Harun Yahya


Sonuç



Atomlardan meydana gelen bir vücutla, havadaki atomları soluyor, besinlerdeki atomları yiyor, suyun atomlarını içiyorsunuz. Gördükleriniz ise gözünüzdeki atomlara ait elektronların fotonlarla çarpışmasından başka bir şey değil. Peki dokunarak hissettikleriniz? Onlar da cildinizdeki atomların eşyalardaki atomları itmesinden ibaret...

Elbette bugün birçok insan, bedeninin, evrenin, dünyanın kısacası her şeyin atomlardan oluştuğunu bilmektedir. Ama belki de bugüne kadar "atom" ismini verdiğimiz varlığın nasıl bir sisteme sahip olduğunu düşünmemiştir. Veya düşündüyse bile nasıl oluştuğunu araştırmaya ihtiyaç duymamıştır; çünkü bunun yalnızca fizikçilerin işi olduğunu düşünmüştür.

Oysa insan bu kusursuz sistemle hayatı boyunca iç içe yaşamaktadır. Üstelik bu öyle bir sistemdir ki, yalnızca oturduğumuz koltuğu oluşturan trilyonlarca atomdan her biri, üzerine kitap yazılabilecek bir düzene sahiptir. Tek bir atomun oluşumunu, sistemini, gücünü anlatmak sayfalar alabilmektedir. Hatta teknoloji geliştikçe ve evren hakkındaki bilgilerimiz arttıkça bu sayfalar daha da çoğalmaktadır.




manzara




"Şu halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah'ındır. Göklerde ve yerde büyüklük O'nundur. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Casiye Suresi, 36-37)






Peki tüm bu düzen nasıl oluşmuştur? Big Bang'in ardından atomlar kendiliğinden ortaya çıkamaz. Uygun bir ortam tesadüf eseri oluşamaz ve bu atomlar rastgele birleşerek evreni içine alan elementleri oluşturamazlar. Zira çevrenizde gördüğünüz her şey, hatta göremediğiniz hava bile atomlardan oluşmaktadır. Ve bu atomlar arasında son derece karmaşık bir trafik vardır.

O halde bu atomlar arası trafiği kim idare ediyor olabilir, siz mi? Varlığınızın sadece atomlardan oluştuğunu kabul ederseniz atomlarınızdan hangisi hangisini, hangi atomlarınız neyi idare ediyor? Diğer atomlardan farksız olan beyninizin atomları mı diğerlerini kontrolü altında tutuyor? Beyninizin atomlarının idareci olduğunu varsayarsak, şu sorulara cevap vermemiz gerekir:

Beyni oluşturan atomların tümü idareci ise, aralarında nasıl ve neye göre karar veriyorlar?
Beyni oluşturan trilyonlarca atom, aralarında nasıl işbirliği yapıyorlar?
Neden trilyonlarca atomdan biri bile alınan karara itiraz etmiyor?
Atomlar aralarında nasıl iletişim kuruyorlar?

Bu sorular karşısında beyni oluşturan trilyonlarca atomun tamamının birden idareci olduğunu söylemenin ne kadar mantıksız bir çıkarım olacağı açıkça görülmektedir.

Peki bu trilyonlarca atomdan sadece biri idareci, diğerleri de onu takip ediyor diye düşünmek doğru olabilir mi? Tek bir atomu idareci kabul edersek o zaman da akla hemen öncelikle hangi atomun idareci olduğu ve bu atomu kimin seçtiği soruları geliyor:

Bu atom beynin neresinde duruyor?
Bu atomun diğerlerinden farkı ne?
Neden diğer atomlar kayıtsız-şartsız bu atoma uyuyor?

Bu soruların cevabını vermeden hemen şunu belirtmemiz gerekir: Bahsedilen idareci atom da başka parçacıklardan oluşmuştur.

Bu parçacıklar niçin ve neye göre bu idareci atomu oluşturmak üzere bir araya geliyorlar?
Bu parçacıkları kim idare ediyor?
Bu parçacıkları idare eden bir başka irade var olduğuna göre bu atomun idareci olduğunu savunmak ne derece doğru olur?

İşte bu aşamada beynimizi oluşturan atomlardan birisinin idareci atom olabileceği iddiası kendiliğinden çürümektedir. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, taş-toprak, hava, su, eşya, gezegenler, uzay boşluğu her şey atomlardan oluşmuşken, evrendeki bu sınırsız sayıdaki atom birbirleriyle nasıl tam bir uyum içerisinde varlıklarını sürdürmektedir? Bu sınırsız sayıdaki atomlardan hangisi, üstelik kendisi de birçok parçacıktan oluşmuşken idareci olabilir? Böyle bir şeyi iddia etmek ya da işi tesadüfe bağlamak ve alemleri yaratan Allah'ın varlığını reddetmek, "vicdanları kabul ettiği halde zulüm ve büyüklenme dolayısıyla inkar etmek"ten (Neml Suresi, 14) başka bir şey değildir.

Düşünün ki, atomların çeşitli biçimlerde bir araya gelmesiyle oluşan bir insan dünyaya geliyor, atomlarla besleniyor, büyüyor. Sonra atomlardan oluşan bir binada atomlardan oluşan kitapları okuyor. Sonra eline atomlardan oluşan ve üzerinde atom mühendisi yazılı bir diploma veriyorlar. Ama sonra o çıkıp, "bu atomlar başıboş tesadüfler sonucunda biraraya gelmişlerdir ve içlerindeki olağanüstü sistem de tesadüfen oluşmuştur" gibi konuşmalar yapabiliyor. Eğer böyleyse, kendisi bu konuşmayı yapacak şuuru, iradeyi ve zekayı nereden alıyor?

İşte elinizdeki bu çalışmanın neredeyse her sayfasında, canlı-cansız evrendeki her şeyi oluşturan atomun kendi kendine veya tesadüfen meydana gelmesinin imkansızlığını tekrar tekrar gördük. Tüm bu anlatılanlara rağmen bu oluşumun hala "tesadüfen" gerçekleştiğini veya "deneme-yanılma yoluyla" bugünkü halini aldığını düşünenlere söyleyeceğimiz, Hz. İbrahim’in inkarcılara söylediğinden farklı olmayacaktır:

Allah, kendisine mülk verdi diye Rabbi konusunda İbrahim’le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: 'Benim Rabbim diriltir ve öldürür’ demişti; o da: ‘Ben de öldürür ve diriltirim’ demişti. (O zaman) İbrahim: ‘Şüphe yok, Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir’ deyince, o inkarcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. (Bakara Suresi, 258)


Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)


 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü