Harun Yahya

Dünyada ve Avrupa’da Soykırım Duyarsızlığı: Saraybosna




Engizisyon sabıkasına ve 2. Dünya savaşında Hitler tecrübesine sahip Avrupa neden soykırım ve katliamlara tepkisiz kalır?

Bugün Suriye’de Esed, Mısır’da Sisi, Nijerya’da Boko Haram’ın yaptıklarına ek olarak Myanmar, Doğu Türkistan, Sri Lanka, Burma ve diğerleri…

Dünyada insanlar katlediliyor, ama Avrupa ve BM sessiz, tepkisiz.

Avrupa, BM, Rusya ve ABD bugün tepkisiz, geçmişte de tepkisizdi. 

En acı olanlarından biriyse 1995’te uçakla Almanya’ya bir, Fransa’ya ise iki saat mesafedeki Saraybosna’ya tepkisiz kalmalarıydı.

Dünya Bosna’ya, Avrupa’da Müslümanların Sancağı olduğu için Sırp kuşatması altında yaşadığı 3 kış boyunca kayıtsız kaldı.

Bosna’daki katliamın iki tarafı vardı. Boşnaklar ve Sırplar…

Saraybosna, Osmanlı topraklarına Fatih Sultan Mehmet döneminde katıldı. Müslüman olan halkına Boşnak denildi.

Müslümanların Avrupa’daki en uç noktası oldu. Yani Sancağı…

Bosna’da yaşanan katliamların diğer tarafı ise Milliyetçi Sırplar…

Sırpların bölgede Müslümanlara düşmanlığı 14. yüzyıla dayanır. Sırp Krallığı önce 1389’da Kosova Savaşı’nda önemli bir güç kaybına uğradı, sonrasında ise 1459’da tamamen ortadan kalkarak Osmanlı topraklarına katıldı. Sırplar bu mağlubiyetlerini unutmadılar ve bu tarihten sonra içten içe Müslümanlara karşı kin beslediler.

Sırpların Müslümanlara karşı ilk katliamı 1702’de gerçekleşti. İsmine de Istraga Poturica (Türkleşmiş olanların imhası) adı verildi. Bu düşmanlık 1992-1995 döneminde savaşlarda zirve yaptı.

Bosna’da savaş değil, bir katliamlar zinciri yaşandı. Bir toplum, nesil, soy ve kültür yok edilmeye çalışıldı.

Rakamlar korkunç.

312.000 ölü ve evlerini terk etmek zorunda kalan 2 milyon kişi...

27.724 kayıp Boşnak...

500’den fazla toplu, 5.000 müstakil mezar...

Bosna Hersek genelinde 30 toplama kampı…

Otuz binden fazla kadına tecavüz...

Sözde BM kontrolündeki Bihaç’ta yaşanan açlık, sefalet, ölülerin bile toplanamaması.

Ve katliamlar…

1993 yılında futbol maçında 15 ölü, 80 yaralı…

1994 yılında Markale pazar yerine saldırı 68 ölü, 144 ağır yaralı…

1995 yılında Markale pazar yerine ikinci saldırı 43 ölü, 75 yaralı…

1995 yılında Srebrenitsa’da 5 günde 8.372 erkek öldürüldü…

Bugüne kadar bulunan 20.000 cesetten 18.000’inin kimliğine ulaşılabildi.

1995’te Dünya katliamlar tarihine Srebrenitsa Katliamı olarak geçen katliam ise 2. Dünya Savaşı’ndan beri yaşanan en büyük katliam. Tüm dünyanın gözü önünde, Avrupa’nın ortasında BM’nin gözetiminde ve korumasında bir şehir olan Srebrenitsa’da 8.372 erkek 5 günde öldürülürken, 30.000 kadın ve çocuk sürüldü. On binlercesine ise tecavüz edildi, öldürüldü.

Bosna’daki Boşnaklar şehir güvenli bölge ve BM korumasında olduğu için Srebrenitsa’da toplanmışlardı. Şehrin nüfusu 2,5 kat artarak 60.000’lere dayanmıştı. Ama hiç beklenmeyen bir şey oldu: Şehirdeki BM güçlerini oluşturan Hollandalı askerler şehri terk ettiler ve böylece şehri  Sırplara teslim etmiş oldular.

Ve devamında da Avrupa’nın ortasında, BM ve bütün dünyanın gözleri önünde Sırplar tarafından yapılan ve günlerce süren bu katliama kimse dur demedi.

Boşnaklar savaş süresince yaşadıkları korkunç olayların yansımaları savaş sonrasında da devam etti. Bu mazlumlar yakılmış, yıkılmış ev ve köylerine bile dönemediler. Dönememelerinin sebebi ise daha da vahim, çünkü savaşta akrabalarını öldüren, katleden, annelerine kardeşlerine tecavüz eden savaş suçluları hala bu bölgede yaşıyor ve haklarında herhangi bir işlem de yapılmıyor.

Bosna Avrupa’nın içinden bir örnek. Dünyanın her yerinde katliamlar yaşanıyor. Sorumluların bir kısmı öldü, bazıları yargılanıyor, bazıları da ellerini kollarını sallayarak geziyor.

Burada asıl düşünülmesi gereken masum savunmasız binlerce insan nasıl bir ruh hali ile katledilir, bir insan başka bir insana nasıl kıyar.

Bosna’da ve dünyanın birçok yerinde yaşananlara Avrupa ve BM’nin sessiz kaldığını söylemiştik. Ama daha acısı yaşanan bu tecavüzlere, katliamlara Müslüman coğrafyanın da sessiz ve tepkisiz kalması. Her şeyi Avrupa’dan beklemesi.

Müslüman coğrafya kendisinden beklentisi olan mazlumlara karşı sorumluluğu olduğunu unutmamalı. Kendi aralarındaki iç çekişmeleri bir kenara bırakıp bir araya gelerek ezilen Müslümanlar için mücadele etmeliler. Müslüman ülkelerin iyiliği, sevgiyi, barışı, adaleti, hoşgörü adına ortak hareket ederek bir birlik oluşturmalılar. Katliamların, savaşların, çatışmaların, Srebrenitsa benzeri vahşetlerin önüne ancak birlik olarak geçmek mümkün. 

Adnan Oktar'ın MBC Times'da yayınlanan makalesi:

http://www.mbctimes.com/english/genocide-in-europe-and-sarajevo

Masaüstü Görünümü