Harun Yahya


Giriş



İnsan, düşünebilen ve düşündükleriyle bir sonuca ulaşabilen, bilinç sahibi bir varlıktır. Yeryüzünde yaşayan başka hiçbir canlı bu yeteneklere sahip değildir. Buna karşın yeryüzündeki canlıların hepsi birbirinden ilginç ve şaşırtıcı pek çok yeteneğe sahiplerdir. Üstelik insan, bu yeteneklerin birçoğundan mahrumdur. Canlılardaki olağanüstü avlanma metodları, çeşit çeşit üreme şekilleri, yavrularını koruyup kollamada gösterdikleri özen, yaşadıkları ortama mükemmel bir uyum gösteren vücut mekanizmaları…

Peki insanların bile birçoğuna sahip olamadığı bu yetenekler, düşünme kabiliyetinden yoksun, bir bilinci dahi olmayan bu canlılarda nasıl meydana gelmiştir? Onlara bu yetenekleri kim vermiştir?

Bunları tesadüflerle açıklamak, kendiliğinden zaman içinde oluşmuş demek mümkün değildir. Rasgele tesadüflerin, yeryüzündeki milyonlarca canlı türüne etki etmesi ve onları birbirinden üstün özelliklerle donatması imkansızdır. Bu, apaçık bir gerçektir. Aksini iddia etmek ise aklın ve mantığın sınırlarını aşmak olur. Bunu, yalnızca çevresindeki canlıları gözlemleyerek biraz düşünen bir insan rahatlıkla anlayabilir. Ama ne ilginçtir ki, bu "biraz düşünme"yi yapmayan, aklın ve mantığın sınırlarını kesin olarak aşan bir grup insan vardır. Bu insanlar yeryüzünde var olan tüm canlıların tesadüflerin bir eseri olduğunu iddia ederler.

İşte son derece akıl dışı bir tutum içinde bulunan bu grup, evrimcilerdir. Evrimcilerin mantık bozukluklarını, bilimsel ve ideolojik yöndeki hezimetlerini bu kitabın son bölümünde inceleyeceğiz. Ancak bundan önce şunu belirtmekte fayda vardır: İlerleyen sayfalarda bazı yeteneklerini, sahip oldukları mucizevi tasarımları inceleyeceğimiz canlılar, yeryüzünde yaşayan canlıların çok çok küçük bir kısmıdır. Milyonlarca, milyarlarca  çeşit içinden seçilmiş yalnızca onlarca örnektirler. Ama bu canlıların tek bir tanesi dahi, herşeyin tesadüfen var olduğunu iddia eden evrim teorisini çıkmaza sokmak için yeterlidir.

Ve şunu da özellikle vurgulamak gerekir: Yine söz konusu canlıların tek bir tanesi dahi yeryüzündeki kusursuz yaratılışın apaçık bir delilidir. Tüm canlılar kendilerini yaratan Allah’ın sonsuz ilminin, kusursuz yaratışının, üstün aklının ve kudretinin delilleridir. Bu yüzden insan yeryüzünün neresine giderse gitsin Yaratılış Gerçeği’nin sayısız örnekleri ile karşı karşıya kalacaktır. İster bulunduğu yerden şöyle bir etrafına göz gezdirsin, ister binlerce metre yükseklikteki dağlara ulaşsın, isterse okyanusların derinliklerini incelesin… Allah gördüklerini görmezlikten gelmeyen ve bunlar üzerinde düşünen kulları için yeryüzünün her santimetrekaresinde ihtişamlı bir sanat sergilemektedir. Kuran’da bu gerçek şöyle haber verilmiştir:

Şüphesiz, mü'minler için göklerde ve yerde ayetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye Suresi, 3-4)

Başta da belirttiğimiz gibi bu gerçeği düşünüp görebilme yeteneğini Allah tüm insanlara vermiştir. Ancak insanların çok az bir kısmı buna ihtiyaç duyar. Büyük bir çoğunluk ise "akletmez bir topluluk" olarak yaşarlar. Allah bu iki grup arasındaki farkı da şöyle bildirmiştir:

Kör olanla (basiretle) gören bir değildir; Karanlıklarla aydınlık, Gölge ile sıcaklık da. Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. Sen, yalnızca bir uyarıcısın. (Fatır Suresi, 19-23)

Bu kitap, bilinç sahibi insanlara bir çağrı ve uyarı niteliğindedir. İlerleyen sayfalarda verilen örnekler üzerinde düşünüp Allah’ın sonsuz kudretini takdir edebilme konusunda bir çağrı… Ve dünyadayken bu bilinci göstermeyen, düşünmeden ve akletmeden yaşamayı tercih eden insanlara da, Rableri olan Allah’a karşı bu nankörce tutumlarının  kötü bir sonucu olacağına yönelik bir uyarı…

Ki o, Allah'la beraber başka bir ilah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın. Onun yakın-dostu (saptırıcı) dedi ki: "Rabbimiz, ben onu kışkırtıp-azdırdım. Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi." (Allah buyurur:) "Benim huzurumda çekişip-durmayın. Ben size daha önce 'kesin bir uyarı' göndermiştim." "Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz ve Ben kullara zulmedici değilim." (Kaf Suresi, 26-29)

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü