Harun Yahya


121.

 

Avrupa'da yaşayan ebe kara kurbağası, yaşamının büyük bir bölümünü karada, sudan uzakta olmayan toprak oyuklarda geçirir. Karada çiftleşir. Dişi yumurtalarını yere bırakınca, erkek onları spermasıyla döller. Yarım saat sonra, erkek kurbağa yumurtalarını ipe dizer gibi birbirine yapıştırır ve sonra da bunları arka ayaklarının üzerine yapıştırarak yerleştirir. Daha sonraki birkaç hafta nereye gitse, seke seke yumurtalarını da yanında taşır. Sonunda yavrular yumurtadan çıktığında suya atlar. Yumurtaların yapışık olduğu arka ayaklarını tüm yavrular çıkana kadar suda tutar. Daha sonra tekrar karadaki oyuğuna geri döner.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.105


 

122.

 

Yuva yapımında savunma ve saklanma açısından kuşların en çok tercih ettiği yerler, sık ve gür dallı ağaçlıklar ya da dikenli koruluklardır. İkinci bir yöntem de doğal boşluklar ya da ağaçlara özel olarak yapılmış oyuklardır. Bazı türler yuva girişini çamurla kapatırlar ya da dişi ve yavruların içinde bulunduğu oyuğun girişine kare bir duvar örerler. Hydorophasianus chirurgus adlı bir kuş, tehlike sezdiğinde yumurtalarının yerini değiştiren tek kuştur. Erkek, yumurtaları boğazı ile göğsü arasına sıkıştırır ve geri geri giderek onları başka yere taşır. Erkekler ayrıca yuvanın herşeyinden ve yavruların yetiştirilmesinden de sorumludurlar.

Giovanni G. Bellani, "Quand L'oiseau Fait Son Nid", s.24


 

123.

 

arıÇekirgelerin ağızlarında öğütücü özelliğe sahip güçlü çeneler vardır. Bu ağız yapısı hayvanın bitkisel dokuları kolay öğütmesini sağlar. Arıların alt dudak ve alt çeneleri çiçektozu toplayabilmek için dil şeklindeki alt dudağın çevresinde yer alır. Küçük yassı bir küreğe benzeyen çeneleri ise çiçektozu toplamada kullanılmaz. Lahana kelebekleri ise çiçeklerin balözünü emmek için, kaynaşmış art çenelerden oluşan ve çiçeğin içine erişebilen uzun hortumlarını kullanırlar.

Larousse, Tematik Ansiklopedi, 4. Cilt, s.163


 


124.

Çöllerde hayatta kalmanın en büyük sırrı suyu idareli kullanmayı başarabilmektir. Suyu idareli kullanmanın bir yolu da zamanını yerin altında geçiren canlılarda olduğu gibi nefesini iyi kullanmaktır. Bu canlıların nefes alıp vermesi yuvalarında nemli bir ortam oluşturur. Bu sayede vücut yoluyla su kaybı en aza indirgenmiş olur. Afrika'nın çöllerinde yaşayan Gerbil (arka bacakları uzun olan, tüylü kuyruklu, ufak bir hayvan) bu nemi çok iyi kullanır. Gerbiller uyurlarken yuvalarına kuru tohumlar koyarlar. Bu tohumlar havadaki nemi emer ve Gerbiller uyandıklarında bunları yiyerek, gündüz nefesleriyle kaybettikleri suyun bir kısmını geri kazanmış olurlar.

Michael Scott, The Young Oxford Book of Ecology, s.92


 

125.

 

Mürekkep balığıMürekkep balıkları ve ahtapotlar da renklerini çok hızlı değiştirebilirler. Bazen renk dalgaları bedenlerinde nabız atması gibi görünür. Bu kadar fazla değişikliğin olmasına kızgınlık, yiyecek görme, korku ve bulunduğu yerin rengi gibi farklı nedenler sebep olabilir. Renk değiştiren bir mürekkep balığı gerçekten çok ilginç bir görünüme sahip olur. Yüzü kızarır ve yüzünde kırmızı ve altın yaldız rengindeki küçük benekler gelip gider. Balığın desenleri de küçük beneklerden koyu çizgilere ve göz gibi lekelere dönüşebilir.

Jill Bailey, Mimicry and Camouflage, s.18


Kendileri yaratılıp dururken, hiçbir şeyi yaratamıyan şeyleri mi ortak koşuyorlar? Oysa (bu şirk koştukları güçler ve nesneler) ne onlara bir yardıma güç yetirebilir, ne kendi nefislerine yardım etmeğe. (Araf Suresi, 191-192)

126.

 

Domuzlan böcekleri su üzerinde yüzerler. Bir tehlike sezince, kendileriyle birlikte bir miktar havayı da sürükleyerek suya dalarlar. Suyun dibinde iken bu yedek havayı kullanırlar. Domuzlan böceğinin larvası ise tehlikeli bir etoburdur. Bu larvaların ağızları yoktur. Ağız yerinde içinden zehirli salya akan bir kanal ve bu kanalın ucunda iki kanca bulunur. Larva, bu kancalarla kurbanını tutar, kendi ürettiği zehirli salyasıyla önce avını felç eder, sonra eriterek sıvı hale getirir ve daha sonra da bu sıvıyı emer.

Bilim ve Teknik Dergisi, Mayıs 1987, Sayı:234, s.17


 

127.

 

armadilloGüney Amerika'da yaşayan böcek yiyen Armadillolar bir tür zırhla korunurlar. Genellikle yiyeceklerini toprağı kazarak ararlar. Çok iyi bir koku alma duyusuna sahiptirler. Yiyeceği şeyin kokusunu alan Armadillo son derece büyük bir hızla toprağı kazar. Burnunu toprağa gömerek, adeta kokuyu yitirmekten korkuyormuş gibi telaşla toprağı kazar. Armadillolar'ı bu durumda görenler, hayvanın bu durumda nasıl soluk aldığına şaşabilirler. Oysa Armadillolar bu durumda soluk almazlar. Toprağı kazdıkları sırada, altı dakikaya kadar soluklarını tutabilme yeteneğine sahiptirler.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.162


 

128.

 

Kunduzlar yuva yapımlarında karma malzeme kullanırlar. Suyun üstünde çalı çırpıdan yapılan kulübelerin içinde çamur ve balçık kullanılarak sertleştirilmiş bölmeler ve geçitler bulunur. Eğer kulübesinin etrafındaki su yeterince derin değilse kunduz, suyun geldiği tarafta kütükler, büyük dallar ve taş parçalarından bir bent meydana getirerek su seviyesini yükseltir. Oluşturulan bu havuzun su seviyesindeki değişiklikler, kunduzların çoğu zaman büyük bir ustalıkla üstesinden geldikleri çeşitli problemlere yol açabilirler. Örneğin sular birdenbire yükseldiğinde odaların su altında kalması tehlikesi oluşur, bunun üzerine kunduzlar da barajda suyun akmasını sağlayacak delikler açarlar. Buna karşılık eğer su seviyesi düşüyorsa, bendi yükseltmeye veya mevcut delikleri tıkayarak suyun akışını engellemeye çalışırlar.

Thema Larousse, Tematik Ansiklopedi, 4. Cilt, s.143

Aşağıda kunduzun inşa ettiği baraj görülmektedir.

kunduz ve kunduz barajı


 

129.

 

Hidrometre denen su örümcekleri gibi su böceklerinin çoğu su bitkileri üzerine yumurtlarlar. Bazen de erişkin böcekler yumurtadan çıkacak olan yavrular için özel bir sığınak hazırlarlar. Örneğin Arjironet denen su örümcekleri, bahar gelince iki katlı özel bir çan yapararak üst kata 150 kadar yumurta bırakırlar. Kendileri de su içinde kalan alt katta oturarak yumurtalarını korurlar.

Bilim ve Teknik Dergisi, Mayıs 1987, Sayı. 234, s.17


 

130.

Kınkanatlılardan domuzlan böcekleri sadece su yüzeyinden karınlarını dışarı çıkararak soluk alırlar. Bunun aksine, bataklıklarda yaşayan en iri kınkanatlılar olan su sinekleri (hidrofil) ise kafalarını sudan çıkararak hava alırlar ve kıllı antenleriyle hava kabarcıklarını gövdelerine yollarlar.

Bilim ve Teknik Dergisi, Mayıs 1987, Sayı.234, s.16


 

131.

 

hipopotamHipopotamların(su aygırlarının) derilerindeki bezlerden salgılanan pembe bir sıvı, onları güneş yanıklarından korumaya yarar. Derinin altında, su aygırının vücudunun soğuk suyun altında bile sıcak kalmasını sağlayacak 5 cm. kalınlığında bir yağ tabakası bulunmaktadır.

Johny Stidworthy, Mammals, The Large Plant Eaters, s.24


 

132.

 

Antarktika'da yaşayan bazı balıklar, donma derecesinin altında olan soğukluktaki sularda bile rahatlıkla yaşayabilirler. Vücut sıvılarının soğuktan donması (kristalleşmesi), genelde başka balıklar için öldürücü olabilir, ama kanlarında bulunan antifiriz maddesi sayesinde bu balıkların vücut sıvıları donmaz. Ayrıca bu balıklarda kana kırmızı rengini veren hemoglobin maddesi olmadığı için kanları şeffaftır.

The Guinnes Encylopedia of the Living World, s.73


 

133.

 

Ateş karınlı kara kurbağasıAteş karınlı kara kurbağası korkutulduğunda sırtüstü yatarak, karnındaki kırmızı ve siyah desenleri uyarı yapar gibi düşmanına gösterir. Bu yalnızca bir aldatmaca değildir. Çünkü ateş karınlı kara kurbağalarının diğer kurbağalardan farklı olarak derilerindeki bezleri acı tadı olan bir zehir de salgılar.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.100


 

134.

 

cicadaEsnek kanatları sayesinde Ağustos böcekleri çok yönlü uçuşlar yapabilirler. Ön kanat aşağı doğru iniş esnasında düzdür; kanat damarlarında baştan sona doğru bir hat geçer. Bu, tek yönlü bir menteşe gibi kanadın dış yarısının, yukarı çıkış esnasında aşağı doğru bükülmesini sağlayarak daha geniş bir hız kazanmasını sağlar.

International Wild Life, March-April, 1999


 

135.

 

Arothorn meleagrisBütün Puf balıkları (Arothorn meleagris) bir tehlike karşısında vücutlarını tam bir yuvarlak olacak şekilde şişirebilirler. Böylece yakalanmaları da, bulundukları yerden çekilmeleri de zorlaşmış olur. Bu balıkların larvaları önce su seviyesindeki sığ kayalıklarda büyür ve daha sonra okyanusa dağılırlar.

Bilim ve Teknik Dergisi, Temmuz 1987, Sayı.236, s.22

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü