Harun Yahya


I. Bölüm: Darwinistler Mucize Arayışındadırlar



Evrim kaydı hala şaşırtıcı bir şekilde boşlukları izleyen sıçramalarla doludur ve ilginç bir şekilde, şu anda Darwin'in zamanında olduğundan daha az sayıda geçiş formu örneklerine sahibiz. Şunu demek istiyorum ki, fosil kayıtlarında Darwinci değişimin klasik örnekleri, örneğin atın Kuzey Amerika'daki evrimi, elimizdeki bilgiler arttıkça değiştirilmek veya çöpe atılmak zorunda kalmıştır. Elimizde nispeten az veri olduğu dönemlerde güzel bir gelişme gibi görünen şey artık çok daha kompleks ve çok daha az yavaş-gelişimseldir. Yani Darwin'in problemi hafiflememiştir.1 Chicago Üniversitesi'nden evrimci paleontolog David Raup








 




1859 yılında, büyük bir cehalet ortamında geliştirilen evrim teorisi, o ana kadar insanların duymadıkları bir iddia ile ortaya çıktı. Bu iddia, tüm canlı varlıkların, herhangi bir bilinçli müdahale olmadan, tamamen tesadüfi doğa olaylarının sonucunda geliştikleri ve yine tesadüfen birbirlerinden evrimleştikleri şeklindeki inanılması imkansız varsayımdı. Charles Darwin, teorisinin anafikrini oluşturan "canlıların başka canlılara dönüşebileceği" yönündeki iddiasını hayali senaryolarla şekillendirerek "Türlerin Kökeni" kitabını yazdı ve bu yanılgıdan yola çıkarak canlıların "yaratıldıkları" gerçeğine karşı sonuçsuz bir çabaya girdi.

1800'lü yılların bilimsel cehalet ortamında kuşkusuz ki Darwin'in bu inanılmaz iddia için ortaya sunabileceği herhangi bir kanıt yoktu. İddiası, hiçbir bilimsel metot ile test edilebilmiş değildi. Bu iddiayı kanıtlaması gereken en büyük kaynak, yani fosil kayıtları, teorinin lehine tek bir delil bile sunmamıştı. İşte bu nedenle Darwin, teorinin gelecekte bir zamanda mutlaka kanıtlanacağına inanmak istemişti. Bir mucize beklemişti. Bu mucize, ona göre, bu hayali teorinin gerçekleşmiş olduğunu bir şekilde kanıtlayacaktı.









Darwin döneminde, genetik bilimi bilinmiyor, DNA tanınmıyordu. Fosil kayıtları son derece azdı ve teknoloji bir fosilin veya bir canlının üzerinde inceleme yapmaya izin vermeyecek kadar kadar ilkeldi. Darwin, iddiasının haklı çıkabilmesi için bir mucize beklemişti. Bu beklenti, günümüz Darwinistleri için halen devam etmektedir.





Ardından onun takipçileri mucize arayışlarını sürdürdüler. Fakat bu defa, gerçekleşmesi gereken mucizenin çapı çok daha fazla büyümüştü. Bilimsel gelişmeler, canlı organizmalardaki kompleks yapıların detaylarını göstermiş, daha önce tanınmayan moleküler sistemler ortaya çıkmış, DNA gibi olağanüstü yapıları gözler önüne seren genetik bilimi gelişmiş ve yeryüzünde Darwinistlerin açıklaması gereken sayısız tür keşfedilmişti. Tüm bunların yanı sıra, fosil kayıtları evrimin öngördüğü yarı gelişmiş canlılardan tek bir örnek bile vermezken, tarihte yaşamış ve hatta ara geçiş formu olarak tanıtılmış türlerin, hiçbir değişime uğramamış olarak günümüzde de yaşamakta olduğunu göstermişti. Evrim teorisi, Darwin'in döneminden bu yana açıklaması gereken hiçbir iddiaya cevap verememişti. Teori tam anlamıyla delilsizdi.

Darwin'in başlattığı mucize arayışı, onu takip eden günümüz evrimcileri için hala devam etmektedir. O dönemden bu yana, evrim teorisinin lehine hiçbir gelişme olmamış, tam tersine teorinin geçersizliği sayısız delille kesin olarak ilan edilmiştir. Ama Darwinistler mucize beklentilerinden hiç ödün vermemektedirler. Evrimcilerin karşısında açıklamaları gereken milyonlarca soru vardır. Birbirlerinden evrimleştiğini iddia ettikleri canlıların olağanüstü komplekslikteki, üstün hassasiyete sahip sistematik yapılarının nasıl ortaya çıkmış olduğu sorusu onlar için cevapsızdır. Hayali evrimsel mekanizmaların nasıl işlediğini, nasıl yoktan canlı varlık oluşturabildiği ve var olan bir canlıyı nasıl yapısal olarak tamamen farklı başka bir canlıya dönüştürebildiği açıklanmış değildir. Darwin'in evrim teorisi, tek bir canlının tek bir proteinine açıklama getirememektedir. İşte bu şartlar altında, yıllardır süren beklentileri kendilerine hüsrandan başka bir şey getirmemiş olan günümüz Darwinistleri, mucizelere olan mutlak ve mecburi bağımlılıklarını sürdürür ve açıklamasız kaldıkları konularla ilgilenmezler.








 




Yalnızca bunların kaynağının mucizeler olduğunu iddia ederler. Sayısız canlı türündeki üstün özelliklerin mucizelerle oluştuğunu söylerler. Mucizeleri kim gerçekleştirdi sorusuna ise "tesadüf" derler. Haşa Allah'ın adına tesadüf yakıştırması yaparlar. Şu anda şahit olduğumuz görkemli ve insanı hayranlık içinde bırakan muhteşem canlılığın, mucizeler meydana getiren tesadüflerin eseri olduğunu savunurlar. Birbirinden güzel kelebekleri, kaplanları, kuşları, kedileri, penguenleri, filleri, çileği, şeftaliyi, menekşeyi, gülü, olağanüstü güzellikteki ormanları ve üstün nitelikleriyle, düşünen, gören, yorum yapan, anlayan kusursuz anatomik yapısı ile insanı oluşturan gücün, mucizeler meydana getiren tesadüfler olduğunu ileri sürerler.

Amaçları, Allah'ın adını anmamaktır. Bir olağanüstülük olduğunun, inceledikleri her canlıda bir mucizenin hakim olduğunun farkındadırlar. Ancak bunu Allah'ın mucizesi olarak görmek ve bunu kabul etmek onlara güç gelmektedir. Kendilerini ilahlaştırdıklarından, Allah'a kul olmayı kabullenemediklerinden, apaçık olan bu mucizeye gözlerini yumarlar ve her türlü bilinçli, kontrollü ve amaçlı müdahalede bulunmaktan yoksun olan başıboş olayları, yani tesadüfleri kendilerince bir yaratıcı güç gibi ilan ederler.









Darwinistler, kelebekleri, kaplanları, kuşları, kedileri, çileği, şeftaliyi, menekşeyi, gülü ve üstün nitelikleriyle insanı tesadüflerin var ettiğini iddia ederler. Oysa düşünen bir insan, tesadüfleri ilahlaştırmak yerine, bir canlının hücresinde bile akıl olduğunu ve bunun asla şuursuz süreçlerin sonucunda olamayacağını bilir.





Buradaki amaç, yaşadıkları "Allah ya varsa" korkusunu ortadan kaldırmak (Allah'ı tenzih ederiz), ahiretteki sonsuz hayat ve hesap günü fikrinden uzaklaşmak ve bundan insanları uzaklaştırmaktır. Aksi takdirde evrim teorisinin iddiaları, aklı başında hiçbir insan tarafından savunulabilecek iddialar değildir. Mantıklı hiçbir insan, bir canlının hücresinde dahi bilinç hakim olduğunu göre göre, bunun bilinçsiz süreçler sonucunda ortaya çıktığına inanamaz. Akıllı bir insan, hayatı boyunca Darwinizm telkini almamış olsa ve kendisine günün birinde Darwinist iddialar anlatılmış olsa, kuşkusuz bunları son derece saçma bulacaktır. Darwinizm propagandasına maruz kalmamış olsa, bu insan, yeryüzündeki canlılığı yaratan bir gücün var olduğunu ister istemez kabul edecektir. "Canlıların yaptıklarında, yaşamlarında, bedenlerinde bir şuur var" diyecektir. Tüm bunları yapan üst bir şuurun varlığını inkar edilemez bir gerçek olarak açıkça görecektir.

Ancak Darwinizm propagandası, henüz okul çağlarından itibaren tüm bu gerçekleri söylemeyi çocuklara ve gençlere yasaklamaktadır. Henüz ortaokul yıllarından itibaren tek ses olarak savunulan evrim teorisinin mantıksızlığı ve bilimsel geçersizliği hiçbir şekilde sorgulanamamaktadır. Eğer bir insan, evrimin aksini savunduğunda sorgulanıyorsa, detaylı araştırmalar yapacak imkanı yoksa, tek yanlı olarak karşılaştığı her ortamda Darwinizm propagandasına maruz kalıyorsa, bunun aksini anlatan kitaplar evine ya da kütüphanelere sokulmuyorsa, bu durumda Darwinistlerin istedikleri gibi, büyülenmiş bir topluluğun üyesi olması kaçınılmazdır.

Darwinistler, son derece mantıksız olan evrim masalını insanlara yaymak için onları büyülerler. Açıklayamadıkları her şeyin kaynağının tesadüf mucizesi olduğunu öne sürerler. Açıklayamadıkları o kadar çok şey vardır ki, tek ve en kesin çözüm olarak bunların detaylarını "düşünmemeyi" tercih ederler. Düşünmeyerek, kendilerini ve etraflarındaki insanları bir büyünün içine çeker, kendilerini ve çevrelerini aldatmaya devam ederler. Ama bu aldanış ve büyünün etkisi, şuurlu bir insan için oldukça kısadır.

Yüce Allah Kuran'da insanları, yerde ve gökte yaratılmışlar üzerine düşünmeye çağırır. Eğer bir insan, tüm varlıkların Rabbimiz'in üstün eserleri olduğunu görebiliyor ve buna inanıyorsa, bu eserler üzerine düşünmek onun ufkunu ve anlayışını daha da açacak, Yüce Yaratanımıza olan yakınlığını ve ahiret inancını daha da pekiştirecektir. Böyle bir insan, araştırıp üzerinde düşündüğü her şeyde bir sanat ve akıl olduğunu görecek, Rabbimiz'in üstün aklını, muhteşem sanatını ve gücünü daha iyi kavrayabilecektir.

Düşünmeyen bir topluluk için, mantıksız ve delilsiz olan evrim teorisine inanmak, onun propagandası ile büyülenmek kolaydır. Oysa düşünen insanlar, bütün alemlerin; övgülerin en güzeline layık olan, celalet ve ululuk sahibi Allah'a ait olduğunu açıkça göreceklerdir.

Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)


Dipnotlar



1. D.M. Raup, ‘Conflicts between Darwin and paleontology,’ Field Museum of Natural History Bulletin 50:22, 1979


 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü