Harun Yahya

Şeytana Tapanların Tarihi



Buraya kadar üzerinde durduğumuz bilgiler, satanistleri etkisi altına alan şeytanın gerçek yüzünü bize göstermiş oldu. Bu aşamada bir de satanizmin tarihi geçmişi üzerinde kısaca durmak yerinde olacaktır.

Satanistler Ortaçağ ve sonrasında Kabalistler, Gül-Haçlar gibi gizemli örgütler ve büyü tarikatları ile birlikte anıldılar. Modern satanizm olarak adlandırılan ve günümüzde etkin olan satanizm ise 1960'larda Amerika'nın California eyaletinde ortaya çıktı. Anton Szandor LaVey adlı kişi 1966 yılında 'Church of Satan' (Şeytan Kilisesi)'ni kurduğunu açıkladı. Ancak LaVey'den çok daha önce, 1900'lerin başında yaşayan Aleister Crowley günümüzdeki satanizmin ilk temellerini atmıştı. 'Büyük Canavar' (The Beast 666) lakabı ile anılan Crowley, yaptığı büyüler ve hayvanların katledildiği, uyuşturucunun yoğun olarak kullanıldığı kanlı ayinleriyle ünlü idi.








Sağdaki resimde Gül-Haçlar'ın ritüellerinde giydikleri önlüklerden biri soldaki resimde bir başka ritüel kıyafeti. Sapkın törenlerin önemli bir parçası görülmektedir.





Crowley'nin felsefesinin temel noktasını, 'ne istiyorsan onu yap' düsturu oluşturuyordu. Bu felsefe, Crowley'e   göre şeytan tarafından kendisine yazdırılmış olan, The Book of Law (Kanun Kitabı) adlı kitapta ayrıntıları ile anlatılmaktaydı. Bu sapkın inanca göre insan, içinden geçen her ne ise, bunun neden olacağı felaketleri ve kötülükleri düşünmeden, onu hemen yapmalıydı. Örneğin canı taşkınlık istiyorsa her türlüsünü yapmalı, birine kızgınlık duyduysa öfkesini hemen dışa vurmalı, hatta içinden karşısındakini öldürmek geçiyorsa bunu hemen yerine getirmeliydi.

Toplumda dirlik ve düzen bırakmayacağı açıkça belli olan bu anormal fikirleri Crowley şu sözler ile savunuyordu:

Ben kutsal şeylere küfretmeyi, cinayeti, tecavüzü, devrimi istiyorum. İyi ya da kötü herhangi bir şeyi, yeter ki güçlü olsun.3

Kuşkusuz, güçlü olmanın kötü olmakla ve kötülükleri savunmakla sağlanacağını düşünen Crowley büyük bir yanılgı içindeydi. Çünkü kötülük herşeyden önce insanın kendisine zarar veren bir özelliktir. Bununla birlikte kötülüğe dayalı bir güç elde edilse bile bu güç her zaman için kısa süreli olmaya mahkumdur. Zulüm, haksızlık, vicdansızlık üzerine kurulu olan her sistem mutlaka yıkılmış, yenilgiye uğramıştır. Aleister Crowley'nin 'insan canı ne istiyorsa onu yapmalıdır' felsefesiyle anlatılmak istenen ise, insanın içinden geçen her türlü kötü düşünce, duygu ve kararları hiçbir sınırlama olmadan yerine getirmesidir. Diğer bir deyişle, nefsi insana ne emrediyorsa insanın ona uyması, nefsine hakim olmayı bırakması anlamını taşır.








Satanizmin tarihi Ortaçağ'ın sapkın büyü ve masonik tarikatlarına kadar uzanmaktadır. Bu tarikatlardan biri de ünlü Gül-Haç tarikatıdır. Pek çok sapkın tören ve ritüelin yapıldığı Gül-Haç tarikatının en belirgin özelliklerinden birisi de şeytana tapanlarla olan yakın ilişkisidir.





Bu da son derece tehlikeli bir durumdur. Allah Kuran'da insanın nefsinin sürekli olarak kötülüğü emrettiğini (Yusuf Suresi, 53), ancak aynı zamanda insana bu kötülükten nasıl korunup sakınacağının da ilham edilmiş olduğunu bildirir. (Şems Suresi, 8) Ayrıca Kuran'da, "... Kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o (şeytan) çirkin utanmazlıkları ve kötülüğü emreder..." (Nur Suresi, 21) ayetiyle buyurulduğu üzere, şeytanın da asıl amacı insanları kötülüğe sürükleyebilmektir. Şeytanın kullandığı en önemli silahlardan birisi insanın kendi nefsidir. Nefis sürekli kötülüğü emrettiği için, nefsine ve şeytana uyan kişi büyük bir yıkım içindedir. İnsanın kurtuluşu ve mutluluğu ancak nefsinin emrettiklerinden sakınması ve kayıtsız şartsız vicdanına uyması ile mümkündür. Kötülüğe uyarak kurtuluşa ereceklerini sananların sonu ise korkunç bir hüsrandır:

O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp-anlar. Görebilenler için cehennem de sergilenmiştir. Artık kim taşkınlık edip-azarsa ve dünya hayatını seçerse, şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir. (Naziat Suresi, 35-39)

Gerçekte satanizm kişinin kendi benliğini neredeyse ilahlaştırdığı, kendi istek ve arzularını hayatın tek amacı haline getirdiği bir felsefedir. Bu anlamda satanizm hümanist felsefeye de yakınlık gösterir. Bu noktada, hümanizmin çoğu kişinin düşündüğü gibi, 'sevgi, barış, kardeşlik' gibi mesajlar içeren bir felsefe değil, 'insanlık' kavramını insanlar için tek amaç ve odak noktası haline getiren din dışı bir akım olduğunu hatırlatmak gerekir. Hümanizm, kendi savunucuları tarafından da açıkça ifade edildiği gibi, ateist bir akımdır. Hümanizme göre 'evren ve insan yaratılmamıştır', 'insan kendi başına var olmuştur' ve 'kimseye karşı sorumlu değildir'. 'Asıl olan insanın kendisidir ve insandan daha önemli hiçbir varlık yoktur'. Dahası hümanizme asıl egemen olan 'faydacılık' düşüncesidir. Buna göre insan dünyaya bir kere gelmiştir ve burada ne kadar fayda sağlayabilirse o kadar karda olacaktır. O zaman insanın tavır ve tutumlarını belirleyen ana öğe de kendi istek ve tutkuları olmalıdır. Ancak tüm bu düşünceler insanlığı büyük bir felakete sürükleyecek görüşlerdir. Öncelikle evren hümanistlerin iddia ettiği gibi, kör tesadüflerin eseri değildir. Evreni üstün güç ve kudret sahibi olan Allah yaratmıştır. Ve insan da, "Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat Suresi, 56) ayetiyle buyurulduğu gibi kendisini yoktan var eden Rabbimiz'e karşı kul olmakla, O'nun emrettiği ahlakı göstermekle yükümlüdür. Şu gerçek unutulmamalıdır ki, insanlara gerçek huzuru ve mutluluğu getirecek tek ahlak Rabbimiz'in Kuran'da emrettiği ahlaktır. Din ahlakından uzak durup, hümanizm gibi ideolojilerin etkisi altında kalanların savunduğu fikirler neticesinde ortaya yalnızca kendi çıkarlarını düşünen, acımasız, vefasız, sevgisiz, merhametsiz bireyler çıkacaktır.

Görüldüğü gibi, hümanizm insanlık için son derece tehlikeli görüşlere sahiptir. Hümanizmi fikri dayanaklarından biri olarak kullanan satanizm ise, çok daha sapkın ve tehlikeli bir bakış açısı geliştirmiş, şiddeti, öfkeyi, kanı ve vahşeti temel değeri haline getirmiştir.

Şeytan kilisesi










Günümüz satanizminin kurucusu olarak kabul edilen Anton LaVey ve sapkın kitapları.





Aleister Crowley'nin ardından Anton Szandor LaVey, günümüzdeki satanizmin kurucusu olarak ortaya çıktı. Büyü ve esrarengiz ritüellere duyduğu yoğun ilgi ile tanınan LaVey önceleri, Hristiyanlığa karşı çıkan 'Magic Circle' (Büyü Dairesi) isimli bir grup oluşturdu. Daha sonra içinde ünlü 'dokuz şeytani ilke'nin de bulunduğu Satanic Bible (Şeytan İncili)'ni yazdı ve oluşturduğu grubu 'Şeytan Kilisesi' olarak adlandırdı. Bu kilisenin görüşleri, yine Anton Szandor LaVey tarafından yazılan The Satanic Rituals, The Satanic Witch, The Devil's Notebook ve Satan Speaks (Şeytan Ritüelleri, Şeytani Cadı, İblis'in Defteri ve Şeytan Konuşuyor) isimli kitaplara dayanmaktadır. Yalnız Kuzey Amerika'da yaklaşık 10 bin takipçisinin olduğu tahmin edilen Şeytan Kilisesi, son derece sapkın görüşlere sahiptir. Amerika Dinler Ansiklopedisi'nde LaVey'in sapkın dini şöyle anlatılır:

LaVey'in satanizm uyarlamasındaki temel temalar, belirli bir kiliseye ait olmama ve insanın fiziksel ya da zihinsel yapısından zevk almadır. Şeytan, insanın bir tür hayvan olduğu fikrini ve fiziksel ve zihinsel zevk almanın başını çeken günahı temsil eder. LaVey'e göre şeytan bu değerlerin kaynağını temsil etmektedir. Ritueller, geleneksel büyü ayinlerinde olduğu gibi psikokinetik güç üzerinde odaklanan eylemler olarak düşünülür. Satanik felsefe Aleister Crowley'nin 'The Book of the Law' (Kanun Kitabı) kitabındaki öğretilerine oldukça yakındır. Her insan kendi kurallarına göre yaşıyor olarak kabul edilir.4

Kuşkusuz satanizmin temel ögelerinden biri din ahlakına ve bu ahlaka dair herşeye karşı olmasıdır. Üstelik bu karşıtlık yalnız fikri alanda kalmaz. Satanistler hem ateisttirler hem de her türlü dini değerle mücadele ederler. LaVey'in satanizmi de Hristiyanlıkla mücadeleyi asıl hedef olarak görmektedir. LaVey din düşmanlığını şu şekilde ifade eder:

Satanizm yalnızca ateist bir oluşum değil, aynı zamanda, anti-teistik (Allah'a karşı) bir oluşumdur. İnsanoğlu hızla bu evreni kirletmektedir; varlık sebebi olarak dini görmek artık kabul edilebilir bir durum değildir... Hayatta kalabilmek için 2000 yıldır süregelen bu pasifliği ve ölüm tutkusunu yıkmalıyız. Hemen uygulanabilecek realistik çözümler var önümüzde. Hristiyanlık her zaman olduğu gibi, ilerlemenin önündeki en büyük engel olarak duruyor.5

Dikkat edilirse LaVey'in bu sözleri 19. yüzyılda gelişen materyalizm kaynaklı dünya görüşü ile büyük paralellik göstermektedir. Ve bu durum, dinin toplum hayatından çıkarılmaya çalışılmasının ne kadar büyük bir tehlike olduğunu ve böyle bir girişimin toplumları ne büyük felaketlerin içine ittiğini bir kere daha bizlere göstermesi açısından ibret vericidir. Dinin olmadığı yerde her türlü sapkınlığın ve vahşetin yaşanacağı, Allah korkusunu bilmeyen insanların kan dökmekten zevk alan birer canavara dahi dönüşebileceği satanizm örneğinde en çarpıcı şekilde görülmektedir. Bugün başta gençler olmak üzere pek çok insan satanizm belasının içine sürükleniyorsa, bunda din dışı bir yaşamı öngören ideolojilerin doğrudan payı vardır. Bu nedenle, 'kötülüklerin özgürce ve sınırsızca yaşanmasını' savunan, 'kural tanımazlığı ve kanunsuzluğu' temel ilke haline getiren, ahlaki her türlü değere savaş açmış olan satanizmin öngördüğü yaşamı ele almadan önce, satanizmin ideolojik bağlantılarını incelemekte fayda vardır.








Satanizm her ülkede farklı isimler altında faaliyet göstermektedir. Bunlardan biri de Yezidiliktir. Mezopotamya'nın en eski batıl dinlerinden biri olan Yezidilikte, Meleke Tavus'a -yani şeytana- tapılmaktadır. Yaklaşık 200 bin kişi oldukları tahmin edilen Yezidiler, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'nin doğu bölgesinde, Almanya, Gürcistan ve Ermenistan'da yaşamaktadırlar. "Ş" ve "t" harfleri ile başlayan kelimeleri kullanmayan Yezidiler, taptıkları şeytanın adını hiç anmazlar. Onlar için şeytanın adı, Meleke Tavus'tur. Bu sapkın dine göre Ay, Güneş ve yıldızlar da kutsaldır. Yezidilerin Kitabu'l-Cilve (Vahiy Kitabı) ve Mushafu'r-Reş (Kara Kitap) olmak üzere iki sözde kutsal kitabı vardır.

Yezidiliğin temel ilkeleri bu iki kitaptan kaynaklanmaktadır. Ahiretin varlığına inanmayan Yezidilerin, günah kavramı da oldukça sapkındır. Okumak, yazmak, hayvanları ehlileştirmek gibi şeyler günah sayılmaktadır. Bu garip inanca göre, bir Müslümanın şeytandan Allah'a sığındığını işiten Yezidi onu öldürmelidir. Bunu yapamıyorsa intihar etmelidir. Bu davranışıyla kendisini Meleke Tavus'a kurban etmiş olur. Eğer bunu da yapamıyorsa, bu günahtan kurtulabilmek için bir hafta oruç tutmalıdır. Bütün bu bilgiler göstermektedir ki, batıl olduğu aşikar olan bu dine uyanlar büyük bir yanılgı içindedirler.





Satanizm: Ateist ve materyalist bir din










Materyalist ve ateist düşüncenin eseri olan satanist ahlak, herkesin yalnızca kendi menfaatini düşündüğü, yardımseverliğin ve fedakarlığın göz ardı edildiği bir toplum hayatı öngörür.





Satanizm, insanların içinde bulundukları manevi boşluğun sonuçlarından biridir. 19. yüzyılda gelişen ve dünyayı yalnızca maddi değerler bütünü olarak gösteren düşünce ve akımların hepsi, insanları büyük bir manevi boşluk içine itmiştir. Bu tarihe kadar dini değerler toplumun ayrılmaz birer parçası iken, bu tarihten itibaren toplumsal bir dönüşüm yaşanmış ve din ahlakı göz ardı edilmeye başlanmıştır. Hatta çoğu zaman manevi değerler bilinçli olarak toplum hayatından çıkarılmaya çalışılmıştır. 19. yüzyılda filizlenen akımların en önemli ortak noktalarından biri din ahlakına ve iman edenlere karşı olmaları ve Allah korkusu olmadan da ahlak olabileceğini savunmalarıdır. Ancak din ahlakının toplum hayatından çıkarılması büyük bir boşluğa neden olmuş, Allah korkusu olmadan ahlak olmasının ise asla mümkün olamayacağı yaşanan tecrübelerle ispatlanmıştır.

Bu boşluk içinde insanlar için neyin iyi neyin kötü olduğuna dair değerler de anlamını yitirmeye başlamış, büyük bir kavram kargaşası gündeme gelmiştir. Yalnızca varlıklı ve iyi bir yaşam sürmek, daha çok kazanmak ve daha çok tüketmek, bunun için gerekiyorsa diğer insanları ezmek ve sömürmek gibi telkinlerin etkisi altında kalan toplumlarda bir müddet sonra, sadece kendisini düşünen, fedakarlığı bir tür saflık olarak değerlendiren, ancak çıkarlarıyla uyuştuğu müddetçe iyilik yapan insanlar kabul görmeye başlamıştır. Tüm bunlar insan ruhunun en önemli özellikleri ve en temel ihtiyaçları olan sevgi, merhamet, şefkat, dostluk, sadakat, vefa gibi erdemlerin unutulmasına, iyiliğin yerini kötülüğün almasına neden olmuştur. Bu durum, din ahlakına karşı olan çevreler tarafından özel olarak planlanmış, manevi değerlerin ortadan kaldırılması ile suni olarak böyle bir ortam oluşturulmuştur.








Satanizmin batıl inanışlarına göre, kötülük insanın doğasında vardır ve insan kimseye karşı sorumlu değildir. Eğer sorumluluk yoksa, insanın kötülüğü engellemesi için de bir neden kalmamaktadır. Bu vahşi anlayışın yaygınlaşması ise, çatışmaların, zulmün, acının, acımasızlığın hakim olması demektir.





İşte bu toplumsal değişim süreci sonunda ortaya çıkan en tehlikeli akımlardan birisi satanizmdir. Satanizm bu dönemde gelişen materyalist ve ateist akımların bir ürünü olarak çıkmış, vahşetin ve sapkınlığın bu felsefeler tarafından nasıl olağanlaştırıldığının en önemli örneklerinden birisi olmuştur. Dikkat edilirse, bu akımlar tarafından savunulan değerler ile satanizmin öne sürdüğü iddialar birbiri ile tam bir uyum içindedir.

Materyalizm ve ateizm herşeyin bu dünyadan ibaret olduğunu, yaşam sona erdiğinde ise herşeyin yok olacağını öne sürmektedir. Buna göre insanlar hiçbir şeye karşı sorumlu değildir. Eğer sorumluluk yoksa, insanın kötülüğü engellemesi için de bir neden kalmamaktadır. Oysa bu, insanın kendi kendisini kandırmasından başka bir şey değildir. Tüm kainatı ve insanlığı üstün ve güçlü bir Yaratıcı olan Allah yaratmıştır ve her insan Yaratıcımıza karşı sorumludur. İnsanın dünyadaki varlığı belli bir süre ile sınırlıdır. Bu süre dolduğunda herkes ölüm ile karşılaşacak, ölümünün ardından da her insan yaşamı boyunca geçirdiği her anın hesabını vermek üzere Rabbimiz'in huzuruna çıkacaktır. Sorumsuz olduklarını ve hesap vermeyeceklerini düşünerek yaşamlarını sürdürenler ise o gün büyük kayıpta olacaklardır.

Satanizmin materyalizmden ve ateizmden nasıl etkilendiğini anlamak için satanist gruplar tarafından yayınlanan eserlere bakmak yeterli olacaktır. Örneğin Şeytan Kilisesi'nin yayınladığı yazılara baktığımızda bu grubun üyelerinin birer ateist olduklarını görürüz. Bununla birlikte satanistler materyalisttirler, sadece maddenin varlığına inanırlar. Satanistlerin büyük çoğunluğu Allah'ın varlığını inkar ettikleri gibi, tüm metafizik varlıkları (örneğin melekleri) da inkar ederler. Dolayısıyla bu kişiler aslında şeytanın varlığına da inanmazlar. İsimleri "şeytana tapanlar" olmasına rağmen, şeytan diye bir varlığı kabul etmemektedirler. Onlara göre şeytan, din düşmanlığının bir sembolüdür. Şeytan Kilisesi tarafından yayınlanan 'A Description of Satanism' (Satanizmin Bir Tanımı) adlı dokümanda, şu görüşler ifade edilmektedir:

Satanizm aynı Budizm gibi ateist bir dindir. Eylemlerimiz nedeniyle kendisine hesap vereceğimiz bir merci yoktur. Satanistler, kutsal kitabın kutsallığına, meleklere, cennet ve cehenneme, kutsal kitapta anlatılan şeytana, kötü ruhların, iyi ruhların ve cinlerin varlığına inanmazlar. Materyalizm ve realizm, satanistin başta gelen emirleridir. Satanizm ateisttir. Biz aslında otodeistiz, yani kendimize tapıyoruz. Satanizm dinin zıttıdır, yani dinsizliktir.6








Satanist telkinlerin insana yaptığı tahribatın en önemli göstergelerinden birisi, bu sapkınlığa kapılanların iğrenç yaşamlarıdır.





Yine Şeytan Kilisesi yayınları arasında yer alan 'Feared Religion' (Korkulan Din) başlıklı bir yazıda ise satanistlerin gerçek inancı şöyle açıklanmaktadır.

Satanistler doğaüstüne inanmazlar; Allah'ın da şeytanın da varlığına iman etmezler. Satanist için, insan kendisinin asıl tanrısıdır. Şeytan kendi hayvansal ve kibirli doğasına göre yaşayan insanın sembolüdür. Şeytan kendisine tapınılacak bilinçli bir varlık değil, daha ziyade her insanın içinde bulunan ve tek bir dokunuşla harekete geçecek olan potansiyel güçtür.7

The Washington Post gazetesinde satanistlerle ilgili verilen bir haberde de LaVey'in satanizmi anlatılırken, LaVey grubunun şeytanın varlığına inanmadıkları, şeytanın kendisine tapmadıkları vurgulanmaktadır. LaVey'e göre şeytan, 'insanın şehvetli, açgözlü, intikam alıcı doğasının' diğer bir deyişle tüm egosunun bir sembolüdür.8 Dikkat edilirse, satanizmin temelinde insanın doğasını vahşi ve acımasız olarak görmek vardır. Oysa acımasızlık, vahşet, şiddet, açgözlülük, bencillik, intikam almak gibi özellikler insanın değil, nefsin özellikleridir ve daha önce de belirttiğimiz gibi, her insan bunlara engel olabilecek vicdan ve iradeye sahiptir.








LaVey, insanın sözde 'hayvani doğasına' göre yaşaması gerektiğini savunmaktadır.





Satanistlerin insan doğası hakkındaki bu iddialarında bu kadar ısrarcı olmalarının asıl nedeni ise, Darwin'in evrim teorisinden fazlasıyla etkilenmiş olmalarıdır. Sözde bilimsel bir teoriymiş gibi sunulan bu dogma, insanlığa felaket getiren pek çok akıma olduğu gibi satanizme de fikri dayanak oluşturmaktadır. Nitekim üstteki alıntıda yer alan bir ifade oldukça dikkat çekicidir: "Kendi hayvansal ve kibirli doğasına göre yaşayan insan"... Bu ifade bir anlamda satanizmin özünü temsil eder. Satanistlerin sapkın görüşlerine göre, insan evrim sonucunda ortaya çıkmış bir hayvan türüdür ve hayvanca yaşamalıdır. Satanizm savunucularından Rick Hall, 'Satan Really Wants You' (Şeytan Gerçekten Seni İstiyor) başlıklı makalesinde, bir yandan satanik materyalizmi tarif ederken bir yandan da Darwinizm ile satanizm arasındaki ilişkiyi şöyle vurgular:

Satanik felsefenin materyalizmi, fiziksel varlıktan farklı ya da daha üst olan her türlü manevi değeri reddeder... LaVey bir elitistti ve bir Sosyal Darwinistti.9

Satanistlerin kavrayamadığı bir diğer önemli gerçek de insanın 'doğasının kibirli' diğer bir deyişle hayvani olmadığıdır. Allah insana Kendi ruhundan üflemiş ve onu en güzel biçimde yaratmıştır. İnsan ruhu hassas bir yapıya sahiptir ve merhametten, şefkatten, sevgiden, incelikten, insaniyetten, dostluktan zevk alacak şekilde yaratılmıştır. İnsanı kötülüğe ve acımasız olmaya teşvik eden unsur, şeytan tarafından yönlendirilen nefsin sesidir. Ve nefse uymak insanı korkunç belaların içine iter.

Satanizm ve Darwin'in evrim teorisi










Tüm yaşamın 'kör tesadüflerin' eseri olduğu iddiasında bulunan Darwin'in akıl ve mantık dışı öğretisi, satanizm dahil olmak üzere pek çok sapkın akımın yayılmasına neden oldu.





Satanizm konusunda araştırma yapan bir kişinin karşılaşacağı en önemli verilerden birisi, bu felsefenin yukarıda belirttiğimiz gibi Sosyal Darwinizm ile olan birebir ilişkisi olacaktır. Satanistlerin öngördüğü toplum hayatını şekillendiren, hayata bakış açılarının temelini oluşturan unsur Darwinizm'dir ve bu pek çok satanist tarafından açıkça ifade edilir. Satanistlerin koyu birer Darwinizm savunucusu oldukları pek çok yayında da vurgulanan bir gerçektir. Satanizm üzerine yaptığı araştırmalar ile tanınan Rusya Pomor Üniversitesi'nden Dr. Roald Kristiansen'in satanizm tarifi bunlardan biridir:

Satanizmi en iyi şekilde tarif etmek istersek satanizm, Hristiyanlığı baş düşman olarak gören ateistik Sosyal Darwinizm'in en radikal halidir. Satanizmde asıl olan, doğa üstü kötü bir varlıkla ilişki kurmaya çalışmak değil, yaşam mücadelesinde ayakta kalabilmek için kişinin içindeki özellikleri geliştirmeye çaba harcamasıdır. Bu özelliklerin gelişimi için büyüsel ritüeller yapmak gerekir.10

Şeytan Kilisesi'nin kurucusu Anton LaVey ile ölümünden kısa bir süre önce röportaj yapan MF dergisi ise, LaVey'in en önemli özelliğinin Sosyal Darwinizm'i kitlelere yayması olduğunu şu sözlerle dile getirmektedir:








Satanistler için kan dökmek, kötülük yapmak, insanlara zarar vermek, toplum düzenini bozmak son derece olağan davranışlardır. Satanistler böyle bir ahlakın neden olacağı ortamdan kendilerinin de büyük zarar göreceklerini düşünemeyecek kadar akılsızdırlar.





Anton LaVey, 1960'ların sonunda hippilikten ve Hristiyanlığın monoton ahlaki değerlerinden sıkılan bireyler için, Sosyal Darwinizm ideolojisini ve pozitif düşünceyi anlaşılabilir bir forma sokarak yeni bir yol oluşturmuştu.11

Elbette satanistlerin, Hristiyanlığın değerlerini monoton gibi görmelerinin nedeni kendi yargılarındaki anormalliklerden kaynaklanmaktadır. Çünkü satanistler için monotonluğu kırmak; kan dökmek, kötülük yapmak, insanlara zarar vemek, toplum düzenini bozmak anlamlarındadır. Bu nedenle de din ahlakının huzuru, güvenliği ve barışı emreden değerleri, satanistler tarafından -din ahlakının erdemlerini kavrayamadıkları ve yaşayamadıkları için- bu şekilde değerlendirilebilir.

Şeytan Kilisesi yayınları arasında yer alan 'Feared Religion' (Korkulan Din) başlıklı yazıda yer alan "Satanizm, insanın bir hayvan olarak kabul edilmesi için vardır"12 maddesi de satanizmin, Darwinist dünya görüşünü toplumlara yaymayı en önemli hedeflerden biri olarak gördüğünü göstermesi açısından dikkat çekicidir. Şeytan Kilisesi'nin akıl ve mantık dışı görüşlerini içeren bir diğer önemli bildirisi olan 'The Nine Satanic Statements' (Dokuz Şeytanı İlke)'nin yedincisi ise şöyledir:

Şeytan insanı herhangi bir hayvan olarak tanımlar. Bu hayvan bazen, diğer dört ayak üzerinde yürüyen hayvanlardan daha iyi, bazen de daha kötüdür.13

"Sadece şehvetine göre yaşayan vahşi hayvan"










Satanizm, insanın sadece vahşi duygularına göre yaşayan bir tür hayvan olduğunu iddia eder. Bu sapkın iddiaya göre, eğer insan bir tür hayvansa, bu durumda doğadaki vahşi hayvanlar gibi insanların da sürekli birbirleri ile çatışmaları olağandır.





Şeytan Kilisesi'nin tüm yayınlarında insan için ısrarla "carnal beast" terimi kullanılmaktadır. Bu kelimenin Türkçe karşılığı "sadece şehvetine göre yaşayan vahşi hayvan" demektir. Satanist rahip Peter Gilmore'un da ifadesi ile 'insan bir hayvandır ve hayvan gibi davranmaya mecburdur.' Satanistlerin, insanlar arasındaki ilişkilere ve insanın diğer canlılara karşı olan tavrına bakış açılarının altında işte bu sapkın mantık vardır: İnsan bir tür hayvandır ve hayvanca tavırlar göstermekten çekinmemelidir. Örneğin satanistler tecavüzü haklı görürler, çünkü onlara göre doğada vahşi hayvanlar arasında tecavüz meşrudur. Satanistlere göre bir kişinin canına kıymak da aynı şekilde son derece olağandır, çünkü doğada hayvanlar arasında acımasızca bir var oluş mücadelesi süregelmektedir. Hayvanları acı çektirerek öldürmek de aynı mantığın ürünüdür. Eğer insan "carnal beast", yani sadece şehvetine göre yaşayan vahşi hayvansa, bunun gereğini yapmaktan sakınmasına gerek yoktur. Satanistlere göre, hayvanca yaşam sonuna kadar desteklenmeli ve savunulmalıdır. Hayvani duygularla hareket eden insanların oluşturduğu toplumun nasıl olacağını tahmin etmek ise hiç de zor değildir. Bu durumda, böyle bir mantıkla yola çıkan insanların dehşet dolu suçlar işlemelerinin, karanlık bir iç dünyaya sahip olmalarının, dengesizlikler sergilemelerinin garipsenmemesi gerekir.

Peki satanistler insanın "sadece şehvetine göre yaşayan vahşi hayvan" olduğu inancına nereden kapılmışlardır? Bu sorunun tek bir cevabı vardır: Evrim teorisi. Satanizm hakkında hazırladığı tezde Dr. Roald Kristiansen'in bu karanlık dini tarif ederken kullandığı 'bir tür Sosyal Darwinist din' tanımı, evrim teorisinin satanizmin fikri yapısı içindeki yerini vurgulaması açısından dikkat çekicidir:

Satanizm, en güçlülerin zayıflar üzerindeki hakimiyetini savunan, çünkü ancak bu yolla insanlığın biyolojik bir tür olarak ilerleyebileceğine ve doğal ve sosyal evrimdeki liderlik rolüne sahip çıkabileceğine inanan bir tür Sosyal Darwinist 'din' olarak kabul edilebilir.14

'A Description of Satanism' (Satanizmin Tarifi) başlıklı yazıda ise, satanizmin temel dayanak noktaları, dünya görüşü ve satanizmin Darwinizm'in ayrılmaz bir parçası olduğu şöyle ifade edilmektedir:








Allah'ın varlığının bilincinde olan kişiler, insanın bir hayvan olduğu yalanına inanmaz, çatışma ve kargaşa dolu bir yaşamı değil sevgi ve şefkatin hakim olduğu bir toplum düzenini savunurlar.





Bizim prensiplerimize göre, tüm insanlar ve hayvanlar ortak ve basit bir biyolojik kaynaktan gelmektedir. Aslında SATANİZM, İNSANLARIN GELİŞMİŞ BİRER HAYVANDAN BAŞKA BİR ŞEY OLMADIKLARINA İNANMAKTIR. Şans eseri evrimleşmemiz ve hayatta kalmamız dışında, yaratılışta hiçbir özel yerimiz yoktur... Satanistler kendilerini (ve tüm insanları) hayvanlar olarak tanımlar ve Allah'ın kendilerine ruh verdiği insanlar olarak görmeye karşı çıkarlar...15

Satanistlerin bilimsel olarak tamamen çökmüş, yanlışlıkları ve çarpıklıkları deşifre olmuş olan evrim teorisini böyle ısrarla savunmaları dikkat çekicidir. Oysa gelişen bilimin tüm dalları yaratılışın inkar edilemez bir gerçek olduğunu ortaya koymaktadır. İdeolojik kaygılarla Darwinizm'e bağlılık gösterenler büyük bir sapmanın içindedirler. Darwinizm bir daha ayağa kalkamayacak şekilde yıkılmış ve tarihin sayfaları arasına gömülmüştür.

Kainatı ve kainatta bulunan tüm varlıkları Allah yaratmıştır. Hiçbir şey kör tesadüflerin eseri değildir. Yaratılışın delilleri evrenin pek çok noktasında açıkça görülürken, evrendeki kusursuz dengenin ve mükemmeliğin kör tesadüflerin eseri olduğunu iddia etmek büyük bir cahillikten başka bir şey değildir. Böylesine sapkın bir inanışa da ancak satanistler gibi, hastalıklı zihinleri olan kişiler sahip çıkabilir.

Darwinist yaklaşımın sonucu olarak, satanistler tüm insanların eşit olduğuna inanmazlar. Onlara göre bazı insanlar zaman içinde diğerlerine göre daha fazla evrimleşmiş ve bazıları da evrim tablosunun alt basamaklarında kalmışlardır. Bu inanç, ilerleyen satırlarda da göreceğimiz gibi, satanizm ile faşizm arasında doğal bir yakınlığa neden olmuştur. Ancak satanizm faşizm gibi yalnızca toplumlar ve ırklar arasında bir farklılığı savunmakla kalmaz, aynı ırk ve toplum içinde de bazı insanların diğerlerine göre daha üstün olduğunu savunur. Buna göre kötülüğün gücünü kavramış ve buna inanmış olanlar diğerlerine göre daha üstündür ve onlara diledikleri gibi davranma hakkına sahiptirler.

Tüm bu bilgilerin gösterdiği gibi satanizm, evrim teorisini merkezine yerleştirmiş ateist bir dindir. Evrim teorisi insanın bir hayvan türü olduğunu savunmakta, satanistler ise buna göre davranış ve düşünce kalıpları geliştirmektedirler. Evrim teorisini savunan biyologların, filozofların ve düşünürlerin kitaplarına baktığınızda, orada da yukarıda verdiğimiz satanist makalelerde yer alan cümleleri neredeyse birebir görebilirsiniz. Örneğin az önce alıntıladığımız satanist ifadelerin bir benzerlerini, Richard Dawkins, Stephen J. Gould, Daniel Dennett, Carl Sagan gibi Darwinist ve ateist düşünürlerin kitaplarında da bulmak mümkündür. Onlar da insanları bir tür gelişmiş hayvan, hayatı ise bir mücadele alanı olarak görmekte, ancak güçlü olanların ayakta kalabileceklerini ifade etmekte yani insanın doğasını satanistlerin kendilerini tanımladıkları şekilde açıklamaktadırlar.








Satanistlerin cahil yorumlarından birisi de kötülüğün kendilerini güçlü kılacağına inanmalarıdır. Oysa kötülük hiçbir zaman insanı üstün kılmaz, tam tersine insanı içinden çıkılamaz felaketlerin içine iter.





Örneğin 'Meet My Cousin the Chimpanzee' (Kuzenim Şempanze ile Tanışın) başlıklı yazısında, ünlü evrimci Richard Dawkins uzun uzun insanların atasının maymunlar olduğu saçmalığını anlatır ve şunları söyler:

Maymunlara benzediğimizi kabul ediyoruz, ancak gerçekte maymun olduğumuzun çoğu zaman farkında değiliz… Şempanzeleri, gorilleri ve orangutanları kendine dahil eden ama insanları dışarıda bırakan tek bir doğal sınıflandırma dahi yoktur… Kendimiz de dahil olmak üzere yaşayan tüm büyük maymunlar, aile-çocuk bağı ile birbirine bağlıdır.16

Ateşli bir evrim savunucusu olan Stephen Jay Gould ise Darwin ve Sonrası adlı kitabında, “Acımasızlık, saldırganlık, kısaca genel kötülük, maymunsu atalarımızdan bize kalan prangalardır” düşüncesini savunur.17 Bir başka yazısında, insanlığın ve evrenin kör tesadüflerin eseri olduklarını şöyle iddia eder:

Bugün buradayız, çünkü bir grup tuhaf balık yüzgeçlerini kara hayvanlarında olması gereken ayaklara çevirebilecek anatomiye sahiptiler; çünkü dünya buz çağında tam anlamı ile hiçbir zaman donmadı; çünkü bundan çeyrek milyon yıl önce Afrika'dan çıkan küçük ve zayıf canlılar bugüne kadar ayakta kalmayı başardırlar. Tüm bunlar için daha yüce cevaplar arayabiliriz, ama böyle bir cevap yoktur.18

Görüldüğü gibi bilim adına ortaya çıkan bu kişilerin öne sürdükleri bilim ve akıl dışı iddialar, satanizm gibi pek çok sapkın ideolojiye fikri zemin oluşturmaktadır. Bu kişiler ısrarla söz konusu çarpık düşünceleri savunarak, tüm insanlığı boyutları çok geniş çaplı felaketlerin içine sürüklemektedirler. Oysa evreni ve insanı Allah üstün bir sanat ile yaratmıştır. Her insan kendisini yaratan Allah'a karşı sorumludur. Bu apaçık bir gerçektir. Bu gerçekten kaçmaya çalışanlar, bunun için akılsızca yalanlar öne sürenler ise ölümleri ile birlikte ne kadar büyük bir hatanın içinde olduklarını kavrayacaklardır.

Satanistlerin hayal ettiği Sosyal Darwinist toplum










Satanistlerin hayal ettiği toplum, zayıfların, güçsüzlerin, ihtiyaç içinde olanların ezildiği ve ölümlerine terk edildikleri bir toplumdur.





Evrim teorisinin öngördüğü "insan bir hayvandır" sloganını felsefelerinin temeli olarak alan satanistler, insanların hayvanca yaşadığı ve davrandığı bir dünya kurma özlemi içindedirler. Satanizme göre ideal toplum düzeni tamamen Darwinist değerlerin hakim olduğu bir toplumdur. Hayal ettikleri bu dünyanın temel kuralı, 'güçlüler zayıfları ezer' prensibidir. Satanizmin çarpık inancına göre her insan, varlığını devam ettirebilmek ve 'yaşam mücadelesinde' başarılı olabilmek için kendini geliştirmek ve 'evrimsel' olarak ilerletmek zorundadır. Bunu başaramayan kişi yalnız bırakılarak, yok olmaya terk edilmelidir. Aynı kural sosyal alanda da geçerlidir. Bunu başaramayan toplumlar, kültürler ve milletler de yok olmayı kabul etmelidirler. Tam anlamı ile Sosyal Darwinist bir ideoloji olan satanizme göre nüfus planlamasının en etkili yolu da zayıf olanların yok oluşunu kabullenmekle sağlanacaktır.19

Şeytan Kilisesi rahiplerinden yazar Burton H. Wolfe 1976 yılında yayınlanan Şeytan İncili'nin önsözünde satanizmin hayat görüşünü şu şekilde açıklar:

Satanizm küstah, bencil ve acımasız bir felsefedir. Bu felsefe, insanların doğuştan bencil ve şiddete eğilimli varlıklar olduğu, yaşamın Darwin'in 'hayatta kalma mücadelesi'nden ibaret olduğu ve yalnızca en güçlülerin hayatta kaldığı fikrine dayalıdır. Yeryüzünün ise -şehirleşmiş toplumlar da dahil olmak üzere- balta girmemiş ormanlardakine benzer,  bitmek bilmez bir rekabeti kazanmak için savaş verenler tarafından yönetilmesi gerektiği inancına dayanır.20

Wolfe'un da söylediği gibi satanizmin öngördüğü hayat şekli 'çatışmaya, rekabete, şiddete, bencilliğe, acımasızlığa' dayalıdır. Şeytan Kilisesi'nin 'baş rahip'lerinden Peter H. Gilmore da bunu açıkça ifade eder:








Satanist ahlak, fakirlere ve muhtaçlara yardım götüren her türlü programın sona ermesini gerektirir. Satanistlerin sapkın değerleri, zayıf olanın elimine edilmesini savunur.





Günümüzde satanizmin gerçekte ne olduğuna birlikte bakalım: Elitizme (seçkinlerin iktidarına) ve Sosyal Darwinizm'e dayanan, yeteneklilerin akılsızlar üzerinde hakimiyetinin yeniden kurulmasını savunan... ve son iki bin yıldır insan türünün evrimini aksatmış olan "eşitlikçilik" efsanesini kökünden kaldırmayı isteyen acımasız bir din...21

Peter Gilmore'un 'son iki bin yıl'dan kastı, Hristiyanlıktır. Hıristiyanlık öncesinde Avrupalı toplumlar putperest ya da ateist kültüre sahiptiler ve bu kültürlerin temel vasıflarından biri, insanların barbar, vahşi ve acımasız olmasıydı. Şefkat, merhamet, zayıflara yardım, insanlar arasında eşitlik ve adalet gibi İlahi dinlere ait olan ahlaki kavramlar, Hristiyanlık vesilesiyle Avrupa toplumları tarafından öğrenildi. İşte satanistlerin amacı, 'haklı olan güçlüdür' prensibine dayanan bu ahlaki kavramları tamamen ortadan kaldırmak ve bunun yerine 'güçlü olan haklıdır' prensibine dayalı Sosyal Darwinist bir dünya kurmaktır.

Nitekim Gilmore yazısının devamında bunu açıkça dile getirmekten çekinmez:

Satanistler insanlığın toplumsal yapısını farklı katmanlara ayrılmış şekilde görürler, dolayısıyla her insan kendi doğasal yetenekleri (veya bunların yokluğu) sonucunda farklı bir yere gelir. En güçlülerin hayatta kalması prensibi (satanistler tarafından) toplumun her düzeyinde savunulur; bireylerin ayakta kalması veya kaybetmesinde olduğu gibi, kendilerini ayakta tutamayan milletlerin bunun sonuçlarına katlanmasında da. Her düzeyde yapılacak her türlü yardım, bir menfaat karşılığı olmalıdır. Bu sayede, yani zayıfların Sosyal Darwinizm'in sonuçlarına katlanmalarına izin verilmesiyle, dünya nüfusunda önemli bir azalma olacaktır. Nitekim doğa her zaman için kendi çocuklarını güçlendirmek ve gerekirse ortadan kaldırmak için harekete geçmiştir. Bu acıdır, ama dünyanın gerçeğidir...22








Satanistlerin de savundukları Sosyal Darwinizm, Thomas Malthus'un fikirlerinden etkilenmiştir. Malthus'un zalim ve acımasız anlayışı ise, fakirlere temizliği tavsiye etmek yerine tam tersi alışkanlıklara teşvik etmeyi, şehirlerde sokakları daha dar yapmayı, daha fazla insanı evlere doldurmayı ve insanlara veba bulaştırmayı öngörür.





Gilmore'un bu makalesini yorumlayan Dr. Kristiansen, söz konusu ideolojinin pratikte uygulanması durumunda sosyal düzenin ve fakirlere ve yardıma muhtaç olanlara yardım götüren her türlü programın sona ereceğine dikkat çeker. Bu durumda yardım programlarının yerini, zengin ve güçlü olan bireylere amaçlarına ulaşabilmeleri için her türlü kolaylığın sağlanacağı uygulamalar alacaktır. Ve bu kurallara uymayan kişiler de uygun bir şekilde bu tavırlarının karşılığını alacak, örneğin toplumun önde gelenlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere çalışma kamplarında zorunlu işçi olarak kullanılacaklardır.23

Görüldüğü gibi satanizm ve satanizmin en önemli fikri dayanağı olan Darwinizm'in önerdiği toplum modelleri insanlığı büyük bir felakete sürükleyecek modellerdir. Allah'ın insanlara emrettiği ve Kuran'da bildirilen ahlak ise, toplumları her zaman için refaha, huzura ve barışa götürecek bir ahlaktır. Kuran ahlakının yaşandığı toplumlarda düşkünler ve ihtiyaç içinde olanlar korunup kollanır, tüm insanlara eşit davranılır, mazlumun hakkı her zaman korunur.

Günümüz satanizmi üzerinde büyük etkisi olan Aleister Crowley ise, kendisine şeytandan geldiğini iddia ettiği mesajlarda şunların bildirildiğini söylemiştir:

Bırak benim hizmetçilerimin sayısı az ve gizli olsun, onlar daha çoklarını ve bilinenleri yönetecekler... Toplumun dışında kalanlar ve ayakta duramayanlarla bizim bir işimiz olamaz, bırak onları kendi acizlikleri içinde ölsünler. Onlara acıma... Düşene acı duyma! Onlar beni hiç ilgilendirmez. Ben onlar için değilim. Onlara destek olma, destek olanlardan ve destek olunanlardan nefret ederim.24

Kısaca Şeytan Kilisesi şunu savunmaktadır: "Fakirlere, açlara, zayıflara yardım etmeyin, bırakın ölsünler. Bu, doğanın kuralıdır. Böylece nüfus azalır ve güçlüler daha fazla imkan elde ederler!" Satanist ideolojinin bu delice anlayışı ile kurulacak olan toplum düzeni vahşi bir orman hayatından farksız olacaktır.








Allah insanlara dostluğu, kardeşliği, yardımseverliği, fedakarlığı emreder. Allah korkusunun hakim olduğu toplumlarda ihtiyaç içinde olanlar hep korunup kollanır.





Bu zalim ve acımasız doktrin, aslında satanistlerin kendi buluşu değildir. Bu fikirleri ilk kez dile getiren kişi, 19. yüzyılda yaşamış olan İngiliz iktisatçı Thomas Malthus'tur. Malthus, 'An Essay on the Principle of Population' (Nüfus Prensibi Üzerine Bir Deneme) adlı kitabında, dünya nüfusunun artışını engellemek için, "fakirleri ve zayıfları korumaktan vazgeçilmesi gerektiğini" savunmuştur. 'Nazilerin Bilimsel Arka Planı' isimli makalede ise, Malthus'un popülasyon ile ilgili görüşleri ve 19. yüzyıl Avrupası'nın yöneticilerinin buna verdiği önem şöyle aktarılmaktadır:

19. yüzyılın ilk yarısında Avrupa'da yönetici sınıfın üyeleri, yeni keşfedilen 'nüfus artışı problemi'ni tartışmak ve fakirlerin ölüm oranlarını artırmak için, Malthus'un fikirlerini uygulama yöntemlerini planlamak üzere biraraya geldiler. Vardıkları sonuç özetle şöyleydi: "Fakirlere temizliği tavsiye etmek yerine onları tam tersi alışkanlıklara teşvik etmeliyiz. Şehirlerimizdeki sokakları daha dar yapmalıyız, daha fazla insanı evlere doldurmalıyız ve vebayı getirmeye çalışmalıyız. Ülkemizde köylerimizi durgun sulara yakın yapmalıyız, bataklıklarda yaşamayı teşvik etmeliyiz vs..."25

Malthus'un teorisi pek fazla uygulanmamış, ama bir başka teoriye yol açtığı için tarihe geçmiştir. Söz konusu teori, Darwin'in evrim teorisidir. Darwin, kendi teorisinin temel taşları olan, 'yaşam mücadelesi' ve 'güçlü olmayan bireylerin elenmesi' gibi kavramları Malthus'tan etkilenerek geliştirmiştir ve yazılarında da bunu açıkça belirtmiştir. Açıkça görüldüğü gibi, satanistlerin dünya görüşü Darwin'in teorisi ile aynı kaynaktan beslenmektedir ve her ikisinin de vardığı sonuç "Sosyal Darwinizm", yani Darwin'in teorisinin topluma uyarlanmasından başka bir şey değildir.

Bunun yanı sıra ahlaki değerlerin düşman olarak görüldüğü satanist bir ortamda, her türlü ahlaksızlık yaşanacak, hatta soygunlar, cinayetler teşvik görecektir. Çünkü bu cahilce felsefeye göre bunlar insanın doğasında olan ve karşı konulmaması gereken kötülüklerdir.

Oysa bunların hepsini Allah yasaklamıştır. Allah insanlara fakirlere yardım etmeyi, insanlara iyilikle davranmayı, ihtiyacı olanı koruyup kollamayı, yardımlaşmayı, kötülüğü iyilikle savmayı, sabretmeyi, yumuşak huylu olmayı, merhametli ve hoşgörülü davranmayı emretmiştir. Konuyla ilgili ayetlerden biri şöyledir:

Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nur Suresi, 22)

Allah'ın emirlerine göre yaşayan insanların oluşturduğu toplumlar, güzel ahlakın yaşandığı, herkesin birbirine sevgi ve saygı gösterdiği, birbirine merhamet ve şefkatle yaklaştığı toplumlar olur. Bu da topluma barış, huzur, sükunet ve güvenliğin hakim olmasını sağlar.

Satanizm ve faşizm










Faşizm de tıpkı satanizm gibi temel felsefesini Sosyal Darwinizm'e dayandıran, öfke ve kin dolu bir ideolojidir.





Daha önce de belirttiğimiz gibi satanistlerin Darwinizm'e duydukları yakınlık, faşizm ve satanizm arasında doğal bir ittifak gelişmesini sağlamıştır. Bilindiği gibi faşizm de tıpkı satanizm gibi temel felsefesini Sosyal Darwinizm'e dayandırır. Faşizme göre dünya, farklı ırklar arasındaki bir çatışma ve 'yaşam mücadelesi' alanıdır. Kan dökmek, savaş çıkarmak, diğer insanlara acı çektirmek faşistlerin gözünde hem sözde kutsal bir görev hem de bir zevktir. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Harun Yahya, Darwinizm'in Kanlı İdeolojisi: Faşizm, İstanbul, 2001)

Faşizm ve satanizm arasındaki ortak noktaların bir diğeri, 19. yüzyılın ateist ve din düşmanı felsefecilerinden Nietzsche'ye olan hayranlıklarıdır. Nietzsche, tüm İlahi dinlere karşı nefret dolu yazılar yazmış, kendisini 'Deccal' olarak tanımlamış ve aklını yitirerek ölmüştür. Yazılarında sevgi, şefkat, merhamet gibi ahlaki erdemlere saldırmış, bunların yerine dünyada kaba gücün hakim olmasını ve yalnızca güç sahiplerinin egemenlik kurmasını savunmuştur. Nietzsche'nin fikirlerine sahip çıkanların başında Naziler gelmektedir ve bugün de neo-Nazi grupları Nietzsche öğretisini savunmaktadır. Bir diğer Nietzsche hayranı akım da, başta belirttiğimiz gibi, satanistlerdir. Şeytan Kilisesi tarafından yayınlanan 'A Description of Satanism' (Satanizmin Bir Tanımı) adlı yazıda şöyle denmektedir:

Nietzsche genelde satanist bir düşünür olarak anılır. LaVey'in Nietzsche'den etkilenmiş olduğu ise kuşkusuzdur; LaVey ondan pek çok alıntı yapmıştır.26








Nietzsche'nin ateist görüşlerinden derinden etkilenen LaVey, eserlerinde sık sık Nietzsche'den alıntılar yapmıştır.





Satanistler, Avrupa ve Amerika'daki faşist gruplarla işbirliği içinde olduklarını açıkça kabul etmekten çekinmezler. Örneğin Anton LaVey ve satanizmin önde gelen bir diğer ismi Blanche Barton, satanizm ile faşizm arasındaki ilişkiye dair soruları şöyle cevaplamışlardır:

Anton LaVey: Bu kutsal olmayan bir ittifak. O tür insanların (faşistlerin) çoğu şimdiye kadar bizimle bağlantı kurdular. Gerçekten de nasyonal sosyalist Almanya'daki (Nazi Almanyası'ndaki) anti-Hristiyan güç satanistler için oldukça cezbedicidir. Drama, ışıklandırma ve koreografiyle milyonlarca insanı (din aleyhinde) harekete geçirmişlerdir.

Blanche Barton: Satanizmle faşizm arasında ortak zemin oluşturan en önemli unsur estetiktir. Nasyonel sosyalizm (Nazizm) ve satanizmin estetik anlayışları büyük paralellik gösterir.27

Barton'un sözünü ettiği "estetik" ise, aslında bu iki karanlık ideolojinin ruh halini yansıtan çirkinliklerden ve iğrençliklerden başka bir şey değildir. Söz konusu Satanist-Faşist "estetik" anlayışının en iyi örneklerini, bu felsefeyi benimsemiş olan bazı heavy metal ve black metal müzik gruplarının konserlerinde veya video kliplerinde görmek mümkündür.








'Satanist estetik' pislik, iğrençlik, ürkütücülük ile eş anlamlıdır. Bu batıl ideolojiden etkilenen bazı müzik grupları ve bu grupların izleyicileri, gerek ürkütücü kıyafet ve makyajları gerekse sergiledikleri vahşetle tiksindirici bir tablo oluşturmaktadırlar.





Örneğin satanist-faşist müzik gruplarının en tanınmışlarından biri olan İngiliz "Cradle of Filth" (Pislik Yatağı) isimli grup, tüm temalarını pislik, iğrençlik ve karanlık üzerine inşa etmektedir. Grubun video klipleri, zemini çamur ve zift kaplı, duvarlarından kan ve pislik akan, karanlık ve izbe yerlerde çekilmektedir. Grup üyeleri yüzlerine son derece itici ve korkunç makyajlar yapmakta, eşcinsellik ve pislik çağrıştıran kıyafetler giymektedirler. Grubun konserlerinde dine hakaretler edilmekte, dini kitaplar izleyiciler tarafından yırtılıp parçalanmaktadır.

Bir diğer grubun solisti ve aynı zamanda Şeytan Kilisesi’nin üyelerinden olan Marilyn Manson ise hayranlarına ailelerine, topluma ve dini kurumlara saldırmaları için telkinlerde bulunmaktadır. Manson, 1995 yılında kendisiyle yapılan bir röportajda sorulan "evrim hakkındaki düşünceleriniz nedir" sorusuna ise şöyle cevap vermiştir.

Sosyal Darwinizm'e inanıyorum, dolayısıyla toplumun evrimine inanıyorum. Darwin teorisine de inanıyorum... ama yaratılış fikrine ve yaratılışı savunanlara kapalıyım. Benim için bir şey ifade etmiyor.28

Satanizm ve faşizmin ortak değerlerinden biri de öjeni teorisidir. Sakat ve hasta insanların toplumdan temizlenmesi ve sağlıklı bireylerin eşleştirilerek çoğaltılmasını öngören öjeni teorisi, özellikle Nazi Almanyası'nda uygulama alanı bulmuştur. Öjeni teorisine göre, nasıl sağlıklı hayvanlar birbirleriyle çiftleştirilerek iyi hayvan cinsleri oluşturuluyorsa, bir insan ırkı da ıslah edilebilir. İnsan ırkının ıslah edilmesine engel olan unsurlar ise (sakatlar, hastalar, akıl hastaları gibi...) toplumdan ayıklanmalıdır. Nazi Almanyası'nda bu çarpık mantık uyarınca on binlerce kalıtsal hasta ve akıl hastası insan acımasızca öldürülmüştür.

İşte satanizm de aynı korkunç cinayetleri savunmaktadır. Satanistlerin öjeniye bakış açıları kendi kaynaklarında şu şekilde yer almaktadır:

Satanistler ayrıca öjeni teorisinin pratiğe geçirilerek doğa kanunlarının geliştirilmesi için yollar ararlar... Bu, kabiliyetli insanları destekleyerek, gen havuzunu insanlığın daha hızlı ilerlemesini sağlayacak şekilde geliştirme çabasıdır. Bu dünya çapında genel olarak uygulanan bir yöntemdir... Genetik kodlar çözülünceye ve soyumuzu devam ettirecek olanları seçme imkanımız oluncaya kadar satanistler en iyilerin en iyilerle birleşmesini savunurlar.29

Satanizm ve komünist ideoloji










Geçtiğimiz yüzyıl boyunca yaklaşık 120 milyon insanın hayatına mal olmuş olan komünizm, kendilerini satanist olarak tanımlayan ideologlar tarafından üretilmiştir.





Satanizmin karanlık dünyasının bir başka unsuru, komünist ideolojidir. Geçtiğimiz yüzyıl boyunca yaklaşık 120 milyon insanın hayatına mal olmuş olan komünizm30, kendilerini satanist olarak tanımlayan ideologlar tarafından üretilmiştir.

Komünizmin kurucusu olan Karl Marx'ın yaşamı bu konuda ilginç bazı işaretler içermektedir. Marx'ın her türlü dini inanca şiddetle düşman olduğu bilinen bir gerçektir. İşte bu düşmanlığın altında, Marx'ın satanist öğretiyle olan ilişkisi yatmaktadır. Vatikan Üniversitesi'nden ünlü tarihçi Malachi Martin, bu konuda şu bilgiyi verir:

Gençlik dönemlerinde Berlin Üniversitesi'nde okuyan Karl Heinrich Marx, kin duygusunu depreştiren çok tehlikeli törensel bir tür satanizme ilgi gösterdi. O günden sonra yazdığı şiirleri 'Oulanem'e adadı. 'Oulanem', şeytan için kullanılan mistik bir isimdi.31

Sadece Karl Marx değil, komünizm tarihinde önemli bir yere sahip olan Michael Bakunin de satanisttir. Bakunin anarşizmin kurucusu olarak bilinmektedir ve anarşizm, komünizmin radikal bir versiyonundan başka bir şey değildir. Devleti, dini, aileyi ve türlü toplumsal değeri yok etmeyi amaçlayan anarşist ideolojiyi formüle eden Bakunin, ilhamını satanizmden almış ve bunu açıkça ifade etmiştir. Şeytanın Allah'a olan isyanını, komünistlerin dine, devlete ve topluma olan isyanına benzeten Bakunin, "İblis, tüm devrimcilerin öncüsü ve yol göstericisidir" diye yazmıştır.32

Bugün satanistlerin internet sitelerinde ve yayınlarında Bakunin'in sözleri övülerek aktarılmakta ve böylece Bakunin tarafından oluşturulan anarşist-komünist ideolojinin propagandası yapılmaktadır. Örneğin "Satanik Kızıllar" (Satanic Reds) isimli bir internet sitesinde, "satanizm-komünizm" ideolojisi açıkça savunulmakta ve şöyle denmektedir:

Neden Kızıllar? Oh, bu korkunç isim! Kızıl her zaman için "radikallikle" eş anlamlı olmuştur. Gerçek bir komünist ülke olan Sovyetler Birliği, Satanik İncil'in devlet yüksek görevlileri tarafından okunduğu ve dahası müzeye yerleştirildiği tek ülkedir.33

Söz konusu "Satanik Kızıllar" grubunun amblemi, satanist yıldız içinde orak-çekiç sembolüdür. Grup, "Genel Sekreter, Komiser ve Proletarya" şeklinde örgütlenmiştir ve bu yapı sitede açıklanmaktadır. Ayrıca grubun internet sitelerinde komünist ideolojiyi savunan, hatta komünizmin en kanlı diktatörleri olan Stalin ve Mao'yu öven makaleler yer almaktadır. Örneğin 'Stalin Haklıydı' (Stalin Was Right) isimli bir makalede, 40 milyon insanı katlettirmiş olan bu büyük caniyi metheden ve katliamlarını haklı gibi gösteren açıklamalar yer almaktadır.34

Veliler, eğitimciler ve sosyal bilimcilere çağrı










Satanizm belası ile mücadelenin en önemli aşaması eğitimdir. Genç insanlar ilk bakışta, sapkın ideolojilerin yanılgılarını ve aldatmacalarını fark etmekte zorlanabilirler, ancak bu noktada velilere, eğitimcilere ve sosyal bilimcilere çok önemli sorumluluklar düşmektedir. Manevi değerlerine sahip çıkmayı öğrenen bir insanın, sapkın ideolojilerin tuzağına düşmesi, Allah'ın izni ile, mümkün değildir.





Satanizmin karanlık telkinlerinin etkisi altında kalan gençler ilk başlarda ne kadar büyük bir tehlikeye bulaştıklarının farkında olmayabilirler. 'Özgürce yaşamak', 'kurallara karşı koymak', 'tek başına ayakta kalabilmek' gibi telkinlerle bu belanın içine çekilen genç insanlar, söz konusu ideolojinin hem çevrelerine hem kendilerine felaket getiren bir ideoloji olduğunu hemen teşhis edemeyebilirler. İlginç, gizemli ve yeni bir dünya ile tanıştıklarını düşünüp bir anda kendilerini bu akıma kaptırabilirler. Bu nedenle gençlerin satanizm konusunda kapsamlı olarak bilgilendirilmeleri ve bilinçlendirilmeleri hayati önem taşımaktadır.

Buraya kadar incelediğimiz bilgiler, "satanizm belası nereden çıktı" diye düşünen veliler, eğitimciler veya sosyal bilimciler için yol gösterici olmalıdır. Eğer bir toplumda insanlara, "siz maymunlardan evrimleşmiş bir hayvan türüsünüz" denirse, bu büyük aldatmaca gazetelerde, dergilerde, ders kitaplarında, sözde "bilimsel" kaynaklarda ısrarla tekrarlanırsa, o toplumda satanizm veya benzeri vahşet ideolojilerinin gelişmesi de son derece normal olur. Bu gerçeğin önemle dikkate alınması ve eğitim sisteminin, kültürel ve sosyal politikaların buna göre belirlenmesi gerekmektedir. Aksi halde, satanist cinnet içinde masum insanları öldüren gençlere "neden cinayet işledin" diye sorulduğunda, onlar da "çünkü vahşi hayvanlar öldürmek için yaşar, ben de vahşi bir hayvanım" cevabını vereceklerdir.

Bu yüzden satanizme karşı verilecek olan fikri mücadelede birinci adım, bu sapkın akımı ideolojik olarak besleyen kaynakların kurutulması olmalıdır. Bunun için de asıl yapılması gereken, başta Darwinizm olmak üzere bu ideolojilerin yanılgılarının ve aldatmacalarının deşifre edilmesidir. Ancak bununla birlikte gençlerin manen de bilinçlendirilmesi gereklidir. Allah'ın tüm kainatı yoktan var ettiğini bilen, Allah'a karşı sorumluluklarının farkında olan, öldükten sonra tekrar diriltileceğinin ve dünyada geçirdiği her anın hesabını vereceğinin bilincinde olan bir insanın herhangi bir sapkınlığa düşmesi, kendisine ve çevresine zarar verecek faaliyetlerde bulunması mümkün değildir.








Uluslararası satanist örgütlerden birisi de Set Tapınağı'dır. Örgüt 1975 yılında, fazlasıyla ticarileştiğini düşündüğü için Şeytan Kilisesi'nden ayrılan Micheal Aquino tarafından kuruldu. Örgüte ismini veren Set, eski Mısır inançlarında yer alan sözde karanlık tanrısı idi. Aynı kelime İbranicede ise şeytan anlamına gelmekteydi. Set Tapınağı ile Şeytan Kilisesi arasındaki en temel görüş ayrılığı, tapınak üyelerinin şeytanı sadece sembolik bir kavram olarak görmemeleridir. Tapınağa üye olanlar Set'i sembolik bir figür olarak görmedikleri gibi tapınağı da sadece dini değerlere bir karşı çıkış olarak değerlendirmezler. Tapınak üyeleri satanizmi şöyle tarif ederler:

Şeytanın varlığına evreni var eden ruhsal güç olarak inanmak, şeytana tapmak ve onun belirlediği kurallara ve standartlara göre yaşayarak şeytana itaat etmek.

Set Tapınağı'nda 'kara büyü' çok önemli bir yer tutar. İnsanın kendisini büyü ile geliştirebileceğine inanılır. Öyle ki, tapınağa yeni üye olanlara ilk olarak kara büyüyüyü, büyünün felsefesini, yapılması gereken özel işlemleri anlatan özel tanıtım broşürleri verilir.35





 


Dipnotlar



3. Aleister Crowley, A Legacy of Satanism, http://www.gothicpress.freeserve.co.uk/Aleister%20Crowley.htm

4. Gordon Melton, Encyclopedia of American Religions, Volume III, Triumph Bopoks, 1991, sf 141-142

5. Blanche Barton, The Church of Satan, Hell's Kitchen Productions, 1991, sf. 79-88

6. A Description of Satanism, http://simon.crabtree.com/satanism/modern.html

7. Peter H. Gilmore, Satanism: The Feared Religion, A New Age; Essays on Current Religious Beliefs and Practices, Merrimac Books,1992

8. The Washington Post Magazine, 8 Şubat 1986

9. Rick Hall, Satan Really Wants You, SCREW, No.1, 548, 2 Kasım 1998

10. Roald E. Kristiansen and Nikolay M. Terebikhin Arkhangelsk, Religion, Church and Education in the Barents Region, Russia: Pomor University Publishing House, 1997

11. www.churchofsatan.com/Pages/MFInterview.html

12. Peter H. Gilmore, Satanism: The Feared Religion, A New Age; Essays on Current Religious Beliefs and Practices, Merrimac Books,1992

13. Anton Szandor Lavey, The Satanic Bible, 1969, sf. 25-33

14. Roald E. Kristiansen and Nikolay M. Terebikhin Arkhangelsk, Religion, Church and Education in the Barents Region, Russia: Pomor University Publishing House, 1997

15. A Description of Satanism, http://www.dpjs.co.uk/modern.html

16. http://www.fortunecity.com/emachines/e11/86/chimp.html

17. Stephen Jay Gould, Darwin ve Sonrası, Çev. Ceyhan Temürcü, Ankara: Tübitak, Mayıs 2000, s. 282

18. http://www.brainyquote.com/quotes/quotes/s/q141267.html

19. Roald E. Kristiansen and Nikolay M. Terebikhin Arkhangelsk, Religion, Church and Education in the Barents Region, Russia: Pomor University Publishing House, 1997

20. Burton H. Wolfe, Author and priest in the Church of Satan, Introduction of "The Satanic Bible", San Francisco, 25 Aralık 1976

21. Peter H. Gilmore, Satanism: The Feared Religion, A New Age; Essays on Current Religious Beliefs and Practices, Merrimac Books,1992

22. Peter H. Gilmore, Satanism: The Feared Religion, A New Age; Essays on Current Religious Beliefs and Practices, Merrimac Books,1992

23. Roald E. Kristiansen and Nikolay M. Terebikhin Arkhangelsk, Religion, Church and Education in the Barents Region, Russia: Pomor University Publishing House, 1997

24. Aleister Crowley, A Legacy of Satanism, http://www.gothicpress.freeserve.co.uk/Aleister%20Crowley.htm 

25. Theodore D. Hall, The Scientific Background of the Nazi Purification Program, http://www.trufax.org/avoid/nazi.html

26. A Description of Satanism, http://www.dpjs.co.uk/modern.html

27. Micheal Moynihan, Didrik Soderlind, Lords of Chaos, http://www.dpjs.co.uk/modern.html

28. An Interview with Marilyn Manson at the Capitol Ballroom, Washington D.C., 9 Kasım 1995

29. Peter H. Gilmore, Satanism: The Feared Religion, A New Age; Essays on Current Religious Beliefs and Practices, Merrimac Books,1992

30. Komünist rejim ve örgütlerin toplam 120 milyon aşkın insanı katlettiği, dünyaca ünlü "Komünizmin Kara Kitabı" adlı eserde istatistiklerle açıklanmaktadır. Komünizmin Kara Kitabı, İstanbul: Doğan Kitapçılık, Mart 2000

31. Malachi Martin, The Keys of This Blood, sf. 200

32. Order Of The Left Hand Path, http://www.satanist.net/satan/Satanism/Olhp/Olhp.htm

33. Why do we call ourselves Red Satanics? FAQ,  http://www.geocities.com/satanicreds/faq.html

34. Stalin Was Right, http://www.geocities.com/satanicreds/stalin-w-right.html

35. J. Gordon Melton, Encyclopedia of American Religions, Volume III, Triumph Bopoks, 1991, sf 141-142

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü