Harun Yahya

Sayın Adnan Oktar'a belli kesimlerin karşı olması, doğru yolda olduğunun alametidir

Sayın Hülya Avşar, Sayın Adnan Oktar’ı konuk aldığı programında, Sayın Adnan Oktar’ın bazı çevreler tarafından sevilmediğini belirtmiş ve bunu, önemli bir ölçü olarak göstermeye çalışmıştır. Oysa bu yanlış bir değerlendirmedir. Müslümanlarla inkar edenler arasındaki mücadele Peygamberimiz zamanından beri vardır ve kıyamete kadar da sürecektir. Bu Allah’ın adetullahı, yani Allah’ın kanunudur. Peygamberimiz nur gibi temiz ve güzel ahlaklı olmasına rağmen, ona karşı olanların, onu sevmeyenlerin, hatta ona olan öfkesinden onu öldürmek isteyenlerin sayısı oldukça fazla olmuştur. Nitekim karikatür krizi gibi olaylardan da açıkça görülebildiği gibi, bu çevrelerin Peygamberimiz’e karşı kini, bugün bile devam etmektedir.

Eğer bir insan samimi bir Müslümansa, Allah adına bir fikrin önderliğini yapıyorsa, din karşıtlarının, masonların, ateist Siyonistlerin,  Darwinistlerin aleyhine faaliyet yapıyor ve onların tüm planlarını birer birer ortadan kaldırıyorsa, bu durumda o kişinin söz konusu çevreler tarafından sevilmesini beklemek olmayacak bir şeydir. İşte Sayın Adnan Oktar’ı masonların, ateist siyonistlerin, Sabetaycıların, satanistlerin, ateistlerin, Darwinistlerin, küfürde ileri gitmiş sapkınların, bölücülerin, teröristlerin, PKK’nın, Türkiye’yi sömürmek, parçalamak ve ülke içinde bozgunculuk çıkarmak isteyenlerin, dejenere insanların, ahlak çöküntüsüne uğramışların, Ergenekoncuların, Allah’ı açıkça veya gizlice inkar edenlerin, komünistlerin, kapitalistlerin, materyalistlerin sevmemesi bundandır. Bazı insanlar, mesleklerinin ve yaşam şekillerinin gerektirdiği şekilde genellikle bu tip insanlarla muhattaptırlar. Dolayısıyla çevrelerindeki bu kişilerin kanaatine bakarak bir hüküm çıkarır, yanlış yönlendirilirler. Oysa bu kişilerin Sayın Adnan Oktar’ı sevmemesinde şaşılacak bir şey yoktur. Gerçek bir dava insanının bu sonuçla karşı karşıya kalması beklenir, doğru olan budur. Bu, o kişinin gerçekten doğru yolda olduğunu, hak olanı tebliğ ettiğini ve Allah’ın dinini gereği gibi savunduğunu gösterir. Sayın Adnan Oktar’ın daha önce defalarca röportajlarında belirttiği gibi, eğer bu çevreler Sayın Adnan Oktar’ı seviyor olsalar, asıl o zaman bunda bir gariplik aramak gerekmektedir.

Yüce Allah, Kuran’da, kavimlerini yalnızca Allah’a çağırmış olan elçilerin, çevresindeki bazı insanlar tarafından taşa tutulup öldürülmekle tehdit edildiklerini belirtir. Elçileri yalnızca sevmemekle kalmamakta, bu insanlar o kişiyi ancak “öldürmenin” çözüm olacağını düşünmektedirler. Peygamberlerin bu uğurda canına kastedilmiş, Hz. İbrahim ateşe atılmıştır. Son bin yılın en büyük müçtehidi Bediüzzaman Said Nursi, yalnızca bu sebeple tam 30 yıl hapiste, tek bir hücrede tutulmuştur. Peygamberlerin izinden giden, Allah’ın rızasını kazanmak için yaşamı boyunca çaba göstermiş, sayısız faaliyet yürütmüş olan Sayın Adnan Oktar’ın canına da tam 9 kere kastedilmesinin sebebi yalnızca Allah’ın dinini tebliğ etmesidir.

Peygamberlere yalnızca dini tebliğ etmelerinden dolayı başgösteren düşmanlık Kuran’da şu şekilde haber verilir:

İnkarcıların, Kuran’da geçen “iki tebliğciye” yönelik düşmanca tavırları:

Dediler ki: "Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanız, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acı bir azap dokunacaktır." (Yasin Suresi, 18)

İnkarcıların Hz. Şuayb’ın tebliğine karşı tutumları:

"Ey Şuayb" dediler. "Senin söylediklerinin çoğunu biz 'kavrayıp anlamıyoruz'. Doğrusu biz seni içimizde zayıf biri görüyoruz. Eğer yakın-çevren olmasaydı, gerçekten seni taşa tutar-öldürürdük. Sen bize karşı güçlü ve üstün değilsin." (Hud Suresi, 91)

Kehf ehlinin, kendilerini belli etmemelerini, aksi taktirde düşmanları tarafından öldürüleceklerini Allah Kuran’da haber vermiştir:

"Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız." (Kehf Suresi, 20)

Hz. İbrahim babasına tebliğ yapmış, bu tebliğin karşısında babası tarafından öldürülmekle tehdit edilmiştir:

(Babası) Demişti ki: "İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım; uzun bir süre benden uzaklaş, (bir yerlere) git." (Meryem Suresi, 46)

Hz. Nuh, halkına dini tebliğ etmesinin ardından, yalnızca Allah’tan bir uyarıcı olduğunu söylemiş ancak inkarcılar tarafından taşa tutulmakla tehdit edilmiştir:

"Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcıyım."
Dediler ki: "Eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten taşa tutulup kovulacaksın." (Şuara Suresi, 115-116)

Bir davayı sahiplenmiş olan her kişinin mutlaka karşısında ona muhalif kişiler olacaktır. Siyasetçileri de sevmeyen bir çok insan vardır. Ancak söz konusu durum, bu kişilerin gerçekte “sevilmediğinin” delili değildir. Bu kişileri sevmeyenler olduğu gibi, sevenler de çoktur. O halde ölçü, belli bir çevrenin, bir dava insanını sevip sevmemesi değil, hangi çevrelerin sevip sevmediğidir.

Sayın Adnan Oktar’ı tüm Türkiye’de ve dünyada sevenlerin sayısı milyonlarcadır. Bu insanlar materyalizmin, dinsizliğin, dejenerasyonun etkisinden sıyrılıp çıkmış, Allah’a kalpten inanan ve Allah’a yakınlaşmanın yolunu Sayın Adnan Oktar’ın eserleri vesilesiyle bulmuş olan kişilerdir. Dindar, Atatürkçü, mukaddesatçı ve Türk milliyetçisi olan herkes Sayın Adnan Oktar’a güçlü bir sevgi ile sahip çıkmaktadır. Sayın Adnan Oktar’ın tüm dünyadan görüştüğü kişiler; kendisiyle görüşmek için talepte bulunan yazarlar, çeşitli ülkelerin devlet kademelerinde görevli kişiler, din adamları, fikir adamları; tüm Türkiye’den ve dünyanın sayısız ülkesinden gelen sevgi ve muhabbet mesajları dikkate alındığında bu sevginin son derece güçlü ve derin olduğu anlaşılmaktadır. Bunların yalnızca çok küçük bir kısmını http://www.harunyahyaninvesileolduklari.com sitesinden okuyabilirsiniz.

Bu sene Harun Yahya sitelerinden toplam 80 milyon eser indirilmiştir. Bu oran her geçen ay onlarca kat artmaktadır. İşte bu bir sevgi gösterisidir. Sayın Adnan Oktar’ın asıl beklediği ve istediği şey, gerçek Müslümanların, gerçek Türk milliyetçilerinin, gerçek Atatürkçülerin sevgisidir. Bu da fazlasıyla kazanılmış durumdadır.

Sayın Adnan Oktar’ın, bu konuyla ilgili olarak, 6 Mart 2009 tarihinde Kral Karadeniz TV kanalında yapmış olduğu röportajın deşifresini aşağıda bulabilirsiniz:






Kral Karadeniz, 6 Mart 2009

Kral Karadeniz:
Bugün gazetelerde General Motors şirketinin iflasın eşiğinde olduğuyla ilgili haber vardı. Söylediğiniz herşey birer birer gerçek oluyor. Her konuda inanılmaz bir bilgiye ve faydalı fikirlere sahipsiniz demiş Said Tekin. Acaba insanlar ne zaman sizin kıymetinizi anlayacaklar ve sizi dinleyerek huzura kavuşacaklar, demiş Said Tekin

Adnan Oktar:
Beni seven çok. Yani sağçı kardeşlerimden, dindar kişilerden... Ama ateist siyonistler sevmiyorlar, masonlar sevmiyorlar, koministler sevmiyorlar, PKK’lılar sevmiyorlar, Sabataycılar sevmiyorlar. Gayri meşru alemin içinde olanlar sevmiyorlar. Sevenler Anadolu’daki yiğitlerim, canım kardeşlerim beni aşkla muhabbetle seviyorlar. Tertemiz insanlar, Türk milliyetçileri. Mümin kardeşlerim, Müslüman kardeşlerim çoşkun bir muhabbetle seviyorlar, açık açık görülüyor. Sizlerde görüyorsunuz onlar bana yeter. Yani Sabataycılar, masonlar, koministler beni severlerse ben biraz rahatsız olurum herhalde.

Ama iman eder de güzel ahlakımdan dolayı aşkla severse onlar kardeşimdir. Alnından öperim, sarılır bağrıma basarım.  Yani ahlakımdan dolayı seviyorlarsa. Ama bende kendi kafalarına uygun birşey bulduğunu iddia ederek seviyorsa MazaAllah, Allah esirgesin.

Kral Karadeniz: Orada bir sakat düşünce vardır.

Adnan Oktar:
Tabi, onlar çünkü kendisi gibi olan adamı severler. Kuran’da ayette belirtiyor Cenab-ı Allah, aynen diyor kendi düşüncelerinde olmadıktan sonra sizi ya kendi dinlerine çevirirler. Şeytandan Allah’a sığınırım. Kendi inançlarına çevirirler yada taşa tutarak öldürürler. Bakın taşa tutarak öldürürler, yani öldürme arzusu olur diyor. Yani katletme arzusu olur diyor, o kadar nefret ederler. Bakın yani hafif de değil. Yani bağırır çağırırlar demiyor Cenab-ı Allah, hakaret ederler demiyor. Doğrudan öldürmek isterler diyor. Hem de en feci şekilde öldürmek isterler diyor. Taşa tutarak öldürmek isterler sizi diyor, bu çok manidar.
...
Adnan Oktar: Evet  bu bir gerçek, ben düşmanlarımdan nefret etmiyorum ayrıca. Onlar benden nefret ediyor ama ben onlardan etmiyorum. Şefkat duyuyorum, acıyorum. Onları kurtarmaya çalışıyorum. Onları doğru yola sevketmeye çalışıyorum. Düzeldiklerinde de bağrıma basmaya hazırım. Yani çoşkuyla severim. Ama benim buğuzum Allah’a Kuran’a dine karşı olan tavırlarından kaynaklanıyor. Yoksa benim onların bedeniyle etiyle kemiğiyle bir alıp veremediğim yok. Ruhlarıyla da bir alıp veremedim yok. Ben onlardaki sapık inanca karşıyım. Eyleme karşıyım.

Kral Karadeniz:
Yoksa yaratılmışı severiz. Yaratandan ötürü.

Adnan Oktar:
Tabi, ama onlara bakarsan en feci şartlarda beni öldürmenin peşinde oluyorlar... Ama bu Kuran’ın söylediği birşey, ben iftihar ederim.



Masaüstü Görünümü