Harun Yahya

Hayvanlardaki Mucizevi Güzellikler 3/4



Doğadaki en vahşi canlılardan biri olan kurtlarda, yetişkinlerin ortak görevi yavruları savunmaktır. Bir kurt sürüsü bir erkek, bir dişi, yeni doğan yavrular ve kimi zaman da bir veya iki genç kurttan oluşur. Sürüdeki dişiler kendi aralarında yardımlaşırlar. Bazen sürüdeki dişilerden biri bebek kurtlara bakıcılık yapmak için gece boyunca yuvada kalır. Bu sayede yavruların annesi avlanmaya gidebilir.

Kurtlar arasındaki bu yardımlaşma; canlılar arasındaki fedakarlığın boyutlarını göstermektedir. Ve canlıların bencil olduğunu iddia eden evrim teorisi savunucularına bir cevap niteliğindedir.

Sinek kuşlarının yaptıkları yuva, bir golf topunun ancak yarısı kadar büyüklüktedir. Yuvanın en dikkat çekici özelliği yavrular büyüdükçe bu yuvaların da otomatik olarak büyümesidir. Çünkü yuvanın malzemesi olan ağaç kabukları, yosun veya bitki sapları, son derece sağlam ve esnek olan örümcek ağları ile birbirine bağlanmıştır. Bir kuşun yuva yapımı için böyle kullanışlı bir malzeme seçmiş olması elbette ki üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Yeryüzündeki bütün canlılar gibi Allah'ın ilhamıyla hareket eden sinek kuşları da son derece akılcı bir taktikle yavrularının konforunu sağlamış olurlar.




kurt



O Allah ki, Yaratan'dır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir,
'şekil ve suret' verendir...
(Haşr Suresi: 24)





Yavrular, yumurtadan çıktıklarında kör ve tüysüzdürler. Anne kuş yavruların herşeyiyle ilgilenir. Öyle ki yuvadan uçtuklarında bile yine de onları takip eder ve kendi kendilerine beslenebilene kadar kontrolü altında tutar. Sinek kuşuna son derece akılcı bir taktikle esneyip genişleyebilen yuva yapmayı ve yavrularına karşı duyduğu sorumluluk duygusunu ilham eden tüm canlıları koruyup gözeten Rabbimiz'dir.

Topluca bir adada yuvalar kuran deniz kırlangıçlarının yumurtaları tam olarak güvenlikte değildir. Çünkü ada kanatlı hırsızlar için kolay ulaşılabilir bir yerdir. Komşularıyla yanyana yuva kurmaları onlara havadan gelecek bir tehlikeye karşı koruma sağlar. Bir yerde herkesten ayrı olarak durmak tüm dikkatin sizin üzerinizde toplanmasını sağlar fakat kalabalık bir grubun içerisinde bulunmak demek yakalanma ihtimalinizin daha az olması demektir. Kuşlar bunu bilirmişçesine hareket ederler. Ayrıca komşu kuşlar saldırganı geri püskürtme konusunda da yardımcı olurlar. Allah her canlıyı koruyup gözetendir. (David Attenborough, Life of Birds, s.221)

Albatroslar deniz kuşlarının en büyüğüdür. Kanatlarının genişliği diğer kuşlar arasında en geniş ölçü olan 3.5 metreye ulaşır. Bu kuşların bir özelliği de yumurtalarını ve yavrularını koruyabilmek için son derece özenli yuvalar kurmalarıdır. Üreme zamanlarında koloniler halinde toplanırlar. Dişiler gelmeden haftalar önce, erkekler gelip burada daha önceden bulunan yuvaları tamir ederler.




sinek kuşu



Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve
nemli toprağın altında olanların tümü O'nundur.
(Taha Suresi: 6)





Albatroslar, özenle hazırlanan yuva içerisindeki yumurtaların üzerinde yaklaşık 50 gün boyunca hiç kımıldamadan dururlar. Birçok canlı türü gibi albatroslar da yavruları için çok büyük fedakarlıklar yapmaktadırlar. Bu canlılara yavrularının rahatını düşünmeyi, onları beslemeleri, korumaları gerektiğini öğreten Yüce Allah'tır. Allah yarattığı her canlıyı koruyan gözetendir.

Gelişmekte olan bir civcivin gereksinim duyduğu besin ve su yumurtada mevcuttur. Yumurtanın sarısı, protein, yağ, vitamin ve mineraller içerirken, akı da bir su deposu işlevini görür. Ayrıca civcivin oksijen almaya ve karbondioksitini dışarı atmaya, bir ısı kaynağına, kemiklerinin gelişmesi için kalsiyuma, suyunun korunmasına, bakterilerin bulaşmasını engelleyecek ve mekanik darbelere karşı koruyacak bir sisteme gereksinimi vardır. Tüm bunları da yumurtanın kabuğu karşılar.

Civciv, kabuk zarlarının iç yüzeyinde bulunan bol damarlı bir katman aracılığıyla oksijen alır ve karbondioksitini atar. Gaz alıp verme, erişkin hayvanlarda olduğu gibi akciğerlerle değil, kabuktaki küçük gözenekler yoluyla olur.




albatros



Göğün boşluğunda boyun eğdirilmiş (musahhar kılınmış) kuşları görmüyorlar mı? Onları (böyle boşlukta) Allah'tan başkası tutmuyor.
Şüphesiz, iman eden bir topluluk için bunda ayetler vardır.
(Nahl Suresi: 79)





Bir yumurta kabuğunun, gaz, su ve ısı işlemini düzenlemesi gerektiği kadar sağlam da olması gerekir. Kabuk, gelişmekte olan civcivi dış darbelere karşı koruyacak ve kuluçkaya yatan annenin ağırlığını kaldırabilecek kadar dayanıklı olmalıdır.

Bütün bu özellikler yumurtada eksiksiz olarak mevcuttur. Gökten yere her işi kontrolü altında tutan Allah kusursuz yaratmasını bu gibi örneklerle bize tanıtır.

Ördek gibi su kuşları havayı vücutlarının içinde taşırlar. Bu, suyun üstünde kalmalarını sağlayan sebeplerden biridir. Ördeklerin vücudunda küçük balonlara benzeyen hava kesecikleri vardır. Bu kesecikler havayla dolduklarında ördeğin suyun içinde kalabilmesine yardımcı olurlar.

Ördek dalmak istediğinde ise hava keseciklerindeki havayı dışarıya pompalar. Vücudunun içinde daha az hava kaldığı için kolaylıkla suyun içine batar.

Ördekler uçarken saatte 50 km.'nin üzerine çıkabilirler. Ayrıca yırtıcı hayvanlara yem olmamak için de uçarlarken sürekli rotalarını değiştirirler. Suya dalmaları gerektiğinde bunu o kadar hızlı bir şekilde yaparlar ki avcılar için çok zor bir hedef olurlar. (National Geographic, Kasım 1984, s.581)




civciv



Hamd, göklerde ve yerde olanların tümü Kendisi'ne ait olan Allah'ındır;
ahirette de hamd O'nundur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, haber alandır.
(Sebe Suresi: 1)





Su kuşlarından olan dalgıç kuşlarının yavruları su üstündeyken annelerinin sırtında yolculuk yaparlar. Anne kuş yavrularının düşmelerini engellemek için kanatlarını hafifçe yana doğru açar ve yavrularını, başını yana doğru uzatarak besler. Anne veya baba ilk olarak ya suyun üzerinden topladıkları ya da göğüslerinden kopardıkları tüyleri yavrularına yedirirler. Her yavru oldukça fazla miktarda tüy yutar. Bunların hazmı güçtür ancak yine de yavrular için çok değerlidirler. Ne var ki bu ilk ikram aslında bir yiyecek değildir.

Yavruların yedikleri bu tüyler sindirilemez ve yavrunun midesinde birikir. Dalgıç kuşlarının bu ilginç davranışlarının çok önemli bir sebebi vardır. Balıkların kılçıkları veya diğer besinlerin sindirilemeyen kısımları da burada birikir ve böylece bu maddelerin yavrunun midesinin ve bağırsaklarının hassas duvarlarını zedelemesi engellenmiş olur.

Kuşların bu tüy yeme alışkanlıkları ömürleri boyunca sürecektir. (David Attenborough, Life of Birds, s. 256) Yavruların hayatta kalabilmesi için bu tedbir çok önemlidir.

Dalgıç kuşları da dahil olmak üzere, doğadaki her canlı, sahip oldukları özellikleriyle bizlere bir Yaratıcının var olduğunu ispatlar. Herşeye gücü yeten O üstün ve sonsuz güç sahibi Yaratıcı, Allah'tır. Her canlı kendisini yaratan Allah'ın takdir ettiği şekilde hareket eder.

Ünlü biyolog Prof. Jeffrey P. Schloss hayvanların fedakar davranışlarının Darwinizm'le olan çelişkisinden şöyle bahsetmektedir:




ördek



Allah, her canlıyı sudan yarattı.
İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte,
kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir.
Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.
(Nur Suresi: 45)





"Doğal seleksiyon, tanım olarak üreme başarısını ve akraba olma özelliklerini yok eder. Akraba ilişkileri bazen birinin yararına diğerinin zarar görmesini içerir. Biyolojik fedakarlık, genetik olarak, başkalarının yararına kendi kendini imha etme davranışı olarak tanımlanır ve Darwinizm ile asla açıklanamaz." (William Dembski, Mere Creation, Science, Faith & Intelligent Design, InterVarsity Press, USA, 1998, s. 238; [Wilson 1975, 578])

Turna kuşlarının yavruları çok iyi birer yüzücüdürler öyle ki yumurtadan çıktıktan birkaç saat sonra yuvadan ayrılıp ebeveynlerini izleyebilirler. Yavrular ve ebeveynleri arasında bir tür iletişim sesi vardır. Yetişkinlerinki yumuşak mırıltılı bir sesken yavruların sesi yüksek perdededir. Yavrular tehlikede ya da bir sıkıntı içinde olduklarında yüksek ve daha tiz bir ses çıkarırlar, ebeveynler de bunlara hemen tepki verirler.

Üreme sezonunda ebeveynler karada olur, yavrularını yetiştirecekleri bölgeyi her ikisi de korurlar. Dişi yumurtaları bırakınca her iki ebeveyn de gün içinde sırayla kuluçkaya yatarlar, ama kuluçka döneminin sonuna doğru bu değişim daha sık olur. Böylece her iki kuş da beslenip, hareket edebilir.




turna



Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir...
(Nur Suresi: 41)





Yumurtadan çıkma zamanı yavruların beslenecekleri böceklerin ortaya çıkma zamanı ile aynıdır. Bu zamanlama turnalar için çok önemlidir, çünkü kış gelmeden önce göç etmeleri gerekmektedir. Bunun içinse yavruların büyüyüp gelişmesi ve güç kazanması şarttır.

Turnaların yaşamındaki bunlara benzer bütün detaylar üstün güç sahibi bir yaratıcı olan Allah'ın eseridir.

Kuğu yavruları yumurtadan çıktıklarında çok çirkindirler. Kahverengi ya da krem rengindedirler. Kısa boyunlu ve sık tüylerle kaplı olarak yumurtadan çıkan yavrular birkaç saat içinde koşabilecek ve yüzebilecek duruma gelirler. Anne ve babaları yavrularına birkaç ay boyunca özenle bakarlar. Sonunda küçük yavru muhteşem görünümlü bir kuğuya dönüşür.

Kuğuların Trumpeter türü, gelişmekte olan yumurtalarının sıcak kalmalarını sağlamak için, yumurtaların üzerine otururlar. Sadece zaman zaman ayağa kalkarak yumurtaları çevirirler. Böylece ısının her yere eşit dağılmasını sağlamış olurlar. Kuşkusuz ki yumurtalarının nasıl bir bakıma ihtiyaçları olacağını kuğulara ilham eden Allah'tır. (Nat. Geo. Society, How Animals Care for Their Babies, s.6)




kuğu



...O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir...
(En'am Suresi: 59)





Çok iyi birer dalıcı olan sümsük kuşları zamanlarını büyük ölçüde denizlerde geçirir, kıyılarda ya da adalarda koloniler halinde ürerler. Kolonideki yuvalar deniz yosunları ve çamurdan yapılmıştır. Kuzey yarı kürede yaşayan sümsük kuşları bir, Güney yarı kürede yaşayanlarsa iki tane yumurta bırakırlar. İki aylık olduklarında erişkinler tarafından yalnız bırakılan yavrular av bulmaya çıkar ve çoğu kez yuvalarından çıktıklarında hemen uçmaya başlarlar. (Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 6, s. 204)

Tayland ormanlarında yaşayan yavru leylekler son derece dikkat çekici bir yöntemle sıcaktan korunurlar. Anne ve babaları gagalarında getirdikleri suyu henüz tüyleri çıkmamış yavrularının üzerine boşaltır. Bu soğuk duş yavruları biraz olsun rahatlatır, ama bu yeterli değildir. Yavruların gölgeye de ihtiyaçları vardır.

Bu ihtiyaçlarını ise yine fedakar anne ve babaları karşılar. Kanatlarını açıp kızgın güneşe kendilerini siper ederek yavrularını sıcaktan korurlar.

Leylekler, yavrularına gösterdikleri özen, bağlılık ve fedakarlıkla yeryüzünün örnek anne babalarından biridir. Doğayı inceledikçe, hep aynı gerçekle karşılaşırız: Tüm canlıları Allah yaratmıştır ve her canlı, sahip olduğu mükemmel özelliklerle yaratılışın birer delilidir. Tüm bu muhteşem yaratılışın sahibi, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan herşeyin Rabbi olan Yüce Allah'tır. Akıl sahibi insanlara düşen ise, Allah'ın yaratması üzerinde düşünmek ve Rabbimiz'i övüp yüceltmektir.




leylek



Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayarak uçan kuşları görmüyorlar mı?
Onları Rahman (olan Allah')tan başkası (boşlukta) tutmuyor.
Şüphesiz O, herşeyi hakkıyla görendir.
(Mülk Suresi: 19)





Afrika kıtasındaki sıcaklık kimi zaman canlılar için öldürücü olabilir. Bu nedenle birçok canlı bu öldürücü ışınlardan korunmak için kendisine gölgelik mekanlar arar. Güney Afrika devekuşu ise kendinden çok yumurtalarını ve yavrularını düşünerek onları güneş ışığından korur. Bunun için onların üzerinde durur ve sık sık geniş kanatlarını açarak güneş ışığının yumurtalarına ve yavrularına gelmesini önler. Ancak dikkat edilirse, bu hayvan güneşin ışınlarına, "kendi vücudunu" maruz bırakmaktadır. Bu fedakarca davranışın nedeni devekuşunun da diğer bütün canlılar gibi Allah'ın ilhamıyla hareket ediyor olmasıdır. Devekuşu Allah'ın koruma ve şefkat duyguları ilham ettiği canlılardan yalnızca biridir:


… Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülmektedirler. (Al-i İmran Suresi, 83)


 


Dipnotlar



25. David Attenborough, Life of Birds, Princeton University Press, New Jersey: 1998, p. 221.

26. National Geographic, November 1984, p. 581.

27. David Attenborough, Life of Birds, p. 256.

28. William Dembski, Mere Creation, Science, Faith & Intelligent Design, InterVarsity Press, USA, 1998, p. 238; [Wilson 1975, 578]

29. Roger B. Hirschland, How Animals Care for Their Babies, p. 6.

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü