Harun Yahya

Birlik Olursak Güçleniriz, Ayrılırsak Zayıf Düşeriz



İran ve Türkiye arasında yeni bir dönem başlıyor. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi'nde İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile Türk liderler son derece verimli geçen bazı görüşmelerde bulundular. İstanbul’un ev sahipliğinde gerçekleşen Zirve’nin açılış konuşmasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan mezhepsel ayrılıkları bir tarafa bırakarak tüm İslam ülkelerinin bir araya gelmesi gerektiği mesajını verdi.

İİT dahil kültürel ve politik pek çok organizasyon yapıldıysa da şimdiye kadar faydalı sonuçlar alınamadı. Elbette bu durum, gelecekte de ilerleme kaydedilmeyeceği anlamına gelmiyor.  Halihazırda İslam dünyası hiç olmadığı kadar çok acıya maruz kaldığından artık arkamıza yaslanıp izlemek ve hiçbir şey yapmamak gibi bir hataya düşemeyiz. Bu yaşananlar belki bir çoğumuzu direkt etkilemiyor olsa da hiçbir şey yapmadan oturmak hem insaniyet namına bir utanç vesilesidir hem de Kur’an ahlakına hiç uymamaktadır.

Bu tür organizasyonların veya derneklerin çalışmalarının başarısız olmasının en önemli nedeni birlik olmamalarıdır. Aynı şekilde İİT’ının da bugüne kadar etkin başarı elde edememiş olmasının sebebi Kuran ahlakını temel alan güçlü bir birliğin kurulmamış olmasındandır. Hepimiz biliyoruz ki; İslam Dünyası ciddi şekilde bölünmüş olduğundan birçok yerde savaş patlak vermiş  durumda.  Açılış konuşmasında bu durumun önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya üzerindeki Müslümanların içinde bulundukları çıkmazı şu sözlerle ifade etti;

“…dünyanın dört bir yanından mağdurların, mazlumların çığlıkları yükseliyor. Maktullerin yürek parçalayan görüntüleri geliyor. Maalesef bu çığlıkların ve görüntülerin kahir ekseriyeti Müslümanlara aittir. İslam dünyası şu an yüzünü İstanbul'a, bu zirveye dönerek, buradan çıkacak güzel haberlere kulak açtığını, kulak verdiğini görüyorum, buna inanıyorum. Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik fitnesi geliyor, ırkçılık fitnesi geliyor. Her zaman ifade ettiğim gibi benim dinim Sünnilik de değildir Şiilik de değildir, benim dinim İslam'dır. Ben tıpkı 1 milyar 700 milyon kardeşim gibi sadece ve sadece bir Müslümanım. Diğer tüm farklılıklar bu inancımın, bu sıfatımın gerisindedir. Bunun için bölücü değil birleştirici olmalıyız. İhtilafları değil ittifakları, husumeti değil muhabbeti güçlendirmeliyiz. Çünkü yaşanan çatışmalardan, çekişmelerden, düşmanlıklardan zarar gören sadece Müslümanlardır, sadece İslam ülkeleridir."

2015 Küresel Terör Endeksini incelediğimizde gittikçe artan terör eylemlerinin son olarak 2014 yılında yüzde 80’e ulaşarak rekor seviyeye geldiğini görüyoruz. Bu eylemlerden en çok etkilenen ilk beş ülkenin İslam ülkeleri olduğunu görmek oldukça dehşet verici. Bu lanetli terörü dünya üzerinden temizleyebilmek için artık Müslümanların mezhep ayrılıklarını bırakmaları ve  İslam kimliğinde birleşmeleri gerekiyor. Günümüzde İslam dünyası pek çok tehdide maruz kalıyor. Oysa tek yürek olmuş bir İslam dünyası, caydırıcı bir güç olarak bu kirli oyunların oynanmasına asla izin vermeyerek uluslararası toplumda yerini alacaktır. Böyle güçlü bir birlik, herhangi bir İslam ülkesine yönelik herhangi bir tehdidi ortadan kaldırmakta hiç kuşkusuz son derece hızlı ve etkili olacaktır. 

İİT’nın şimdiye kadar yeterli derecede etkili olamamasının bir diğer sebebi de Müslümanların birleştikleri anda Batı’yla olan bağlantılarını koparacaklarına yönelik bir önyargının olmasıdır. Oysa bu doğru değildir. Yekpare bir vücut olan İslam dünyası, Batı’nın karşısında güçlü bir duruşla kendini temsil edecektir. Müslümanlar arasındaki birliğin oluşması için siyasi liderler, sivil toplum örgütleri, gençler ve her kesimden halkın ciddi çaba göstermesi gereklidir.

Hedefimize en kısa zamanda ulaşmamız gerekiyor. Ancak tırmanmamız gereken basamaklar var. Bunlardan en öncelikli olanı elbette gerçek kimliğimiz olan İslam’ı benimsemek olmalıdır. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani kısa bir süre önce Pakistan’a yaptığı bir ziyarette de “İslam kimliğimizi canlandırmalıyız.” diyerek düşman tehditleri karşısında İslam kültürünü öne çıkarmanın ve Müslümanların beraberlik içerisinde İslam gücünü oluşturmalarının aciliyetine değinmişti.

Cumhurbaşkanı Ruhani’nin de ifade ettiği gibi artık İslam dünyasının hak ettiği huzura kavuşması için İslami kimliğimizle davranmalı ve Batılılar arasında yerleşmiş önyargıyı ortadan kaldırmak için bir çözüm bulmalıyız. Bilindiği gibi Batı dünyası Müslümanlarla ilgili oldukça köklü bir önyargıya sahip. Öncelikle bu sorunu ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bu noktada Müslümanlar olarak bizlere düşen en önemli görev İslam dininin kaliteli ahlakını hayatımızın her alanında uygulamak ve İslam dininin özünü en güzel şekilde tanıtmaktır. Allah’ın izniyle bu önyargıyı değiştireceğimize inanarak kararlılıkla gereken her türlü çabayı harcamalıyız.   

İİT Zirvesi’nde gündeme gelen bir başka konu da kadının toplumdaki yeriyle ilgiliydi. Bilindiği gibi kadının bir toplumdaki yeri o toplumun medeniyet seviyesi hakkında önemli bir göstergedir. Bu önemli konunun hem İİT Zirvesi’nde hem de Cumhurbaşkanı Ruhani ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aralarında yaptıkları özel toplantılarda gündeme gelmesi sevindirici bir gelişmedir. Her iki liderin yaptığı ortak basın konferansında İran Cumhurbaşkanı Ruhani Müslüman kadının İslam ahlakındaki yerini dünyaya tanıtma konusunda ortak bir fikre vardıklarını belirtmiştir.

Yapılan görüşmeler sonucunda İran ve Türkiye, hem ikili ilişkilerinde hem de bölgesel sorunlar karşısında siyasi diyaloğu devam ettirme kararı aldılar. Bunu  Müslümanlar arasında birlik oluşturmak için atılmış önemli bir adım olarak değerlendirebiliriz. İki ülke arasında bir çok noktada kritik farklılıklar da olsa -Suriye iç savaşı konusundaki tutumları gibi– ortak yönlerine odaklanarak bu farklılıkları yenmeyi hedeflemeleri ve bölgedeki karışıklığı sona erdirmek adına bir an önce işbirliği halinde olmaları gerektiğini anlamaları çok önemlidir. En önemlisi, iki ülke de bölgede yaşanan çatışmalara, mezhepsel farklılıklara bağlı kalarak yaklaşmanın ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurduğunun artık farkındadır.  

Sonuç olarak, iki ülkenin de birlikte hareket etmesi diğer İslam ülkeleri için önemli bir örnek teşkil edecek ve bu ülkelerin de kendi içlerindeki her türlü ayrılıktan arınarak bir araya gelmeleri için  olumlu adımlar atmalarına vesile olacaktır.

1- www.hurriyet.com.tr/islam-isbirligi-teskilati-13-islam-zirvesi-basliyor-40088077
2- economicsandpeace.org/wp-content/uploads/2015/11/Global-Terrorism-Index-2015.pdf
3- www.presstv.ir/Detail/2016/03/26/457647/Iran-Pakistan-Rouhani-intellectuals/
4- www.haberler.com/erdogan-ve-ruhani-den-ortak-aciklama-8363472-haberi/

Adnan Oktar'ın Iran Daily ve IRNA'da yayınlanan makalesi:

http://www.iran-daily.com/News/140011.html

http://www.irna.ir/en/News/82045776/


Masaüstü Görünümü