Harun Yahya

Önsöz



İman etmeyenlerle, Allah'a gerçek anlamda iman eden, O'nun kitabını ve Peygamber Efendimiz (sav)'i kendilerine yol gösterici edinmiş insanlar arasında çok büyük farklar vardır. Bu iki grup, yani müminler ve inkarcılar, tamamen iki ayrı dünyanın insanlarıdır. Kuran'da bildirildiği gibi, ahirette de birbirlerinden ayrılacak, bir taraf cennet, diğer taraf cehennem halkı olacaktır.

Ancak bu iki taraf arasındaki büyük fark, aşılması imkansız bir sınır oluşturmaz: Din ahlakından uzak bir ortamda yetişmiş olan bazı kimseler de zaman içinde gerçeklerin farkına varabilir ve Allah'ın verdiği bir hidayet üzerinde tevbe edip, O'nun yoluna girebilirler. Bu da, Kuran'da bize bildirildiğine göre, çoğu kez müminlerin yerine getirmekle yükümlü oldukları "tebliğ" (Kuran ahlakının anlatılıp-yayılması) ibadeti vesilesiyle olur.

Müminler, Allah'ın ve ahiretin farkında olmayan, dünya hayatına aldanmış "cahiliye" toplumunun fertlerine ellerinden geldiğince Allah'ın varlığını ve birliğini ve Rabbimiz'in doğru yolunu (Kuran'ın hükümlerini ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünneti) anlatırlar. Cahiliye toplumunda yetişmiş, ancak iman edecek akıl ve vicdana sahip olan kişiler, bu tebliğ sonucunda iman ederler.

Ancak Allah'ın varlığını ve Kuran'ın Rabbimiz'in Hak Kitabı olduğunu tasdik eden insan, bir anda cahiliyeden getirdiği alışkanlıklarından, yanlış değer yargılarından ve bakış açısından kurtulmuş olmaz. Kuran'ı iyice öğrenene ve onu içine sindirip herşeye Kuran'ın rehberliğine ve Peygamber Efendimiz (sav)’in sünnet-i şeriflerine göre bakmaya alışana kadar, cahiliyenin telkini sonucunda edindiği bazı yanlış düşünce kalıplarını ve davranışlarını sürdürebilir. Ayrıca yine cahiliyenin üzerinde bıraktığı etki nedeniyle, yeni tanıştığı imanlı insanların bazı özelliklerini anlamakta güçlük çekebilir.

Bu nedenle, müminlerle yeni tanışan ve din ahlakını öğrenmeye uğraşan bir insanın aklına bazı soruların gelmesi, bazı konularda doğru cevabın ne olduğunu merak etmesi doğaldır. Kuran'da, tüm bu soruların cevapları verilmekte ve cahiliyenin tüm çarpık mantıklarına ve davranış biçimlerine karşı doğrular öğretilmektedir.

Bu kitabın yazılmasındaki amaç da, Kuran ahlakıyla ve iman eden kimselerle yeni tanışan kişilerin aklına gelebilecek muhtemel soru ve kuşkulara Kuran ayetleri ve değerli Peygamberimiz (sav)'in sünnetiyle cevap vermek ve bu kişilerin cahiliye ahlakından edindikleri yanlış davranış ve düşünceler yerine, Kuran'da bildirilen doğruları anlatmaktır.

 

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü