Harun Yahya

Hz. Mehdi (a.s)'ın gerçekleşmiş olan bütün çıkış alametlerini yeniden beklemek hatası


İçinde bulunduğumuz dönemde, Hz. Mehdi (a.s.)'ın çıkışıyla ilgili birçok asılsız iddianın öne sürüldüğü görülmektedir. Bunlardan biri de, Hz. Mehdi (a.s.)'ın daha sonraki yüzyıllarda ortaya çıkacağı iddiasıdır. Ancak iddialarını hiçbir hadis kaynağına dayandırmayan kişilerin, göz ardı ettikleri önemli bir gerçek vardır:
Hadislere göre ümmetin ömrü Hicri 1500'lere kadardır ve tüm ahir zaman alametleri, Hicri 1400-1500 arasındaki 100 senelik dönemde gerçekleşecektir. Dolayısıyla böyle  bir iddia, aşağıda sayacağımız ve tamamı arka arkaya gerçekleşen bu alametleri görmezden gelmek ve bunların bir defa daha arka arkaya gerçekleşmesi gerektiğini iddia etmek anlamına gelir. Oysa bu alametler zaten bir kez ve bir sıra şeklinde meydana gelmiştir. Ve bu durum Müslümanların, Peygamberimiz (s.a.v.)’in haber verdiği ahir zamanın içinde yaşadıklarını anlamaları için yeterlidir.


www.kutubisittedemehdiveisa.com

Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu yüzyılda gelmeyeceğini ya da ileride geleceğini iddia eden bazı kişilerin bu iddiaları, Peygamberimiz (s.a.v.)’in rivayet ettiği hadislerle açık bir şekilde yalanlanmıştır. Örneğin Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bir hadiste; “İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanında toplanacaklardır.” (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108) ifadesiyle Hz. Mehdi (a.s.)’ın  Hicri 1400’de zuhur edeceği açık bir şekilde haber verilmiştir. Yine son 1000 yılın en büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, külliyatında Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400’de zuhur edeceğini bildirmiştir:

 




“İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ asırlarında karib (yakın) zannetmişler.” (Sözler, s. 318)




Gerçekten de Hicri 1400’ün başlamasıyla birlikte Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından bildirilen ahir zaman alametleri teker teker ve ardı ardına gerçekleşmeye başlamıştır.

Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen birçok hadis; büyük İslam alimi İmam Rabbani’nin ünlü eseri Mektubat-ı Rabbani’de, ehli sünnet hadis literatüründe en önemli altı kitaptan biri olan Sünen-i Ebu Davud’ta yer almakta ayrıca Said Nursi Hazretleri’nin eserlerinden olan Barla Lahikası, Kastamonu Lahikası, ve Şualar’da defalarca ve yine Üstad’ın Hicri 1327 yılında Şam’da Emevi Camii’nde on bin kişiye verdiği hutbesinde (Hutbe-i Şamiye’de) Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400 yılında çıkacağı çok açık bir şekilde belirtilmektedir.

Yine Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen ve İmam Rabbani, Celaleddin Suyuti, Ahmed bin Hanbel, Üstad Said Nursi Hazretleri gibi büyük İslam alimlerinin eserlerinde yer alan ve İslam ümmetinin ömrünün Hicri 1500’lere kadar olacağını ifade eden hadislerin varlığı da açıktır:

 




“BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.”
(Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89.)





İmam Suyuti, Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde ümmetin ömrünün 1500 seneyi aşmayacağını bildirdiğini haber vermektedir:

 




“BU ÜMMETİN ÖMRÜ bin (1000) seneyi geçecek fakat BİN BEŞYÜZ (1500) SENEYİ AŞMAYACAKTIR.”
(Kıyamet Alametleri, s. 299) (Celaleddin Suyuti’nin “El-Kesfu Fi Mücazeveti Hazin el-Ümmeti El Elfe Ellezi Dellet Aleyh el-Asar” isimli kitabından nakil)





Bediüzzaman Said Nursi ümmetin ömrünün HİCRİ 1506 yılına kadar olacağını söylemektedir:

 




"... Birinci cümle, BİN BEŞ YÜZ (1500) makamiyle ahir zamanda bir taife-i mücahidinin (din için çalışanların) son zamanlarına ve ikinci cümle, BİN BEŞ YÜZ ALTI (1506) makamiyle galibane (galip olan) mücahedenin (Allah yolunda gösterilen çabanın) tarihine... işaret eder. (...) bu tarihe kadar (1506) zahir (görünen) ve aşikarane (açık, belli), belki galibane devam edeceğine remze yakın (işaret yoluyla) ima eder." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 46)




Yine üstad, Kastamonu Lahikası’nın 33. sayfasında kıyametin kopma tarihini 1545 olarak vermiştir. (Doğrusunu Allah bilir.)

 




"Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (kıyamete kadar) hak üzerinde olacaktır."




 




“Ümmetimden bir taife..” fıkrasının (bölümünün) makam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değeri) 1542 (Miladi 2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma eder. “Hak üzerinde olacaktır.” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (Miladi 2082), bu tarihe kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki galibane; sonra tâ 1542 (Miladi 2117)’ye kadar, gizli ve mağlubiyet içinde vazife-i tenviriyesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. “Allah’ın emri gelinceye kadar” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1545 (Miladi 2120), kâfirin başında KIYAMET KOPMASINA îma eder. (Kastamonu Lahikası, s. 33)




Bu sahih kaynaklar doğrultusunda Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış vaktinin Hicri 1400’den sonraki bir yüzyıl olmayacağı son derece açıktır. Ümmetin ömrü Hicri 1500’lere kadar olacağına ve tüm ahir zaman alametleri, Hicri 1400-1500 arasındaki 100 senelik dönemde gerçekleşeceğine göre böyle bir iddia son derece mesnetsizdir. Tüm Müslümanların, Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen ahir zaman ile ilgili sahih hadislere ve en büyük İslam alimlerinin izahlarına kesinlikle itibar etmeleri gerekmektedir. Aksinde aşağıda sayacağımız ve tamamı arka arkaya gerçekleşen bu alametleri görmezden gelmek bunların bir defa daha arka arkaya gerçekleşmesi gerektiğini iddia etmek anlamına gelir. Oysa bu alametler zaten bir kez ve bir sıra şeklinde meydana gelmiştir. Ve bu durum Müslümanların, Peygamberimiz (s.a.v.)’in haber verdiği ahir zamanın içinde yaşadıklarını anlamaları için yeterlidir. Gerçekleşen söz konusu yüzlerce alamete rağmen “aynı alametler bir kez daha olsun” demek akla ve mantığa kesinlikle uygun olmaz. Samimi bir Müslüman için, bu alametlerin Peygamberimiz (s.a.v.)’in bildirdiği şekilde gerçekleştiğini bir kere görmek, kesinlikle ahir zamanda yaşadığına ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın inşaAllah zuhur etmiş olduğuna inanması için yeterlidir.

HİCRİ 1400 İTİBARİYLE ARDI ARDINA GERÇEKLEŞMEKTE OLAN AHİR ZAMAN ALAMETLERİ HZ. MEHDİ (A.S.)’IN ÇIKTIĞINI GÖSTERMEKTEDİR:

1. Hadislerde Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinin adeta “tesbih taneleri gibi” arka arkaya meydana geleceğini, bu gelişmenin de Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıktığının habercisi olacağını açık bir şekilde bildirmiştir:

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

 





“… eskimiş ipi kopan bir kolyenin taneleri gibi birbiri ardına gelen alâmetleri beklesinler.” (Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî)

“Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların art arda kopması gibi.” (Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü’s-Sagir, 3/167)





Gerçekten de Hicri 1400’ün başlamasıyla birlikte söz konusu alametler "bir dizideki boncuklar gibi" arka arkaya zuhur etmeye başlamıştır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400’de çıkacağını kabul etmeyenler bu yüzyılda ardı ardına gerçekleşen ahir zaman alametlerini kesinlikle tevil edemezler.

2. Ekim 1980 tarihinde İran-İrak arasında bir savaş başlamıştır. Hadiste bu savaştan şu şekilde bahsedilmektedir:

 





"Şevval ayında ayaklanma Zilkade’de harb konuşmaları, Zilhicce’de ise harb vaki olacak." (Kıyamet Alametleri, s. 166)





Hadiste verilen tarihler İran-Irak Savaşı’nın gelişim aşamalarıyla aynı tarihlere denk gelmektedir: İran Şahı’na karşı olan ilk ayaklanma bilindiği gibi hadiste belirtilen 5 Şevval 1398 (8 Eylül 1976)’de olmuştur. Hicri 1400 Zilhicce (1980 Ekim) ayında da İran-Irak arasındaki savaş tam anlamıyla başlamıştır.

Hadis ile, 1980 yılında gerçekleşen İran-Irak savaşı arasında tarihler ve olaylar bakımından tam bir uyum söz konusudur. Hadiste belirtilen zamanlar, olayın şekli, yeri, bölgesi ve süresi tamamen aynıdır. Tüm  bu durumlara rağmen Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400’den daha sonraki bir yüzyılda çıkacağını iddia etmek son derece yanlıştır. İran-Irak Savaşı tam hadiste verilen ayrıntılarla gerçekleşmişken başka bir yüzyılda yeniden böyle bir savaş çıkacağı iddiasını ortaya atmak hiç mantıklı değildir.

3. Rusların Afganistan’ı işgali olan 1979 yılı Hicri 1400 yılına, diğer bir ifadeyle Hicri 14. yüzyılın başlangıcına denk gelmektedir. Hadiste Peygamberimiz (s.a.v.) bu işgali şöyle haber vermiştir:

 




“Talikan’a (Afganistan’a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala’nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah’ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdi’sinin yardımcılarıdır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)




Ayrıca bu rivayette Afganistan’ın maddi zenginliklerine de dikkat çekilmektedir. Bugün Afganistan’da çeşitli sebeplerle işletilmeye açılmamış büyük petrol yatakları, demir havzaları ve kömür madenleri olduğu bilinmektedir. Anlaşılacağı gibi, bu hadiste belirtilen Afganistan işgali Hicri 1400’de olmuş ve hadis tam tahakkuk etmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400’de gelmeyeceği iddiasında olan kişiler, diğer bir yüzyılda diğer tüm alametlerle birlikte Afganistan’a yeniden böyle bir işgal yapılacağını iddia etmiş olmaktadırlar ki bu iddialarında kesinlikle haklı değillerdir.

4. Fırat Nehri’nin suyunun kesilerek akmaz hale gelmesi Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerindendir. Bugün Fırat Nehri’nin; üzerine barajlar kurularak suyu kesilmiş ve bu hadis gerçekleşmiştir.

 




“Fırat Nehri’nin suyu çekilerek altın hazinesini açıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir şey almasın.” (Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.) (Riyazü’s Salihin, 3/332)




Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu yüzyılda değil de başka bir yüzyılda çıkacağı iddiasında olan şahıslar bu durumu ne şekilde tevil edeceklerdir? Fırat Nehri’nin suyu zaten bir kere kesilmiştir. Hadise göre ilk kesilişi esastır. Bu nedenle yeniden kesilmesi gibi bir durumun hadisin tahakkuku açısından artık bir anlamı yoktur.

5. 1981 ve 1982 yıllarının Ramazan ayında, 15 gün arayla ve iki yıl üst üste Ay ve Güneş tutulmaları olmuştur.

 




"Hz. Mehdi (a.s.) için 2 alamet vardır ki... Bunun birincisi, Ramazan’ın birinci gecesi Ay’ın, ikincisi de ortasında Güneş’in tutulmasıdır."
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)





Bu olağandışı olay Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından tarihleriyle birlikte açıklanmış olup, Hz. Mehdi (a.s.)’ın önemli bir çıkış alametidir. Bu büyük hadisenin aynı şekilde arka arkaya iki defa Ramazan ayında olacak şekilde başka bir yüzyılda yeniden gerçekleşmesi Allah’ın izniyle bir anlam taşımaz çünkü olay bir kere tam olarak tahakkuk etmiştir.

6. Hadislerde Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinden birinin “BİR ORDUNUN ÇÖLDE KUMLARA BATMASI” olduğunu bildirmiştir. Hadislerde bu ordunun savaş sırasında çölde kumlara batacağı çok açık bir şekilde şöyle ifade edilmiştir.

 




“...Kendisine bir ordu gönderilecek. Bunlar yerin bir çölünde iken yere batırılacaklardır.” (Müslim’den; Geleceğin Tarihi 4, s.31)




Amerika’nın 2003 yılında Irak’ı işgal etmesinin ardından Irak ordusunun Cumhuriyet Muhafızları olarak bilinen 60 bin kişilik bölümü ve Fedailer olarak bilinen yaklaşık 15 bin kişilik askeri kaybolmuştur. Gazeteler “MUHAFIZLARA NE OLDU? SADDAM CUNTASI KAYIP, SADDAM’IN UÇAKLARI KUMLARDAN ÇIKARILDI.” gibi haberlerle bu olağandışı durumu haber yapmışlardır.

Hz. Mehdi (a.s.)’ın daha sonra çıkacağı iddiasıyla ortaya çıkan, çıkışı zamanının bu yüzyıl olmadığını iddia eden şahıslar böyle olağandışı bir olayın tekrar gerçekleşeceğini iddia edemezler. Çünkü hadis zaten tüm ayrıntılarıyla gerçekleşmiştir.

7. Hareket yönü, hadiste belirtildiği şekilde “doğudan batıya doğru olan” Halley kuyruklu yıldızı 1986 yılında yani Hicri 1406’da Dünyamız’ın yakınından geçmiştir.

 




“O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir.” (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)




Ancak 76 yılda bir dünyamızın yakınından geçen Halley Kuyruklu yıldızı -bu sabit geçiş süresini bozarak-, “Ramazan ayında Güneş ve Ay tutulmalarının olması”, “bir ordunun çölde kaybolması”, “Afganistan’ın işgali” ve “Fırat’ın suyunun kesilmesi” gibi ahir zaman alametleriyle birlikte başka bir yüzyılda yeniden dünyanın yakınından geçemeyeceğine göre Hz. Mehdi (a.s.)’ın başka bir yüzyılda geleceğini iddia etmek yersizdir.

8. 1979 yılında (Hicri 1 Muharrem 1400’de) Hac sırasında Kabe’de büyük bir katliam olmuştur. (1 Muharrem 1400) Olayın meydana geliş tarihi Hicri 1400 yılının ilk günüdür. Bu sırada 30 kişi hayatını kaybetmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) hadiste; “Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkacağı yıl” Kabe’de böyle önemli bir olayın olacağından bahsetmektedir.

 




“Onun çıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler... Hep birlikte Beyt-i Şerif’i tavaf edecekler, sonra Mina’ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak.” (Kıyamet Alametleri, s. 168-169)




Çıkacağı yıl” ifadesi bu açıdan son derece önemlidir. Çünkü hem bu olay hem de Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış tarihi 1979 yılını göstermektedir. 1979 yılında gerçekleşen bu olayın ardından 7 yıl sonra hac sırasında çok daha kanlı bir olay daha meydana gelmiştir. Bu sefer de 402 kişi öldürülmüştür. Ancak bu olayın ilkinden farkı son olayın Kabe’nin içinde değil yanında gerçekleşmiş olmasıdır. Bu 2 olay da hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alameti olarak anlatılan “Kabe baskını ve Kabe’de kan akıtılması” olaylarıyla tam olarak aynı şekilde olmuştur.

Hicri 1400 yılı geçmiş olduğuna göre, Hz. Mehdi (a.s.)’ın başka bir yüzyılda geleceği iddiasında olan kişiler, bu hadislerin ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alameti olarak bildirilen diğer tüm hadislerin ardı ardına yeniden gerçekleşeceğini asla iddia edemezler.

9. Hadislerde “doğu tarafından bir ateş görüneceği” ve bunun Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alameti olacağı bildirilmiştir.

 




“Yemin ederim ki bir ateş sizi saracaktır. O ateş bugün Berehut denilen vadide sönük vaziyettedir. O ateş içinde müthiş azap olduğu halde insanları kaplar. O ateş insanları, malları yakıp bitirir . Sekiz gün içinde rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyanın her tarafına yayılır…” (Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 461)




1991 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrasında Kuveyt’e ait petrol kuyuları ateşe verilmiş, Kuveyt ve Basra Körfezi’ni çok büyük bir ateş sarmıştır. Hadislerde doğu tarafından görülecek olan bu ateşle ilgili olarak; “ateşin sönük bir vaziyette olduğu”, ateşin müthiş azap olduğu halde insanları kaplayacağı, malları yakıp bitireceği, rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyanın her tarafına yayılacağı,...” gibi detaylar verilmiştir. Verilen tüm detaylar 1991 yılındaki bu olayı açıkça işaret etmektedir.


Hz. Mehdi (as) çıkmayacak diyenler, çıksınlar karşımıza bu hadislerin hiçbir tahakkuk etmedi desinler, bu alametler gerçekleşmedi desinler, diyemezler, çünkü hepsi tek tek gerçekleşti.

Adnan Oktar`ın 24 Eylül 2010 tarihli Kocaeli TV röportajından


 

10. Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinden olan ve “tozlu, dumanlı karanlık bir fitne” olarak belirtilen alamet, 2001 yılının 11 Eylül günü ABD’de gerçekleştirilen terör eylemine işaret etmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) bu hadiseyi şöyle haber vermiştir:

 




“Tozlu dumanlı, karanlık bir fitne   görülecek, bunu diğerleri takip edecek...” (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)




Gerçekten de 11 Eylül saldırılarının ardından meydana gelen büyük patlamalar sonucunda büyük bir duman oluşmuş, bu duman hem tüm şehirden hem de civar şehirlerden görülecek kadar yükselmiş ve yayılmıştır. Ayrıca olayla birlikte çöken binaların oluşturduğu toz bulutu birçok insanın üzerini tamamen kaplamıştır. Bu büyük terör eylemi, Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkışını müjdeleyen ve gerçekleşen diğer tüm çıkış alametleriyle birlikte bu yüzyıl içinde gerçekleşmiştir. Bu durumda Hz. Mehdi (a.s.)’ın başka bir yüzyılda çıkacağı iddiasında bulunanlar bu olayı diğer tüm hadislerle bir bütünlük arz edecek şekilde açıklayamazlar.

11. Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinden biri de "O'nun çıkışından evvel Şam ve Mısır meliklerinin öldürüleceğini" haber veren hadistir.

 




“Ondan önce Şam ve Mısır melikleri öldürülecektir...” (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)




Bu hadis Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru öncesinde Ortadoğu’da ve Afrika kıtasında yer alan bazı devlet liderlerinin öldürüleceğini haber vermektedir. 

1920'de Suriye‘nin eski Cumhurbaşkanı Salah Al-Deen Beetar, 1921’de Suriye Başbakanı Droubi Paşa, 1949'da Suriye Başbakanı Muhsin al-Barazi,1951’de Ürdün Kralı Abdullah, 1963 yılında Irak Hava Kuvvetleri tarafından yapılan devrim sırasında öldürülen Irak eski Kralı Abdül Kassim ve 1982’de bombalı suikaste uğrayan Lübnan’daki Falanjist Lideri Beşir Cemayel gibi birçok liderin öldürülmesiyle bu hadis gerçekleşmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkışının başka bir yüzyıla kaldığını iddia eden kişiler arka arkaya gerçekleşen ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkışı öncesine denk gelen bu olayların yeniden ve diğer tüm alametlerle birlikte gerçekleşmesi gerektiğini bildiklerine göre böyle bir iddiada bulunmaları çok anlamsız olacaktır.

12. Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinden biri de Azerbaycan’ın işgal edilmesidir. 20 Ocak 1990 yılında Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ Ermenilerce işgal edilmiş ve bu sırada çok sayıda Azeri Müslüman şehid olmuştur. Hadiste bildirilen; "...AZERBAYCAN’DAN MUTLAKA BİR ATEŞ ÇIKACAKTIR. Ve hiçbir şey onun karşısında duramayacak. Böyle bir şey olunca evinizde oturun..." (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 311) şeklinde ifade edilen olay 1990 yılındaki bu işgalle gerçekleşmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu yüzyılda değil de daha sonraki bir yüzyılda zuhur edeceği iddiasını ortaya atanlar bu hadisi ve gerçekleştiği tarihi ileri bir yüzyıl açısından nasıl tevil edeceklerdir? Böyle net gerçekleşmiş olan bir olayı tevil etmeleri imkansızdır.

13. Hadiste Fırat Nehri’nin suyunun kesilmesinin ardından bölgede büyük terör olayları olacağına ve çok sayıda insanın hayatını kaybedeceğine dikkat çekilmiştir. Gerçekten de Fırat Nehri’nin suyunun kesilmesinin ardından bölgede PKK terörü baş göstermiş ve çok sayıda insan ölmüştür. Diğer yandan da Fırat’ın suyu kesilerek üzerine barajlar kurulmasının ardından bölgede büyük bir ekonomik potansiyel de ortaya çıkmış ve bölgenin topraklarının değeri artmıştır. Tüm bu olaylar Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bu hadisin gerçekleştiğini göstermektedir:

 




“Fırat nehrinin suları çekilerek altından bir dağ ortaya çıkacak, İnsanlar bunu almak için vuruşacak ve HER YÜZ KİŞİDEN, sadece BİRİ hayatta kalacak. Bu zaman gelinceye kadar kıyamet kopmaz.” (Müslim, Fiten, 29)




O zaman, Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu yüzyılda gelmeyeceğini iddia edenler zaten halihazırda yaşanan ve hadise göre tahakkuk etmiş olan bu durumu görmezden gelip böyle bir iddiada bulunamazlar.

14. Hz. Mehdi (a.s.)’ın çok belirleyici çıkış alametlerinden biri olan ve İmam-ı Rabbani tarafından bildirilen önemli bir alamet de boynuzu andıran iki uçlu bir yıldızın çıkmasıdır. Bu kuyruklu yıldız 24 Şubat 2009 yılında dünyaya en yakın noktadan geçen Lulin kuyruklu yıldızıdır. Bu yıldız hadiste şu şekilde tanımlanmıştır.

 





“Vaad edilen Mehdi (a.s.)’ın zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan’a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ MÜNEVVER   BİR BOYNUZ ÇIKAR.” (İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 381. Mektup, s.1184)





Gerçekten de bir daha binlerce yıl sonra geçeceği düşünülen Lulin kuyruklu yıldızı hadisteki bu tariflere tam olarak uymaktadır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400’de çıkacağı gerçeğini reddedenler ve başka bir yüzyılda geleceği iddiasıyla ortaya çıkanlar bu büyük alametin gerçekleşmesini kesinlikle tevil edemezler. Peygamberimiz (s.a.v.)’in tanımlamalarına tam uyan bu kuyruklu yıldızın ahir zamanda dünyanın yakınından geçmiş olması son derece önemlidir. Ayrıca bilim adamları bu kuyruklu yıldızın dünyaya yakın bir yerden yeniden geçmesi için en az 1000 yıllık bir süreden bahsetmektedirler.

(Lulin kuyruklu yıldızının 1000 yılda bir geçtiği; dolayısıyla bundan sonraki geçişinin de 1000 yıl sonra olacağını bilimsel olarak açıklayan internet siteleri şunlardır

http://www.skyandtelescope.com/observing/home/35992534.html
http://www.dipity.com/timeline/Comet-Lulin
http://topnews.us/content/23887-get-best-views-comet-lulin-now
http://www.brighthub.com/science/space/articles/25677.aspx)

Bu tarih ise 3000’li yıllara denk gelmektedir. Oysa Peygamberimiz (s.a.v.) ümmetin icabet ömrünün hicri 1500’lerde son bulacağını, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de hicri 1545’ler itibariyle yani miladi takvime göre 2120 gibi kıyametin inkar edenlerin başına kopacağını bildirmektedirler. Bu açıklamalar doğrultusunda bakıldığında Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur alametlerinden biri olan Lulin kuyruklu yıldızını bu hicri yüzyıl dışında insanlığın bir kez daha görmesi gibi bir durum söz konusu değildir.

15. Güneş’te büyük bir alametin belirmesi, hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’ın geliş alametlerinden biri olarak haber verilmiştir:

 




“O, (Hz. Mehdi (a.s.)), Güneş’ten bir alamet belirinceye kadar gelmeyecektir.” (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)




Gerçekten de Güneş’te bugüne kadar gözlemlenen patlamaların en büyüğü Kasım 2003 tarihinde yani Hicri 1430’da meydana gelmiştir. Böylesine büyük bir patlamanın, ilk defa içinde bulunduğumuz bu yüzyılda gerçekleşmiş olması ve basında bu patlamanın; "GÜNEŞ’TE EN BÜYÜK PATLAMA MEYDANA GELDİ..." gibi manşetlerle yer alması Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinden birinin daha gerçekleştiğinin göstergesidir.

16. Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)'ın çıkışından önce büyük bir ekonomik krizin meydana geleceği Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından haber verilmiştir. İnsanların, "az kazanç, piyasanın durgun olması, işlerin kesat gitmesi" gibi ekonomik zorluklardan yakınacakları birçok hadisle bildirilmiştir.

 




“Çarşı ve pazarların tekarubu kıyamet alametlerindendir. Dedim ki «Pazarların tekarubu ne demektir?» Şunlardır: Herkesin az kazançtan yakınması...” (İbni Merduveyh Ebu Hüreyre (R.A.) dan...)(Kıyamet Alametleri, Pamuk yayınları, s.146)






Söz konusu hadisler, şu an tüm dünyada yaşanan büyük ekonomik krize tam olarak uygunluk göstermektedir. Dünyanın Amerika, Çin, Almanya gibi büyük ekonomileri bu krizle birlikte ağır kayıplar vermiş, dünyaca ünlü dev şirketler, bankalar, sanayiler kriz nedeniyle    çökmüştür. Ahir zamanın bu önemli hadisesi tam olarak vukuu bulmuş ve hadis gerçekleşmiştir.
 

Kıyamet alametlerinin 30 yıllı bir süreç içinde ardı ardına gerçekleşmesi, müstakil bir mucizedir

Adnan Oktar`ın 6 Eylül 2010 tarihli Adıyaman Asu Tv röportajından


 

17. Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinden biri de hadislerde İtalya’da olacağı bildirilen büyük bir depremle ilgilidir. Hadiste İtalya’da büyük bir deprem gerçekleşeceği ve Vatikan’ın surlarında tahribat olacağı bildirilmiştir.

 

 




“...Hz. Mehdi (a.s.) ve talebeleri ... (Roma’yı) tesbih ve tekbirle feth edeceklerdir... O şehrin (VATİKAN’IN) surları bir bir yıkılacaktır ...” (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci,Kıyamet Alametleri, sf. 204)




6 Nisan 2009 günü İtalya’da meydana gelen depremle hadislerle bildirilen Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir çıkış alameti daha gerçekleşmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın daha sonra çıkacağını iddia eden kişiler İtalya’da meydana gelen ve Vatikan’da da tahribat yaratan böyle büyük bir depremi görmezden gelemezler.

18. 15 Kasım 1979 tarihinde dünyanın 4. büyük tankeri olan 150 bin grostonluk Independenta adlı Romen tankeri İslam aleminin son merkezi olan İstanbul’a geldiği bir sırada bir kaza sonucu karaya oturmuştur. Bu sırada İstanbullular bu büyük patlamanın sesiyle büyük bir korku ve dehşet yaşamışlardır. Günlerce büyük bir ateş çıkararak yanan bu tanker sonunda Haydarpaşa önlerinde batmıştır. Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bir hadiste şöyle bildirilmektedir:

 





“Ebu Cafer b. Muhammed b. Ali (r.a.)dan rivayet edildi.

Siz üç veya yedi gün, DOĞUDAN BİR ATEŞİ GÖRDÜĞÜNÜZ ZAMAN AL-İ MUHAMMED’İN (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN) ÇIKMASINI BEKLEYİNİZ, inşaAllah-ü Teala, bir münadi (gökten bir melek) Mehdi’nin ismi ile semadan (gökten) nida edecek ki, doğuda batıda olan herkes bu sesi işitecek. Öyle ki korkudan uykuda olanlar uyanacak, ayakta olan çökecek, oturan ise ayağa fırlayacaktır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , s. 32)





Hadiste verilen bilgilerden bu olayın Hz. Mehdi (a.s.)’ın; çıkış yeri olan İstanbul’a ayak bastığı günler içerisinde meydana geleceği bildirilmiştir.  Gök gürültüsü gibi çok yüksek bir sesle günlerce süren dev ateş, ışık ve duman bulutuyla ve zaman zaman meydana gelen patlamalarla, Hz. Mehdi (a.s.)’ın İstanbul’a geldiği insanlara haber verilmiştir. 

Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400’de çıkmadığı, daha sonraki bir yüzyılda çıkacağı fikrinde olanlar bu ve diğer tüm ilgili hadisler arasındaki tarih uyumunu ve müthiş sıralamayı göz ardı edemezler.

Masaüstü Görünümü