Harun Yahya

RAMAZAN 2009 - 11.Gün









Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulba yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 256)





"Doğruluğu iltizam edin (gerekli görün). Çünkü doğruluk hayra götürür. Kişi doğru söyleyip doğruluğu araştıra araştıra Allah Katında doğrucu yazılır. Yalandan sakının. Çünkü yalan sapıklığa götürür. Şüphesiz sapıklık da cehenneme götürür." (Müslim)











ABD’deki Otomotiv Sektörü Çalışanları, Ekonomik Kriz İçin Allah’a Dua Ettiler / Vatan Gazetesi / Yeni Şafak Gazetesi / 09.12.2008






ABD, tarihinin en kötü krizlerinden birini yaşarken, özellikle otomotiv sektörü dibe vurdu. Araç satışlarının düştüğü ve arka arkaya işten çıkarmaların yaşandığı sektörün ayağa kalkabilmesi için Amerikalılar umudunu Kiliseye bağladı.

Otomotiv sektörünün merkezi kabul edilen Detroit'in en büyük kiliselerinden biri olan Greater Grace Temple’da, sektör çalışanlarının geniş çapta katıldığı bir Pazar ayini düzenlendi. Kilisenin sunağına krizden en çok etkilenen segment olan üç adet arazi aracı konulurken, sektör çalışanları da otomotivi kurtaracak bir plan üzerinde anlaşılması için hep birlikte dua ettiler.

Kilisede düzenlenen ayine yaklaşık 300 kişi katıldı. Kiliseye gelen sektör çalışanlarından Michelle McDade, "Ben zaten iyi ve kötü günlerde dua ederim ancak bu kez yaşananlar direk olarak bizim hayatımızı etkilediği için dua ediyorum.” dedi.

Kuşkusuz ki Yüce Allah her olayı olduğu gibi, tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kirizi de çok fazla hayır ve hikmetle yaratmıştır. İnsanların, her şart ve durumda insanlara yardım edecek olanın yalnızca Yüce Rabbimiz olduğunu görerek Allah'a dua etmeye yönelmiş olmaları da bu hayırlardan biridir. Allah'a inanan her insan, nimet, bolluk, bereket ve güzellikle karşılaştığında nasıl şükreden bir ahlak gösteriyorsa, inşaAllah sıkıntı ve zorluk ile karşılaştığında da yine Rabbimiz'in yarattıklarından razı olmalı ve her türlü kurtuluş yolu için yalnızca Rabbimiz'e sığınmalıdır. Kuran'da iman edenlerin bu ahlakı şöyle bildirilmiştir:

... Benim başarım ancak Allah iledir; O'na tevekkül ettim ve O'na içten yönelip-dönerim. (Hud Suresi, 88)






Saç Telinden Örümcek İpeğine Keratin Molekülü

Yaşantımızdaki herşey moleküldür. İnsan yaşamının her yerini kuşatan bu moleküllerden bir tanesi de, birbirinden tamamen farklı yapıları oluşturan ve özellikle koruyucu özelliğiyle ön plana çıkan keratindir.

Keratin Her Yerde

Keratin molekülü, bedenimizde, canlılarda ve günlük hayatta kullandığımız eşyalarda da çok çeşitli şekillerde bulunmaktadır. Bunlara verilebilecek bazı örnekler şunlardır:

• Pençe ve Tırnaklar

Pençeler ve tırnaklar keratinden oluşurlar. Fakat bunlar daha fazla sülfür köprüsü ile çaprazlama bağlıdırlar. Bu çaprazlama bağ, keratinin daha fazla işlenmiş olduğunu gösterir. Bu durumda meydana gelen molekül daha kuvvetlenir ve sertleşir. Tırnak ve pençelerin sert olmasının nedeni budur.







• İpek

İpek de keratin moleküllerinden oluşur. Pek çok böcek tarafından salgılanan ve katılaşmış bir sıvı olan ipeği oluşturan keratin molekülleri, diğer maddelerdekinin aksine bir sarmal biçiminde değillerdir. Bunun yerine birbirlerinin üzerine yığılarak bağlanmış sert amino asit levhaları oluştururlar. İpeğin yüzeyine dokunduğumuzda bu pürüzsüz, düz yapıyı hissedebiliriz. (www.imanhakikatleri.com)

• Deri

Deriyi koruyan madde keratindir. Derinin ne kadar korunaklı ve özel bir malzeme olduğu bilinmektedir. Keratin, kendine has moleküler yapısı ile deriyi dış etkilere karşı korunaklı bir hale getirir, derinin yapısını özel bir şekilde belirler.

• Örümcek İpliği

Bilim adamlarına göre örümcek ipliği yeryüzündeki en sağlam malzemelerden biridir. Örümcek ipliğini bu kadar üstün yapan ipeğin kimyasal yapısında ve üretim merkezinde gizlidir. Örümcek ipliklerinin hammaddesi, örgülü helezonik aminoasit zincirlerinden oluşan "keratin" adlı proteindir. Keratinin esnek hidrojen bağlarıyla bağlanmış aminoasitlerden oluşuyor olması, örümcek ipliğine çok sağlam bir esneklik kazandırır. (www.nanoteknolojimucizesi.com)

• Kuş Tüyleri

Kuşların kolayca uçabilmeleri için kanatlarının mümkün olduğunca hafif olmaları gerekir. Tüyler de bu ihtiyaçlarına en uygun olacak maddeden yaratılmışlardır. Bu madde 'keratin proteinleri'dir. Kuşların tüylerini meydana getiren bu hayati madde aslında bir nevi atıktır. Bu atık derinin alt tabakalarında ölen yaşlı hücrelerden oluşmaktadır. Ölü hücreler yerlerini genç hücrelere terk ederler. Böylece besin ve oksijen kaynaklarından uzaklaşarak sert ve dayanıklı keratin maddesini oluştururlar.

Keratin Molekülü Yüce Allah’ın Detayda Yarattığı Bir Mucizedir


Allah, çeşitli özellikler vererek molekülleri üstün bir sanat ve ilimle yaratmıştır. Aynı keratin molekülünün, deriyi dış etkilere karşı koruması, ipeğin yüzeyindeki pürüzsüz yapıyı sağlaması, saça esneklik vermesi, saçı dış etkilere karşı koruması ve aynı zamanda da tırnak ve pençelerin sert olmasını sağlayabilmesi gözle görülmeyen atomlarda Allah'ın sergilediği büyük bir mucizedir. Allah, yeryüzünü yoktan yaratmış ve tüm kainatta hayranlık uyandırıcı bir sanat sergilemiştir.

"Bu, Allah'ın yaratmasıdır. Şu halde, O'nun dışında olanların yarattıklarını bana gösterin. Hayır, zulmedenler, açıkça bir sapıklık içindedirler." (Lokman Suresi, 11)






Atomun Sağlamlığı ve Elektron Yörüngeleri

Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi 'sapasağlam ve yerli yerinde yapan' Allah'ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır. (Neml Suresi, 88)

Yukarıdaki ayette tüm maddelerin yapı taşı olan atomun sağlamlığına ve atomların elektron yörüngelerine bir yönüyle işaret ediliyor olabilir. Atomlar açısından bakıldığında, ayetteki Allah'ın "herşeyi sapasağlam" yaptığı ifadesi, atomların balyozla vurulsa dahi dağılmayan sağlam yapıları olarak yorumlanabilir. (Doğrusunu Allah bilir.) Çünkü eşyalar sağlam olmaz, ancak atom sapasağlamdır. Örneğin bir vazo kırılsa, parçalansa dahi onu oluşturan atomlar yine sağlam kalır. Şiddetli bir çarpmada bir araba hurda yığını olabilir; bir patlamayla gökdelen yıkılabilir; ama ister narin bir çiçek isterse güçlü bir metal olsun durum aynıdır: Maddenin atomları bozulmaz, yörüngeleri dağılmaz. Dolayısıyla en zayıf yapılı gözüken madde dahi, aslında yaratılışında çok sağlamdır. Ayette "herşey" denilmesinin hikmeti de, tüm maddelerin esasının atom olması olabilir. (www.Kuranbilgisi.com)






Resimde adeta bir yapıştırıcı gibi atomları birbirine ekleyerek maddeler oluşturan, bulut görünümündeki elektronların hareketi canlandırılmaktadır. Elektronların atomun çekirdeği etrafındaki süratli hareketi, bulut gibi görünmelerine sebep olmaktadır.




Atomdaki bağları parçalayarak oluşturulan nükleer bombalarda dahi, ortaya yine sağlam başka yapılar çıkar. Nükleer fizyon yönteminde, atomun çekirdeği parçalanır ve daha küçük iki atoma ayrılır. Nükleer füzyonda ise iki küçük atom biraraya getirilerek daha büyük bir atom oluşturulur. Örneğin Güneş enerjisi bu yöntemle -hidrojenin helyuma dönüştürülmesiyle- üretilmektedir. Sonuç olarak evrende maddeden enerjiye, enerjiden maddeye sürekli bir dönüşüm ve atom seviyesinde evrenin genelinde geçerli bir sağlamlık mevcuttur.

Diğer bir yönden ayette, dağların, bulutların sürüklenmesine benzetilen hareketiyle, atomların çekirdekleri etrafındaki elektron bulutlarına işaret ediliyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.) Dağları oluşturan atomların yörüngelerindeki elektronlar, çekirdek etrafında sürekli ve süratli hareketlerinden ötürü bir bulut görünümü alırlar. Nitekim atomun yörüngesindeki elektronlar, bilimsel literatürde de "elektron bulutu" olarak tanımlanmaktadır.1 Elektron bulutu kavramı, moleküler fizik, kimya ya da kuantum kimyasında, elektronların atom çekirdeği etrafında, buluta benzer şekilde hareket etmelerini tarif etmek için kullanılır.

Elektron mikroskobu gibi üstün teknoloji ürünü aletler ile gözlem yapmadan atomun yapısını anlamak, elektronların bu görünümlerini tespit etmek mümkün değildir. 14 asır önce üstün teknoloji gerektiren ilimler hakkında, Kuran'da verilen bilgilerin her defasında tam doğru olması, Kuran'ın mucizelerinden biridir. Ayrıca Rabbimiz'in Alim (Herşeyi çok iyi bilen), Fatır (Yaratan, icad eden) ve Halik (Herşeyin varlığı ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri, hadiseleri tespit ve tayin eden ve ona göre yaratan, yoktan var eden) sıfatlarının birer tecellisidir.






Müminler İçin Kıyasın Önemi

İnsanın nefsinde cimrilik, bencillik, kıskançlık, tembellik, hüzne yatkınlık, ümitsizlik, dik başlılık, inatçılık gibi ruhu kirleten her türlü eğilim mevcuttur. Ancak iman eden bir insan bu davranışlardan Allah'ın razı olmayacağını bilir ve tam tersi şekilde cömert, fedakar, çalışkan, neşeli, ümitvar, mülayim ve mazlum bir ahlak gösterir. Bu yönlerini de hayatının sonuna kadar irade göstererek güzel bir sabırla, şevk ve azimle devam ettirir.

Allah'ın hem çevremizde, hem de kendi nefsimizde bu zıtlıkları yaratmasının hikmetlerinden biri, dünya hayatında bu belirgin farklılıklar arasında kıyas yaparak nimetlerin daha şuurlu olarak farkına varmamızdır. Dolayısıyla nimetlerden daha çok zevk alıp şükretmemiz, çevremizdeki ve ahlakımızdaki eksiklikleri görebilmemiz ve Allah'ın rızasının en fazlasını kazanabilmek umuduyla hep daha güzelini, daha mükemmelini hedefleyerek cennete layık bir kul olabilmemizdir.

Kıyaslama Yapmanın Önemine Bir Örnek…

İnsan kimi zaman bir nimetin gerçek değerini, o nimeti kaybettiğinde daha iyi anlayabilir. O nimete sahip olduğu andaki haliyle, Allah'ın kendisinden bir hayır ve hikmet üzere o nimeti aldığı andaki halini kıyaslayarak aradaki farkı hisseder. Bu da kişinin Allah'a daha derin bir coşkuyla bağlanmasına, Allah'a daha içten ve samimi dua etmesine vesile olur. Sahip olduğu nimetlerin aslında Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın dilediği anda nimetini dünyadaki imtihanın bir parçası olarak geri alabileceğini daha şuurlu şekilde anlamasını sağlar. Dolayısıyla bu eksiklikler kişinin Allah'a olan şükrünü artırır.

Örneğin bir insan sağlıklıyken, bunun ne kadar büyük bir nimet olduğunu düşünmeyebilir. Derin düşünmediği takdirde, ağrısının olmamasını, elini, kolunu sağlıklı kullanabiliyor olmasını, görebiliyor, duyabiliyor olmasını, kolaylıkla yürüyüp koşabilmesini, konuşabilmesini, rahatça yemek yiyebilmesini, kendi işlerini kendisinin halledebiliyor olmasını sıradan ve normal karşılayabilir. Ancak ne zaman ki insan sağlığını kaybeder, işte o anda hasta olmadığı halini düşünür ve sağlıklı olmanın Allah'tan çok büyük bir nimet olduğunun farkına varır. Allah tekrar sağlık, sıhhat nasip ettiğinde de, hep aradaki farkı hatırlar ve sağlığının kıymetini daha çok bilmesi ve bunun için Allah'a sürekli şükretmesi gerektiğini düşünür. (www.insaninacizlikleri.com)

Ahirette Yaratılan Zıtlıklar

Allah dünya hayatında olduğu gibi ahirette de zıtlıkları bir arada yaratmıştır. Dünyada bizim alışık olduğumuzdan farklı olarak, ahirette insanın hoşuna gidecek maddi ve manevi bütün güzellikler her türlü eksiklikten arındırılmış şekliyle cennette bir aradadır. İnsanın sevmediği, hoşlanmadığı, ruhen ve bedenen, azap ve tedirginlik duyacağı her türlü detay da cehennemde bir aradadır.

Dünyada Allah'a boyun eğmemiş, Allah'ın beğendiği ahlaka göre hayatını sürdürmemiş kişiler ise, cehennemde dünyada gördükleri güzelliklerin, nimetlerin, tadına vardıkları lezzetlerin hepsinden sonsuza kadar mahrum bırakılırlar. Mümin olan kişiler cennette, dünyada imtihan oldukları eksikleri hatırladıkları ve cehennemdekilerin konumunu gördükleri için cennetteki nimetlerden çok daha fazla zevk alırlar. Güzellikten, estetikten, sevgiden, saygıdan, muhabbetten, dostluktan, maddi her türlü nimetten aldıkları zevkin ve hepsinden önemlisi Allah'ı razı etmiş olmalarından kaynaklanan huzurun, mutluluğun, neşenin gücü bu şekilde çok daha yüksek olur. Nitekim Kuran ayetlerinden de, Allah'ın cennetteki müminlere ve cehennemdeki inkarcılara kendi yaşantılarıyla kıyas yapacakları görüntüler göstereceğini; bu şekilde cennet ehlinin aldığı zevkin daha da güçlü, cehennem ehlinin yaşadığı pişmanlığın ve azabın da daha şiddetli olacağını anlarız. (www.kurandancevaplar.com)





Kavak Yaprağı







Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi

Yaş: 54-37 milyon yıl

Bölge: Green River Oluşumu, Utah, ABD






Kavakların bir başka bitkiden türemediklerini, herhangi bir evrimsel ataya sahip olmadıklarını, hep kavak olarak var olduklarını gösteren bu fosil, bir Yaratılış delilidir.

Günümüzdeki kavakların her yönüyle aynısı olan, yaklaşık 50 milyon yıl önce yaşamış kavaklar, evrimin hayal ürünü bir senaryodan ibaret olduğunu gözler önüne sermektedir. (http://www.darwinizmnedir.com)






HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN SAÇLARI GÜZELLİĞİYLE DİKKAT ÇEKECEKTİR

Ahmed b. Sinan Kirmani Dimeşki (1019): Ehl-i Sünnet’in meşhur alimlerinden olup “Ahbar-ud Duvel” adlı kitapta şöyle yazar: “
“…O (HZ. MEHDİ (A.S.)) , ORTA BOYLU, GÜZEL YÜZLÜ, GÜZEL SAÇLIDIR...”

(Ahbar-ud Duvel, s. 117 -Hicri 1382 basımı)

Abdulmelik İsami (1111): Mekke’de ikamet eden tanınmış tarihçilerdendir. O, “Sımt-ul Nucum-il Avali” diye bilinen dört ciltlik tarih kitabında şöyle yazıyor: “... O (HZ. MEHDİ (A.S.)) MU’TEDİL, GÜZEL YÜZLÜ VE GÜZEL SAÇLI, İNCE BURUNLU VE GENİŞ YÜZLÜ BİR GENÇTİR.”

(Sımt-ul Nucum-il Avali, c. 4, s. 138)
(Hz. Mehdi Aleyhisselam, Abdullah Turan,  Al-i Taha, s. 157)

Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'nin “güzel yüzlü ve güzel saçlı” olacağı bildirilmiştir. Ayrıca “geniş yüzlü” ifadesiyle de, diğer hadislerde “geniş alınlı” olduğu bildirilen Hz. Mehdi (a.s.)'nin başının da, Peygamber Efendimiz (sav)’in mübarek başı gibi büyükçe olduğu anlaşılmaktadır.






KREDİ KARTI BORÇLARINA AF





Ne Demişti

El Cezire, 13 Aralık 2008

Adnan Oktar: ... BORÇLU OLANLARIN BORÇLARINI AFFETMELERİ, çünkü Kuran’da borcun affedilmesi bir ibadet olarak belirtiliyor, yani illa borcu öde diye fakir insanların yakasına yapışılması doğru değil, bundan vazgeçilmesi lazım. Vergi affı getirilmesi gerekiyor ve vergilerin iyice düşürülmesi gerekiyor, bu piyasayı çok çok canlandırır.

 


Ne Oldu



Yenişafak, 16 Haziran 2009











KURAN'DA SAMİMİYET



İnsanı şeytanın kışkırtmalarından koruyan, onun saptırıcı vesveselerinden uzaklaştıran, Allah'a karşı samimiyetidir. Bir mümin, Allah'tan gücünün yettiği kadar korktuğu, O'na tüm kalbi ile yöneldiği ve Allah'ı hoşnut emek için yaşadığı sürece, gerçek samimiyete ulaşmış olur. Gerçek samimiyet karşısında bir insanın yaptığı hatalar, düştüğü yanılgılar önemsizdir.

Çünkü o, her ne yaparsa yapsın yine tüm samimiyetiyle Yüce Allah'a yönelecek, O'nu razı etmek için çabalamaya devam edecek ve yaptığı hatadan dolayı pişmanlık duyup bunu telafi etmeye uğraşacaktır. Bir mümin için önemli olan hatasız olması değil, hatadan samimiyetle ders alması ve daima Allah'a yönelmesidir.


Masaüstü Görünümü