Harun Yahya


Kambriyen Dönemi



Yeryüzünde yaşam, muhteşem bir çeşitlilik sergilemektedir. Gezegenimiz, kutuplardan Amazonlara, yüksek dağlardan okyanus derinliklerine kadar çok çeşitli yaşam formlarıyla dolup taşmaktadır. Bakteriden solucana, karıncadan ağaca, martıdan yunusa kadar çok çeşitli organizmalar; olağanüstü hassaslıkta işleyen sistemler, muazzam kompleks yapılarla donatılmışlardır. Bu sistemler sayesinde çevreleriyle mükemmel bir uyum içinde yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Detayları biyologlarca keşfedilen bu sistemler, insanı hayrete düşüren özellikler içermektedir.

Bilim adamları ve düşünürler, tarihin her döneminde doğayı incelemiş, kusursuz bir ahenk ve planın varlığına şahit olmuş, şu gibi sorulara cevap aramışlardır:


Bu kadar çok çeşitlilikte canlı yeryüzünde ilk olarak nasıl ortaya çıkmıştır?

Bedenlerindeki mükemmel sistemlere nasıl sahip olmuşlardır?

Bu canlılar arasındaki uyum ve denge nasıl mümkün olabilmiştir?


Bu soruların araştırılmasında çok hücreli canlıların kökeni konusu özellikle öne çıkmaktadır. Çünkü yeryüzündeki biyolojik çeşitliliğe, en büyük oranda onlar katkıda bulunmaktadır. Tek hücrelilerin kendi içlerinde son derece kompleks canlılar olduğu ve dünyada yaşamın devamına büyük katkılarının olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Ama yine de tek hücrelilerin sahip oldukları yapılar, çok hücrelilere oranla çok gerilerdedir. Çok hücrelilerin sergilediği çeşitlilik ve komplekslik öylesine ileri boyutlardadır ki, insan aklının sınırlarını zorlamaktadır.

Kambriyen dönemi, günümüzde yaşamakta olan tüm çok hücreli grupların birdenbire ortaya çıktığı jeolojik dönemin adıdır. Bu ortaya çıkış öylesine ani ve geniş çaplı olmuştur ki, bilim adamları buna "Kambriyen patlaması" adını vermişlerdir. Ünlü evrimci paleontolog Stephen Jay Gould bu olayı "yaşamın tarihindeki en dikkate değer ve şaşırtıcı olay" olarak nitelerken, evrimci zoolog Thomas S. Ray, "çok hücrelilerin kökeni konusunun yaşamın başlangıcı kadar olağanüstü bir olay" olduğunu yazmıştır.

Son 25 yıl içinde Kambriyen dönemiyle ilgili bilgilerde önemli bir artış yaşanmış, Kambriyen patlamasının sıra dışı özellikleri bilim adamlarının büyük ilgisini çekmiştir. Bu konuda çeşitli disiplinlerden gelen bulguları değerlendiren bilim adamları, bu olayın tahmin ettiklerinden de ani gelişen, son derece özgün bir olay olduğunu anlamışlardır. Kambriyen patlamasının özgün karakteristikleri hakkındaki anlayışın pekişmesi, çok hücrelilerin ve genel olarak yaşamın kökeni konusunda güvenilir ve kesin sonuçlar ortaya koyabilecek somut bilgiler sağlamıştır. Modern bilimin ışığında elde edilen bu bilgiler, Allah'ın kusursuz yaratmasının bu döneme ait delillerini oluşturmaktadır. Bizzat Darwin'in "ciddi bir zorluk" olarak tanımladığı bu olay, modern bilimin bulgularıyla evrim teorisinin sonunu getirmiştir.

Yeryüzünde yaşamın kökeni konusu, Kambriyen patlamasında olup bitenler öğrenilmezse tam olarak kavranamaz, eksik kalır. Bu nedenle Kambriyen dönemi bu kitapta tüm detayları ve delilleri ile ortaya konulmuştur. Kitabın birinci bölümünde, Kambriyen dönemindeki canlıların kompleks yapılarını, fosil kayıtlarıyla ilgili Darwinist yorumların geçersizliğini, evrimcilerin bilim dışı inançlarını ve içinde bulundukları çaresiz durumu; ikinci bölümünde ise evrim teorisine meydan okuyan yaşayan fosilleri konu edindik.

Kambriyen patlaması, modern bilimin Allah'ın ihtişamlı yaratışını keşfettiği alanlardan sadece biridir. Yüce Allah yaşamı ve canlı formlarını "Ol" emriyle yoktan var etmiştir. O'nun kusursuz yaratması bir ayette şöyle bildirilir:

O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)


Kambriyen, Evrim ve Yaratılış



Kambriyen patlamasıyla ilgili konulara geçmeden önce evrim teorisi ve yaratılışa göre fosil kayıtlarından ne gibi özellikler beklenmesi gerektiği hakkında kısaca bir kıyas yapmak gerekir. Evrim teorisi, tüm yaşam formlarının tek bir hücreden türediğini iddia eder. Buna göre milyonlarca canlı türü bu tek hücreden türemiş olmalı, bu ortak atadan kalıtımın izleri fosil kayıtlarında bulunmalıdır. Evrimciler bir balıktan primata, bir böcekten ahtapota kadar tüm canlı türlerinin bu hayali ilk hücreyle bağlantılı olduğunu iddia etmektedirler. Böyle bir varsayımın fosil kaydında aranacak izleri şunlar olmalıdır:


Çok sayıda ara form olmalıdır.

Fosil kayıtlarındaki değişim yavaş ve kademeli olmalıdır.

En erken canlıların basit yapıda yaşama başlamış olmaları ve basitten komplekse doğru gelişim göstermiş olmaları gerekir.

Hayali ilk hücre zaman içinde geliştikçe, yeni türler ortaya çıkmalı, bu türler zamanla giderek birbirlerinden uzaklaşmalı; genişleyen canlılar aleminde aile, takım, sınıf gibi daha yüksek kategoriler ortaya çıkmalıdır.


Tüm bu gereklilikleri "süreklilik" şartı altında birleştirmek mümkündür. Çünkü evrimciler tüm canlı türlerinin hayali ilk hücreden itibaren birbirleriyle bağlantılı olduğunu, türler arasında varsaydıkları dönüşümün sürekli olarak devam ettiğini iddia etmektedirler. Böyle bir süreklilik, mutlaka sayısız ara formun yaşamış olmasını, dolayısıyla varsayılan evrimsel gelişimin fosil kayıtlarında izlenebilir olmasını gerektirir.



Kambriyen dönemi, birbirinden çok belirgin farklarla ayrılan canlıların, oldukça kompleks yapıları ile, hiçbir ataları olmadan, aniden ortaya çıktıkları bir dönemdir. Bu canlılar hiçbir ara geçiş formu olmadan, fosil kayıtlarında kusursuz halleri ile ortaya çıkmışlardır. Bu, Allah'ın kusursuz yaratmasıdır.


Buna karşın yaratılış gerçeği bunların hiçbirini gerektirmez. Canlıların sahip oldukları karakteristik özelliklerle, oldukları gibi ve kusursuz şekilde Allah tarafından yaratıldıklarını öğretir. Dolayısıyla belli bir yaşam formunun daha önce yaşamış bir formdan daha kompleks olması gibi bir şart gerekmez. Çeşitli canlı grupları arasında izlenebilir aşamaların varlığı gerekli değildir. Tam tersine, yaratılış gerçeği, özgün yapılarıyla yaratılmış canlıların, anatomik özellikleri açısından, birbirlerinden ayırt edilebilir gruplar oluşturmasını öngörür.

Paleontoloji biliminin Kambriyen patlamasıyla ilgili olarak ortaya koyduğu bilgilere bakıldığında da, bu bilgilerin açıkça yaratılışı kanıtlamakta, evrim teorisini çökertmekte olduğu görülmektedir. Çünkü bu patlamayla; kendi aralarında birbirlerinden çok belirgin farklılıklarla ayrılan canlılar ortaya çıkmıştır. Bu durum, Kambriyen öncesinde yaşamış canlılar ve Kambriyen'de yaşamış canlılar arasında, hem soy bağı hem de komplekslik açısından çok derin boşluklar ortaya çıkarmıştır. Bu boşluklar öylesine dikkat çekicidir ki, canlı grupları arasında süreklilik kanıtlaması gereken evrimciler, bunlar arasında teorik düzeyde dahi akrabalık ilişkileri kurabilmiş değillerdir.

Kambriyen dönemi, en erken hayvanların dahi son derece kompleks yapılarla aniden ortaya çıkmış olduklarını göstermektedir, ki bu durum tam da yaratılışın öğrettiği bir gerçektir. Canlıların sahip olduğu mükemmel yapıların kökeni Allah'ın yaratmasıdır. Bu mükemmel yapılar, tesadüflere dayalı evrim teorisinin gerektirdiği gibi eksik, yarım ve işlevsiz aşamalar sergilemeksizin, kusursuzca fosil kayıtlarında belirmişlerdir.

Kısacası Kambriyen patlaması fosil kayıtlarına bariz bir süreksizlik motifi işlemiştir ve bu durum yaratılışın en kesin kanıtlarından birini oluşturmaktadır.

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü