Harun Yahya

Rusya’nın Müslüman Dünyasına Bakışı




23 Eylül 2015 tarihi, Müslüman dünyasıyla Rusya arasındaki ilişkiler için önemli kilometre taşlarından biri oldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, hep birlikte Moskova’nın 10.000 kişilik yeni camisinin açılışını gerçekleştirdiler.

Moskova bugün itibariyle 2 milyon Müslümana ev sahipliği yapıyor. Bu rakam bazı Müslüman devletlerin toplam nüfusundan bile fazla. Bu Müslüman nüfusun çoğunluğunu Rusya federasyonuna bağlı Kafkasya cumhuriyetlerinden, Sovyetler Birliği’ni oluşturan Azerbaycan ve diğer orta Asya cumhuriyetlerinden gelen Müslümanlar oluşmakta. Federasyonun Hazar kıyısındaki Tataristan ve Başkurdistan cumhuriyetlerinden gelen Müslümanlar da azınlıkta sayılmaz. Türkler 15.000 kişilik nüfusu ile Müslüman toplumun mütevazi bir bölümünü oluşturuyor.

Rusya Federasyonu'nun ev sahipliği yaptığı toplam Müslüman sayısı ise 20 milyon. Müslüman ve Hıristiyan toplumlar arasında ise derin bir kaynaşma var. Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerde Hıristiyanlar rahat bir yaşam sürerken, Hıristiyanların çoğunlukta olduğu bölgelerde Müslümanlar ayrımcılığa tabi tutulmadan yaşıyorlar. Bu uyum insan hakları savunuculuğunu dilinden düşürmeyen Batı ülkelerinde dahi bu oranda görülmüyor.

Müslümanlar Rusya ekonomisinde ciddi anlamda söz sahibi durumda. Forbes dergisinin her yıl yayınladığı en zengin 100 Rus listesinde birçok Müslüman isme rastlanabiliyor. Listenin birinci sırasındaki Alishar Usmanov, Özbek asıllı bir Müslüman. Listenin önde gelen isimlerinden Azeri asıllı Vahid Aliekberov, Aras Agalarov, İngush asıllı Saidselam ve Mihail Gutsiriev, Dağıstan asıllı Süleymen Kerimov, yine Özbek asıllı İskender Mahmudov Rusya’nın ekonomisine yön veren Müslüman işadamları arasında.

Siyaset alanında da birçok Müslüman Putin’in iç ve dış politikalarının merkezinde yer alıyor. Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov, Tatarisan Cumhurbaşkanı Rüstem Minikhanov, Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Reşid Nurgaliev, uzun yıllar Başbakan Birinci Yardımcısı unvanına sahip olan Vladislav Surkov bu isimlerden bazıları.

Damir Hayreddinov, Rashid Sunyaev gibi bilim adamları ve Dina Garipova, Dinara Satreddinova gibi sanatçılar; Kurban Berdiyev, Marat Safin, Nail Yakubov gibi sporcular Rusya Müslümanlarının adını dünyaya başarı ile duyuruyorlar.

Son 2 yüzyılda Müslümanların Rusya'daki durumuna baktığımızda bambaşka bir tablo ile karşılaşıyoruz. Sovyetler Birliği’nin yıkılması ile oluşan otorite boşluğunda Müslüman yoğun bölgelerde çeşitli savaşlar yaşandı. Gürcistan-Abhazya, Ermeni-Azeri savaşları büyük boyutlarda Hristiyan-Müslüman çatışmalarını tetikleyebilecekken yerel boyutta sona erdi. Aynı dönemde iki büyük Çeçen savaşı yüz binlerce Müslümanın kanı ile sonuçlandı. Ardından, Müslümanlar açısından bütün bu acı dolu tablo büyük ölçüde son buldu ve Putin’in politikaları ile bu savaş tablosu yerini sükunete bıraktı. Müslümanlar dinlerini, dillerini, kültürlerini hürriyet içinde yaşayabildikleri bir ortama kavuştular.

Rusya Federasyonu ve Devlet Başkanı Putin’in İslam dünyası ile ilişkisi sadece kendi topraklarındaki Müslümanlarla sınırlı değil. 20 milyondan fazla Müslümana ev sahipliği yapması nedeniyle Rusya, İslam konferansı Örgütü’ne gözlemci üye sıfatıyla katıldı. Aynı dönemde Suudi Arabistan’la 14 milyar dolarlık bir yatırım fonu kurulması konusunda anlaşmaya varıldı. Ambargonun kalkması ile İran-Rusya arasındaki ticaret ilişkileri ilerlemeye başladı. Şu anda, geniş çaplı bir barter anlaşmasının detayları üzerinde konuşulduğu bilinmekte.

Rusya-Türkiye ilişkileri de zaman zaman fikir ayrılıkları olsa da daima olumlu bir çizgide ilerliyor. Rus gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştıracak Türk Akımı Projesi gibi mega projeler devam ediyor. Ukrayna üzerinden, AB ve ABD ile devam eden ambargo savaşları Türkiye’nin Rusya’nın en güvenilir iş ortaklarından biri olduğunu bir kez daha ispatladı. Türkiye, NATO bağımlılığına rağmen, Rusya ile ticari ve siyasi ilişkilerini hiçbir zaman askıya almadı.

Başkan Putin’in hem kendi ülkesinde hem de ülke dışındaki Müslümanlarla iyi ilişkiler yürütmesi takdire şayan. Bu birlikteliği arttırma yolunda daha da hızlanarak ilerlemesi gerektiği açık. Rusya’nın uzun zamandır aradığı güvenilir müttefik, kuşkusuz ki İslam dünyası. Rusya’nın daima Batı ile de iyi ilişkiler içinde olması temennimiz, fakat şu bir gerçek ki Batı’nın aksine Müslüman dünyası Rusya’nın ve Rus halkının temelini oluşturan çok daha fazla ortak değere sahip. Nitekim Müslümanlar zorluğu bilen, cefakar, egoist olmayan, fedakar insanlar. Gerçek Müslümanların dostlukları hiçbir zaman karşılıklı çıkara bağımlı olmaz. Günlük çıkarları için dostlarını harcamazlar. Her ne kadar materyalizm İslam dünyasını da hakimiyeti altına almış olsa da Müslümanlar, sahip oldukları güçlü manevi değerler nedeniyle dostları için kendilerini ateşe atmaktan çekinmezler. Yine bu manevi derinlik nedeniyle Müslümanlar genellikle açık kalplidirler, samimiyetten hoşlanırlar. Dolayısıyla, Rusya için Müslümanların kalbini dostluğunu ve kardeşliğini kazanmak çok kolaydır. Kısacası, Batı’nın, yanlış bir politika neticesinde yalnızlaştırmaya çalıştığı Rusya’nın güvenli limanı İslam dünyasıdır. Rusya ile İslam dünyası arasında kurulacak derin bir sevgi birliği, kopmaz kırılmaz güçlü bir bağ oluşturacaktır.

Dünya petrollerinin büyük bir kısmı İslam dünyası ve Rusya kontrolündedir. Rusya petrol konusunda bir denge unsurudur. Başkan Putin de bu konuda kararlı ve bağımsız politikalar izlemektedir. Rus halkının çıkarlarını tekellerden üstün tutmaktadır. Bugün bir kısım Batı medyasındaki kara propagandanın altında yatan da söz konusu petrol politikalarıdır. Oysa petrol tekellerinden bağımsız politikalar İslam dünyasının da çıkarınadır. Ortak paydada işbirliği gerekmektedir.

Başkan Putin Müslümanlarla ittifak şartının farkındadır. Ekonomik konularda başlayan işbirliğini kültürel ve sosyal bir dostluğa, kardeşliğe ilerletmek istemektedir. Ancak şu bir gerçektir ki, Müslümanlar arasında radikalizm tehlikesi tam manasıyla ortadan kalkmamıştır. Bu konuda İslam dünyasında radikalizm anlayışını yok edecek ılımlı Müslümanların elbette ki birlik olup çaba göstermeleri gerekmektedir. Fakat aynı zamanda radikalizmden sıyrılmış gerçek İslam anlayışının yaygınlaşması özlemi içinde olan Rusya da Müslümanlara gerçek İslam değerlerinin anlatılmasında ön ayak olmalıdır. Başkan Putin’in Moskova camisinin açılışındaki sözleri bu yeni işbirliği döneminin temelini oluşturacaktır.

“Bu yeni cami, eğitimin, hümanist fikirlerin ve İslam’ın gerçek değerlerinin anlatıldığı bir kaynak olacaktır. (1)

1. http://www.alaraby.co.uk/english/news/2015/9/23/putin-opens-huge-new-mosque-in-russian-capital#sthash.aDlewY66.dpuf

Adnan Oktar'ın MBC Times'da yayınlanan makalesi:

http://www.mbctimes.com/english/russia-stance-on-the-muslim-world

Masaüstü Görünümü