Harun Yahya

Ramazan 2014, 3. Gün









A9'u izlemek için

Uydunuzu Nasıl Ayarlayacaksınız?







Allah, iman edenlerin Velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)

"Ya Rab! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, beni nur eyle. Damarlarımı nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, saçımı nurlandır, yüzümü nurlandır.” (Buhari, Deavat, 9; Müslim, Müsafirin, 181)



Müslüman kucaklayıcı olacak. Başı açık olanı da seveceksin, masona da şefkat göstereceksin, hepsine şefkat göstereceksin. Hepsinin hayrı, iyiliği için gayret edeceksin. Küfürle, bağrmayla çağırmayla, kesmeyle, doğramayla, topuzla, tüfekle tebliğ olmaz. Nurla, muhabbetle, güzel sözle, aşkla, şevkle olur inşaAllah. (A9 TV; 25 Nisan 2012)

Yusuf Suresi’nden ayet açıklamaları: Kuran’a tabi olan akıllı olur.





Sonsuz Azap Yurdu Cehennemi Düşünmekten Kaçınmak İnsana Fayda Sağlar mı?

İnsanların bazıları, ahiretin varlığını kabul ettikleri halde cehennemin nasıl bir yer olduğunu düşünmek istemezler. Çünkü insan orada görülecek olan şiddetli azabı düşündüğü zaman, korkup sakınması ve hayatını Allah’ın emirlerine göre düzenlemesi gerektiğini bilir, aksini uyguladığında ise vicdanı rahatsız olur. Bu vicdan azabından kurtulmak için cehennemin varlığını göz ardı eder.

Cehennem Allah’ın sonsuz adaletinin tecelli ettiği bir mekandır. Elbette dünya hayatı boyunca Allah için yaşayan kullar ile şeytana uyan, yeryüzünde bozgunculuk çıkaran, Allah’ın hükümlerini göz ardı eden zalimler ahirette aynı karşılığı almayacaklardır. Allah salih kullarını yaptıklarına karşılık olarak içinde ebedi olarak kalacakları cennet ile ödüllendirirken, inkar edenleri sonsuza kadar cehennemde cezalandıracaktır.

Yüce Allah elbette sonsuz merhamet sahibidir; ama Allah’ı sadece Rahim ve Gaffar (bağışlaması çok olan) isimleri ile düşünmek, O’nu gereği gibi takdir edememek olur. Çünkü Allah aynı zamanda Kahhar (kahredici)dır, Muntakim (intikam sahibi)dir. Cehennem ise O’nun inkarcıları cezalandırmak için bu sıfatlarıyla tecelli edeceği bir mekandır. Yani insanlar unutmaya çalışsalar da cehennem vardır ve tüm inkarcıları, Allah’ın yolundan başka yol arayanları –Allah’ın dilemesi dışında- içinde sonsuza kadar barındıracaktır.

Cehennemi düşünmemeye ya da göz ardı etmeye çalışmak, kimseyi cehenneme girmekten kurtarmayacak, aksine bu açık gerçeği görmezden gelen, bundan dolayı nefsine uyan insanlar sonsuza kadar cehennemde kalacaklardır. Cehennem bu insanların tümünün “buluşma yeri” olacaktır.

“... Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir.” (Mümin Suresi, 60)



Peygamberimiz (Sav)'İn Açıkladığı Alametler Birbiri Ardınca Ve Belirtildiği Biçimde İçinde Bulunduğumuz Çağda Yaşamaktadır

Araştırmamıza konu olan hadislerin Peygamberimiz (sav) tarafından söylenmiş sözler olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Elimizde doğruyu yanlıştan ayırmaya yarayan bir yöntem bilgisi bulunmaktadır. Bilindiği gibi, kıyamet ile ilgili hadisler geleceğe yönelik olayları ihtiva etmektedir. Bu nedenle zaman içerisinde, hadisin birebir gerçekleşmesi sözlerin kaynağı konusundaki tüm kuşkuları ortadan kaldırmaktadır.

Söz konusu kıstas ahir zaman ve kıyamet alametleri üzerine araştırma yapan birçok İslam alimi tarafından da kullanılmıştır. Konunun uzmanlarından Bediüzzaman Said Nursi de ahir zaman hakkındaki hadislerin günümüzde meydana gelen ve gözle görülen olaylara tam mutabık çıkmasının hadislerin hakikat olduğunu gösterdiğini ifade etmiştir. (1. Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s. 360, Şaban Döğen, Mehdi ve Deccal, Gençlik Yayınları, İstanbul, 1998, s.15)

Hadislerde bildirilen işaretlerin bir kısmı 1400 yıllık İslam tarihinin herhangi bir döneminde, dünyanın belirli bir bölgesinde, belirli bir oranda görülmüş olabilir. Böyle bir durum o dönemin ahir zaman olduğunu göstermez. Zira bir devrin ahir zaman olarak nitelendirilmesi için kıyamet alametlerinin tümünün aynı çağda, birbirlerini izleyerek gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu durum bir hadiste şöyle ifade edilmiştir:

"Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların art arda kopması gibi." (Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167)



''Kendi Kendini Kopyalayan ve Canlılığı Oluşturan İlk Molekül'' diye bir şey yoktur

Darwin’den beri Darwinistlerin anlatıp durdukları canlılık senaryosu kendi kendine oluştuğu iddia edilen hayali bir “ilk hücre” ile başlar.

Bu hayali ilk hücre;

Darwin döneminde “içi su dolu baloncuk” olarak nitelendiriliyordu, çünkü o dönemin ilkel şartlarında hücrenin neye benzediği bilinmiyordu bile.

Bu hayali ilk hücrenin çamurlu bir suyun içinde kendi kendine oluştuğu gibi akıl dışı bir varsayım öne sürülüyordu.

Tüm canlı çeşitliliğinin bu tesadüfen oluşan ilk hücreden gelişip var olduğu iddia ediliyordu.

Ardından 20. Yüzyılda müthiş bilimsel keşifler yapıldı ve hücrenin yapısı tam olarak görülüp anlaşıldı. Anlaşıldı ki;

Tek bir hücre New York şehrinden daha kompleks bir yapıya sahiptir.

Değil bir hücrenin, hücrenin içindeki tek bir proteinin bile kendi kendine oluşması imkansızdır.

Dolayısıyla çamurlu suda bir hücre oluştu iddiası bilimsel olarak mantıksız ve imkansızdır.

Bu gerçekler Darwinistlere dehşetli bir panik getirdi. Henüz YAŞAMIN BAŞLANGICINDA evrim teorisinin çökmüş olması, onları yıkıma uğrattı. Bu gerçeği gizlemek istediler. Yine basını ve üniversiteleri kullanmaya kalkıştılar. “Laboratuvarda muhtemelen protein üretebiliriz, deneyler yapıyoruz” dediler. “Yaşamın tek hücreliden başladığına dair hipotezler var” dediler. “İddialarımızı zamanla ispatlayacağız” dediler. Ancak aradan geçen 150 yıllık süre içinde hiçbir değişiklik olmadı, hiçbir evrimci iddia ispatlanamadı. Hatta aksine bütün bilimsel gelişmeler her gün, her gelişme ile bir proteinin bile tesadüfen meydana gelemeyeceğini ispatladı.

Ağaçlardaki hidroforlar





Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Türk-İslam Birliği'nin tarihi olan 2023'ü önceden işaret etmiştir.

ADNAN OKTAR: Bediüzzaman diyor ki; “Beşer dinsiz olamaz.” Dünya. “İşte, bu sırr-ı azîme Hazret-i Peygamber (a.s.m.) işaret etmiştir ki: ‘Hazret-i İsa (a.s) gelecek, ümmetimden olacak, ayn-ı şeriatımla amel edecektir.” İslam’la amel edecektir. Bediüzzaman söylüyor. “İstikbal yalnız ve yalnız İslamiyet’in olacak ve hâkim, hakaik-i Kur’aniye ve imaniye olacaktır” diyor Bediüzzaman. Diyor ki Bediüzzaman; “Eğer şeddeli "mim" dahi şeddeli "lâmlar" gibi bir sayılsa, o vakit bin ikiyüz seksendört eder." O tarihte Avrupa kafirleri devlet-i İslamiyenin nurunu söndürmeye niyet ederek on sene sonra Rusları tahrik edip, Rus’un doksan üç muharebe-i meşrumesiyle alem-i İslam’ın parlak nuruna muvakkat bir bulut perde eder.” Geçici olarak İslam’ın nurunu durdurmaya çalıştılar diyor. “Fakat bunda Resâil-in Nur şakirdleri yerinde Mevlâna Hâlid'in (k.s.) şakirdleri o bulut zulümatını dağıttıklarından bu âyet bu cihette onların başlarına remzen parmak basıyor. Şimdi hatıra geldi ki; eğer şeddeli "lâmlar" ve "mim" ikişer sayılsa, bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zâtlar ise, Hazret-i Mehdi'nin şakirdleri olabilir.” Tam 2010 tarihi. “Her ne ise... Bu nurlu âyetin çok nuranî nükteleri var kısa kestik” diyor. Ayete baktığımızda, aynı zamanda 2023’e de bakıyor. Türklerin, İslam aleminin birlik olacağı tarih, inşaAllah. Başbakan da, hükümet de hepsi 2023’ten bahsediyorlar. Bediüzzaman’ın işareti olduğu biliniyor onun. Herkes biliyor onu. Yani İttihad-ı İslam’ın, Türk-İslam Birliği’nin tarihi. “Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal” diyor ya, bakın orada “vaad ettiği günler yakındır” dediği; Mehdiyet’tir. Mehmet Akif Ersoy’un. Vaad edilen günler, vaad ettiği gün; Mehdiyet’tir, İslam’ın dünya hakimiyetidir.

İslam Birliği’nin tek adresi Hz. Mehdi (as)’dır.



 

Masaüstü Görünümü