Harun Yahya

Evrendeki çeşitliliğin kaynağı: Elementler


Elementler, aynı cins atomlardan meydana gelen basit maddelerdir. Uranyum gibi radyoaktif elementlerden şekillendirilebilen demire, oda sıcaklığında sıvı olan cıvaya kadar çok geniş yelpazede bir çeşitliliğe sahiptirler. Elbette bu çeşitliliği mümkün kılan, Allah'ın yoktan var ettiği elementlerin kimyasal yapısıdır.

Evrende, şu ana kadar tespit edilebilen 109 tane element vardır. Tüm evren, Dünyamız, canlı-cansız bütün varlıklar bu 109 elementin çeşitli biçimlerde birleşmeleriyle oluşur. Tüm elementler birbirinin benzeri atomlardan; atomlar da birbirinin aynı olan parçacıklardan oluşur.

Burada akla şöyle bir soru gelmektedir:

Elementleri meydana getiren bütün atomlar aynı parçacıklardan oluşuyorsa, o halde elementleri farklı kılan, var olan sonsuz çeşitlilikte maddeyi oluşturan nedir?

Elementleri temelde birbirlerinden farklı kılan, atomlarının çekirdeklerindeki proton sayılarıdır. En hafif element olan hidrojen atomunda bir proton, ikinci en hafif element olan helyum atomunda iki proton, altın atomunda 79 proton, oksijen atomunda 8 proton, demir atomunda 26 proton vardır. İşte altını demirden, demiri oksijenden ayıran özellik, yalnızca atomlarının proton sayılarındaki bu farklılıktır.

Soluduğumuz hava, vücudumuz, herhangi bir bitki veya bir hayvan ya da uzaydaki bir gezegen, canlı-cansız, acı-tatlı, katı-sıvı herşey... Bunların hepsi, sonuçta aynı yapıdaki ancak farklı sayıdaki proton-nötron-elektronlardan meydana gelmiştir.

Elementler ve Teknoloji

Arabalar, bilgisayarlar, televizyonlar, evlerimizdeki fırınlar, kullandığımız telefonlar...

Bu ürünlerin hepsi, demir, bakır, çinko, alüminyum gibi metallerden ve petrolün bir yan ürünü olan plastikten oluşur. Yani bu hammaddeler, özellikle de metaller dünya üzerinde bulunmasaydı ya da insanoğlunun bu maddeleri kullanma imkanı olmasaydı, hayatımızı bu denli kolaylaştıran teknolojiden söz etmek de mümkün olmayacaktı.

Teknoloji, insanoğlunun yeryüzünde bulunan elementleri belirli bir amaca göre şekillendirmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu elementlerden sadece birkaçını incelediğimizde bile, varlığına çok alıştığımız bu cevherlerin aslında ne kadar mucizevi bir yapı taşıdıklarını görürüz. Bunlardan biri de hem teknoloji hem de yaşam için son derece gerekli olan 'demir' elementidir.

Demir Elementinin Canlı Yaşamındaki Önemi

Demir yeryüzünde en yaygın olarak bulunan elementlerden biridir ve yerkabuğunun yaklaşık % 5'ini oluşturur. Bu element, üzerinde yaşadığımız dünyanın en temel fiziksel dengelerinden nefes aldığımız havayı kullanabilmemize kadar, yaşamın her aşamasında çok büyük bir rol oynar.

Demir, bizim solunum sistemimiz için de büyük bir önem taşır. Bu madde, insan kanında bulunan hemoglobin içinde oksijenle hassas bir bileşim oluşturur. Bu sayede, son derece yakıcı olan oksijen atomları kontrol altına girer. Demir, çok değerli bir enerji kaynağı olan oksijeni, hücrenin solunum mekanizmasına yönlendirir. Yani nefes alabilmemiz bile vücudumuzdaki demir miktarıyla ilgilidir.

Bir an için demir atomunun olmadığını düşünelim:

    * O zaman hem yaşam mümkün olmayacak hem de üzerinde yaşadığımız gezegen yaşama uygun hale gelmeyecekti.

    * Dünya, oluştuğu ilk dönemlerde ısınamayacak ve dolayısıyla atmosfer ve hidrosfer de oluşmayacaktı.

    * Dünyayı göktaşlarından koruyan manyetik alan oluşmayacak; radyasyon kuşakları, ozon tabakası olmayacaktı. Yani Dünya, ölü bir gezegen
olacaktı.

    * Demir, insanların kurdukları medeniyetlerin de en önemli maddi temelidir. Çünkü sanayi, çelik sayesinde vardır; çelik de demirin karbonla birleşiminden oluşur. Bugün hayatımızı kolaylaştıran ve kalitesini artıran yüksek teknoloji ürünlerinin tümü, sanayinin yansımalarıdır. Eğer demir olmasaydı, dünya üzerindeki teknolojik düzey de, basit tahta araçların ötesine geçemeyecekti.


Cıva ve Geniş Kullanım Alanı

Hava, su ve toprakta bulunabilen bir element olan cıva, bu ortamlarda birkaç şekilde bulunur: Metalik cıva, inorganik ve organik cıva bileşikleri. Bu cıva bileşikleri;

Termometre, barometre, vakum tulumbaları, cıva buharlı ve floresan lambalar ve redresörlerde;

Aynaların sırlanmasında, altın ve gümüş üretiminde;

Bazı elektrik devre anahtarlarında;

Altın üretiminde, altın ile amalgam oluşturmak suretiyle altının kazanılmasında;

Pigment üretiminde, pillerde, diş dolgularında katalizör üretiminde ve aşılarda;

Tıpta tedavi maddesi olarak; örneğin bazı deri kremlerinde ve eczacılıkta, antiseptiklerde ve dezenfektanlarda kullanılmaktadır.

Karbon ve Bileşikleri

Karbon, canlılar için en hayati elementtir. Çünkü bütün canlı maddeler karbon bileşiklerinden oluşmuşlardır.

Hücre zarından ağaç kabuğuna, göz merceğinden bir geyiğin boynuzlarına, yumurta beyazından yılan zehirine kadar son derece farklı organik yapıların hepsi, karbon temelli bileşiklerden oluşur.

Karbon; hidrojen, oksijen ve azot atomlarıyla çok farklı geometrik şekil ve sıralamalarda birleşerek, son derece farklı maddeler meydana getirir.

Peki karbonun yaklaşık olarak 1.7 milyon kadar bileşik yapabilmesinin sebebi nedir?

Karbonun en önemli özelliklerinden biri, birbiri ardınca dizilerek çok kolay zincir oluşturabilmesidir. En kısa karbon zinciri 2 karbon atomundan oluşur. En uzun zincirin kaç karbon atomundan oluştuğu konusunda ise kesin bir rakam verilememekle birlikte, yaklaşık olarak 70 halkalı bir zincirden bahsedilebilir.

İngiliz kimyager Nevil Sidgwick, Chemical Elements and Their Compounds (Kimyasal Elementler ve Bileşikleri) adlı kitabında, karbonun canlılar için ne denli önemli bir element olduğunu şöyle vurgular:
 

"Karbon, yapabildiği bileşiklerin sayısı ve çeşitliliği yönünden, diğer elementlerden tamamen farklı, özgün bir yapıdadır. Şimdiye dek karbonun yarım milyonun üzerinde farklı bileşiği ayrılmış ve tanımlanmıştır. Ama bu bile karbonun güçleri hakkında çok yetersiz bir bilgi verir, çünkü karbon tüm canlı maddelerin temelini oluşturur."


Yukarıdaki sözünde kimyager Sidwick'in de belirttiği gibi, içinde sadece 6 proton, 6 nötron ve 6 elektron bulunduran bu atomun gücünü tam anlayabilme konusunda insan aklı yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla bu atomun canlılık için önemli olan herhangi bir özelliğinin dahi evrimcilerin iddia ettiği gibi tesadüfen oluşması imkansızdır. Kısacası diğer herşey gibi karbon atomu da Allah tarafından, canlıların bedenlerine uygun bir biçimde yaratılmıştır. Rabbimiz'in yaratma sanatı bir ayette şöyle bildirilmiştir:
 

"Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, herşeyi kuşatandır." (Nisa Suresi, 126)


Radyoaktif Elementler

Periyodik tablonun en sonunda yer alan radyoaktif elementler daha dolaylı da olsa, yine insan yaşamına hizmet ederler. Michael Denton'ın Nature's Destiny (Doğanın Kaderi) adlı kitabında ayrıntılı olarak anlattığı gibi, söz konusu radyoaktif elementler (örneğin uranyum), Dünya'nın jeolojik yapısının şekillenmesinde büyük rol oynamışlardır.

Dünya'nın çekirdeğindeki ısının saklanmasının radyoaktivite ile yakından ilişkisi vardır. Bu ısı sayesinde Dünya'nın çekirdeğinde sıvı demir birikimi vardır ve Dünya'nın manyetik alanı bu sayede korunmaktadır.

Periyodik tablo içinde yaşam için etkisiz gibi görünen ancak önemli işlevleri bulunan asal gazlar ve nadir toprak metalleri ise, atom üretme işleminin uranyuma kadar uzanabilmesi için geçilmesi gereken zorunlu basamaklardır.

Allah Herşeyi Uyum İçinde Yaratandır

Görüldüğü gibi, evrenin her parçasında insan yaşamını gözeten bir amaç ve bu amaca yönelik kusursuz bir uyum ve denge vardır. Maddenin hangi özelliğini incelersek inceleyelim, maddeyi yoktan yaratmış olan Yüce Allah'ın sonsuz bilgi, akıl ve kudretini görürüz. Herşey O'nun iradesine boyun eğmiştir ve dolayısıyla herşey kusursuz bir uyum içindedir.

20. yüzyıl biliminin varmış olduğu bu sonuç ise, insanlara Kuran'da bildirilmiş olan bir gerçeğin teyididir. Herşeyin Yaratıcısı olan Yüce Allah, evrenin her detayının Kendi yaratışının mükemmelliğini gösterdiğini, Kuran'da insanlara şu şekilde bildirmiştir:
 

"O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman'ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir." (Mülk Suresi, 3-4)


Yaşama Vesile Olan Diğer Elementler

    * Periyodik tabloda bulunan tüm elementlere, yaşama destek olmak üzere özel görevler verilmiştir.

    * Periyodik tabloda hidrojenden uranyuma kadar 92 tane element bulunur. Uranyum sonrası elementler, doğada bulunmazlar. Bu nedenle çağımızda laboratuvarlarda üretilmektedirler.

    * Periyodik tabloda bulunan 92 elementin 25 tanesi, yaşam için doğrudan gereklidir. Bunların 11 tanesi, yani; hidrojen, karbon, oksijen, azot, sodyum, magnezyum, fosfor, kükürt, klor, potasyum ve kalsiyum, canlı organizmaların yaklaşık %99.9'unu oluşturan temel elementlerdir. Bunların dışındaki 14 element, yani; vanadyum, krom, mangan, demir, kobalt, nikel, bakır, çinko, molibden, bor, silikon, selenyum, flor ve iyot ise canlı bedenlerinde çok az miktarda bulunur, ama önemli işlevler üstlenirler.

    * Bu geniş yelpaze, periyodik tablonun farklı gruplarına bağlı atomları içermektedir. (Periyodik tabloda atomları özelliklerine göre ayıran gruplar vardır.) Bu durum ise, periyodik tablodaki farklı element gruplarının hepsinin bir şekilde yaşam için kullanıldığını göstermektedir. J. J. R. Fraústo da Silva ve R. J. P. Williams, The Biological Chemistry of the Elements (Elementlerin Biyolojik Kimyası) adlı kitaplarında şöyle yazarlar:
 

"Biyolojik elementler, periyodik tablonun her grubundan ve alt grubundan özenle seçilmiş gibi görünmektedirler ve bu da her türlü kimyasal özelliğin, çevre şartlarının koyduğu sınırlar içinde, yaşam işlevleriyle ilişkili olduğunu göstermektedir."



Elementler

Elementler, aynı cins atomlardan meydana gelirler.

Genel özellikleri:

    * Saf maddelerdir.

    * En küçük yapı taşları atomdur.

    * Kimyasal ve fiziksel yollarla daha basit parçalara ayrıştırılamazlar.

    * Belirli erime ve kaynama noktaları vardır.

    * Sabit öz kütleleri vardır.

    * Homojendirler.

    * Sembollerle gösterilirler.

    * Doğada oda sıcaklığında katı, sıvı ve gaz halde bulunurlar.

Masaüstü Görünümü