Harun Yahya

Sonuç



Müminlerin gerçek dostu ve yardımcısı, gözeticisi ve koruyucusu Allah'tır. Allah, herşeyden haberi olan, herşeye gücü yeten, müminlerin işlerini kolaylaştıran, onları üstün ve güçlü kılandır. İşte bu nedenle ümitsizlik, karamsarlık, üzgünlük, bezginlik, gevşeklik, iman edenlerin asla yaşamayacağı özelliklerdir.

Allah, Kendi yoluna uyanlara kesinlikle yardım edeceğini bir Kuran ayetinde şöyle vaat etmiştir:

Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescitler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır. (Hac Suresi, 40)

Kuran'da bir gerçek daha müjdelenmiştir: Kötülerin düzenleri, kurdukları tuzaklar ne kadar büyük gibi görünse de harcadıkları çabalar boşa gidecek, sonuç vermeyecektir. Kötülüğün, ahlaksızlığın yayılması için kurulan her tuzak, yapılan her plan nihayetinde bozulacaktır. Kötülük ve ahlaksızlığı örgütleyenlerin tasarladıkları, kendi başlarına geçecek, aleyhlerine dönecektir. Bu gerçek bazı ayetlerde şöyle haber verilmiştir:








İyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim’in dinine uyandan daha güzel dinli kimdir?...
(Nisa Suresi, 125)






Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da olsa, Allah Katında onlara hazırlanmış düzen (kötü bir karşılık) vardır. Allah'ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah azizdir, intikam sahibidir. (İbrahim Suresi, 46-47)

(Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın. (Fatır Suresi, 43)


Müslüman, Hristiyan veya Musevi olsunlar, tüm inananlara düşen görev açıktır: Yukarıdaki gerçekleri unutmadan, barışın, huzurun, refahın, güzel ahlakın, iyiliğin, mutluluğun, güvenliğin hakim olduğu toplumlarda yaşamak için el ele vermek. Böyle asil bir amaç uğrunda birlik ve beraberlik içinde hareket edersek, Allah bizleri başarılı kılacaktır.

İman eden her Hristiyan, her Müslüman, her Musevi bu doğrultuda elinden gelen tüm çabayı göstermekle mükelleftir. Tek bir Allah'a iman eden, O'nun beğenisini kazanmaya çalışan, O'na tam bir teslimiyetle teslim olmuş, O'na gönülden bağlı, O'nu yücelten, temelde aynı değerleri savunan Müslümanların, Yahdilerin ve Hristiyanların ortak hareket etmeleri en doğrusudur.








De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim."...
(Al-i İmran Suresi, 64)





Museviler, Hristiyanlar ve Müslümanlar aralarındaki tarihsel sorunlara, ön yargılara, yanlış anlamalara veya taassuba dayanan tartışmalara ve çekişmelere tamamen son vermelidirler. Kaybedilecek tek bir gün dahi olmadığı unutulmamalıdır. Her üç dinin mensupları da birbirlerine anlayış ve sevgi içinde yaklaşmalıdır. Önemli olan, farklılıkları değil ortak noktaları gündeme getirmek, zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı, yıkıcı değil yapıcı, engelleyici değil yardımcı, ayırıcı değil tamamlayıcı, bölücü değil birleştirici olmaktır.

Bilgisizlikten veya din ahlakına karşı olanların provokasyonlarından kaynaklanan ön yargılar ortadan kaldırılmalıdır. Bilinmelidir ki, Hristiyanlık, Musevilik ve İslam arasında kurulmaya çalışılan duvarlar, sadece inkarcıların ve din ahlakına karşı olanların işine yarar. Bu kitapla Ehl-i Kitaba önemli bir çağrıda bulunuyoruz: Darwinizm başta olmak üzere dinsizliğe ve ahlaksızlığa zemin hazırlayan tüm ideolojilere karşı ortak bir fikri mücadele yürütelim. Teknolojik imkanlarımızı, bilgilerimizi, tecrübelerimizi ve çalışmalarımızı birleştirelim. Bilimsel araştırmalar ışığında bunların yanlışlığını tüm dünyaya anlatalım. Evreni, içindeki tüm canlı ve cansız varlıklarla beraber üstün güç sahibi Allah'ın yarattığını, Yaratılış delillerini ve mucizelerini dünyanın dört bir yanındaki insanlara anlatmak için birlikte davranalım.

Şüphesiz, hayırlara çağıranlar, iyilikleri uygulamayı ve kötülüklerden sakınmayı tavsiye edenler ve bu yüce amaçlar doğrultusunda birlik içinde hareket edenler, Allah'ın izniyle, kurtuluşu ve sonsuz mutluluğu umabilirler. Aksini yapan insanlar "kayıp" içinde iken, sadece onlar ebedi bir kazanca kavuşurlar:

Asra andolsun; Gerçekten insan, ziyandadır. Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. (Asr Suresi, 1-3)


Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)


 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü