Harun Yahya

Sonuç


Atomlardan meydana gelen bir vücutla, havadaki atomları soluyor, besinlerdeki atomları yiyor, suyun atomlarını içiyorsunuz. Gördükleriniz ise gözünüzdeki atomlara ait elektronların fotonlarla çarpışmasından başka birşey değil. Peki dokunarak hissettikleriniz? Onlar da cildinizdeki atomların eşyalardaki atomları itmesinden ibarettir.
Elbette bugün birçok insan, bedeninin, evrenin, dünyanın kısacası herşeyin atomlardan oluştuğunu bilmektedir. Ama belki de bugüne kadar 'atom' ismi verdiğimiz 'şey'in nasıl bir sisteme sahip olduğunu düşünmemiştir. Veya düşündüyse bile nasıl oluştuğunu araştırmaya ihtiyaç duymamıştır; çünkü bunun yalnızca fizikçilerin işi olduğunu düşünmüştür.
Oysa etrafımıza şöyle bir baktığımızda kusursuz bir sistemle karşı karşıya geliyoruz. Üstelik bu öyle bir sistem ki, yalnızca oturduğumuz koltuğu oluşturan trilyonlarca atomun her birinin içinde bir kitaba konu olabilecek düzenlilik mevcut. Tek bir atomun oluşumunu, sistemini, gücünü anlatmak sayfalar sürebiliyor. Hatta teknoloji geliştikçe ve evren hakkındaki bilgilermiz arttıkça bu sayfalar daha da çoğalıyor.
Peki tüm bu düzen tesadüfen oluşmuş olabilir mi? Büyük Patlama'nın ardından etrafa dağılan parçacıklar ani bir kararla atomu oluşturmuş, sonra da tesadüfen uygun bir ortam meydana gelmiş ve bu atomlar maddeye dönüşmüş olabilir mi?
Şüphesiz böyle bir sistemin 'tesadüf'le açıklanması mümkün değildir. Zira çevrenizde gördüğünüz her şey, hatta göremediğiniz hava bile atomlardan oluşmaktadır. Ve bu atomlar arasında son derece karmaşık bir trafik vardır.
O halde bu atomlar arası trafiği kim idare ediyor olabilir, siz mi? Varlığınızın sadece atomlardan oluştuğunu kabul ederseniz atomlarınızdan hangisi neyi idare ediyor? Diğer atomlardan farksız olan beyninizin atomları mı diğerlerini kontrolü altında tutuyor? Beyninizin atomlarının idareci olduğunu varsayarsak, şu sorulara cevap vermemiz gerekir:

o Beyni oluşturan atomların tümü idareci ise, aralarında nasıl ve neye göre karar veriyorlar?
o Beyni oluşturan trilyonlarca atom, aralarında nasıl işbirliği yapıyorlar?
o Neden trilyonlarca atomdan biri bile alınan karara itiraz etmiyor?
o Atomlar aralarında nasıl iletişim kuruyorlar?

Bu sorular karşısında beyni oluşturan trilyonlarca atomun tamamının birden idareci olduğunu söylemenin ne kadar mantıksız bir çıkarım olacağı açıkça görülüyor.
Peki bu trilyonlarca atomdan sadece biri idareci, diğerleri de ona itaat ediyor diye düşünmek doğru olabilir mi? Tek bir atomu idareci kabul edersek o zaman da akla hemen öncelikle hangi atomun idareci olduğu ve bu atomu kimin seçtiği soruları geliyor:

o Bu atom beynin neresinde duruyor?
o Bu atomun diğerlerinden farkı ne?
o Neden diğer atomlar kayıtsız-şartsız bu atoma itaat ediyorlar?

Bu soruların cevabını vermeden hemen şunu belirtmemiz gerekir: Bahsedilen idareci atom da başka parçacıklardan oluşmuştur. Bu parçacıklar niçin ve neye göre bu idareci atomu oluşturmak üzere biraraya geliyorlar? Bu parçacıkları kim idare ediyor? Bu parçacıkları idare eden bir başka irade var olduğuna göre bu atomun idareci olduğunu savunmak ne derece doğru olur?
İşte bu aşamada beynimizi oluşturan atomlardan birisinin idareci atom olabileceği savı kendiliğinden çürümüş oldu.
İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, taş-toprak, hava, su, eşya, gezegenler, karadelikler, uzay boşluğu herşey atomdan oluşmuşken, evrendeki bu sınırsız sayıdaki atom birbirleriyle nasıl tam bir uyum içerisinde varlıklarını sürdürmektedir? Bu sınırsız sayıdaki atomlardan hangisi, üstelik kendisi de birçok parçacıktan oluşmuşken idareci olabilir?
Böyle bir şeyi iddia etmek ya da işi tesadüfe bağlamak ve alemleri yaratan üstün bir İradenin varlığını reddetmek, "vicdanları kabul ettiği halde zulüm ve büyüklenme dolayısıyla inkar etmek"ten (Neml, 14)başka bir şey olamaz.
Düşünün ki, atomların çeşitli biçimlerde biraraya gelmesiyle oluşan bir insan, dünyaya geliyor, atomlarla besleniyor, büyüyor. Sonra atomlardan oluşan bir binada atomlardan oluşan kitapları okuyor. Sonra eline atomlardan oluşan ve üzerinde atom mühendisi yazılı bir diploma veriyorlar. Ama sonra o çıkıp, 'bu atomlar şuursuzdur ve içlerindeki olağanüstü sistem de tesadüfen oluşmuştur' gibi konuşmalar yapabiliyor. Eğer böyleyse, kendisi bu konuşmayı yapacak şuuru, iradeyi ve zekayı nereden alıyor?
İşte elinizdeki bu çalışmanın neredeyse her sayfasında canlı-cansız evrendeki herşeyi oluşturan atomun kendi kendine veya tesadüfen meydana gelmesinin imkansızlığını tekrar tekrar gördük. Tüm bu anlatılanlara rağmen bu oluşumun hala 'tesadüfen' gerçekleştiğini veya 'deneme-yanılma yoluyla' bugünkü halini aldığını düşünenlere söyleyeceğimiz Hz. İbrahim'in inkarcılara söylediğinden farklı olmayacaktır:
Allah, kendisine mülk verdi diye Rabbi konusunda İbrahim'le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim:'Benim Rabbim diriltir ve öldürür' demişti; o da: 'Ben de öldürür ve diriltirim' demişti. (O zaman) İbrahim: 'Şüphe yok, Allah güneşi doğdan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir' deyince, o inkarcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez." (Bakara, 258)
 


Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü