Harun Yahya

Vücudumuzdaki bakır oranı çok hassas bir dengeyle yaratılmıştır


Vücudumuz tıpkı cebimizdeki ya da cüzdanımızdaki bozuk paralar gibi demir, bakır, çinko, magnezyum, mangan, vanadyum, molibden, selenyum ve hatta nikel içerir.  Canlılığın temeli olan elementlerin (karbon, oksijen, hidrojen, kalsiyum, nitrojen, fosfor) aksine vücudumuzdaki metaller sentezlenemez ve geri dönüştürülemez. Fakat vücudumuza alındıklarında özenle işlenirler. Bu metallerden biri olan bakır, vücudumuzdaki çok sayıda faydalı işlevi yerine getiren mükemmel biyolojik bir metaldir. Fakat bu metalin vücudumuzdaki oranı Allah’ın yarattığı belirli bir ölçü iledir. Eğer onu işleyen bu mekanizmada düzensizlik olur ve bakırın hassas oranı değişirse vüdumuzda tamiri çok zor hasarlar meydana gelebilir.


Bakırın vücudumuza olan faydaları nelerdir?

Bu mineralin vücumuzdaki eksikliği nelere yol açar?


Vücudun günlük bakır ihtiyacı 1,5–3 mg arasında değişir. Bakır, vücut tarafından zor emilen bir maddedir. Besinlerdeki bakırın ancak %5’i vücut tarafından emilir. Zeytin, badem, fındık, ceviz, taze ve kuru üzüm, arpa, tam buğday ekmeği, bal, kuzu ciğeri, portakal, pancar, pekmez, brokoli, fasulye ve bezelye gibi besin kaynaklarında bol miktarda bulunan bakır vücuda alındıktan sonra indirgenmiş halde (Cu(+) ) duramaz. Bu mineral elektron kaybeder (Cu2+)  ve çok amaçlı fonksiyonlar için tüm canlı organizmalar tarafından kullanır.

Diğer taraftan bakır, insanın hastalanması ve ölümüne sebep olan potansiyel bir toksiktir. Hücre içi serbest bakır, proteinlere, nükleik asitlere ve lipitlere zarar veren hidroksil radikalleri oluşturabilir ve birtakım önemli hücresel enzimin aktivitesi için gerekli olan demir-sülfür kümelerinin sentezi ile karışabilir. Bu nedenle bakır vücutta özenle işlenmelidir. İşte Rabbimiz vücudumuzda bu faydalı fakat aynı zamanda riskli olan metali özenle işleyen mekanizmalar yaratmıştır:


Hücre içine ve dışına bakır taşıyan taşıyıcılar ve aktarıcılar: Bu mekanizma vücuttaki bakırı yakalayıp hücre içine, dışına veya organellere taşır.

Transkripsiyonel (kopyalayıcı) baskılayıcılar: Bakır miktarının düşük olması durumunda bakır atılımını sağlayan genleri baskılayarak bakırın normal düzeyde tutulmasını sağlarlar.

Metal indirgeyiciler: Cu(2+) yi Cu(+)’ya indirger.   

Şaperonlar: Bakır içeren metalloproteinleri (metal iyonu içeren proteinler) birleştirmeye ya da plasenta zarından veya kan-beyin bariyerinden bakır iyonlarının geçmesine yardım eden enzimlerdir.

Enerji pompaları: Elektron transfer zincirini sağlar.


Kuşkusuz insan vücudunu koruyan ve en ince detaylarla süslü olan böyle bir sistemi, alemlerin Hakimi olan Yüce Allah var etmiştir. Bir ayette Allah'ın mükemmel yaratma ilmi şöyle bildirilmiştir:

"O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." (Haşr Suresi, 24)

Allah İnsan Vücudundaki Bakır İçin Çok Hassas Bir Oran Belirlemiştir

İnsan vücudunda yaklaşık 100–150 gr kadar bakır elementi bulunur. Bunun %10’u karaciğer ve beyinde, geri kalanı ise kandadır. Bakır, kanda hem plazmaya hem de alyuvarlara dağılmıştır. Kanda demir ile beraber hemoglobinleri meydana getirirler. Bakırın insan vücudundaki pek çok organın çalışması veya enzimlerin üretilmesi bakımından büyük önemi vardır:


Birçok enzimin fonksiyonunu ve kalbin çalışmasını düzenler.

Kırık kemiklerin kaynamasını hızlandırır.

Vücut dokusunun yenilenmesinde ve kemik yapısının sağlamlığının artmasında görevli enzimler için gereklidir.

Alerji ve inflamasyonu kontrol eden histaminaz enziminin görevinde etkilidir. 

Protein sentezlenmesinde ve enerji üretiminde görev alır.

Oksijen taşıyıcı görev yapan hemoglobin formasyonunda katalizör görevi görür ve  hemoglobine bağlı demirin korunmasında görev alır.

Çinko ve C vitamininin kullanımı için gereklidir.

Alyuvarların oluşumuna katkıda bulunur. 

Beyin, sinir sistemi ve bağ dokusu sağlığı için bakır miktarı çok önemlidir.

Saç ve deri sağlığı için faydalıdır. Çünkü saçtaki keratin dokusu ve pigmentlerin yapımında görevli tirosinaz için bakır gereklidir. 


İşte bakırın taşıdığı bu önem nedeniyle insan vücudundaki miktarı çok önemlidir.

Eğer bakır Allah’ın yarattığı hassas miktarın üzerine çıkarsa;


Kanser riski büyük oranda artar.

Depresyon, şizofreni, alzheimer gibi ciddi zihinsel rahatsızlıklara eğilim artabilir.

Hipertansiyon gibi bedensel rahatsızlıklara yol açar.

Vücudun böbrek, karaciğer, kornea ve beyin gibi bazı dokularında bakır depolanması sonucu ortaya çıkan Wilson hastalığına sebep olur. Hastalığın ileri dönemlerinde karında şişlik, sarılık, karaciğer iltihabı, görme bozuklukları ve beyine verdiği zararlardan dolayı merkezi sinir sistemi bozuklukları ortaya çıkar.

Parkinson hastalığı, Huntington hastalığı gibi kol, bacak, gövde ve yüz kaslarının ani ve istemsiz kasılması veya titremesi ile ortaya çıkan kas ve sinir sistemi bozukluklarına neden olur.

Zeka geriliği ve üç yaş öncesi ölümle sonuçlanan karaciğer ve beyinde bakır seviyesinin düşmesi ve bağırsaklar ile böbreklerde bakır miktarının artmasına yol açan Menkes hastalığı ve enfeksiyonlara yatkınlık oluşabilir.


Eğer bakır Allah’ın yarattığı hassas miktardan az olursa;


Kansızlık görülür.

Vücut direnci azalır.

Güçsüzlük, deride yara ve egzama gibi problemlere yol açar.

Ayrıca, saç dökülmesi, iştahsızlık ve çarpıntı meydana gelebilir.

Bağışıklık sistemi zayıflar.

Kemikler ve dokuların yapısı olumsuz etkilenir.


ALLAH HERŞEYİ UYUM İÇİNDE YARATANDIR

İnsan vücudunun her parçasında insan yaşamını gözeten bir amaç ve bu amaca yönelik kusursuz bir uyum ve denge vardır. Bedenin hangi özelliğini incelersek inceleyelim, bedenimizi ve bedenin kusursuz bir şekilde çalışması için gerekli olan sistemleri yoktan yaratmış olan Yüce Allah'ın sonsuz bilgi, akıl ve kudretini görürüz. Herşey O'nun iradesine boyun eğmiştir ve dolayısıyla herşey kusursuz bir uyum içindedir. 

20. yüzyılda bilimin varmış olduğu bu sonuç, insanlara Kuran'da bildirilmiş olan bir gerçeğin teyididir. Herşeyin Yaratıcısı olan Yüce Allah, her detayın Kendi yaratışının mükemmelliğini gösterdiğini, Kuran'da insanlara şu şekilde bildirmiştir: 

"O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman'ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir." (Mülk Suresi, 3-4) 

Mineraller vücudun sağlıklı kalabilmesi için gerekli kimyasal maddeler ile bu maddelerin inorganik bileşikleridir. Her mineralin, diğer besin maddelerinin etkisini güçlendiren tamamlayıcı bir görevi vardır. Bu önemli minerallerden biri de bakırdır. Vücudumuzda hemen hemen tüm dokularda yer alan bakır enzimlerinin rol aldığı reaksiyonlarda hayati rol oynamaktadır. Herşeyin yaratıcısı olan Rabbimiz, bizim için her yönden kusursuz bir sistem yaratmıştır. Bu bize Rabbimiz’den başka ilah olmadığını bir kere daha gösterir. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:

"Sizin ilahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında ilah yoktur. O, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır." (Taha Suresi, 98)

Doğada bulunan bütün mineraller vücudumuzda da bulunur. Mineraller sağlıklı yaşam için gereklidir; onlar olmadan vücut yaşaması için gerekli fonksiyonları sağlıklı bir şekilde sürdüremez. 

Mineraller vücudun kendi kendine oluşturamadığı inorganik maddelerdir. Sağlığımız için çok önemli olan 15'ten fazla sayıda mineral vardır. Mineraller çoğunlukla vitaminlerle birlikte çalışarak vitaminlerin en fazla ihtiyaç duyulan bölgeye ulaşmalarını sağlarlar. Vitaminler de mineraller için aynı şekilde çalışır.

Masaüstü Görünümü