Harun Yahya

Şeytanın Müminlerin Şevkini Kırma Çabaları



Önceki satırlarda müminlerin kalplerindeki şevk ve heyecanın hayatlarının sonuna kadar son bulmadığından, her an canlı ve güçlü olduğundan bahsettik. Ancak unutmamak gerekir ki müminlerin şevkindeki bu süreklilik ve istikrar, tümüyle onların samimi imanlarından kaynaklanır. Yoksa dünya hayatında yaratılan imtihanın bir gereği olarak şeytan aksi yönde sürekli olarak ciddi bir mücadele vermekte ve kendince müminleri güçsüzleştirip cansızlaştırmak, heyecanlarını ve şevklerini kırmak için tüm gücüyle çabalamaktadır.

Şeytanın dünyadaki hedefi, boş kuruntu ve vesveseler fısıldayarak insanları içten içe aldatmak ve böylece yıkıma sürüklemektir. Ayette şeytanın bu yönde gösterdiği faaliyet, "Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim…" (Nisa Suresi, 119) şeklinde ifade edilmiştir.

Şeytan tüm insanlara olduğu gibi inananlara da çeşitli yollarla yaklaşmaya, hayırlı ve güzel olan şeyleri onlara şer gibi göstermeye çalışır. Bazı olayları çözümsüz gibi göstererek, yarı yolda geri döndürmek, faydalı işleri yarım bıraktırmak ister. Olayları zor göstererek, insanları yılgınlığa düşürmeye, ümitsizliğe sevketmeye çabalar. Tembelliği teşvik ederek olayları ağırdan almalarını, iradesizlik göstermelerini ister.

Ancak Kuran'da şeytanın tüm bu çabalarının ve hilesinin aslında son derece zayıf olduğuna dikkat çekilmiştir:


(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez. (Nisa Suresi, 120)

... Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır. (Nisa Suresi, 76)


Kuran'da imanı tam olarak kavrayamadıkları bildirilen kimseler ise, akıllarını ve vicdanlarını gereği gibi kullanmamalarından dolayı, şeytanın bu tuzağına kolaylıkla düşebilirler. Çünkü bu insanlar, dilleriyle iman ettiklerini söyleyen ama aslında kalplerinde imanın derinliğini yaşamayan kimselerdir. Bundan dolayı Allah'ın rızasını ve cennetini değil de dünya hayatının geçici süslerini elde etmeyi hedeflerler. Amaçlarının aslında müminlerden tamamen farklı olmasından dolayı şeytanın çağırdığı hayatı çekici bulur, onun çağrısına icabet ederler. Oysa şeytan her konuda olduğu gibi bu konuda da insanları sadece boş bir aldanışa ve sonsuz azap yurdu olan cehennemin ateşine çağırmaktadır.

Samimi müminler ise, yaşamlarını Kuran ahlakı doğrultusunda şekillendirdikleri için şeytanın kendilerine nasıl tuzaklarla yanaşmaya çalışacağını, yaptığı hilenin aslında ne kadar zayıf olduğunu çok iyi bilen insanlardır. Bu nedenle şeytanın şevklerini kırmasına asla izin vermezler. Kuran'da müminlerin bu konuda gösterdikleri kararlı ve samimi tavır şöyle bildirilmiştir:


Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.(Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir. (Şeytanın) Kardeşleri ise, onları sapıklığa sürüklerler, sonra peşlerini bırakmazlar. (Araf Suresi, 200-202)


 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü