Harun Yahya

Allah'ın İndirdiği Kitaplara, Peygamberlerine İman



İlk insan olan Hz. Adem (as) ile birlikte, Allah, tüm toplumlara Allah'ın ve ahiretin varlığını anlatan, dinini tebliğ eden elçiler göndermiştir. Bunların bir kısmı, Kuran'da ismen zikredilmiş olan ve kendilerine kitap indirilmiş olan peygamberlerdir. Bu peygamberlerin hepsini de Müslümanlar, hak din peygamberi olarak kabul ederler. Bir Müslümanın peygamberler arasında hiçbir ayrım yapmadan hepsini sevmesi ve sayması gerekmektedir. Bir ayette Allah Müslümanlara tüm peygamberlere aralarında hiçbir ayrım yapmadan iman etmeyi şöyle emretmiştir:

Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız.(Bakara Suresi, 136)

Allah Kuran'da Müslümanların Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'e ve ondan önce gönderilmiş olan tüm Peygamberlere ve bu Peygamberlere indirilenlere iman ettiklerini bildirmektedir. Bakara Suresi'nin 4. ayetinde Rabbimiz Müslümanlar için; "ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler..." buyurmaktadır.

Kuran'da bildirildiği gibi İncil, Tevrat, Zebur ve Hz. İbrahim (as)'ın sayfaları geçmişte yaşamış Peygamberlere indirilmiş olan kitaplardır. Bu kitapların bir kısmı yok olmuş, bir kısmı da tahrif olmuş veya değiştirilmiştir. Fakat buna rağmen içlerinde, hak dine ait birçok doğru izah da yer almaktadır. Müslümanlar, bu kitapları Kuran'a göre değerlendirip, ayetlere uygun olan izahların doğru olduğuna hüsn-ü zan ederler. Dolayısıyla, Kuran'a uygun Tevrat ve İncil cümleleri Müslümanların istifade edebilecekleri izahlardır. Ancak temel şart, bu izahların Kuran ayetlerine uygun olmalarıdır.

Allah bu kitapların, gönderildikleri dönemde insanlar için yol gösterici olduklarını bildirmiştir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:

O, sana Kitabı hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti. Bundan (Kur'an'dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayet idiler...(Al-i İmran Suresi, 3-4)

Kuran, İncil'i doğrulayıcı hak bir kitaptır. Dolayısıyla Müslümanlar, Muhammedi oldukları gibi, hak İncil'i uygulayan birer İsevi ve hak Tevrat'ı uygulayan birer Musevidirler. Dolayısıyla, samimi bir Hristiyan da İncil'in gerçeğine uymak ve hak İncil ile hükmetmek istiyorsa, Kuran'da bu hükümlerin tümünü bulacaktır.

İslam dinini, Allah son hak din olarak göndermiştir. Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır:

... Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim...(Maide Suresi, 3)

Kuran'da Hz. Muhammed (sav)'in son peygamber olduğu da şöyle bildirilmiştir:

Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi bilendir. (Ahzab Suresi, 40)

Müslümanlar, Kuran'daki vahiy gereği tüm Peygamberleri kabul eder ve canlarından çok severler. Hz. Muhammed (sav) bizim Peygamberimiz olduğu gibi, Hz. Musa (as) da, Hz. İsa (as) da bizim Peygamberimizdir. Kuran'da emredildiği şekilde birini diğerinden ayırt etmemiz imkansızdır:

Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuşlarız."(Bakara Suresi, 136)

Dolayısıyla bir Müslüman aynı zamanda hem gerçek bir Musevi, hem de gerçek bir İsevi'dir. Yine Kuran'a göre bir Müslüman, Tevrat ve İncil'in Kuran ile mutabık olan bölümlerine uyar. Müslüman, tüm peygamberleri aşkla sevdiği ve kabul ettiği gibi, hak İncil'i ve hak Tevrat'ı da kabul etmek ve Kuran'la mutabık bölümlerine uymak zorundadır.

Kuran; geçmiş hak kitapları ve peygamberleri doğruladığından, gerçek Musevilik ve gerçek Hristiyanlık Kuran'dadır. Dolayısıyla gerçek İsevilik ve gerçek Musevilik, ancak Kuran'ı kabul etmek ve Muhammedi olmakla mümkündür. İşte bu sebeple Kuran'dan yalnızca Müslümanlar değil, tüm Museviler ve tüm Hristiyanlar da sorumludurlar.

Allah Kuran'ı, Kitap Ehli (Museviler ve Hristiyanlar) için bir nur ve apaçık bir kitap olarak gönderdiğini bir Kuran ayetinde şöyle haber vermiştir:

Ey Kitap Ehli, kitaptan gizlemekte olduklarınızın çoğunu size açıklayan ve birçoğundan geçen elçimiz geldi. Size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi. (Maide Suresi, 15)

Kuran'ın; İncil ve Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderildiği gerçeği ise ayetlerde şu şekilde geçmektedir:

De ki: "Cibril'e kim düşman ise, (bilsin ki) gerçekten onu (Kitab'ı), Allah'ın izniyle kendinden öncekileri (Tevrat ve İncil) doğrulayıcı ve mü'minler için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O'dur.(Bakara Suresi, 97)

O, sana Kitab'ı hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti.(Al-i İmran Suresi, 3)

Tüm bu ayetlerden Kuran'ın; Hristiyanların ve Musevilerin, kendi kitaplarını tasdikleyen, onlara doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren, çelişkide kaldıkları konuları gideren, her şeyin en mükemmel açıklamasını bulacakları bir kitap olarak indirildiği açıktır. Hristiyan ve Musevilerin Kuran'a uymaları gerektiği, bir başka Kuran ayetinde şöyle bildirilmiştir:

Ey kendilerine kitap verilenler (Museviler ve Hristiyanlar), birtakım yüzleri silip de arkalarına çevirmeden ya da cumartesi adamlarını (o gün yasağı çiğneyenleri) lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden evvel, yanınızdakini (Tevrat ve İncil'i) doğrulayıcı olarak indirdiğimize (Kur'an'a) iman edin. Allah'ın emri yapılmıştır. (Nisa Suresi, 47)

Peygamberimiz (sav) de, Kuran-ı Kerim de dünyadaki bütün insanlar için birer nurdur. İnsanları mutlu eden, dünyayı ışıklandıran her şey Kuran'dadır. Allah rızası, vicdan, iman ve kalp gözü ile bakan her insan bunu açıkça görecektir. Kuran'ı, Asr-ı Saadet dönemindeki gibi yaşamak bütün dünyaya tam bir ferahlık ve güzellik getirecektir. Kuran'ın Müslümanlar tarafından bu şekilde uygulanması, Hristiyanlara da, Musevilere de huzur, mutluluk ve rahatlık kaynağı olacaktır. Bunun sonucunda dünyaya son derece mutlu bir hayat hakim olacaktır.

Meleklere İman



Melekler, Kuran'da bize bildirildiği üzere, Allah'ın emirlerini yerine getiren kullarıdır. Allah onlara farklı vazifeler vermiştir. Vahiy indiren Cebrail ile birlikte, insanın iki yanında, yaptıklarını yazan melekler; ahirette, cennette insanları karşılayan melekler ve cehennemin bekçileri olan melekler; insanın canını alan melekler, müminlere destekçi olan melekler; elçilere, bulundukları topluma Allah'ın azabını haber veren melekler, elçilere çocuk müjdeleyen melekler vardır. Meleklerin, itaatkar, sürekli Allah'ı takdis eden, yücelten varlıklar oldukları bir ayette şöyle haber verilir:

Göklerde ve yerde olan ne varsa, canlılar ve melekler Allah'a secde ederler ve onlar büyüklük taslamazlar.(Nahl Suresi, 49)

Melekler tarih boyunca insanlara Allah'ın emirlerini ulaştırmışlardır. Pek çok peygambere ve hatta Hz. Meryem gibi peygamber olmayan salih insanlara da melekler insan görünümünde gelmiş, onlara Allah'ın emirlerini ve hikmetlerini haber vermişlerdir. Bu konudaki bilgileri Allah bize Kuran'da bildirmiştir. Dolayısıyla meleklere iman, Kuran'a ve dine imanın bir şartıdır. Bir ayette, meleklere imanın bir mümin vasfı olduğu şöyle anlatılır:

Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve elçilerine inandı. "O'nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana'dır" dediler.(Bakara Suresi, 285)

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü