Harun Yahya

Bölüm 5:
Myanmar Radikalizme Dikkat Etmelidir




Bu makale, Malaysia Kini haber sitesinde 10 Ekim 2014 tarihinde, Muslim Mirror'da 22 Ekim 2014'te, Burma Times'da ise 23 Ekim 2014 tarihlerinde yayınlanmıştır.


Arkeolojik bulgular, tarih öncesi Myanmar'ın bir medeniyet merkezi olduğunu, bakırı bronza ilk dönüştüren, pirinç yetiştiren ve kümes hayvanlarını evcilleştiren bir toplum olduğunu göstermiştir. Günümüz Myanmar'ı ise, zamanımızın medeniyet seviyesiyle kıyaslandığında o günlerinden çok uzakta görünmektedir.

Kolonizasyon, iç savaşlar, 50 yıllık askeri yönetim ve uluslararası izolasyon sonrasında ülke, çok sayıda insan hakları ihlalinin yaşandığı, işçilerin zorla çalıştırıldığı, insan ve uyuşturucu trafiğinin ve cinsel şiddetin yaygın olduğu iddia edilen, dünyanın en az gelişmiş ve en fakir milletlerinden biri haline gelmiştir. Ülkedeki nüfusun %30'dan fazlası yoksulluk içinde yaşamaktadır ve halkın yaklaşık %37'si işsizdir.

Bugün Myanmar'ın karşı karşıya olduğu zorluklar bunlarla da sınırlı değil.

Myanmar nüfusu, her biri kendi tarihi, kültürü ve diline sahip birçok farklı etnik gruptan oluşur. Nüfusun üçte ikisini oluşturan Burmalılar (Bamar), asker ve hükümeti kontrol altında tutarken, geri kalan yaklaşık üçte birini ise etnik azınlıklar oluşturur. Daha ziyade, doğal zenginlikleri bol olan kırsal kesimde yaşayan bu etnik azınlıklar, askeri hükümet tarafından zorla evlerinden çıkarılmıştır.

Myanmar'da Müslüman etnik azınlıklardan biri olan Rohingyaların sayısının 1.1 milyona kadar düşürüldüğü tahmin edilmektedir. Rohingyalar halen daha da çok ciddi ayrımcılığa, istismara ve şiddet eylemlerine maruz kalmaktadırlar. Dünyanın en çok zulme uğrayan topluluklarından biri olarak kabul edilen Rohingyalar, keyfi tutuklamalar, gasp, zorla çalıştırılma, tecavüz, tahliye, keyfi vergilendirilme gibi haksız uygulamalara ve istihdamda ayrımcı kısıtlamalara tabi tutulmaktadırlar.

Kendi vatanlarında istenmeyen bu insanlar, Burma vatandaşı olarak kabul edilmedikleri için eğitim, sağlık hizmetleri, evlenme ve seyahat gibi haklara da sahip değildirler. Son olarak bölgede tıbbi yardımın başlıca sağlayıcısı olan Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Örgütü'nün, çoğunluğu Rohingya halkından olan Rakhine eyaletindeki faaliyeti de resmen yasaklanmıştır. Yardım görevlilerinin bölgeden ayrılmasıyla, hiçbir sağlık hizmeti alamayan köylerde ve kamplarda durum her geçen gün daha da kötüye gitmektedir. Rakhine kamplarında yetersiz beslenme, açlık ve hastalıkların giderek arttığı haberleri gelmektedir.




RG_tr_031_969Hareketi



Yangon'da bulunan 19. yüzyıla ait sömürgeci İngiliz tüccar evi





Myanmar'da artan ırkçılık ve Budist radikalizmi tehlikesi






RG_tr_055_AshinWirathu_Time



Myanmar'daki şiddet olaylarının arkasında, Time dergisinin ifadesine göre, "Budist terörün yüzü" olarak tanımlanan Budist rahip Ashin Wirathu var.





Myanmar'daki etnik çatışmalar son on yılda, Müslüman azınlığın en kötü eziyetlere uğratılması ve sistematik cinayetlerle şehit edilmeleriyle alarm verici bir düzeye ulaştı. Budistlerle Müslümanlar arasındaki ölümcül çatışmalar, sadece ezilen Rohingya Müslümanlarının çoğunluğunun yaşadığı Rakhine eyaletiyle sınırlı kalmayıp, ülkenin geri kalan bölgelerinde de sıradan günlük olaylar haline geldi. 2012 yılı öncesinde Hindu nüfus ile Müslümanlar arasındaki gerginlikler Rakhine eyaleti ile sınırlı idi. Şimdi ise ülkenin kalbi, en büyük kenti Yangon ile Mandalay ve Lashio gibi diğer önemli şehirlere de yayıldı. Myanmar makamlarının ise, ya görmezden gelerek ya da isyancılara yardım ederek bu çatışmaları teşvik ettikleri iddia ediliyor.

Ülkenin bugün karşı karşıya kaldığı çatışmalara daha geniş bir açıdan bakıldığında, Budist değerlerin ve geleneklerin korunması görüntüsü altında, asıl itici gücün, giderek yükselen ırkçılık anlayışı olduğu görülür. Yöntem olarak şiddeti benimseyen Budist radikalizmi ve ultra-nasyonalizmi ülke için bir risk teşkil etmekte, bu çılgınlık her geçen gün giderek büyümekte, hız kazanmakta, hatta Myanmar sınırlarının ötesine ulaşmaktadır.

Ayrıca Myanmar Müslümanlarının kasabı olarak bilinen radikal Budist keşiş Ashin Wirathu önderliğinde, ultra-milliyetçi '969 Hareketi' oluşumu 2012 yılında, ülkedeki Müslüman-karşıtı duyguları provoke etmek için sahneye çıkmıştır. Hareket kendisini, dini yayma ve koruma için kurulmuş barışçıl, milliyetçi bir oluşum gibi gösterirken, altta yatan asıl söylemlerinde ise, 'toplam nüfusun %4'ünü oluşturan Müslüman azınlığın bir tehdit olduğunu, çünkü sonunda çoğunluk haline gelerek ülkeyi işgal edeceklerini' iddia etmektedirler. Hareket, kendince İslam'ı varoluşsal bir tehdit olarak kabul etmekte ve mensuplarını, dinlerini ve geleneklerini kurtarmak için ayağa kalkmaya çağırmaktadır.

Grup, her ne kadar Müslümanlara karşı yapılan şiddet eylemleriyle bağlantıları olduğunu reddetse de radikal Budistlerin düşmanlıklarını körüklemektedir. Örneğin Müslümanlara ait işletmelerin boykot edilmesi gibi dışlayıcı uygulamaların yapılması için kampanyalar yürüterek çatışmaya açıkça katkıda bulunmaktadır. Hareket ile bağlantılı manastırlar, 60.000 Myanmarlı çocuğu Pazar okul programlarına kayıt etmişlerdir. Bu çocukların gelecekte Myanmar ve Güneydoğu Asya'nın şiddet yanlısı radikalleri olarak yetiştirilme ihtimali oldukça yüksek görünmektedir.




RG_tr_031_969Hareketi



Myanmar Müslümanlarının kasabı olarak bilinen, 969 Hareketi'nin lideri radikal keşiş Wirathu, tüm Budistleri Müslüman işletmeleri boykot etmeye çağırdı.





"Burmalılaştırma" politikasının yanlışlığı



Birçok azınlık grubunun yanı sıra, tarafsız insan hakları örgütleri de ülkede "Burmalılaştırma" politikasının devam ettiğini ifade etmektedir. Hükümetin vatandaşlık konusundaki son taslak planı, Rohingyaların ya Bengalli olarak sınıflandırılmalarını ya da sınırsız tutuklama ile karşı karşıya kalacakları önerisini içermektedir. Rohingyalar ise bunun, onların vatansızlığını teyit ederek, kendilerini Myanmar'dan sürgün etmek için planlanmış bir girişim olduğunun farkındadırlar. Nitekim bu yılın başlarında neredeyse tüm Rohingyalar Bengalli olarak kaydedilmeyi reddederek nüfus sayımı dışında kalmışlardır.

Ülkeyi kuşatan bu nefret sarmalı ve radikalizmin üstesinden gelmek için, Myanmar hükümeti Budist inancın temellerinde de yer alan, toplumlar arası sevgi ve kardeşliği teşvik eden bir eğitim politikası uygulamalıdır. Cehaleti ve radikalizmi ortadan kaldırmak için halkına terör ve şiddetin doğuracağı sonuçları anlatmalıdır. Demokrasiye geçiş sürecinde Myanmar elini çabuk tutmalı ve radikalizm tüm ülkeyi harap edip karanlığa sürüklemeden önce, şiddetin ve aşırıcılığın her türünü lanetlemelidir.




RG_tr_057_Protesto



 




Rohingya'da halk maruz kaldıkları zulmü, resimde görülen, "Myanmar'ın masum halkını korumak için terörizmi kontrol edin" benzeri yazılarla protesto ediyor ancak bu protestolar da hiçbir sonuca ulaşmıyor.





Myanmar, tüm insanlığa karşı sevgi ve şefkat beslemeyi teşvik eden antik gelenekleri ve kültürü ile, barışçıl, huzurlu, modern bir ülke olmayı hak ediyor. Güvenle ziyaret edilebilecek, hem sosyal hem de ekonomik anlamda dünyaya açık, yüksek kalitede bir ülke olmayı da...

Bir ulus olarak Myanmar'ın imajının değişmesi gerektiği çok açık ortada. Ülke, kendi gelenek ve kültürünü bir bütün olarak, etnik zenginlikleri ile birlikte kucaklamalı. Aksi takdirde mevcut durum ülke için tehdit oluşturmaya devam edecek. Bu da, ülkenin zenginleşmesine engel olacak, yatırımcıların çekinmeden gelip yatırımda bulunacağı, istikrarlı bir zemin oluşmasını engelleyecektir.

Myanmar hükümeti artık kendi halkını şimdiki gibi yüzüstü bırakmaktan vazgeçmelidir. Uluslararası toplum da ırkına ve dinine bakmaksızın, zulme uğrayan nüfusu korumak için, tüm dünya ülkeleriyle el ele vererek işbirliği içinde harekete geçmek zorundadır.




RG_tr_031_969Hareketi




 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü