Harun Yahya

Allah'ın Detay Sanatı (01-05)



Muhteşem Bir Yaratılış Harikası: DNA











Ortalama 100 trilyon hücreye sahibiz. Sahip olduğumuz her hücrede birer tane DNA molekülü vardır. Bunlardan "sadece bir tanesinin" içinde 3 milyar farklı konuda bilgi bulunur. Bu bilgiler toplam 1 milyon sayfalık bir seri kitap oluşturabilirler. 1 milyon sayfalık kitap yaklaşık 1000 cilttir. Bu 1000 ciltlik eserin sayfalarını yan yana uzatabilsek, uzunluğu Kuzey Kutbu'ndan Ekvator'a kadar uzanabilir. Bu 1000 ciltlik eser 24 saat hiç durmadan okunacak olsa, eserin tamamlanması 100 yıl sürer. Bu muazzam bilgi, tek bir tırnağımızda, saçımızın tek bir telinde veya kolumuzun üzerindeki herhangi bir tüyde bulunan "tek bir DNA"ya aittir.

1000 ciltlik bir kütüphane, nasıl gözle göremediğimiz tek bir tüycüğün içinde saklanmış olabilir? Nasıl o tüycüğü meydana getiren tüm hücrelerde ayrı ayrı paketlenebilir, nasıl bizleri oluşturan "tüm diğer hücrelerin" içine sığdırılmış olabilir? Tek başımıza taşımamız mümkün olmayan 1000 kitaba sığacak bilgi, nasıl 100 trilyon kere bedenimize yerleştirilmiştir? Bunu insan istese, kendi kendine başarabilir mi? Bunu başarabilecek herhangi bir teknoloji var mıdır? Bu muazzam bilginin tesadüf eseri hücrelerin içine yerleşmiş olması mümkün müdür?

Ne rastgele olayların, ne insanın, ne de teknolojinin, bu hayranlık uyandırıcı eseri meydana getirecek gücü olmadığı açıktır. Bu, bilimsel olarak da delillendirilmiş bir gerçektir. Bedenimizde taşıdığımız bu hayranlık uyandıcı eser, herşeyi dilediği gibi yapmaya gücü yeten Allah'a aittir.

Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. (İnsan Suresi, 2-3)

Mükemmel Koruyucu: Atmosfer



Bir canlının Dünya üzerinde yaşayabilmesi için Güneş'e belirli bir uzaklık, belirli aralıklarda ısı, karbon, ozon ve su döngüsü, mikroorganizmaların açığa çıkardığı mineraller, fotosentez, Dünya'nın özel eğimi, yerçekimi kuvveti, atom parçalarını bir arada tutan kuvvetler ve bunun gibi pek çok önemli detay gereklidir. Yeryüzü, bu şartların tümünü bir arada tutacak şekilde korunmuştur. Bu mucizevi gezegeni saran ve tüm bu dengeleri koruyan atmosferi ortadan kaldırsanız, yaşam sona erer.

İnsanların Dünya üzerinde yaşamasını sağlayan belli bir ısı ve ışık aralığı vardır. Uzaydaki kavurucu sıcaklıklar, dondurucu soğuklar, öldürücü ışınlar arasından atmosfer bize sadece bizi yaşatacak olan miktarları ulaştırır. Güneş'te meydana gelen tek bir patlamanın açığa çıkardığı enerji oldukça büyüktür. Tek bir patlama, Hiroşima'ya atılanın benzeri olan 100 milyar ton atom bombasının gücüne eşittir. Bu yakıcı etki de atmosfer aracılığıyla Dünya'ya en ideal şekliyle ulaşmaktadır. Eğer Dünya yüzeyine, şu an yeryüzüne ulaşandan biraz daha fazla miktarda kızıl ve mor ötesi ışın, gama ve mikro dalga ışın ulaşsa, tüm canlılar yok olacaklardır.






1. Ekzosfer
2. Termosfer
3. Ozon tabakası Güneş'ten gelen ultraviyole ışınları emer.
4. Mezosfer
5. Stratosfer
6. Traposfer
7. Güneş ışınlarının % 7'si atmosfer tarafından geri yansıtılır.
8. Güneş ışınlarının % 24'ü bulutlar tarafından geri yansıtılır.
9. Güneş ışınlarının % 4'ü okyanuslar ve kara tarafından geri yansıtılır.
10. Uzaydan gelen solar ışınımı
11. Güneş ışınlarının % 14'ü atmosfer tarafından emilir.
12. Emilen ısının bir kısmı atmosfer tarafından tekrar yayılır.
13. Güneş ışınlarının % 51'i yeryüzü tarafından emilir.
14. Emilen ısının bir kısmı bulutlar tarafından tekrar yayılır.




Birbirinden farklı dengeleri içinde barındıran gezegenimizi saran atmosfer Dünya'da yaşamın devamının en büyük sebeplerindendir. Atmosfer Dünya'ya, canlı yaşamı için özel olarak belirlenmiş miktarlarda ısı ve ışık ulaştıracak şekilde yaratılmıştır. Bu mükemmel yapı, Allah'ın üstün sanatının bir tecellisidir.





Yeryüzü milyonlarca yıldır aynı korunmuş tavan ile korunmaktadır. Milyonlarca yıldır, aynı ışınlar yeryüzüne ulaşmakta ve yaşama olanak vermektedir. Bir gün atmosfer, kendi işlevini yerine getiremese, Dünya için, onun yerini tutacak başka bir koruyucu tavan oluşturmak mümkün müdür? İnsanı, hızla kendisine ulaşan öldürücü ışınlardan ve kavurucu sıcaktan koruyacak bir yöntem var mıdır? Kuşkusuz böyle bir şeye ne insanın gücü yetebilir ne de buna güç yetirebilecek bir teknoloji vardır. Böyle bir durum karşısında, tesadüfler sonucu yeni bir atmosfer oluşmasını beklemek mantıklı mıdır?

Elbette bu son derece mantıksızdır. Bu kusursuz eserin kör tesadüflerle oluşmasına akıl ve irade sahibi hiçbir insan elbette ihtimal vermeyecektir. Kaldı ki böyle bir bekleme süresi de olmayacak, yaşam daha ilk anda sona erecektir. Atmosferin bu mükemmel yapısı, her an, her hadisede büyüklüğünü gösteren, kuvvet sahibi, Yüce Allah'ın muhteşem bir sanatıdır.

Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye geniş yollar açtık. Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 31-32)




Çiçek bahçesi



O, sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi bir sükun (dinlenme), Güneş ve Ay'ı bir hesap (ile) kıldı. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen Allah'ın takdiridir.
(En'am Suresi, 96)





Yaşamsal Tüm Faaliyetlere Vesile Olan Bir Detay: Enzimler










Enzimler hücre içindeki reaksiyonları 10 milyar kere hızlandırabilirler. Yaptığınız her iş, enzimlerin söz konusu faaliyetlerine bağlıdır.

Enzimler, yaşamın devamını sağlayan sebeplerden biri, mükemmel bir detay, hayranlık uyandırıcı bir yaratılış harikasıdır.





Tek bir cümleyi okumak sadece birkaç saniye sürer. Oysa insan vücudundaki enzimlerden sadece bir tanesi görevini yapmasa, bu cümleyi okumak 1500 yıl sürecektir. Enzimler, hücreleri hareketlendirip reaksiyonları başlatmak ve hızlandırmakla görevlidirler. Bir enzim bir reaksiyonu 1010 defa yani 10 milyar kere hızlandırabilir. Eğer enzimler kendi görevlerini yerine getirmeseler, siz bu cümleyi okuyana kadar sizi yaşatan pek çok reaksiyon da devreye girmeyi bekleyecek ve birbirinden habersiz ve hareketsiz hücreler teker teker ölmeye başlayacaktır. Ve bu cümleyi bitirmeye ömrünüz yetmeyecektir.

Hücre içinde reaksiyonların tümü enzimler tarafından gerçekleştirilir. Eğer bir insanın bedenindeki enzimler bir anda görevlerini yapmamaya başlarlarsa, onları tekrar eşzamanlı ve hızlı bir şekilde harekete geçirebilmek çok zordur. Günümüzde gelişmiş tıp bilgisine ve üstün teknolojiye rağmen, 100 trilyon hücreye ulaşabilecek enzim sisteminin benzerini meydana getirmek mümkün olmamıştır. Evrimciler böyle üstün bir mekanizmanın tesadüflerle oluştuğunu iddia ederler. Oysa insan, tüm bilgi ve imkanlarına rağmen, sahip olduğu mevcut sistemi kopyalayıp onun bir benzerini üretme konusunda çaresizdir. Enzimler kadar hızlı reaksiyonlar gerçekleştiren tek bir model bile meydana getirmeyi başaramamıştır. Bu gerçek gösterir ki, bedenin içinde tüm kimyasal reaksiyonları başlatacak ve hızlandıracak, üretim, kontrol, kopyalama gibi sayısız hayati işlemi hatasız yerine getirecek bu mucize proteinlerin şuursuz olaylar sonucunda, kendi kendilerine meydana gelmiş olmaları imkansızdır.

Bu durumda üzerinde düşünülmesi gereken, bütün kainatın ve onun içindeki tüm detayların sahibinin, insanı ve insan bedenindeki enzimleri de yaratanın Allah olduğu gerçeğidir.

Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır. (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilme dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur. (Lokman Suresi, 20)

Allah'ın Bir Sinekte Yarattığı Mükemmel Detay: Petek Gözler











Sinek, saniyede 500 kere çırptığı kanatları ve müthiş uçma yeteneği ile bir yaratılış harikasıdır. Onu önemli kılan bir diğer özelliği ise, müthiş komplekslikte binlerce merceği olan gözleridir. Bir sinek, başının sağ ve sol taraflarında 4000'er ayrı bölme bulunan, toplam 8000 bölmeli petek gözlere sahiptir. Bu 8000 bölmenin her birinde, görüntüyü farklı açılardan gören birer mercek vardır. Sinek bir çiçeğe baktığında çiçeğin tüm görüntüsü, sineğin sahip olduğu 8000 ayrı mercekte ayrı ayrı belirir. Sineğin beynine ulaşan bu farklı görüntüler, bir yap-boz oyunundaki parçaların birleşmesi gibi birleşirler. Bu binlerce farklı parçanın birleşmesi sonucunda ise sinek için anlamlı bir çiçek görüntüsü oluşur. (How Come? Planet Earth, Kathy Wollard, Workman Publishing, New York, 1999, sf. 116)

Sinek son derece küçük bir canlıdır. Gözlerinde binlerce mercek bulunması, gördüklerini anlamlı hale getirecek bir beyin sistemine sahip olması olağanüstü bir durumdur. Bizler ancak bu canlıyı incelediğimizde bu bilgiye sahip oluruz. Oysa yeryüzündeki tüm sinekler, yaratıldıkları ilk andan itibaren bu mükemmel yapıya sahiptirler. Çünkü onlar da, yeryüzündeki canlıların tümü gibi, Allah'ın yarattığı birer mucizedirler; araştırıp inceledikçe insanı hayrete düşüren eşsiz yaratılış harikalarıdır.








Bir sinek, saniyede 500 kez çırptığı kanatları ve sahip olduğu 8000 ayrı mercekten oluşan muhteşem petek gözleri ile, Allah'ın yaratıp sergilediği kusursuz bir yaratılış harikasıdır.





Sadece birkaç milimetrelik bir alan içine 8000 tane mercek yerleştirebilecek ve bunların her birine görme yeteneği verebilecek bilgi ve teknoloji günümüzde mevcut değildir. Bunların ışığı algılamasını sağlayacak ve bu algıyı mükemmel bir şekilde görülür hale getirecek bir sinir sistemini oluşturmak ise imkansızdır. Üstün bilgi ve tecrübeye rağmen insanın bir benzerini meydana getiremediği bu kusursuz yapının tesadüflerle ortaya çıktığı iddiasının bir inandırıcılığı olabilir mi?

Elbette böyle bir şey mümkün olamaz. Tesadüfler, bu canlının sahip olduğu 8000 mercekten sadece bir tanesini, hatta bu mercekleri oluşturan sayısız hücrenin tek bir proteinini bile oluşturamazlar. Her varlığı mükemmel detaylarla yaratan, küçücük bir sinekte olağanüstü bir donanım var eden ve insanlara bunları anlayıp düşünmeleri için akıl ve vicdan veren, varlıkların tümünü her an gören ve her an gözeten Yüce Allah'tır.

Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için bir araya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. (Hac Suresi, 73)

İnsana Ait Müthiş Bir Detay: Koku Alma Mucizesi










İnsan derisindeki alıcılar, belli bir süre sonra beyne, cilde temas eden madde ile ilgili uyarı göndermeyi durdururlar. Bu nedenle, cildimizle sürekli temas halindeki giysileri veya kolumuzda taşıdığımız saati sürekli olarak hissetmeyiz. Bu, Allah'ın yarattığı büyük bir nimettir.





Bir karanfil sizin için her zaman aynı kokar. Bir parfümü ikinci kere kokladığınızda ise bunun hemen tanıdık bir koku olduğunu hatırlarsınız. Çünkü bir şeyi yaşamınız boyunca bir kere bile koklasanız, o koku, hafızanızdaki yerini almıştır.

İnsan burnunda 1000 civarında değişik koku reseptörü vardır. İnsan, 1000 değişik reseptörün kombinasyonlarıyla 10.000'den fazla farklı kokuyu aygılayabilir. Karanfili kokladığınızda o kokuyu algılamanızı sağlayan moleküller koku reseptörleriyle birleşir ve karanfile ait kodu oluşturur. Hafızanızda çoktan var olan bu kod, kokladığınız şeyin karanfil olduğunu size tekrar hatırlatır.

Bu sistem olmasaydı ne olurdu?



Tatları algılama fonksiyonu koku alma duyusuyla bağlantılı olduğundan, bozulmuş bir yiyeceği fark edip hemen ağzınızdan dışarı atmanızın sebebi çoğu zaman kokusudur. Eğer koku algılama sisteminiz işlevini yitirseydi, yediğiniz şeyin tadını da tam olarak alamayacak ve muhtemelen bu tehlikeyi fark edemeyecektiniz. Evinizde başlayan yangını, dumanı görmeden fark edemeyecek, etrafı saran yanık kokusunu asla anlayamayacaktınız.

Koku hafızanıza yerleşen bilgi sadece moleküllerdir. Hiçkimsenin hafızanıza binlerce kokuyu yerleştirebilme gücü ve imkanı yoktur. Hiçkimsenin moleküllere koku verme ve onları beyninizdeki ilgili birimlere uygun hale getirme ihtimali yoktur. Tüm bunları oluşturan, kokuyu, koku alma sistemini ve mükemmel özellikleriyle hafızayı yaratan, tüm varlıkların sahibi olan Allah'tır.

Yere gelince, onu da (yaratılmış bütün) varlıklar için alçalttı-koydu. Onda meyveler ve salkımlı hurmalıklar var. Yapraklı taneler ve güzel kokulu bitkiler. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? (Rahman Suresi, 10-13)

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü