Harun Yahya

Ramazan 2014, 7. Gün









A9'u izlemek için

Uydunuzu Nasıl Ayarlayacaksınız?







Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir. (Mücadele Suresi, 22)

Hz. Ebû Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir (sevmemektir)." (Kütüb-i Sitte, 10. cilt, s.140; Ebû Dâvud, Sünnet 3, 4599)



Allah’ın deli aşık ruhuyla sevilmesi lazım. Coşkuyla, sabah kalktığımızda hemen o aşkla sevdiğimiz Allah aklımıza gelecek, O'nun neşesi ve sevinciyle güne başlayacağız. Böyle bir bayram neşesi, sevinci içerisinde, çünkü sonsuz bir aklın, sonsuz bir gücün, sonsuz merhametin kontrolündeyiz ve O'nun kullarıyız. Bu olağanüstü sevindirici bir şeydir, üstelik sürekli nimetlerini görüyoruz, her yerde görüyoruz. Bir de bize sonsuz cennet hazırlamış güzel Allah'ımız. Bunun sevinci tabi yürekleri kaplar ve bir an dahi unutmamamız lazım, her an O’nun sevinci ve heyecanı içerisinde akşama kadar bayram gibi çoşku içerisinde yaşamamız lazım, hatta rüyamızda bile Allah sevinciyle yaşamamız lazım. Rüyamıza bile etki eder, eğer o coşkuyu yaşarsak. (Tempo TV; 24 Aralık 2008)

Münafık şeytani ve alçak ruhludur, haşa Kuran’ı yeterli görmez.





Allah Sevgisi

İnsan kendisine küçük bir ikramda bulunan ya da iyilik yapan bir kişiye dahi, bu güzel tavrından duyduğu memnuniyeti hemen göstermek ister. Örneğin kendisini evinde ağırlayan, ikramda bulunan birine minnet duyar; özellikle de ev sahibi ince düşünceli biriyse ve söylenmesine gerek bırakmadan o kişinin her ihtiyacını eksiksiz bir şekilde karşılıyorsa... Bunun gibi, ciddi rahatsızlıkları olan bir insan da, doktorunun tedavisiyle şifa bulduğunda ona nasıl teşekkür edeceğini bilemez. Yine bir insan karşıdan karşıya geçerken, kendisini bir arabanın çarpmasından kurtaran kişiye hayatını borçlu olduğunu söyler, o kişiyi ödüllendirmek, ona olan minnettarlığını göstermek için elinden gelen herşeyi yapar.

Hasta ve muhtaç durumda olan bir insan, kendisine bakan, ihtiyaçlarını karşılayan kişiye, duyduğu minnet nedeniyle çok iyi davranır, saygı ve sevgi gösterir, yaptığı her iyilik için sürekli teşekkür eder. O kişiyi kesinlikle kırmak istemez. Her insan kendisine sürprizler yapan, güzellikler sunan, iyilikte bulunan kimseleri çok sever, onlara karşı saygıda ve ihtimam gösterme konusunda bir kusur etmemeye gayret eder.

Ancak bazı insanların unuttuğu çok önemli bir gerçek vardır: Bir insanı sevindiren, onu ağırlayan, ona güzel rızıklar, nimetler sunan, hoşuna giden bir manzarayı yaratan, her sabah uyandığında ona tekrar hayatını bahşeden, onu tehlikelerden koruyan, hastalandığında ona şifa veren, ilaçları vesile ederek ağrısını veya acısını dindiren canlı ve cansız tüm varlıkların sahibi olan Allah'tır. Bu nedenle insan sahip olduğu nimetler ve karşılaştığı güzellikler nedeniyle, sevgisini, saygısını, minnet duygusunu, vefasını ve şükranını Allah'a yöneltmelidir. Bir insana yardımı için teşekkür ederken, o kişiye bu yardımı ilham ederek rahmetini ulaştıranın Rabbimiz olduğu kesinlikle unutulmamalıdır. Allah bir ayette şu şekilde bildirmiştir:

Gerçek şu ki, göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır, diriltir ve öldürür. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur. (Tevbe Suresi, 116)

Kuran'da Hz. İbrahim'in Allah'a olan duasında Rabbimiz'in insanlar üzerindeki bu rahmetini şöyle dile getirdiği bildirilmektedir:

"Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur;" bana yediren ve içiren O'dur; hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur; beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur, din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;" (Şuara Suresi, 78-82)



Bediüzzaman Hazretleri, ahir zamanın imanı ve aklı zayıf, enaniyetli din alimlerini şöyle tanımlıyor

1-) "Kıyamet alâmetlerinden ve âhir zaman vukuatında (olaylarından) ve Bâzı a'malin (amellerin) fazilet ve sevaplarından bahseden hâdîs-i Şerife güzelce anlaşılmadığından, akıllarına güvenen bir kısım ehl-i ilim (ilim sahibi), onların bir kısmına zaîf (zayıf) veya mevzu (hadis) demişler. İMANI ZAYIF VE ENANİYETİ KAVİ  bir kısım da (aklını beğenen, kendini büyük, kusursuz ve üstün gören; ve adeta kendi nefsini putlaştıran kişiler de (Allah'ı tenzih ederiz)), inkâra kadar gitmişler." (Sözler, s. 355)

2-).... Hadis-i sahihte rivayet edilen, "Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın geleceğini ve şeriat-i İslâmiye ile amel edeceğini, Deccalı öldüreceğini(manen yok edeceğini)"  imanı zayıf olanlar istib'ad ediyorlar(uzak görüyorlar) . Onun hakikati izah edilse, hiç istib'ad yeri kalmaz. (Onbeşinci mektup, s.59)

3-) Bir şey daha kaldı; en tehlikesi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında bir enâniyet-i ilmiye bulunur.Kendi mütevazi de olsa, o cihette enâniyetlidir; çabuk enâniyetini bırakmaz.Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da, nefsi, o ilmî enâniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza (sözle karşılıklı mücadele) ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği (beğendiği) ve yüksek bulduğu hâlde, nefsi ise, enâniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî (gizli) bir adâvet (düşmanlık) besler gibi, Sözlerin kıymetlerinin tenzilini (kıymetten düşürme) arzu eder-tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın... (Yirmi Dokuzuncu Mektup, s. 413)



İnsan vücudundan muhteşem rakamlar ve detaylar


Vücuttaki üreme ve kan hücreleri hariç bütün hücreler, her saniye yaklaşık 2000 protein üretirler. 7 milyar insanın HER BİRİNİN yüz trilyon hücresinin her BİRİNDE bu işlem mutlaka gerçekleşir.

Yetişkin bir insanın vücudundaki 100 trilyon hücre, her saat yaklaşık 150.000.000.000.000.000.000 (150 kentilyon) amino asidi kusursuzca organize ederek protein zincirleri oluşturur. Dikkat edin: Protein zincirleri oluşturmak için 7 milyar insanın 100 trilyon hücresi her saat 150 kentilyon gibi aklın kavrayabileceğinin çok üstünde bir rakamda amino asidi organize ediyor.

Her hücre bölünmesi sırasında 3 milyar harften oluşan 1 milyon sayfalık 1000 ciltlik bir kütüphane olan DNA kopyalanır. Dünyadaki 7 milyar insanın100 trilyon hücresinde bu muhteşem bölünme işlemi aynı kusursuzlukla sürekli olarak gerçekleşir.

Bir ribozom, protein zincirine saniyede 20 aminoasit ekleyebilir. Dünya üzerindeki tüm insanların 100 trilyon hücresinin her birinde oldukça kapsamlı protein sentezi her saniye kesintisiz olarak gerçekleşir.

Beyinde sayıları 10 milyar civarında olan sinir hücreleri bulunur ve bu hücreler arasındaki iletişim 100 trilyon bağlantı ile sağlanır.

İki beyin yarımküresi arasında saniyede 4 milyar bilgi alışverişi yapılır. 

Beyin her saniye, dışarıdan ve vücudun içinden gelen 750 milyon uyarıyla ilgilenir.

Tek bir sinir hücresi aynı anda 200.000'den fazla bilgiyi nakledebilir.

Farkında mısınız? Bütün bu işlemler, DÜNYADA 7 MİLYAR İNSANIN HER BİRİNİN BEYNİNDEKİ10 MİLYAR SİNİR HÜCRESİNİN HER BİRİNDE HER SANİYE GERÇEKLEŞİR.

Damarlardaki beyaz kan hücreleri, vücuttaki 10 milyar hücreyi 2 saniye içinde sağlık kontrolünden geçirir. Bu sağlık kontrolü dünyada yaşamış ve yaşayan tüm insanlarda gerçekleştirilmiştir, hali hazırda 7 milyar insandasürekli gerçekleştirilmektedir.

Karaciğerintek bir hücresinde 500 farklı kimyasal işlem gerçekleştirilir.

Her nefes alındığında akciğerlerin üzerindeki 300 milyondan fazla kesecik açılıp kapanarak havayı vücudun içine alır. Her 3 saniyede bir nefes alan 7 MİLYAR İNSANIN TÜMÜNÜN vücudundaki bu hücreler ve kesecikler, istisnasız aynı görevi yerine getirirler.


Doğadan muhteşem rakamlar ve detaylar


İnsanlardan daha iyi duyan, ultraviyole ışınlarını görebilen sinek kuşunun kalbi, gün boyunca dakikada 300-1200 kez çarpar. Yeryüzündeki tüm sinekkuşlarının kalbi de doğdukları günden itibaren dakikada 300-1200 kez çarpmaya devam etti.

Bir kilo bal üretilebilmesi için 40.000 adet arının 6 milyon çiçeği dolaşması gerekir.

Dünyanın en hızlı bilgisayarlarından biri saniyede 16 milyar aritmetik işlem yapabilir. Bal arısı ise aynı sürede daha az enerji harcayarak 10 trilyonluk işlem yapma kapasitesine sahiptir.

Bakteriler bize soluduğumuz oksijeni sunarlar. Siyanobakteriler, algler ve denizleri dolduran diğer minik organizmalar havaya her sene yaklaşık 150 milyar kg oksijen salarlar.

Küçücük bir karınca yaklaşık 500.000 sinir hücresine sahiptir. Bu olağanüstü sistem sayesinde karıncalar oldukça değişik iletişim yöntemleri kullanabilirler. Avlarını bulmaktan birbirlerini takip etmeye, yuvalarını kurmaktan düşmanlarıyla savaşmaya kadar birçok faaliyeti sahip oldukları bu özel sinir ağının vesilesiyle gerçekleştirebilirler.

Her yıl yeryüzüne sayısı belirlenemeyecek kadar çok kar tanesi düşmektedir ve bunların tümü birbirlerinden farklı şekillere sahiptirler.


Allah, sonsuz aklı ile insanların kavrayamadıkları, henüz detaylarını keşfedemedikleri sistemler yaratmıştır. Milyonlarca, milyarlarca detay bir araya getirilmiş, en güzel ve en kusursuz şekli ile insana sunulmuştur.  İnsan, her an kopyalanan DNA'sı, her an aldığı nefes, her an atan kalbi, her nefeste soluduğu oksijen, her an dönen Dünya, besin döngüsü, su döngüsü, azot döngüsü, her an hareket eden atomlar ve daha sayısız detay sayesinde yaşayabilmektedir. 

Yoktan var eden, her şeyi dilediği gibi takdir eden ve onları her an dilediği gibi yaratmaya kadir olan Yüce Allah için kuşkusuz bu son derece kolaydır. 

Gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (En’amSuresi, 59)

Her an yaşanan bu mucizeleri fark eden insanın yapması gereken ise Alemlerin Rabbi olan Allah’ın büyüklüğünü düşünmek,her bir nimet ve güzellik karşısında Allah'a sürekli şükretmektir. Çünkü Kuran'da bildirildiğine göre hesap günü geldiğinde her insan kendisine sunulan nimetlerden sorguya çekilecektir.

Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 34)

Ilık bir dünya





Bediüzzaman, “İttihad adet olduğu için değil ibadet olduğu için yapılmalı” diyor

Tekraren söylüyorum ki, ittihad-ı islâm hakikatında olan ittihad-ı Muhammedînin cihetü'l-vahdeti (birlik yönü) Tevhid-i İlâhîdir (Allah'ın birliğine imandır). Peyman (Ahd) ve yemini de îmandır. Müntesibîni (intisab edenleri), umum mü'minlerdir. Nizamnâmesi (tüzük metni), sünen-i Ahmediyedir (peygamberin sünnetidir) (a.s.m.). Kânunu (yasası), evâmir (emirleri) ve nevâhi-i şer'iyedir (İslam ahlakının yasakladığı şeylerdir). BU İTTİHAD; ÂDETTEN (GELENEKTEN, ALIŞKANLIKTAN) DEĞİL, İBÂDETTİR. (Hutbe-i Şamiye, Sâdâ-yı Hakikat, s. 94)

Allah mutlaka salih kullarını dünyaya hakim edecektir.



 

Masaüstü Görünümü