Harun Yahya

Allah Herşeyi Bir Kader ile Yaratmıştır




Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık.(Kamer Suresi, 49)


Kader; Allah'ın, geçmiş ve gelecek tüm olayları, zamansızlıkta yani tek bir an olarak takdir edip yaratmış olması ve bilmesidir.

Bu, Allah'ın her varlık ve olay üzerindeki mutlak hakimiyetini ifade eder. İnsanlar olayları ancak yaşadıkları zaman öğrenebilirler. Ama Allah tüm bunları, insanlar henüz karşılaşmadan önce de bilendir. Allah için geçmiş, şu an ve gelecek zaman birdir. Hepsi de Allah'ın ilmi ve kuşatması altındadır. Çünkü bunların hepsini yaratan O'dur.

Allah, maddeyi yaratmış, maddenin hareketi olarak da zamanı yaratmıştır. Zaman ancak insan için geçerli bir boyuttur. Zaman, insan için geçer, insan ancak zaman geçtikçe ne yaşadığını görür. Ancak Allah elbette ki Kendi yarattığı bir kavram olan zamana tabi değildir. Bir başka deyişle, Allah'ın zamanın akışını beklemesi, insanların zaman içinde ne yapacaklarını bekleyerek görmesi kesinlikle söz konusu değildir. Allah tüm bu eksikliklerden münezzehtir. Allah zamana tabi olmadığı, Ezeli ve Ebedi olarak mutlak ve sonsuz olduğu için, bizim için gelecekte yaşanacak olan bir olayı, daha yaşanmadan bilmektedir. Bizim için binlerce yıl sonra olacak bir olayı, Allah zamansızlık boyutunda bilir. Zaten o olayın olmasını dileyen, takdir eden ve yaratan da Kendisi'dir. Bu büyük sır, bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:

Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır.(Hadid Suresi, 22)

Allah'ın her şeyi bir kader ile yaratması en büyük nimetlerden birisidir. Kader insanlar için çok büyük bir konfor, büyük bir rahatlıktır. Kadere iman eden, hayatındaki her şeyi, hayatı boyunca karşılaştığı ve karşılaşacağı her olayı Allah'ın kaderinde yarattığını bilen bir insan hayatı boyunca bunun rahatlığını, güvenini ve iç huzurunu yaşar.

Kadere inanan insan rahattır çünkü yarının endişesine kapılmaz. Yarını Allah'ın, kendisi için mutlaka en hayırlı şekilde yaratacağını bilir.

Kadere inanan insan geçmişinde yaptığı hatalardan dolayı da mutsuz olmaz. Çünkü geçmişinde o hataları Allah'ın kendisi için yarattığı kader içinde yaptığını bilir, bunun hayır ve hikmetlerini düşünür. Pişmanlık duyup tevbe eder, aynı hataları tekrarlamamaya gayret eder. Kaderde Allah'ın hatayı da insanın vazgeçmesi, tevbe etmesi için birçok hikmet ve güzellikle yarattığının farkında olur.

Kadere inanan insan ölüm anının da kaderinde olduğunu, Allah'ın dilediği vakitte, yerde ve dilediği şekilde canını alacağını bilir. Allah'ın canını almak için takdir ettiği zaman geldiğinde, hiç kimsenin ve hiçbir şeyin kendisini koruyamayacağını bilir. Bunun için tevekküllüdür. Allah'a inanıp güvendiği için ahirette sonsuz güzel bir yaşam ümidindedir. Allah'ın rızasına uyarak ve kadere iman ederek yaşamış olmanın vicdan rahatlığı içindedir.

Bir insanın nefsinin mutmain, dengeli hale gelmesi, ancak Rabbimiz'den gelen hayır ve hikmetin kesintisiz devam ettiğini bilmesi ile olur. Bu hakikati kavramak dünyada mümin için büyük bir nimettir. Dinden uzak, inkar içindeki insan kesintisiz azap içindedir; her olayı kendi aleyhinde yorumlar. Ve bundan dolayı da sürekli sıkıntı içindedir. Mümin ise sürekli hikmet ve hayrın sevincini yaşar.

İnsanın gözlerini dünyaya açtığı andan itibaren karşılaştığı iyi ya da kötü gibi görünen her olayı Allah yaratmaktadır. Yaşam bir bütün olarak yeryüzünün tek hakimi olan Allah tarafından kontrol edilmektedir. Allah kusursuz, mükemmel, hikmetli ve en güzel şekilde yaratandır. Bu, Allah'ın yaratmış olduğu kaderdir; Allah'ın yarattığı kaderdeki olaylar arasından bir kısmını ayırıp bir kenara almak ve bunlara iyi diğerlerine ise kötü gibi bir yakıştırma yapmak mümkün değildir. Öyleyse insana düşen bu mükemmelliği görüp takdir etmek ve Allah'ın aklının olabilecek en kusursuz sonuçları yaratacağını bilerek her olayı hayra yormaktır. Zira Allah'a iman eden ve imanı ile her olayı hayır gözüyle değerlendirip, hayra yorumlayan bir insan dünyada da ahirette de hep hayır ve güzellikle karşılaşacaktır.

 


"Sonsuz Kısa Zaman, An İçerisindeallah Sonsuz Önceyi Ve Sonsuz Sonrayı Yaratıp Bitirmiştir"

ADNAN OKTAR: Kader konusunu bu kadar anlatmama rağmen yine itirazlar var. Diyorlar ki, "Tabi ki Allah bir kader yaratmıştır, bir külli irade vardır, ama bir de cüzi irade vardır". Yani, "Allah'ın haşa kontrol edemediği bize mahsus küçük bir güç vardır" diyorlar. Yani, "Bizim ne yapacağımızı Allah bilmiyor veyahut biliyor ama flu biliyor gibi ve biz yapınca Allah bize iki yolu gösterir, ama bizim hangi yoldan gideceğimizi nereden gideceğimizi de bilmez. Biz cüzi irademizle haşa o yolu seçeriz. Allah'a da haşa bir sürpriz bilgi olur bu, ilk defa karşılaşır ve böylece Allah bizi imtihan etmiş olur".

Böyle bir konu yok, cüzi irade de, külli irade de her ikisini de Allah yaratmıştır. Bakın tek bir an vardır, tek bir an ne demektir, sonsuz kısa zamandır. Yani an denen şey sonsuz kısa zamandır. Sonsuz kısa zaman, an içerisinde Allah sonsuz önceyi ve sonsuz sonrayı yaratıp bitirmiştir yani yapılacak bir şey yok. Peki bu durumda senin cüzi iraden nasıl kader içinde olmuyor? Dolayısıyla böyle enaniyetli ve kendini haşa Allah gibi gören bir kısım insanlar bu konuyu bir türlü hazmedemiyorlar.


 


"Biz Allah'ın Tecellisiyiz Ve Her Yerde Allah Var"

ADNAN OKTAR: ...İkinci rahatsız oldukları konu da Allah'ın her yerde olması. Allah'ın gökte olmasını istiyorlar, gökte bir yerde belirli bir noktada olmasını istiyorlar.

Mesela diyor ki arkadaş geçenlerde yazmış, "Eğer Allah odanın içindeyse ve bizim her yerimizdeyse o zaman biz kendimiz de Allah olmuş oluyoruz", diyor haşa.

Biz Allah'ın Zatına tapıyoruz, tecellisi olmak ayrıdır. Allah'ın Zatı ayrıdır, biz Allah'ın Zatına tapıyoruz. Tabi ki biz Allah'ın tecellisiyiz ve her yerde Allah var. Bizim bedenimizin içinde de var. Adam istemiyor bedeninin içinde Allah'ın olmasını dolayısıyla odanın içinde de olmasını istemiyor. Nerede olmasını istiyor? Gökte ve çok çok uzaklarda katrilyonlarca kilometre ötede bir yerde orada durmasını istiyor Allah'ın haşa.

…Bir genç kız varmış Peygamber (sav)'e gelmiş. Resulullah (sav) "Allah nerede" demiş, "Allah gökte" demiş. "Doğru söyledin" demiş Peygamber (sav). Bunu delil olarak gösterip Allah'ın gökte olduğuna inanıyorlar.

Peki Allah gökte, şimdi elini kaldırdığında göğe doğru kaldırıyor çocuk bulunduğu Arabistan'da bunu diyor. Kuzey Kutbunda da bir kişi göğe kaldırıyor elini Allah'a dua ediyor, Güney Kutbunda da, Ekvator'da da birisi kaldırıyor. Yani Dünya'nın, o kürenin bütün etrafındaki insanlar hepsi elini yukarıya kaldırıyor. Böyle bir durumda uzay boşluğunun tamamını kaplayan bir durum olmuyor mu?

Dünya'daki bir insan elini kaldırdığında bir başka gezegene doğru elini kaldırmış oluyor, dolayısıyla 360 derece tamamını kaplayan bir durum olmuş oluyor. Mesela bunu akledememişler, bunu söyledikten sonra bu anormal inançları durdu, bir daha soru gelmedi. Fakat yine de kıyıdan köşeden batıl inançlı insanlar çıkıyor, böyle izahlar yapan daha hala cüzi irade iddiasında olanlar var. Kardeşim tamam cüzi irade var da kaderin içerisinde var. Yani Allah'ın yarattığı kaderin içerisinde var, kader içerisinde yaratmış bitmiş. Sen kendin seçiyorsun ama bu senin kaderinde olmuş oluyor, dolayısıyla senin yani Allah'a haşa sürpriz yapmak imkanın yok yani öyle Allah'ın bilmediği bir şeyi yapamazsın. Var olan yaşanmış olan bir şeyi bir daha yaparsın, yapmış olursun o kadar...


 


"Cüz'i İrade de Külli İrade de Allah'ın Katında Olup Bitmiştir"

ADNAN OKTAR: ...Şimdi bunu söyleyince kimi insanlar yanlış anlıyor. Özgür irade yok deyince, "O zaman biz nasıl sorumlu oluyoruz?" diyor.

Bu kişi kendi aklı ile kendi imkanı ile düşündüğünü zannediyor. Bütün düşünceyi yaratan Allah'tır. Mesela şu an ben konuşuyorum bunun tamamını Allah yaratıyor. Ama bu konuyu anlamaları için insanlara soruyoruz, diyoruz ki mesela bir Marksiste; "Marksist olurken veya şu anda herhangi bir zorlamayla karşılaşıyor musun, bir baskı var mı yani beynine, bilincine baskı var mı?" "Yok" diyor "Ben özgür irademle yapıyorum" diyor, işte bu adaletin ta kendisidir. Mesela bir Müslümana da sorduğumuzda "Seni zorlayan kimse var mı" diyoruz "Herhangi bir güç yok" diyor. "Ben kendi özgür irademle yapıyorum" diyor. Her ikisi de kaderinde olanı yapmış oluyorlar.... Onun için ısrarla "cüzi iradem var benim, cüzi iradem var" diyor, peki senin cüzi iradeni kim yaratıyor? Allah yaratıyor, o zaman yine o, Allah'ın iradesi içerisinde kader içerisinde bitmiş oluyor. Dolayısıyla bunu akıllarına iyice koyacaklar cüzi irade de külli irade de Allah'ın Katında olup bitmiştir…

"Allah göktedir" mantığından da vazgeçmeleri gerekiyor. Bu da bir şirktir. Allah'a mekan izafe ediyorlar. Ve çok küçük bir mekan içerisine Allah'ı haşa sıkıştırmaya çalışıyorlar. Böyle bir şey olmaz. Allah her yerdedir. "Şah damarınızdan daha yakınım" (Kaf Suresi, 16) diyorsa Cenab-ı Allah bu bitti. Yani bu muhkem ayet bu, açık. "Şah damarımızdan". Demek ki Allah her yerde. Niye her yerde olmaması gerekiyor ayrıca? "Biz her yerdeyiz, ben her yerdeyim ama Allah hiçbir yerde" diyor haşa. Bu, Allah'ı inkar gibi bir şey. Allah mesela bizim dilimizde, parmaklarımızda, her yerdedir Allah. Her yere hakimdir. Hepsini hareket ettiren O'dur zaten. Her yerde olduğu için yani güç tamamen O'nun kontrolünde olduğu için her şeyi O yapar. (Adnan Oktar'ın Ekin TV röportajı, 4 Ocak 2010)


 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü