Harun Yahya

Bölüm 13:
Rohingya Krizi Değil, İnsanlık Krizi




Bu makale, Tehran Times gazetesinde, 24 Mayıs 2015 tarihinde ve Burma Times haber sitesinde, 5 Haziran 2015 tarihinde yayınlanmıştır.


Tekneye bindim çünkü gidecek başka yerim yoktu. Artık bir evim yok, hiçbir şeyim yok. Arakanlılar annemi ve tüm akrabalarımı öldürdüler. Köydekiler Malezya'ya gideceklerini söylediklerinde ben de onlarla gitmeye karar verdim.1

Bu sözleri Andaman Denizi açıklarında botla yolculuk eden Rohingya Müslümanlarından bir kadın söylüyor. Aslında kadının birkaç cümleyle açıkladığı bu korkunç manzara vicdanların asla kabul etmemesi gereken bir sefaleti özetliyor.

Elbette hiç kimse açık denizin ortasında bir bot içinde ölüme gitmek istemez. Ancak bu kadın yüzyıllardır atalarının yaşadığı bir ülkede olmasına rağmen, vatandaşlık ve oy verme hakkı bulunmadan hayatını sürdüren azınlık bir topluluğa mensup. Hiçbir medeni hakka sahip olamadığı gibi içinde yaşadığı toplum, halkının özgür ve onurlu yaşamasını reddeden bir rejim tarafından yönetiliyor.

Bu insanlar yanlarına erzak ve kişisel eşya alamadan bu yolculuğa çıkıyorlar. Çoğu zaman üstlerinde doğru düzgün kıyafetleri dahi bulunmuyor. Kendimizi bir ıssızlığın ortasında ülkemizden, vatandaşlarımızdan, arkadaşlarımızdan veya akrabalarımızdan uzak hayal ettiğimizde bunun ne kadar zor olduğunu görmemek mümkün değil.

İşte Rohingya Müslümanlar ölümü göze alarak çıktıkları bu zorlu yolculuklarda insan tacirleri tarafından sıkışık bir biçimde teknelere istifleniyor ve açık denizlerde ölüme terk ediliyorlar. Bu tekneler kendilerinin deyimiyle adeta birer "yüzen tabut". Birleşmiş Milletler, Rohingya Müslümanlarını "dünyada en çok zulme uğramış azınlık" olarak nitelendiriyor. Diğer taraftan Adaman Denizi kıyısındaki ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Birliği) ülkelerinin tutumları durumu daha da vahim hale getiriyor. Bangladeş, Myanmar, Tayland, Malezya ve Endonezya gibi komşu ülkeler de denizlerde başıboş sürüklenen Rohingyaları ülkelerine kabul etmiyorlar.

Bugünlerde dünya medyası Rohinya Müslümanlarının çektikleri acıları sütunlarına taşımaya başladı. Artık uluslararası toplum onların varlığından ve içinde bulundukları zor durumdan haberdar. Buna rağmen ülkelerin bu duruma yaklaşımları ve gösterdikleri çabalar oldukça yetersiz kalıyor. Şimdilerde Endonezya ve Malezya haftalarca açık denizde mahsur kalan binlerce mülteciyi ülkelerine kabul etmeye geçici olarak razı olurken; bazı çözüm önerileri de yeni yeni gündeme gelmeye başladı...




RG_tr_101_AtliGezinti




Her insanın hayatı kıymetlidir



Aslında bu kriz bizi daha da vahim bir durumla yüzleştiriyor. Bizler bu yaşananları azınlıktaki bir grup insanın içinde bulunduğu bir kriz olarak değerlendiremeyiz. Tüm bu yaşananlar ‘insanlığın' da büyük bir kriz içinde olduğunu bizlere göstermektedir. Açıkça bilinmelidir ki, Rohingya Müslümanlarının tekneyle yaptıkları bu yolculuk trajedisi tüm insanlık üzerinde kapkara bir lekedir.

Eğer bizler kendi çocuklarımız için arzu ettiğimiz özgürlüğü dünya üzerindeki her çocuk için istiyorsak bu durumu iyi analiz etmeli ve doğru çözümler sunmalıyız. Örneğin komşu ülkelerin Arakanlı mültecilerle ilgili yersiz endişelerinin aslında kolaylıkla bertaraf edilebileceğini dünyaya gösterebiliriz. Malezya, Endonezya ve Tayland gibi ülkeler geniş topraklara ve kıyı alanlarına sahipler. Ülkelerine aldıkları mültecileri balıkçılık, tarım veya hayvancılık gibi işlere yönlendirerek hayatlarını kazanmalarını sağlayabilir, sığındıkları ülkelere yük olmaktan kurtarabilirler. İnsanlığa yakışan, kesinlikle böyle bir yaklaşımdır. Bu zorlu zamanlarda en çok ihtiyacımız olan şey vicdanımıza uygun davranmaktır.




RG_tr_101_AtliGezinti




Yaşanmakta olan bu insanlık krizi bize bir kısım insaların hayatına değer verilirken diğer bir kısmının görmezden gelindiğini gösteriyor. İnsanoğlu hangi ırktan, ulustan, dinden, etnik kökenden veya kabileden olursa olsun çok değerlidir. Ticari, siyasi, endüstriyel ve sanatsal aktiviteler insanoğlu sayesinde icra edilmektedir. Herkes bir insan olarak hak ettiği özgürlüğe ve onura sahip olmalıdır. Siyasiler veya devlet başkanları bu dürüst bakış açısını benimsediklerinde bozulmuş vicdanlar arınmaya başlayacak ve kalıcı çözümler birer birer elde edilecektir.





"Tayland kendisine sığınan Müslümanları Burma'ya geri göndermesin"




Konuşmacı: ... Zulümden kaçan iki milyon Müslüman Tayland'a sığınmış durumda. Tayland da seçimlerden sonra Müslümanları Burma'ya geri göndereceğini açıkladı. Ancak bu, o kişilerin hapsedilmesi ve öldürülmesi anlamını taşıyor.

Adnan Oktar: Yani 'Tayland Burma'ya Müslümanları göndermesin' diyorsun. Evet, bunu Hükümetimizden de biz rica ediyoruz. Allah rızası için büyük bir tehlike bu, Tayland hükümetine de dilekçe verelim, konuşalım, anlatalım, gündeme getirelim. Oradaki kardeşlerimizi Burma'ya teslim etmesinler. Çünkü canlarına kastedecekler.

Ahir zamanın şiddetine bak. Her gün dünyanın her yerinde yüzlerce, binlerce Müslüman şehit ediliyor. Çoğu kimsenin haberi bile gelmiyor. Afganistan'da bir Müslümanın şehit edilmesi çok sıradan bir konu. Irzına geçilen kız kardeşler, anneler, bacıların haddi hesabı yok... (Adnan Oktar, 21 Ekim 2010, Samsun Aks TV)









"Rohingya Müslümanlarının denizin ortasında terk edilmesi çok büyük zulüm."







BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun




Konuşmacı: Arakanlı kardeşlerimiz, Endonezya tarafından kurtarıldı.

Adnan Oktar: Endonezya'nın uçsuz bucaksız arazileri var. Bunlar bir avuç insan, bir tabak yemek ile doyuyorlar. Bir çadır verseler, yeter onlara. Bir şey istedikleri yok, sadece canlarını kurtarmak istiyorlar.

Konuşmacı: Bildiğiniz gibi Adnan Bey, Malezya çok yakınlarda; "Eğer bunları alırsak gerisi gelir, binlercesi gelir, burada istenmiyorlar, biz de o yüzden almayacağız" diye açıklama yaptı.

Adnan Oktar: Ne kadar büyük vicdansızlık, bomboş toprakların var. Al bir köşesine, onlara prefabrik evler de yapabilirsin, çadır da olur. Bir tabak yemek ile doyarlar. İnsanları ölüme terk etmenin alemi ne? Bu nasıl bir vicdan, nasıl uyuyorsun?

Konuşmacı: Gemi geçtiğimiz hafta Tayland'a gitmişti, onlar da kabul etmemişlerdi.

Adnan Oktar: Dünyaya vicdansızlığı öğretmeye çalışıyorlar, çok korkunç bir şey bu. (Adnan Oktar, 16 Mayıs 2015, A9 TV)





 


Dipnotlar



1. http://www.aljazeera.com/news/2015/05/stranded-rohingya-migrants-dying-board-150517130244345.html)

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü