Harun Yahya

Kuran 'Furkan'dır; Doğruyu Yanlıştan Ayırır



Allah Kuran ayetleriyle insanlara öğüt ve hatırlatmalarda bulunmakta, onlara en doğru olan hidayet yolunu göstermektedir. Kuran bir insanın, Allah'ı ve İslam ahlakını tanımak ve Allah'ın razı olacağı bir hayat sürmenin yollarını öğrenmek için başvurabileceği en önemli kaynak, doğru ile yanlışı birbirinden ayıran mutlak ölçüdür. Bu nedenle Kuran'ın bir ismi de Furkan, yani doğruyu yanlıştan ayırandır.

Dünyada her insanın kendine özgü bir inancı, ulaşmayı hedeflediği amaçları, olaylara bakış açısı, düşünceleri, değerleri vardır. Hemen her insanın doğru ve yanlışları farklıdır. Bunların birçoğu ise insanların kişisel menfaatlerine göre belirlenmiş, akla ve vicdana aykırı inançlar, yargılar ve değerlerdir. Oysa hak ve doğru olan sadece Allah'ın insanlar için bildirdiği Kuran'ın hükümleridir. Allah'ın Bakara Suresi'nin 120. ayetinde de bildirdiği gibi "... Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur..." Dolayısıyla insanların kendi akıllarından ürettikleri, kendi çıkarlarını hesaplayarak tespit ettikleri yollar ve amaçlar insanları doğru olana ve kurtuluşa ulaştırmaz. İnsan, dünyadaki yaratılış amacını, bu amaçlarına ulaşması için yapması gerekenleri, hayatı boyunca göstermesi gereken hal ve tavırları, huzurlu ve mutlu olmanın yollarını, ölüm gerçeğini ve ölümden sonra olacakları en doğrusu ile Kuran ayetlerinden öğrenebilir.

Bir insanın Kuran'dan istifade edebilmesi ve Kuran'ın rehberliğinde hidayet bulabilmesi için, Kuran'ı gereği gibi okuması gerekir. Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:

Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkar ederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (Bakara Suresi, 121)

Kuran'ın gereği gibi okunması ise, samimiyetle, Allah'tan korkup sakınarak ve ayetlere sımsıkı sarılarak olur. Kuran ayetlerini yukarıdaki ayette tarif edildiği gibi okuyanlar, daha en başından Kuran'da yazılan her hükme teslim olur, Allah'ın emir ve tavsiyelerini titizlikle uygulamaya kesin karar verirler.

Bu nedenle, Kuran'a uyan bir insan her durumda ve karşılaştığı her olayda Kuran'ın hükümlerinin ve Peygamber Efendimiz (sav)'in uygulamalarının rehberliğinde karar verir. Kuran, Furkan özelliği ile müminin doğruyu yanlıştan ayırmasına ve en hayırlı kararı vermesine vesile olur. Allah'ın bir ayetinde de bildirdiği gibi "... Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır..." (Bakara Suresi, 256) Bu nedenle iman eden bir insan Kuran ahlakı ile cahiliye hayatı arasında orta bir yol aramaya çalışmaz, kesin ve emin olarak sadece Kuran'a, yani en doğru olana uyar.

Allah ayetlerinde müminlere Kuran'a sımsıkı tutunmalarını şöyle buyurmaktadır:

Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı-tutun; çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin. Ve şüphesiz o (Kuran), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız. (Zuhruf Suresi, 43-44)

Allah'ın vahyinden uzak durup inkarı yol edinenler ise hem dünya hayatında hem de ahirette sıkıntı ve azabı seçmişlerdir. Çünkü Allah'ın Kuran'da yaşanmasını emrettiği hayat, insan fıtratına en uygun hayattır. Bu nedenle de Kuran hükümlerine uymayan insanlar, yaratılışlarına uygun olan bir yaşamı terk ettikleri için hiçbir zaman gerçek huzur ve mutluluğu elde edemezler. İnsanların hem dünyada hem de ahirette kurtuluş ve mutluluğu elde edebilmeleri için gerçek dini ve Rabbimiz'in buyruklarını Kuran'dan öğrenmeleri ve Kuran'a uymaları gerekir. Nitekim Allah Kuran'da insanları şöyle uyarmaktadır;


Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir? (Maide Suresi, 50)

Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır. (Ankebut Suresi, 51)


Kuran'a uyan bir insanın teşhisleri, yorumları, çıkarımları, çevresindeki insanlara yaptığı tavsiyeler, karşılaştığı sorunlara getirdiği çözümler Kuran ayetlerine göredir. Bu nedenle de her zaman doğrudur, haktır, akılcıdır.

Kuran'a uymayanların ahiretteki durumları ise ayetlerde şöyle haber verilmiştir:


Peki onlar, Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülmektedirler. (Al-i İmran Suresi, 83)

Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır. (Al-i İmran Suresi, 85)

Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam'dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki "kıskançlık ve hakka başkaldırma" (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse, (bilsin ki) gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir. (Al-i İmran Suresi, 19)


İşte bu nedenle insanın Kuran dışındaki her türlü batıl inanıştan kurtulması ve kendine sadece Kuran ayetlerini ve Peygamberimiz (sav)'in uygulamalarını, sözlerini, hal ve tavrını örnek alması gerekir. Yoksa ahirette çok büyük bir pişmanlık yaşayacak, şiddetli cehennem azabıyla karşılık görecektir.

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü