Harun Yahya

Kuran Üzerinde Düşünmek




Biz senden evvel kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başka (peygamberler) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun. (Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.(Nahl Suresi, 43-44)


Kuran hakkında ne biliyorsunuz? Birçok insan bu soruya muhtemelen şöyle bir cevap verir: "Kuran dinimizin mukaddes kitabıdır." Bu cevap doğrudur, ama bu kişilerin bir kısmı sorunun asıl cevabı olan, Kuran'ın içeriği hakkında pek bir fikir sahibi değildir. Kuran hakkında kimi toplumlarda halk arasında yanlış uygulamalar ve inançlar da vardır. Kuran, genellikle evlerin duvarlarında süslü bir muhafaza içinde asılı durur. Belli bir yaşın üstündeki kişiler tarafından okunulacağı düşünülür. Hiç okumadıkları için Kuran ayetlerinin içeriği hakkında da hiçbir şey bilmezler.

Bazı toplumlarda Kuran'ın içinde ne yazıldığını bilen, Kuran üzerinde düşünen insan sayısı çok azdır.

Peki Kuran'ın gerçek gönderiliş amacı nedir? Bunu, yine Kuran ayetlerinden öğreniriz. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:


İşte bu (Kuran) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek İlah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır. (İbrahim Suresi, 52)

Andolsun Biz Kuran'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (Kamer Suresi, 32)

Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kuran) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin 'çeşitli biçimlerde açıklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)

Bu, kendisinde şüphe olmayan, sakınanlar için yol gösterici olan bir kitaptır. (Bakara Suresi, 2)


Yukarıdaki ayetlerde ve bunlara benzer pek çok ayette, Kuran'ın gönderiliş amacının; insanları düşünmeye yöneltmek, onlara kendilerini yaratan Allah'ı tanıtmak, onlara "kılavuz" olup yol göstermek olduğu bildirilir. Kuran, akıl ve vicdanı açık olan her insana hitap eden, onları doğru yola ileten bir kitaptır.

O halde, öncelikle Kuran'a yönelik olan yanlış bakış açısı düzeltilmelidir. Kuran bazılarının sandığı gibi sadece Peygamber Efendimiz (sav)'e hitap eden bir kitap değildir. "Müslümanım" diyen herkes Kuran'a yönelmelidir.

Bazı insanlar belli günlerde veya dönemlerde Kuran okurlar ve Kuran ayetlerinden haberdardırlar. Ancak bu kişiler Kuran'ı "okumak"la yetinir, böylece üstüne düşen görevi yaptığını düşünürler. Elbette ki "Kuran okumak" bir ibadettir ve yerine getirilmesi gerekir. Ancak okunanları uygulamak, günlük hayata geçirmek de çok önemli bir ibadettir.

Kuran'ın "çağa uydurulması" gerektiğini öne süren bazı cahil kimseler ise, Kuran'ın her dönemi ve her toplumu kapsama özelliğinin farkına varamamış olanlardır. Kuran'ı açık bir zihinle okuyan kişi görür ki, Kuran'da anlatılan kişi ve toplum özellikleri, bugün de dahil olmak üzere tarihin her dönemini açıklamaktadır.

Din ahlakından uzak toplumların içinde bulunduğu bütün yanlışlıklar, bozukluk ve sapkınlıklar Kuran'da anlatılır, o toplumların dine karşı gösterdiği tepkiler tarif edilir, karakterleri hakkında bilgi verilir. Bu bilgiler günümüz dünyasına da uymakta ve bu durum da Kuran'ın her döneme hitap eden mucizevi yönünü bir kez daha ispatlamaktadır.

Kuran'ı uygulamak üzere okuyan ve elinden geldiğince uygulamaya başlayan bir kişi -ki o artık bir "mümin" olma yolundadır- gün geçtikçe Kuran'ın hayatın her anını nasıl kapsadığını hayretle ve Kuran'a olan inancı artarak görecektir. Kuran'da inanan insanın karşılaşacağı olaylar, bunlara karşı nasıl tavır göstermesi gerektiği ayrıntılarıyla tarif edilmiş durumdadır. Kuran'ı yalnızca "okumak"la yetinip, uygulamadan vazgeçmek ise sanılandan daha kötü bir konumu beraberinde getirmektedir.

Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır:

Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (içindeki derin anlamları, hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenmemiş olanların durumu, koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez. (Cuma Suresi, 5)

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü