Harun Yahya

Dünya kaynakları herkese yeter mi?



Bugün dünya üzerinde 8 milyara yakın insan yaşamakta. Her yıl ise 4.5 milyar ton yiyecek üretiliyor. Dünyamızın yiyecek üretimi insanlığı kolayca doyurabilecek bir kapasiteye sahip, hatta %50 fazla bir üretim var. Yani her yıl 10 milyar insanı doyurmaya yetecek kadar yiyecek üretiliyor. Bu istatistik dünyadaki savaşların arkasındaki sebeplerin açlık olmadığını kanıtlıyor. Hiç kimse hayatta kalabilmek için saldırmıyor, katliam yapmıyor ya da bir başkasının ölümü üzerine yaşamını sürdürmek zorunda kalmıyor. Bu yazının konusu saldırganlığın, şiddetin ve sınır tanımazlığın arkasında açgözlülüğün, bencilliğin ve hırsın yattığı gerçeğidir.

21. yüzyıl teknolojisi tüm insanlığı doyurmaya ve hayatta tutmaya yetmektedir. Fakat 19 yüzyıl ekonomistleri bunun tam tersini savunuyordu. Başta Thomas Malthus olmak üzere dönemin sözde aydınları insan nüfusunun geometrik arttığını, besin maddelerinin ise aritmetik şekilde azalacağını ve bu nedenle "aç kalmamak" için insan nüfusunun sınırlanması gerektiği gibi garip bir iddia ile ortaya çıkmıştı. Maltus teorisini daha da ileri götürdü ve nüfusun acil olarak kontrol altına alınması için belli toplumların "elimine edilmesi" yani yok edilmesi gerektiğini, bunun da savaş, kıtlık ve felaketlerle mümkün olabileceğini savunmaya başladı. Oysa ne nüfus artışı kaynakları sınırlıyordu ne de kaynaklar tükenip gidecek gibiydi. Malthus bu iddiasını, materyalist zihniyetin bir tezahürü olarak hayata geçirmek istemişti.

Hiçbir bilimsel temeli olmamasına rağmen sınırlı kaynaklar teorisi uzun yıllar sömürgeciliğin temel ideolojisi olarak kabul gördü. Malthus'un fikrini takip edenler, ülkelere zorla el koymayı, askeri baskı ile onları sömürmeyi ve çoğu zaman açlığa mahkûm bırakmayı bu şekilde rasyonelleştirdiler. Halbuki sadece son otuz yılda bile kişi başına üretilen yiyecek miktarı %20 arttı. 21. yüzyıl teknolojisi ile kaynakların yetersizliği açlık sebebi olmaktan çıktı.

20. Yüzyıl’da İngiliz John Maynard Keynes benzeri ekonomistler Malthus’un teorilerini uygulamaya geçirmeye çalıştılar. Yüzyılın ikinci yarısındaki petrol savaşlarının ardında da bu propaganda yer aldı. 1970’lerde dünyanın petrol rezervlerinin 2020’lerde biteceğine dair yüzlerce haber yapıldı, sözde bilimsel raporlar hazırlandı. Gözünü hırs bürümüş siyasetçiler, askerler, devlet yöneticileri işgal ve katliamları hep bu iddialara dayandırdılar.

Bugün biliyoruz ki toprağın altı, tüm tüketim artışına rağmen, çok daha uzun süre yetecek fosil yakıt dolu. Ancak, 18. ve 19. Yüzyılda sömürgecilikle yaygınlaşan ve hızını alamayan zenginlik hırsı, 20. yüzyılı da bu yüzden kana buladı.

Bu durumda akla, “Bugün neden dünya nüfusunun %12 si açlık sınırının altında yaşıyor?” sorusu geliyor. Gerçekten de Dünya Gıda Örgütü’nün rakamlarına göre bugün 850 milyon kişi aç. Bu sorunun cevabı ise sadece açgözlülük. Bugün dünyada en zengin %1 ile en fakir %50 aynı servete sahipler. Yani açlığın ve fakirliğin ilk sebebi imkanların adaletli ya da en azından birbirine yakın dağılmaması. En zengin 80 kişinin servetinin milyarlarca insandan, onlarca ülkeden fazla olduğu bir dünya, artık adaletsizliğin had safhada yaşandığı bir ortam kuşkusuz.

Dünyadaki açlığın ikinci sebebi ise israf. Bugün dünyanın küçük bir azınlığı kaynakların büyük bir bölümünü israf ederek tüketiyor. Her yıl toplam gıda üretiminin üçte biri çöpe atılıyor. 1 trilyon dolar değerindeki bu israfın %70’lik bölümü gelişmiş ülkelerden geliyor. Batı dünyasında her kişi yılda 110 kg yiyecek israf ederken Afrika’da bu rakam sadece 9 kg. Kaldı ki, gelişmiş ülkelerde yiyecekler evlerden restoranlardan ve süpermarketlerden çöpe atılırken gelişmekte olan ülkelerde taşıma ve depolama problemlerinden dolayı yok oluyor. İnsanlık olarak ürettiğimiz sebze ve meyvenin %45’ini, balık ürünlerinin %35’ini, ekmeğin %30’unu, et ve süt ürünlerinin %20’sini çöpe atıyoruz. Bu toplamda 3 km çapında 2500 m yüksekliğinde bir israf dağı demek.  

ABD tek başına her gün 141 trilyon kalori değerindeki yiyeceği çöpe atıyor. Bu yiyeceğin yıllık değeri 155 milyar dolara eşit. Yani Afrika kıtasının yıllık ithalatının 4 katı kadar yiyecek sadece Amerikan halkı tarafından israf ediliyor. AB’de ise yılda 140 milyar Euro değerindeki 90 milyon ton yiyecek sokağa atılıyor. Sadece İngiltere’de bile yılda 17 milyon ton yiyecek israf ediliyor. İngiliz halkı marulların %38’ini, ekmeğin %23’ünü, kavunların da %26’sını çöpe atıyor.

Bir diğer önemli sebep ise silahlanma yarışı. Bugün askeri depolarda duran silahların değeri trilyonlarca doları aşmış durumda. İç savaşların yaşandığı ülkeler, bir silah pazarı halini aldı. Teknolojisi sürekli gelişen silahlar çoğunlukla depolarda yıllarca çürümeye bırakılıyor. İnsan öldürmeye milyonlarca dolar ayrılırken, insanları yaşatmak için neredeyse hiçbir çaba gösterilmiyor.

Bugün Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Yemen’de milyonlarca insanı besleyebilecek alt yapı, depolarındaki silahları kullanmak isteyen kitleler tarafından bombardımanlarla yıkıldı. Yani insanlık savaşlarla, üretmek yerine tüketiyor, inşa edeceğine yakıp yıkıyor.

Bugün dünyanın dört bir yanında duyarlı insanlar yukarıda bahsi geçen sorunlara çözüm üretmeye çalışıyorlar. Fakat bu değerli çabalar çoğu zaman kalıcı bir çözüm üretemiyor. Çünkü insanlığı bu bencilliğe sürükleyen zihniyet değişmedikçe kalıcı düzelmeler elde etmek imkansız. Bir başka deyişle bataklığı kurutmadan sivrisinekle mücadeleyi kazanabilmek mümkün değil. Bizim durumumuzda bataklık bencilliği, hırsı, şiddeti yaygınlaştıran materyalist zihniyettir. İnsanlığa bu özellikleri dikte eden eğitim sistemleri, ekonomik modeller, sosyal ve toplumsal ideolojilerdir. Savaş ideolojilerinin yerini barışa bıraktığı, fedakârlığın bencilliğin önüne geçtiği, insanların her şeye sahip olmak yerine paylaşmaktan zevk aldığı bir dünyada kötülük barınamayacaktır. Gelecek nesillerimize bırakabileceğimiz en güzel miras budur.

Adnan Oktar'ın American Herald Tribune & Riyadh Vision'da yayınlanan makalesi:

http://ahtribune.com/economy/1840-world-resources.html

http://www.riyadhvision.com.sa/2017/08/17/is-the-worlds-resources-not-enough-for-everyone/


Masaüstü Görünümü