Harun Yahya


Giriş







Atatürk





Atatürk, gerek etkileyici kişiliği, gerekse ahlaki meziyetleri ile tüm dünyanın kalbinde taht kurmuş, eşsiz bir liderdir. Çöküş arifesinde olan, enkaz haline gelmiş bir imparatorluğun, kölelik tehdidi ile karşı karşıya kaldığını sezinlemiş, milletimizi esaretten kurtarmak için büyük bir milli kurtuluş hareketi başlatmıştır.

Cumhuriyet tarihimiz süresince, kritik dönemler atlatan milletimiz, bir çok problemin üstesinden, yalnızca Atatürkçü düşünceye ve milliyetçi-muhafazakar kimliğe sahip çıkmakla gelinebileceğini artık kavramış durumdadır. Türkiye'nin 21. yüzyılda, büyük önderin hedef gösterdiği "muasır medeniyetler" arasında yer alması ve ülkemizin "lider ülke Türkiye" olması için Atatürk'ün açtığı bu yolda emin adımlarla ilerlenmesi gerekmektedir.

Atatürk, bir konuşmasında "Çağdaş bir cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir"1 diyerek, Cumhuriyetin kurulması ve bekası için "insanca" yaşamanın önemine dikkat çekmiştir. Atatürk, Müslüman-Türk Milleti'nin insanlık onuruna yakışır şekilde yaşaması için bu sorumluğu kendi omuzlarında hissetmiş, ülkeyi sahiplenmiş, artık misyonunu tamamladığına inandığı bir imparatorluğun üzerine yeni temellere dayanan bir devlet kurmuştur.

Şüphesiz, Atatürk dünyada benzerine az rastlanan bir liderdir. Kendisi Türk Devleti'ni bizlere, özellikle de tüm kalbiyle güvendiği gençlere emanet etmiştir. Türk Milleti'nin bağrından, onun izini süren yüzlerce, hatta binlerce Atatürk çıkaracaktır. Nitekim Ulu Önder Atatürk de bu temennisini şu şekilde ifade etmiştir:

"İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, fani Mustafa Kemal; diğeri milletin içinde yaşattığı Mustafa Kemaller idealidir. Ben onu temsil ediyorum. Herhangi bir tehlike anında ben ortaya çıktımsa, beni bir Türk anası doğurmadı mı, Türk anaları daha nice Mustafa Kemaller doğurmayacaklar mı? Feyz milletindir, benim değildir." 2

Bizlerin yapması gereken ise Atatürk'ün ilkelerini daima ayakta tutmak, milletçe bu konuda bilinçlenmek ve onun gösterdiği güzel ahlakı örnek almaktır. Bunun için ise, öncelikle Atatürk'ün ahlakını yakından tanımakla başlamalıyız.
Atatürk'ü iyi anlamak; sadece onun şahsına yönelik övücü konuşmalar yapmak, sözlü olarak takdir etmekle değil, kendisinin milletinden ne istediğini anlamak, fikir yapısını ve ilkelerini hayata geçirmek demektir. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk, kendisini anlamanın, onun yolunda ilerlemenin nasıl mümkün olacağını yol olarak bizlere şu şekilde belirtmiştir:

"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız,  bu kafidir (yeterlidir.)"3 

İşte bu kitabın yazılmasındaki amaç; insanı insan yapan ahlaki değerleri Atatürk'ün sözlerinden alıntılarla anlatmak, bayrağımızın göklerde özgürce dalgalanması, Devletimizin ve milletimizin bekası için "güzel ahlakın" şart olduğu konusunda genç nesilleri bilinçlendirmektir. Ulu Önder Atatürk'ün dediği gibi yalnızca "kılıçla fetih yapanlar mağlup olmaya (yenilmeye) ve netice itibarıyle mevkilerini onlara bırakmaya mecburdurlar."4 Bu sebeple milletin ve devletin bekası için toplumu oluşturan her bireyin güzel ahlaklı olması lazımdır.

SAYIN ADNAN OKTAR'IN AZERBAYCAN AZADLIK RÖPORTAJI, 14 EYLÜL 2008

Adnan Oktar'ın Büyük Önder Atatürk hakkındaki açıklamalarıADNAN OKTAR: Atatürk dindar, aklı başında, gerçek bir Türk milliyetçisi, aslan gibi bir Osmanlı subayıdır. Ve bir yiğit Türk delikanlısıdır. Daha ne yapsın, Elmalılı tefsiri yaptırmıştır. Buhari'yi tercüme ettirmiştir, ki en önemli hadis kitabıdır. Elmalılı tefsiri, en mükemmel tefsir olarak bilinir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurdurmuştur. Dini özüne çevirmiştir. Yani samimi olarak yaşanmasını teşvik etmiştir. Hemen hemen her akşam Kuran okuyup, dinleyen insandır. Ünlü hafızlar var onun çevresinde bulunan, onlara Kuran okutup onu zevkle dinleyen insan. Ve Kuran üzerinde ciddi araştırmaları olan kültürlü bir insan. Türkiye işgal edilmiş, bu işgali tamamen kırıp kaldırtıyor. Mükemmel bir faaliyet bu. Türkiye'de düşman diye birşey bırakmıyor. Hepsini püskürtüyor ve geri göndertiyor. Ve milli devleti kuruyor. Gayet saygın bir devlet meydana getiriyor. Bütün ülkelerin beğendiği bir sistem meydana getiriyor...

Bir de Peygamberimiz (sav)'i övüyor ve büyük bir muhabbetle, sevgiyle övüyor. Ayrıca Allah'a karşı sevgisini coşkun dile getiriyor. Bu çok önemli. Coşkunca Allah'a karşı muhabbetini, sevgisini, bağlılığını ifade ediyor. Peygamber (sav)'e olan sevgisi de çok şiddetli. Ona tam uyulması gerektiğini söylüyor. 'La ilahe illallah, Muhammeden Resullullah' diyen bir insan bile Müslüman bilinir. Başka hiçbir şey yapmasa bile. Atatürk , 'La ilahe illallah, Muhammeden Resullullah' dediği gibi, İslam'a çok büyük hizmet etmiş bir insandır. Tam bir İslam mücahididir. Türk mücahididir. Yapılabilecek en mükemmeli yapmaya gayret etmiş bir insandır.

 




Dipnotlar


1. Muhit Mecmuası, sayı 32, Haziran 1931, s. 87-88
2. Emre Kongar, Devrim Tarihi ve Toplum Bilim Açısından Atatürk, Remzi kitapevi, 4.Basım, İstanbul, s.180-181
3. Cemal Kutay, Ne Buldu, Ne Bıraktı, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, İzmir, Tarihsiz, s. 175
4. Cemal Kutay, Ne Buldu, Ne Bıraktı, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, İzmir, Tarihsiz, s. 184


Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü