Harun Yahya

Medya ve Din



Eğer medya, Chomsky'nin anlattığı gibi, bir "düşünce kontrol mekanizması" olarak kullanılıyorsa, bu durumda düşünmemiz gerekiyor: Medya, acaba bizim düşüncemizi de kontrol ediyor mu? Bize de bazı yalanları gerçekmiş gibi kabul ettiriyor mu? Bizim de beynimizi yıkıyor mu?

Chomksy, genellikle medyanın politik konulardaki beyin yıkama yöntemlerini anlatıyor. Ancak kuşkusuz "düşünce kontrolü" yalnızca politik konularla sınırlı kalamaz. Çünkü Batı dünyasındaki hakim güçler, önceki sayfalarda da belirttiğimiz gibi, yalnızca politik bir sistemi değil, aynı zamanda da bu sistemi ayakta tutan belirli bir dünya görüşünü temsil etmektedirler. Bu güçler, dini otoriteyi ortadan kaldırarak iktidara oturmuşlardır ve en büyük özellikleri de din-dışı bir dünya anlayışını savunmalarıdır. İktidarda kalmaları da, din-dışı dünya anlayışının kabul görmesine bağlıdır. Dinin, daha önceleri olduğu gibi, toplu bir kabul görmesi ve tek meşruiyet kaynağı olarak kabul edilmesi, bu güç odakları için kabul edilemez bir durumdur. Ve bu nedenle de Batı dünyasının Masonluk ile sembolleşen hakim güçleri, kurdukları düzene karşı en büyük tehlike olarak dini görmektedirler. (Nitekim Chomksy, ABD'de "düşünce kontrolü" yapan ve "iş dünyası"nın kontrolünde bulunan sisteme karşı en büyük muhalefetin Kilise'den geldiğini vurguluyor. Hak dinden sapmış olsa, yine de inkara karşı dini temsil eden Kilise, doğal olarak totaliter sistemi yöneten din-dışı güçlere karşı en önemli muhalefettir.)

Ve kuşkusuz sözkonusu din-dışı güçlerin en büyük düşmanı İslam'dır. Çünkü Hak Dini, Allah'ın gerçek dinini tavizsiz bir biçimde savunan İslam, sözkonusu güçlerin adaletsizlik, haksızlık ve zulüm üzerine kurmuş oldukları sisteme tümüyle muhaliftir.

Bu nedenle de, masonluk ile sembolleşen din-dışı güçler, ellerindeki medya silahını yoğun olarak İslam'a ve müslümanlara karşı kullanmaktadırlar. Sözkonusu medya, sürekli olarak toplumu İslam'dan soğutmaya ve müslümanları karalamaya yönelik sistemli bir propaganda yürütür. Bu propaganda kimi zaman açıkça yürütülür, kimi zaman da Noam Chomsky'nin de dikkat çektiği gibi, bilinçaltına seslenen örtülü bir yöntemle uygulanır.

Bazı büyük basın-yayın organlarının İslam'dan ve müslümanlardan söz ederken, ısrarlı bir şekilde, iç karartıcı, itici görüntüler ve fotoğraflar kullandığı hiç dikkatinizi çekti mi? Bu şekilde bilinçaltına, "müslüman olursanız, geri kalmış, bunaltıcı, köhne, hatta medeniyetsiz bir yaşam tarzını seçmiş olursunuz" telkininin verildiğini hissettiniz mi?

Ya da yine sözkonusu büyük medya kuruluşlarının neden sürekli müslümanlar hakkında açık aradıklarını, açık bulamadıklarında iftira yöntemine başvurduklarını ve bir müslümanın hatasını bütün müslümanlara, hatta İslam'ın kendisine fatura etmeye kalktıklarını düşündünüz mü?

Bunlar, din-dışı güç odaklarının denetimindeki bazı medya kuruluşlarının İslam ve müslümanlar aleyhinde kullandıkları yöntemlerdir. Sözkonusu güçler, bu ucuz yöntemlerle, müslümanların güçlenmesine ve İslam'ın toplumda kabul görmesine engel olacaklarını düşünmektedirler. Çünkü kurdukları din-dışı düzen, ancak bu şekilde ayakta kalabilir.

Ancak toplumu dinden uzak tutabilmek, "gece ve gündüz hileli düzenler (kurup)" onların "Allah'ı inkar etmelerini ve O'na eşler koşmalarını.." (Sebe, 33) emretmek, yalnızca dini ve dindarları karalamakla gerçekleştirilemez. Bunun yapılabilmesi için, (aralarında Evrim'in de önemli bir yer tuttuğu) dine karşı alternatif inanç ve düşüncelerin de sürekli olarak gündemde tutulması ve cazip kılınması gerekir. Sözkonusu medya, bu görevi de üstlenmiştir. "En büyük masonik görev" sayılan "Evrim'i insanlar arasında yayma" işi, "masonik medya"nın en büyük fonksiyonlarından biridir.

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü