikte yetiştirilen sonra da okyanusa bırakılan somonlardan biri olduğunu gösteriyordu. Ama balık okyanustan geri dönerek çiftliğin kapalı havuzuna nasıl girmiş olabilirdi?

Çiftlikteki bir detay bu sorunun cevabını veriyordu: Havuzun fazla sularının boşalması için kullanılan kanala açılan ve metal bir ızgarayla kapalı olan kutunun kapağı kırıktı: Balık, doğduğu yere geri dönebilmek için, çiftliğin su kanallarına girmiş ve sonra da bu kutunun kapağını kırıp havuza ulaşmış olabilir miydi?

Olayın bundan başka bir açıklaması yoktu. Ama balığın okyanustan bu havuza kadar aşması gereken yol düşünüldüğünde bu, imkansız gibi görünüyordu.

Somonun doğduğu çiftliğe dönebilmesi için, yolculuğuna bu noktadan, yani Redwood Creek nehrinin okyanusa kavuştuğu yerden başlaması gerekiyordu. Balık daha sonra akıntıya karşı 5 kilometre yüzecek ve ilk yol ayrımına gelecekti. Bu yol ayrımında doğru kararı verip kuzeye yönelecek, ancak bir süre sonra daha zorlu bir yol ayrımına gelecekti. Çünkü bu yol ayrımında somon için birbirine çok benzer iki sinyal vardı. Somonun dünyaya geldiği balık çiftliği, yol ayrımının tam ortasında yer alıyordu. İlk akla gelen seçim, somonun sağ tarafa gitmesiydi, çünkü çiftliğin suları sağ taraftan akıyordu.

Ama nedense, sol tarafı seçti ve doğduğu çiftliğe arka taraftan yaklaşmaya başladı.

Bu şaşırtıcı kararın nedeni, bölgeden geçen otoyolun altında gizliydi. Otoyolun altında, balık yetiştirme çiftliğinin fazla sularının atıldığı bir kanal yer alıyordu. Normal zamanlarda bu kanaldan çok az su gelir ve nehre varamadan toprak tarafından emilirdi. Ama o yıl çok yağmur yağmıştı...

Yağmur nedeniyle, kanalın suları nehre kadar varabildi. Bu sığ akıntı, somona yol göstermek için yeterliydi.

Somon, tanıdığı kokuyu izleyerek nehirden çıkıp, su kanalı boyunca ilerlemiş olmalıydı. Sadece 5-10 santim yüksekliğinde olan suda hem yüzmeli hem de sürünmeliydi.

Sonra da tünelin içindeki karmaşık su borularının içinde doğru yolu bulmalıydı. Bunları başarsa bile, sonuçta yine de kapana kısılacaktı.

Çiflikteki bu tahta patikanın altında yer alan, beton kanalın içinde sıkışacaktı.




dolphin




Ama somon vazgeçmedi. Bu kanaldan havuza bağlanan 12 santimetre genişliğindeki boruyu buldu, bu boru boyunca ilerledi ve son bir engelle daha karşılaştı: Borunun önündeki metal ızgara. Bu engeli ise sert kafa darbeleriyle aştı...

İşte bu inanılmaz yolculuğun sonunda, somon 2 yıl önceye dünyaya geldiği küçük havuza vardı.

Balık Yetiştirme Çifliği'ndeki görevlilerin aklına, bu rotayı hesapladıktan sonra bir fikir geldi. Acaba yuvaya dönen başka somonlar da var mıydı? Belki bir şey buluruz diye tahta patikanın tahtalarını söküp altındaki kanala baktılar. Ve şaşkına döndüler:

Kanalın içinde, Balık Yetiştirme Çifliği'nin metal klipslerini taşıyan tam 70 somon balığı vardı.

Somon balıklarının tüm bu olağanüstü hikayesi, bizlere yaratılış hakkında önemli deliller sunmaktadır.

Dikkat edilirse balığın gerçekleştirdiği yolculuğun her aşaması özenle hesaplanmıştır.

Öncelikle somona, doğduğu nehir yatağına yıllar sonra geri dönmesini emreden bir "program"ın var olması, başlı başına büyük bir mucizedir.

Bunun yanında, balığın dev okyanusta yolunu bulmasını sağlayan doğal pusula sistemine ve dünyanın en hassas koku algısına sahip olması da kuşkusuz birer rastlantı değildir.

Tüm bunlar, somonun kendisine belirlenen göç yolu için özel olarak yaratılmış bir canlı olduğunu göstermektedir.

Somon balıklarının gerçekleştirdiği bu yolculuk, her aşaması özenle hesaplanmış birçok sistem sayesinde gerçekleşmektedir.

1) Balığa, doğduktan sonra denize gitmesini, burada yıllar süren uzun bir yolculuk yapmasını, sonra da doğduğu nehir yatağına geri dönmesini emreden bir "program"ın var olması, başlı başına büyük bir mucizedir. Bunun yanında, balıkta;

2) Bu program uyarınca vücudunun tatlı sudan tuzlu suya adapte olmasını sağlayan genetik bilgi,

3) Dev okyanusta hiç şaşırmadan yolunu bulmasını sağlayan doğal pusula sistemi,

4) Ve doğduğu akarsuyun kokusunu bulmasını sağlayacak olağanüstü derecede hassas bir koku algısı vardır.

Kuşkusuz somon balıklarının sahip oldukları bu olağanüstü sistemlerin her biri, evrimcilerin öne sürdüğü "tesadüf" iddiasını tek başına yıkmaya yeterlidir. Somonun yolculuğu, "tesadüf" kelimesini geçersiz kılan bir plan ve yaratılış harikasıdır.

Somon balıklarını bu olağanüstü özelliklerle birlikte yaratan ise, tüm canlıların Yaratıcısı ve tüm alemlerin Rabbi olan Yüce   Allah'tır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:

Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur. O'nun yanında olanlar, O'na ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar ve yorgunluk duymazlar. (Enbiya Suresi, 19)

 


Dipnotlar



35- David Attenborough, The Trials of Life, s.123

36- John Owen, Fantastic Journey, s.109

37- (2 Haziran 2003) (Nature 421, 60 - 63 (2003); doi: 10.1038/nature01226, True navigation and magnetic maps in spiny lobsters, Larry C. Boles  And Kenneth J. Lohmann, Department of Biology, University of North Carolina, Chapel Hill, North Carolina 27599, USA,  Correspondence and requests for materials should be addressed to L.C.B. (e-mail: LBoles@email.unc.edu)

38- John Owen, Fantastic Journey, s.113

39- Charles Darwin, Türlerin Kökeni,  Onur Yayınları, Beşinci Baskı, Ankara 1996, s. 273

40- 'Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.II, New York:D. Appleton and Company, 1888, s. 111

41- Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 310

42- John Owen, Fantastic Journey, s.121

43- David Attenborough, The Trials of Life, s.130-131

44- Görsel Bilim ve Teknik Ans., Cilt 5, s.1784

45- John Owen, Fantastic Journey, s.128

46- John Owen, Fantastic Journey, s.161

47- John Owen, Fantastic Journey, s.138-142

48- Animal Behavior, Phychobiology, Ethology and Evolution, David McFarland, Oxford University Press, 1986, sf:253

49- Harika Canlılar 1, Belgesel film (VCD), Okur Yapımcılık.

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü