Harun Yahya

Allah'ın Detay Sanatı (26-30)



Hayranlık Uyandırıcı İnsan Gözündeki Mükemmel Detaylar











Elinizdeki kaleme sadece birkaç saniye için bakarken bile gözünüzde yüz milyarlarca işlem gerçekleşir. Gözünüze gelen ışık ışınları korneadan, gözbebeğinden ve ardından da mercekten geçer. Buradaki ışığa duyarlı hücreler, ışığı elektrik sinyallerine çevirir ve sinir uçlarına uyarı olarak gönderir. Retinaya ulaşan görüntü orijinaline göre başaşağı durumda ve ters taraftadır. Ancak beyin bunu yeniden yorumlayarak görüntünün düz olmasını sağlar. Her iki gözden de ayrı ayrı görüntüler, bakılan cisme ait tüm özellikleri toplar. Her iki gözden gelen bu görüntüleri beyin tek bir görüntü halinde birleştirir. Nesnenin biçimini, rengini belirler ve ne kadar uzaklıkta olduğunu saptar. Ve bütün bu işlemler, saniyenin yalnızca onda biri kadarlık kısa bir süre içinde gerçekleşir.

Siz küçük bir noktaya bakarken de, büyük bir gemiyi incelerken de beyninizde aynı işlemler gerçekleşmekte, baktığınız cismin görüntüsü ağ tabakadaki 1 mm'lik noktada oluşmaktadır. Ne elinizdeki kalemin size yakın olduğundan, ne de uzaktaki bir geminin kalemden büyük olduğundan emin olabilirsiniz. Her birinin oluştuğu yerin büyüklüğü aynıdır. Ama baktığınız her şeyde bir mesafe hissi vardır. Siz, neyin ne kadar uzaklıkta olduğunu anlayabilir, önünüzdeki sehpada duran bardağa uzanıp onu almada hiçbir zaman güçlük çekmezsiniz. Göz gibi mükemmel bir organı yaratan Allah, onu insanın hayal gücünü aşan detaylarla donatmış, beynin kusursuz mekanizmasını da "bir nesneyi bulunduğu yerde, tüm detaylarıyla görebilmek için" vesile kılmıştır. Yeryüzündeki tüm insanların sahip olduğu olağanüstü komplekslikteki gözler, Allah'ın üstün birer eseridirler.

Yeryüzündeki hiçbir teknoloji gözün başardığı işlemleri başaramamıştır. Bu mükemmel organın sırlarını anlayabilme çalışmaları sürekli olarak devam etmekte, bize nasıl renkli bir dünya sunduğu anlaşılmaya çalışılmaktadır. Elbette ne birkaç santimetre büyüklüğündeki gözün, ne de görüntünün oluştuğu milimetrelik bölgenin tek başlarına insan için renkli bir dünya oluşturabilme güçleri olamaz. Dışarıda var olan maddeyi gören ve beyinde yeniden yorumlayan ruhtur. İnsana Kendi ruhundan üfleyerek görme, algılama, hissedip yorumlama gibi yetenekler veren ve bütün bunları olağanüstü sebeplere bağımlı kılan Kadir olan Allah'tır. Yaratılan görüntü de, onu gören hayranlık uyandırıcı gözler ve buna bağlı sayısız sistem de Allah dilediği için vardırlar ve O'nun dilemesiyle yaratılmışlardır.

Beyindeki Üstün Nitelikli Sinir Hücreleri










Bir insan beyni, içinde 100 milyar nöron barındıran muhteşem bir haberleşme ağına sahiptir. Bu mükemmel sistemin en küçük parçasının bile hasar görmesi, algı sistemimizde ciddi kayıplara neden olabilir. Böyle mükemmel bir yapının şuursuz tesadüflerle meydana gelmesi imkansızdır.





Yaptığınız her hareket, düşündüğünüz, konuştuğunuz, hissettiğiniz her şey beyninizde oluşur. Beyninizde bunu sağlayan haberleşme ise beyne ait sinirler, yani nöronlar tarafından sağlanır.

Bir nöronun ortalama genişliği 10 mikrondur. (Bir mikron milimetrenin binde birine eşittir). Nöronlar o kadar ufaktırlar ki, ortalama boyutlardaki 50 tanesi bu cümlenin sonundaki nokta işaretinin içine sığabilir. Bir insan beyninde ortalama 100 milyar nöron vardır. Eğer bu 100 milyar nöronu her saniye birer tane olmak üzere saymak isteseydik, o zaman bütün bu sayım işlemi 3.171 yıl sürerdi. Eğer bu 10 mikronluk 100 milyar nöronu tek bir çizgi haline getirebilseydik, bu uzunluk tam 1000 kilometre olurdu. İnsan vücut ağırlığının yalnızca %2'sini kaplayan bir organda böylesine uzun bir iletişim ağının varlığı şüphesiz harikulade bir mucizedir. (http://faculty.washington.edu/chudler/what.html)

Yeryüzündeki yapay haberleşme ağlarının tümünü bir araya getirsek, tek bir insan beyni içindeki kadar sistemli, kompleks, kusursuz ve hızlı bir sistemi elde edemeyiz. Yaptığımız en küçük bir hareket için bile, bu haberleşme ağı müthiş bir faaliyet içindedir. Gelmiş geçmiş, milyarlarca insanın her biri, bu kusursuz iletişim ağına henüz anne karnındayken sahip olmuştur. İnsan beynindeki bu üstün kompleks koordinasyona benzerlik gösterebilecek bir teknoloji yeryüzünde yoktur.

Bu mükemmel sistemin sadece küçük bir parçası hasar görse, sadece tek bir nöron yerine getirmesi gereken görevleri gerçekleştiremese, bu durum beyinde elektrik iletiminin zarar görmesine ve dolayısıyla duyu ve his kayıplarına yol açabilir. Şu durumda bu olağanüstü hassas sistemde rastgele bir işlemin gerçekleşmesi beyin fonksiyonlarının büyük bir kısmını, hatta tamamını işlevsiz hale getirecektir. Bu gerçek gösterir ki, henüz sınırları anlaşılamamış olan bu benzersiz haberleşme ağının, evrimcilerin iddia ettikleri gibi tesadüfen meydana gelmesi imkansızdır. İnsanın sahip olduğu bu olağanüstü yapı, yeryüzündeki tüm canlı hücrelerini ve onlara hayat verecek vesileleri yaratan, Celalet ve Ululuk sahibi olan Allah'a aittir.

De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın, sonra Allah ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir." (Ankebut Suresi, 20)

Tüm Varlıkların Yapı Taşı Olan Mucizevi Bir Detay: Atom











Atomlar, bir canlı öldüğünde dağılır ve başka bir şeyin parçası olurlar. Artık bir ağacı, bir bakteriyi veya bir yağmur damlasını oluşturmak için birbirlerinden ayrılmışlardır. Her şeyin en temel yapı taşını oluşturan atomlar, oldukça küçüktürler. Yarım milyon atom üstüste gelse, ancak bir tek bir tüyün arkasına saklanabilirler. Buradan yola çıkarak tek bir atomun büyüklüğünü hayal edebilmek neredeyse imkansızdır. Bunu anlayabilmek için şöyle bir karşılaştırma yapabiliriz:

Milimetre, şu uzunlukta bir çizgidir: "-". Bu çizginin bin eşit parçaya bölündüğünü hayal edelim. Bu parçalardan her biri birer mikrondur. Mikroorganizmalar işte bu büyüklüktedirler. Tipik bir terliksi hayvan yaklaşık 2 mikron büyüklüğündedir. Yani gerçekten çok küçüktür. Bir damla su içinde bu canlıyı görmek isteseniz damlayı büyüterek çapını yaklaşık 12 metre yükseltmek zorunda kalırsınız. Ama aynı damladaki atomları görmek istediğiniz takdirde damlanın çapını 24 km'ye yükseltmeniz gerekir. Başka bir deyişle atomlar, bambaşka bir küçüklük ölçeğinde var olur. Atomların ölçeğine inebilmek için bu mikron dilimlerinden her birini alıp kırparak çok daha ince on bin dilime ayırmanız gerekir. Atomun ölçeği işte budur: Bir mm'nin on milyonda biri. Bu büyüklüğü de anlayabilmek için şu kıyası yapabiliriz: Bir atomun bir milimetrelik bir çizgiye oranı, bir parça kağıdın "kalınlığının" Amerika'nın en yüksek binalarından Empire State'in yüksekliğine olan oranıyla birdir. (Hemen Her Şeyin Kısa Tarihi, Bill Bryson, Boyner Yayınları, 2003, sf.120)

Var olan her şeyi, Allah'ın dilemesiyle, bu muazzam küçüklükteki atomlar oluşturur. Bu olağanüstü küçüklükteki yapı taşının ise %99.9999'u boşluktur. Atomların bir araya gelip moleküller oluşturmaları için tek sebep, %99.9999 boşluk dışında kalan kütle içinde oldukça küçük bir yer kaplayan elektronlardır. Evrenin, güneşlerin, aslanların, tavşanların, dağların, gökdelenlerin, uçakların, insanın ve diğer her şeyin oluşma sebebi sadece budur.

Laboratuvarlarda kendi hücrelerini, kendi atomlarını inceleyen evrimci bilim adamları için tek bir atomu oluşturabilme imkanı var mıdır? Elbette olamaz. Bilim adamları henüz atomaltı parçaların detaylarını keşfetmekten uzaktırlar. Bu durumda, neredeyse tamamı boşluk olan bir milimetrenin on milyonda biri büyüklüğündeki parçalardan milyarlarca kilometrelik galaksiler yaratan Allah'ın Yüce kudreti ve yaratma sanatı aklını kullanan her insan için açıktır.

Yüce Allah, varlıkları "Ol" emri ile var eden, onlara mucizevi detayları sebep kılandır. Atomun sebep kılındığı her varlık, yani bu evrendeki her şey, bu özel yaratılışa en büyük delillerdendir.

O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandır. O'nun "Ol" dediği gün (herşey) oluverir, O'nun sözü haktır. Sur'a üfürüldüğü gün, mülk O'nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır. (Enam Suresi, 73)

Yeryüzündeki Bitki Çeşitliliğinin Sebebi Olan Mucizevi Bir Detay: Tohum










Yukarıda görülen küçük üzüm çekirdekleri, asma dallarından sarkan birbirinden lezzetli üzümlerin sebebidir. Allah, toprağın altındaki küçük bir tohumu sebep kılar ve birbirinden güzel, birbirinden lezzetli ve hoş kokulu nimetleri yaratır. Bu, Allah'ın detay sanatıdır.





Her gün üzerine basıp geçtiğimiz kara toprağın içinden türlü güzellikte bitkilerin çıkması büyük bir mucizedir. Bir bitkinin Güneş'e doğru yönelmesi, bütün güç ve gayreti ile yukarıya doğru uzamaya çalışması, bu arada dallarının kalınlaşıp su ve mineralleri yerçekimine rağmen yukarı taşıyacak bir sisteme sahip olması hayranlık verici bir olaydır. Bitkinin kuru dallarından taze yeşil yaprakların çıkmasında, yaprakların arasından gözalıcı renklerde ve eşsiz kokularda çiçeklerin belirmesinde, bunun ardından tat, koku ve fayda açısından insan için özel yaratılmış meyvelerin oluşmasında heyecan verici bir olağanüstülük vardır. Kendi içinde sayısız karmaşık sisteme sahip bitkide gerçekleşen bütün bu mucizeler için ise 1-2 cm çapındaki bir tohumun sebep kılınmış olması üstün bir sanattır.

Bir bitkiye ait olan her bilgi, onu meydana getiren küçücük bir tohumun içinde saklıdır. Tohumlar ait oldukları bitkinin her dalına, her yaprağına, şekillerinin nasıl olacağına, dış kabuğunun ne renkte ve kalınlıkta olacağına, besin ve su taşıyan borularının genişliğine, sayısına, bitkinin uzunluğuna, meyve verip vermeyeceğine, verecekse bu meyvelerin tatlarına, kokularına, şekillerine, renklerine dair -kısacası bir bitkiyle ilgili olabilecek- bütün bilgilere sahiptirler. Bu, Allah'ın tek bir küçük tane içine yerleştirdiği olağanüstü bir bilgidir.

Evrimciler, yeryüzündeki tüm canlı varlıkların hayali evrimsel oluşumu hakkında senaryo kurarlar. Allah'ın üstün sanatını ve Yüce kudretini takdir edemez ve bir canlının Allah'ın dilemesiyle sahip olduğu ve daha pek çok detayı çözülememiş komplekslikler içerdiğini hesap edemezler. İnsanın, sahip olduğu bilinç ve imkanlarla bile tek bir meyveyi, tek bir yaprağı, tek bir tohumu meydana getiremeyeceğini görmezden gelmeye çalışırlar. Oysa bu açık bir gerçektir. Evrimciler yeryüzündeki tüm bilgi ve teknolojiyle bile, bitkinin tek bir canlı hücresini meydana getirememektedirler. Bu yaratılışı sürekli gerçekleştirmekte olan, alemler yaratan ve bunların içinde sanatını sergileyen Yüce Allah'tır. Onun ilmi ve sanatı her yeri kaplamıştır. Üstün ve güçlü olan Allah'ın benzersiz eserleri karşısında evrimciler, sürekli olarak yenilgiye uğramaktadırlar.

Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü? Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız. (Vakıa Suresi, 63-65)

Elektriği Hissedebilen Canlılardaki Göz Alıcı Detaylar











Canlıların ısı dışında elektrik de yayma özellikleri vardır. Bir canlıya yaklaştığınızda yaydığı elektriği fark edebilmeniz zordur, çünkü hava yalıtkandır. Söz konusu elektriğin hissedilebilmesi için iletken bir ortam ve bunu fark edebilecek özel bir donanım gerekmektedir. Doğal iletken olan su ve suda yaşayıp vücuttaki elektrik akımından faydalanan bazı canlılar buna bir örnektir.

Suyun içinde elektriği hissedebilen ve bu hisse göre hareket edebilen bir canlı çok etkili bir duyuya sahip olmuş olur. Köpek balıkları, bu önemli avantaja sahiptirler. Sudaki tüm titreşimleri, suyun ısısındaki değişimleri, tuzluluk oranını ve özellikle de hareket halindeki canlıların yol açtığı elektrik alanındaki küçük değişiklikleri bile hissedebilirler.

Köpek balıklarının vücutlarında, içi jöle dolu çok sayıda oluk mevcuttur. "Lorenzini ampülleri" olarak adlandırılan bu özel organlar, mükemmel birer elektrik algılayıcısıdır. Köpek balıkları ve vatozlar bu algılayıcılarını kullanarak avlarını bulurlar. Öyle ki köpek balıkları, bir voltun 20 milyarda biri büyüklüğündeki akımları bile hissedebilirler. Bu muazzam bir güçtür. Evlerde bulunan kalem pilleri düşünün. Sadece 1.5 voltluk olan bu pillerden iki tanesini denizin içinde birbirinden 3000 kilometre uzağa koyduğumuzda köpek balıkları bu pillerin yaydığı akımı hissedeceklerdir. (John Downer, Supernature, The Unseen Powers of Animals, Published by BBC Worldwide Ltd., London 1999, s. 17)

Bir canlının, yaşadığı ortama uygun ve kendisi için hayati olan son derece özel bir sistemle donatılması, ancak onu var eden, ihtiyaçlarını ve bulunduğu ortamı bilen ve tüm bunları bir canlıda yaratmaya kadir olan Yüce Kudret'in dilemesi ile mümkündür. Bu üstün Gücün sahibi, Alim ve Aziz olan Allah'tır.

"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)" (Hud Suresi, 56)

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü