Harun Yahya

İslam Alemi İçin Birlik Dışında Hiçbir Çözüm Yok!



Mübarek bir Ramazan ayını daha idrak etmenin manevi lezzet ve sevincini yaşarken İslam aleminin içler acısı durumu bu sevince gölge düşürüyor. Uzun yıllardan beri  Müslümanları saran acı ve sıkıntılara, İslam dünyasının üzerini kaplayan karanlıklara her geçen gün yenileri ekleniyor. Dünyanın dört bir yanında, Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, Afganistan'da, İran'da, Libya'da, Myanmar'da, Doğu Türkistan'da, oluk oluk Müslüman kanı akıyor.

İngiltere ve ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri Suriye ve Irak başta olmak üzere İslam coğrafyasını yerle bir etmeye devam ederken sivil katliamları tarihte hiç görülmemiş boyutlara varıyor. Musul'da IŞİD'le mücadele adı altında düzenlenen bombardımanlarda toplu Müslüman kıyımları yaşanıyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin açıklamasına göre yalnızca 23 Nisan-23 Mayıs tarihleri arasında bu saldırılarda 255 sivil Müslüman şehit oldu. Bunların içinde 44 çocuk, 36 da kadın var. Bu rakam, koalisyon güçlerinin yıllardır şehit ettiği binlerce sivilden yalnızca geçtiğimiz aya düşen kısmı.

UNICEF sözcüsü Christophe Bouilerac geçenlerde, Cenevre'deki BM ofisinde yaptığı basın açıklamasında, Rakka bölgesiyle ilgili endişe verici raporlar aldıklarını açıkladı. Bölgeye yönelik operasyonlarda en az 25 çocuğun hayatını kaybettiğini, 80 bin çocuğun yerinden edildiğini, tehlikeli şartlar ve ağır şiddet altında sıkışıp kalan 40 binden fazla çocuğun ise her an hayati tehdit altında olduğunu belirtti.

Aynı basın toplantısında, BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Sözcüsü Jeans Laerke de en az 200 bin sivilin Rakka'da sıkışıp kaldığını ve bölgede yaşayan yaklaşık 440 bin sivilin temel insani ihtiyaçlardan yoksun olduğunu ifade etti. Müslümanlara uygulanan bu zulmün nedeni ise yine kendilerini Müslüman olarak tanıtan ama dini kendilerince yorumlayan kişiler.

IŞİD, El Kaide, Haşdi Şabi gibi kanlı radikal terör örgütleri Ortadoğu'daki dizayn operasyonlarında baş rolü oynuyor ve Şii-Sünni eksenli mezhep çatışmalarını körüklüyorlar. Müslüman ülkeler arasında kitlesel savaşları ateşlemek için sayısız insanlık dışı vahşi terör eylemlerine başvuruyorlar. Amaç; kitlesel Müslüman katliamları... Ramazan başında Afganistan'da ve geçtiğimiz günlerde İran'da gerçekleşen, yüzlerce masum Müslümanın şehit edildiği kahpe terör saldırıları da bu alçak planın parçaları. Zulüm sadece Ortadoğu ile sınırlı değil.

Arakan, Keşmir, Moro, Doğu Türkistan gibi bölgelerde azınlık olarak yaşayan Müslümanlara uygulanan işkence, zulüm ve katliamlar da akıllara durgunluk veriyor. Dünya çapındaki uluslararası kurum, kuruluş ve organizasyonların adeta görmezden geldiği, hatta yok saydığı bu zavallı çaresiz Müslümanların tek umudu yine İslam dünyası. Ne var ki istatistikler en fazla Müslüman katliamını yine Müslümanların yaptığını gösteriyor. Bu ise son derece dehşet ve utanç verici bir durum.

Koalisyon güçlerinin 2 yıldır aralıksız süren saldırıları ve IŞİD terörü Yemeni kan gölüne çevirdi. 9 milyon insanın açlık çektiği Yemen'de salgın hastalıklar kol geziyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre ülkede 38.300 kolera vakası tespit edildi. Halkın üçte ikisi temiz su bulamıyor.

Geçtiğimiz günlerde Katar'ın zorla içine sürüklendiği suni kriz de İslam dünyasını kendi içinden çökertme planlarının son örneklerindendir. Durup dururken bir gün içinde pek çok İslam ülkesi her daim kardeşleri olan Katar'a karşı düşmanca bir yaptırım ve ambargo cephesi oluşturdu. Daha da vahimi bazı yetkililer Katar'a ve orada yaşayan milyonlarca Müslümana savaş açma tehditlerinde bulundular.

Müslümanların kendilerini bu duruma sürükleyen gerçek düşmanlarını gözardı ederek böyle ucuz oyunlara gelmeleri ve birbirlerine düşmeleri büyük felaketlere yol açacak -Allah korusun- son derece utanç verici bir gaflet olacaktır. Müslümanların asıl yapmaları gereken, biraraya gelerek, tüm güç ve imkanlarını dünya çapındaki dehşetli deccaliyet fitnesine karşı seferber etmektir.

Kuran'ın hiçbir ayetinde Müslümanların birbiriyle savaşması helal kılınmaz. Tam aksine, eğer çarpışanlar varsa aralarının düzeltilmesi emredilir (Hucurat Suresi/9). Savaşmak şöyle dursun, Müslümanların birbirlerine kötü söz söylemesi, birbirinin arkasından konuşması hatta birbirleri hakkında kötü zanda bile bulunmaları haram kılınmıştır.

Burada amaç elbette ki karamsar bir tablo çizmek değil. Amaç, Yüce Rabbimiz'in Kuran'da "Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın..." (Al-i İmran Suresi/103) ayetiyle bildirdiği ve Müslümanlara farz kıldığı en büyük ibadetlerden olan "birlik olma" hükmü terk edildiğinde bunun karşılığı olan belaların, felaketlerin ne boyutlara varabileceğini göstermek. Yegane çözümün ise, Müslümanların derhal bu hatadan tevbe ederek, Kuran'ın rahmet ve hidayeti altında, hiçbir ayrılık ve ihtilafa sapmadan sevgi ve kardeşlik ruhu içinde kopmaz ve sarsılmaz bir birlik haline gelmeleri olduğunu hatırlatmak.

Müslümanların birlik olmalarını emreden, ayrılık ve ihtilafı yasaklayan ayetlerden bazıları şöyledir :

"Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin..." (En’am Suresi /159)

"Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak mücadele edenleri sever." (Saff Suresi/4)

"Allah'a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir." (Enfal Suresi, 46)

"İnkar edenler birbirinin velisidir. Siz de birbirinize veli olmazsanız, yeryüzünde fitne ve fesat çıkar." (Enfal Suresi/73)

Nitekim, bugün Müslümanlar birbirleriyle veli olmayı terkettikleri için yeryüzündeki en büyük fitne ve fesat ortamı yaşanmaktadır. Çekişip birbirlerine düştükleri için zayıf düşmüşlerdir.

Neredeyse tüm dünya aleyhlerinde birleşmişken Müslümanların ayrılığa düşmeleri, birbirleriyle uğraşmaları asla meşru değildir. Hepsi nur gibi Müslüman olan Şiiler, Sünniler ve "La İlahe İllallah, Muhammedün-Resulullah" diyen tüm Müslümanlar Allah'ın hükmüyle ancak kardeştir (Hucurat Suresi, 10). Bu nedenle iman edenler tüm varlıklarıyla biraraya gelerek kenetlenmeli, birbirlerini kollamalı, kendilerine yapılan saldırılara karşı topyekun ilmi bir mücadele vermelidirler.

Mübarek Ramazan ayının bizi bu kutlu birliğe daha çok yaklaştırması dileğiyle...

Adnan Oktar'ın Tehran Times'da yayınlanan makalesi:

http://www.tehrantimes.com/news/414369/Unity-is-the-way-out-for-the-Islamic-world

Masaüstü Görünümü