Harun Yahya

Obama'dan Şiddet İçeren Aşırıklıkları Kınayan Mesajlar




Tarih boyunca yıkıcı ve kan dökücü addedilen, ne var ki toplumlar ve uluslararası ilişkilerin vazgeçilmez bir metotu olarak kullanılan savaşlar 21. yüzyılda da tüm dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. Dünyanın dört bir yanı onlarca ülkeyi yakıp yıkan büyük savaşlarla, kardeşin kardeşi vurduğu iç savaşlarla, soykırımlar, kitle katliamları, terör eylemleri gibi türlü fitne ve kargaşayla kaynıyor. Terör olaylarında her yıl binlerce insan hayatını kaybediyor; binlercesi katliama maruz kalıyor; masum insanlar, yaşlılar, bebekler, çocuklar mağdur ediliyor; binlerce insan ülkelerinden iltica etmeye mecbur bırakılıyor. Dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri yoksulluk sınırı altında yaşıyor, bir milyarı aşkın kişi yeterli barınma koşullarından yoksun, 100 milyonu aşkın kişi evsiz. Cinayetten gaspa, hırsızlıktan uyuşturucu ticaretine tüm suç alanlarında muazzam bir artış söz konusu. Çocuk suçluların ve suça sürüklenen çocukların sayısı giderek artıyor. Ahlaki dejenerasyon da tüm bu oranlarla birlikte büyük bir hızla yükseliyor.

Dünyanın daha saymakla bitmeyecek pek çok sorunu var. Ülkelerin ve bireylerin silahlanma oranındaki önlenemeyen yükseliş; tüm dünyayı saran ekonomik krizin yol açtığı yıkımlar; işsizlik; özellikle Batı'da göçmen ve yabancı düşmanlığının kazandığı ivme; din, dil, mezhep farklılıkları ve etnik farklılıklardan kaynaklanan ırkçılığın küresel düzeyde yaygınlaşmış olması bunlardan bazıları.

Irkçılık, terör ile birlikte tüm dünyayı tehdit eden en büyük tehlikelerden biri. Bazı zaman dilimlerinde gerileyen ancak uygun zemin bulduğunda süratle alevlenen ırkçılık dünyadaki pek çok kavga ve çatışmanın kökeninde yer alan son derece hastalıklı bir felsefe. Ve günümüzde, demokrasiye ve insan haklarına verdiği değerle ve tüm inançlara eşit durmakla övünen ABD dahil olmak üzere pek çok Batı ülkesinde yükselişe geçmiş durumda.

ABD son 50 yıldan bu yana vatandaşları arasında eşitliği sağlamak amacıyla ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı ceza getiren bazı yasaları kabul ediyor olsa da hukukçular, kanaat önderleri ve halk ülkede ırkçılığın ve ayrımcılığın tüm hızıyla sürdüğü görüşünde. Siyahiler, Asya ve Güney Amerika kökenli insanlar sık sık ırkçı saldırılara maruz kalmaktan ve en temel vatandaşlık haklarından dahi mahrum bırakılmaktan şikayetçi. Diğer inanç gruplarına göre daha fazla ayrımcılığa uğrayan Müslümanlar ise son zamanlarda ABD'de İslamofobik algının arttığını, kendilerini güvende hissetmediklerini ifade ediyorlar.

Geçtiğimiz günlerde ABD'nin Kuzey Karolina eyaletinde üç Müslüman gencin öldürülmesinin ardında da yine ırkçı zihniyet var. Amerikalı bir aşırı ırkçı tarafından işlenen cinayetlerin ardından ülkede İslamofobi'yi suç kabul eden yasanın eksikliği bir kez daha gündeme geldi. Müslümanlar ABD'nin Yahudi düşmanlığını yasal olarak suç kabul ederken İslam düşmanlığını hala suç olarak tanımamasını çifte standart olarak değerlendiriyorlar. Yakın zamanda ABD Başkanı Barack Obama'nın dini ve kültürel hakların kovuşturma gibi yollarla korunacağı yönünde taahhüdde bulunması bu konuda kaydedilen en son gelişme.

Uyguladığı birçok politika ile eleştiriliyor olması bir yana, 'İslam' ile 'terör' kelimelerini birarada kullanmaktan imtina etmesi ve göreve geldiğinden beri Batı dünyası ile Müslümanlar arasında pozitif ilişkiler kurmak adına barışçıl söylemlerde bulunması Başkan Obama'nın olumlu bir yönü. Obama üç Müslüman gencin öldürülmesi üzerine yaptığı açıklamada Müslümanlar'a yönelik ırkçı yaklaşımı kınadı ve ABD'de kimsenin dini kimlikleri ve görüşleri nedeniyle hedef haline getirilemeyeceğine vurgu yaparak saldırıyı 'vahşi, şok edici ve kabul edilemez' olarak tanımladı.

Başkan Obama'nın Beyaz Saray'da düzenlenen 'Şiddet İçeren Aşırılıklarla Mücadele' zirvesindeki konuşmasında değindiği konular da oldukça önemliydi. Ortadoğu ve Avrupa'da terör estiren örgütlerin İslam'ı temsil etmediğini, aksine kendi karanlık hedefleri doğrultusunda dini saptırdıklarını söyleyen Obama, "Teröristler bir milyar Müslüman adına konuşamaz" cümlesiyle İslam ile radikalizmin birbirinden ayrılması gerektiğinin altını çizdi.

Obama'nın zirve konuşmasındaki bir diğer mesaj, gücünü aşırı görüşlerden alan şiddete karşı yalnızca askeri olarak mücadele edilemeyeceği, dahası terörizme karşı savaşın silahlarla değil, kalpleri kazanarak başarıya ulaşılabileceği yönündeydi. Şiddete karşı şiddet uygulamanın hiçbir sorunu halletmediğini ve şiddetin çözümünün kalpleri kazanmaktan, diğer bir ifadeyle sevgi, hoşgörü ve affedicilikten geçtiğini ABD'nin görmüş olması şüphesiz ki dünya barışına katkı sağlayacak sevindirici bir gelişme. Umulur ki Obama'nın şiddeti ve nefreti kınayan, farklılıkları değil ortak noktaları öne çıkarmayı hedefleyen bu yapıcı ve birleştirici üslubu devam eder ve ABD bundan böyle çatışmayı değil barışı pekiştiren bir güç olarak dünyanın anarşi ve terörden arınmasına aracı olur.

Obama'nın konuşmasının sonunda dünyanın artık gençlere daha iyi umutlar, daha iyi bir gelecek sunması gerektiği yönündeki mesajı da apayrı bir önem taşıyordu. Nitekim sosyal yapıların altüst olduğu ve gerek kişisel gerek toplumsal gerekse toplumlararası düzeyde büyük bir çöküşün yaşandığı günümüzde en fazla zararı görenler geleceğin nesilleri olan gençler. Nefretin, sevgisizliğin, egoistliğin, çıkarcılığın hakim olduğu bir ortamda yetişen gençler ahlaki kazanımlar elde ederek kişiliklerini geliştirmenin değil, günün maddi hayat standartlarını yakalamanın ve kendileri için olabildiğince menfaat edinmenin peşindeler. Elbette bunun sonucunda güzel ahlak özelliklerinden uzaklaşmış, manevi değerlerini, dahası hayatın anlamını yitirmiş ve potansiyel olarak suç işlemeye hazır bireyler olarak topluma karışıyorlar. Oysa kişilikleri henüz gelişmekte olan gençlerin asıl ihtiyaçları maneviyat. Onlara daha iyi bir gelecek sunabilmenin yolu tüm dünya halklarının farklılıkları bir kenara koyup dostluk ve kardeşlik ruhuyla el ele verip bütünleşmesini sağlamak. Bu noktada yalnızca devletlere ve devlet adamlarına değil herkese sorumluluk düşüyor. Unutulmamalı ki herkesin iyilik ve hayır adına işleyebileceği pek çok güzellik var. 

Adnan Oktar'ın New Straits Times & News Rescue'da yayınlanan makalesi:

http://newsrescue.com/messages-condemning-violent-extremism-obama/#axzz3TmCKOzAw



 

Masaüstü Görünümü