Harun Yahya

Müslümanlar kurban bayramının coşkusunu İslam aleminin bayramlarına kavuşmak için yaşamalılar



Müslümanların mübarek bayramlardan biri olan Kurban bayramı tüm İslam aleminde büyük coşku ve heyecanla beklenir. Çünkü bayramlar Müslümanların Allah’ın rızasını kazanmalarına vesile olan nimet ve ferahlık dönemleridir. Bu mukaddes günleri Müslüman kardeşlerimizin yardımla, dayanışmayla, neşeyle, coşkuyla değerlendirmesi hayati bir konudur. Bu nedenle İslam dininin birlik, kardeşlik, sevgi ve bir o kadar da ince düşünce ve saygı ruhunu yansıtan bayramlar, Müslüman kardeşlerimizin tesanütlerini arttırdıkları sevgi ile birbirlerine kenetlendikleri zamanlar olmalıdır.

Müminlerin tesanütünü arttırması açısından bu mukaddes bayramın büyük bir ayrıcalığı vardır. Bu ayrıcalık, yardımlaşma, dayanışma ve kardeşlik duygularını pekiştiren kurban etini infak etme ibadetidir. İslam dininin adalet, yoksulu koruma ve yardımlaşma ahlakının gereği kurban etleri müminlerin sevgi ile birbirlerine kenetlenmelerine vesile olacak bir araçtır. Bunun için kesilen kurbanların ihtiyaç sahiplerine ulaşması, hatta zengin İslam ülkelerindeki kurbanların, yiyecek tek lokma ekmek bulamayan baskı, zülüm ve işkence altında yaşayan Müslüman ülkelerdeki kardeşlerimize ulaştırması çok önemlidir. Yüce Rabbimiz bir ayetinde kesilen kurbanların kanlarının kendisine ulaşmadığını ancak kendisine ulaşanın Yüce Zatı’nın rızasını kazanmak olduğunu söyle bildirir:

Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah'a ulaşmaz, ancak O'na sizden takva ulaşır. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirmiştir; O'nun size hidayet vermesine karşılık Allah'ı tekbir etmeniz için. Güzellikte bulunanlara müjde ver.(Hac Suresi 37)

Kurban bayramı İslam dininin nezaket ve ince düşünce anlayışının gösterilmesine de vesile olur. İslam dinin en güzel uygulamalarından birini bu dinin kazandırdığı maneviyat ile asırlar boyunca üç kıtaya hükmeden Osmanlılarda görürüz. Osmanlı’da bayramlarda alışveriş yapıldıktan sonra ödeme güçlüğü çekenlerin borçlarının toplumun zenginleri tarafından ödenmesi ilkesine dayanan bu ince düşünceli davranış aynı zamanda gizli infaka da güzel bir örnek oluşturmaktadır. Çünkü zenginler hiç tanımadıkları semtlerdeki bakkal, manav vb. dükkânlara gidip onlardan Zimem yani veresiye defterini isterler ve baştan, sondan, ortadan rastgele sayfaların borç toplamını yaptırıp, sonra da “Silin borçlarını… Allah kabul etsin” deyip parasını öderlerdi. Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren, kimi borçtan kurtardığını bilmezdi.

İslam dininin, müziğe, eğlenceye, sanata olan yaklaşımı bu mübârek bayramın, her şeyiyle rengarenk, neşeli ve coşkulu yaşanmasına vesile olmalıdır. Osmanlı’da bayram öncesinde padişahın, Tembihname adı altında yayınlattığı ve köylere kadar iletilen bildirgesinde ülkede yapılacak düzenlemeler, güzellikler, temizlikler halka duyurulur, hatta toplum ahlakını bozmayacak şekilde nasıl hareket edileceğine ve görevlilerin bunu nasıl sağlayacağına dair bilgiler iletilirdi. ”Elbiseni temizle, pislikten kaçınıp-uzaklaş (Müdessir Suresi 4-5)” ayetinin hükmü gereği konaklarda, evlerde ve saraylarda mutlaka temizlik yapılır, çeşmeler, sokaklar dahi temizlenir hatta çarşıda satılan malların bile daha temiz olması sağlanarak bayrama toplu bir hazırlık ruhu ile girilirdi. Camilerde fenerlerin yanması, gemilerin renkli fenerlerle süslenmesi, halka açık meydanlarda çeşitli gösterilerin yapılması İslam dininin sanat, estetik ve kalite anlayışının yüksek olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

Bayramlar, günümüzde gittikçe yalnızlaşan, teselliyi sosyal paylaşım sitelerindeki sanal ortamlarda bulan insanların yalnızlık hastalığından kurtulmasına, birbirinin camisinde namaz kılmayan, selamlaşmayan, birbirinin yazdığı kitabı okumayan, ufak bir fikir farklılığı nedeniyle kardeşine düşman kesilen Müslümanların arasını bulmasına vesile olabilecek zamanlardır. Bayramlaşarak bu gibi yapay ayrımları kaldırmak, Allah'ın evleri olan camileri, şu veya bu grubun, şu veya bu mezhebin değil, tüm Müslümanların mescidi haline getirmek mümkündür. Bu mübarek günlerde her Müslüman birbiriyle selamlaşarak, birbiri ile sohbet ederek, birbirine şefkat göstererek tevazu ve anlayış içinde, Allah'a daha çok yakınlaşmak, O'nun dinine daha çok hizmet etmek için çalışmalıdır. Ve Allah'ın bizlere verdiği şu emri hatırlamalıdır: Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. (Al-i İmran Suresi, 103)”

Şefkat ve rahmet dini olan İslam dini sadece insanlara değil, aynı zamanda kurban edilecek hayvanlara da sevgiyle yaklaşılmasını emreder. Nitekim Osmanlı devletinde kurbanlıklar, alındıktan sonra boyanır, tüyleri taranır, boynuzları zeytinyağıyla yağlanır, temiz otlar üstüne yatırılarak bayram gününe kadar özenle beslenirdi. Allah’ın munis sanatının tecellisi olan hayvanlara son derece sevgiyle yaklaşan Osmanlılar gibi, Müslüman kardeşlerimizin de, hayvanın yularını çekiştirmeyi bile eziyet kabul eden İslam ahlakının bu  şefkat ve sevgi yaklaşımını benimsemeleri son derece hayatidir.

Osmanlı devletinin Kurban bayramındaki bu güzel uygulamaları, tüm İslam dünyasına Kuran’ın hayata geçirilmesi durumunda oluşacak cennet gibi ortam hakkında fikir vermektedir. Bu cennet ortamının tüm İslam aleminde hakim olabilmesi için her Müslümanın var gücüyle çaba göstermesi en büyük farz vazifedir.

Unutmayalım Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Mısır’da Afganistan’da, Çad’da, Kırım’da, Kerkük’te, Irak’ta  mübarek Kurban bayramında yiyecek bir şey bulamayan, baskı, zulüm ve işkence altından acı çeken kardeşlerimiz var. İşte acı çeken kardeşlerimizin bu acılarına son vermek için bayramlar çok önemli fırsatlardır. Çünkü bayramlar farklı dil, ırk ve mezhepten Müslümanları bir araya getiren Allah’ın  ‘Cami’ isminin tecelli ettiği zamanlardır. Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan Müslümanlar, bayram namazında camilerde bir araya gelirler.

Birlikte namaz kılan kardeşlerimiz, Müslüman dünyasının kurtuluşu, bütün dünyaya barış, kardeşlik, huzurun gelmesi için  “Ya Rabbi, İttihad-ı İslam’ı bir an önce meydana getir”, “İttihad-ı İslam’ı hemen oluştur” diye Allah’a dua etmelidirler.  Allah müminlerin dualarına icabet edendir. İslam Birliğini sağlayacak olan Allah’tır, Bizler Müslümanları daima kardeşliğe çağırmakla, birbirlerini sevmeye, tek Yaradan’ın kulları olduklarını hatırlatmakla, dünyadaki her insanı, Allah’ın kulu olarak sevmeye davet etmekle, Allah’ın bu kainatı nefret için değil sevgi için yarattığını hatırlatmakla yükümlüyüz. Bu yükümlüğü yerine getirirsek kurulacak olan İslam Birliği ve Rabbimiz"in insanlar için seçip beğendiği İslam dininin güzelliklerle dolu hayat tarzı inşaAllah hızla tüm dünyaya yayılacaktır.

Adnan Oktar'ın Harakah Daily'de yayınlanan makalesi:

http://www.harakahdaily.net/index.php/headline-english/31299-celebrating-the-eid-al-adha-like-in-the-old-times

Masaüstü Görünümü