Harun Yahya

Ramazan 2010 - 25. Gün




 



 

Kendisine Allah'ın ayetleri okunurken işitir, sonra müstekbirce (inatla büyüklük taslayarak) sanki işitmemiş gibi ısrar eder. Artık sen onu acı bir azapla müjdele. Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, alay konusu edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azap vardır. (Casiye Suresi, 8-9)

 



 

“... Sen, yakini bir imanla, tam bir rıza ile Allah için çalışmaya muktedir olabilirsen çalış; şayet buna muktedir olamazsan, hoşuna gitmeyen şeyde sabırda çok hayır var. Şunu da bil ki nusret sabırla birlikte gelir, kurtuluş da sıkıntıyla gelir, zorlukta da kolaylık vardır, bir zorluk iki kolaylığa asla galebe çalamayacaktır.” (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 315)

 



 


 

Allah’ın razı olacağı umulan tavrı anlamak son derece kolaydır
 

İnsanın karşısında binlerce alternatif olduğunda bile, tüm bunlar arasından Allah'ın en razı olacağı umulan seçeneği görebilmesi son derece kolaydır. Örneğin insan gününü nasıl geçireceği konusunda Allah'ın rızasının en çoğuna göre bir seçim yapması gerektiğinde karşısında pek çok alternatif olduğunu görür. Tüm gününü evde oturup spor yaparak ve televizyon izleyerek geçirebilir. Spor yapmanın sağlığını korumak için önemli olduğunu, televizyon izlemenin de kültürünü artıracağını söyleyerek bunlarda Allah rızasını gördüğünü söyleyebilir. Ama dünya üzerinde dinsiz akımlar bu kadar güç kazanmışken, İslam topraklarında savunmasız kadınlar, yaşlılar ve çocuklar "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için öldürülürken, savaşlar, çatışmalar ve ahlaki yozlaşma bu derece artmışken, iman eden bir insanın tüm gününü spora ve televizyona ayırması vicdanlı bir tavır olmaz. Bunun yerine Kuran ahlakının mükemmelliğini diğer insanlara anlatıp, onların da ahiretlerine vesile olmaya çalışması hiç şüphesiz diğerinden daha hayırlı bir davranış olacaktır. Çünkü bu "Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır." (Al-i İmran Suresi, 104) ayetiyle de bildirilmiş, her Müslümanın üstlenmesi gereken bir sorumluluktur. Bu sorumluluğa yöneldiği takdirde öncelikli olarak kendi ahireti için ibadette ve salih bir amelde bulunmuş olur. Bu davranışın kişiye Allah'ın rızasını daha çok kazandırabileceği son derece açıktır.

Allah bu duruma Kuran'da şöyle bir örnek vermiştir:


Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah Katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd edenlerin Allah Katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. (Tevbe Suresi, 19-20)


İnsanın daha güzelini, daha hayırlısını ya da takvaya, Kuran ahlakına daha uygun olduğunu bildiği bir tavır varken bundan daha azını tercih etmesi ihlasa uygun bir davranış olmaz. Çünkü bu vicdanını tam olarak kullanmaması, biraz da olsa nefsine pay ayırması, kendi menfaatlerinden yana hareket etmesi anlamına gelir. Oysa Kuran'a uygun olan, yapılması gereken iş ne kadar nefsine ters, ne kadar zor olup fedakarlık gerektirse de her zaman için Allah'ın rızasını kazanabilmeyi, nefsinin menfaatlerine tercih etmesidir.

(http://www.derindusunmek.com/)
 



 

Saff Suresi'nin 13. ayeti, ahir zamana ve Hz. Mehdi (a.s.)'a işaret etmektedir
 




VE SEVECEĞİNİZ BİR BAŞKA (NİMET) DAHA VAR: ALLAH'TAN 'YARDIM VE ZAFER (NUSRET)' VE YAKIN BİR FETİH. MÜ'MİNLERİ MÜJDELE.
(SAFF SURESİ, 13)





“Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var...”

Müslümanlar için, Allah'ın rızasını kazanmak karşılığında ahiret hayatında cennete hak kazanmaları çok büyük bir nimettir. Ahiretteki bu büyük nimetin yanında dünya hayatında da Müslümanlar için güzel nimetler vardır. Allah'ın iman nasip etmesi, Müslümanlarla bir araya getirmesi, Ahir zamanda yaşamak, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ı görecek olmak bu nimetlerin en önemlilerindendir. Tüm hayatını Allah'a adayan bir Müslüman için din ahlakının dünya üzerinde hakim olduğunu görmek de aynı şekilde büyük bir nimettir. Zorluk ve acı içinde yaşayan Müslüman kardeşlerinin rahata ve huzura kavuşmaları, güven dolu bir hayata ermeleri, din ahlakına karşı mücadele veren felsefelerin tam anlamıyla geçersiz hale gelmesi bir Müslüman için son derece önemlidir. Allah'a samimi iman eden her insan bu kutlu olaylara şahit olmaktan çok derin bir sevinç ve mutluluk duyar.

... Allah'tan 'yardım ve zafer (nusret)' ve yakın bir fetih. Mü'minleri müjdele.

Ayetin bu bölümünde Allah müminleri yardımı zafer ve yakın bir fetih ile müjdelemiştir.  Ayet ahir zamanda din ahlakının tüm dünya üzerinde hakim olmasına işaret etmektedir. Bilindiği gibi Hz. Mehdi (a.s.) hak dine karşı mücadele veren dinsiz akımların (ateizm, Darwinizm, Materyalizm, komünizm, marksizm...) fikri yapılarını tamamen ortadan kaldıracak çok kapsamlı bir tebliğ faaliyeti içinde olacaktır. Bu güçlü tebliğ sonucu, İslam’a karşı bu yöndeki tüm saldırılar son bulacak, dünyanın dört bir yanı Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu manevi fetih hareketleri vesilesiyle imanen aydınlanacak, nurlanacaktır. Tüm iman edenler yüzyıllardır çektikleri tüm zorluklardan, acılardan ve korkulardan sonra Allah'ın Hz. Mehdi (a.s.)’ı vesile etmesiyle yardıma ve zafere ulaşacaktır.

http://www.beklenenmehdiveisa.com/

 


 

Esad'dan birlik olalım mektubu


Çay TV, 23 Temmuz 2008

Adnan Oktar:
Bu kadar doğal. Dinimiz bir, dilimiz bir, her şeyimiz bir, aynı köklerden geliyoruz, kardeşiz fakat ayrıyız. Bugün Azerbaycan’a desek ki hadi birleşelim. Bir gün düşünmezler kabul ederler. Yani bunun sadece resmi olarak talep edilmesi gerekiyor. Yani iki devlet bir millet olarak, çok rahat birleşebiliriz. Hiçbir engel yok. Kazakistan’da öyle, Kırgızistan’da öyle, Türkmenistan’da öyle, Doğu Türkistan’da öyle hepsi rahatlar ve bu birleşmenin sonucunda İslam alemi de öyle IRAK, SURİYE CAN ATIYORLAR TÜRKİYE İLE BİRLEŞMEK İÇİN. Bütün mesele Türkiye’nin bunu açıkça ortaya koymasında yani adı konulması gerekiyor. Sadece talep olması yeterli buna ait.

www.harunyahyakulliyati.com
 

Yeniasya, 17 Şubat 2010



Rusya Müslümanları 18 yıllık bir dağınıklığın ardından tek bir çatı altında birleşmeye Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Arap liderlere, dayanışma ve birlik ve ortak hareket etme çağrısında bulundu.
 


 

Terörizm ve Antisemitizm için Darwin Suçlanmalı

25.09.2009 - Norveç/Dagbladet




DARWİNİZM TÜM KÖTÜLÜKLERİN KÖKENİ: Harun Yahya, Türkiye’de çok güçlü...

Norveç'in 1869'dan bu yana yayınlanan, 150.000 tirajlı üçüncü büyük gazetesi Dagbladet, 25 Eylül 2009 tarihinde Sayın Adnan Oktar ve Yaratılış Atlası adlı eseri ile ilgili geniş bir habere yer verdi. "Terörizm ve Anti-Semitizm için Darwin Suçlanmalı" başlıklı haberde Sayın Adnan Oktar'ın çalışmalarının dünya çapındaki etkisiyle ilgili aktarılanlardan bir kısmı şöyle olmuştur:


EVRİM EĞİTİMİNE KARŞI ÇIKIŞ sınıflarda önemli ölçüde arttı, biyoloji profesörü ve Darwinist yazar Richard Dawkins, Ağustos ayında The Times ile yaptığı röportajında bu karşı çıkışın ağırlıklı olarak Müslüman öğrencilerden geldiğini söyledi... İslami Yaratılışçılık daha fazla güçlendi.

İSLAMİ YARATILIŞÇILIK MERKEZİ İstanbul’daki “Bilim Araştırma Vakfı” (BAV) Harun Yahya liderliğinde. Gerçek adı Adnan Oktar. Müstear ismi altında, evrim teorisinin insanların inançlarını yok etmeyi hedeflediğini söylüyor... Darwin’in Hitler, Stalin, Mao, Pol Pot gibiler için zemin oluşturduğunu söylüyor. Irkçılık, faşizm ve komünizmin, Darwin’in teorisinden kaynak bulduğunu açıklıyor.

HARUN YAHYA, Müslüman dünyasının büyük bölümünde çok fazla itibar görüyor ve Bosna’dan, Mısır’a kadar medyada yer alıyor. Anti-Semitizmin ve terörizmin, Darwinizm’in ürünleri olduğunu sıklıkla dile getirdiği Al-Jazeera ve Press TV gibi kanallarda Batı materyalizmini eleştiriyor.

Şu an sahip olduğu bakış açısına göre günümüzde yaşayan tüm hayvanlar, bitkiler ve böcekler, fosilleşmiş geçmişlerinde oldukları halleriyle aynılar... (Harun Yahya) Evrim teorisinin kriz içinde olduğuna, çünkü teorinin bilinen hiçbir bilimsel desteği olmadığına inanıyor.

En gösterişli çalışmalarından biri olan Yaratılış Atlası... Richard Dawkins’in de eline geçti... Dawkins, İngiltere’de çok sayıda kişinin Yaratılışçılığı desteklemesinin, Müslümanların etkisinden kaynaklandığına inanıyor.
 


 

(http://www.sorular-cevaplar.com/)
 


 

Zamansızlık ve Kader gerçeği
 


 

http://us2.harunyahya.com/Detail/T/7EZU2FZ0164/productId/1029/
ZAMANSIZLIK_VE_KADER_GERCEGI_



- Madde ve zaman, yoktan nasıl yaratıldı?...


- Big Bang teorisi evrenin yaratılışı ile ilgili hangi gerçekleri gösteriyor?…


- Bizim için yüzyıllar süren bir zaman dilimi, bir başka boyutta nasıl 
tek bir "an" olabilir?…


- Einstein’ın Rölativite Teorisi ile Kuran ayetleri
arasındaki paralellik nedir?…

Bu kitapta tüm bu soruların cevapları, zamanın ve maddenin gerçek niteliği anlatılıyor.

20. yüzyıl biliminin bulgularıyla ortaya çıkan gerçekler, materyalist felsefenin iddialarını temelinden çökertiyor. Uzay, madde, zaman ve kader hakkındaki gerçekleri öğrenmek istiyorsanız, bu kitabı mutlaka okuyun…
 


 





Türk-İslam Birliği Yolunda Ne Gelişmeler Ne Oldu?

Kurtar bizi Türkiye

Türkiye, 1 Mart 2010



Bugün, 1 Mart 2010



İsrail polisi ile Filistinli göstericiler arasında El Aksa Camii’nde meydana gelen olaylar yatışırken, caminin kapısı önünde toplanan Filistinliler Türkiye lehine sloganlar attı. Caminin önünde toplanan Filistinliler, “Yaşasın Türkiye”, “Büyük Tayyip”, “Kurtar Bizi Türkiye” diye bağırdılar.
 


 

Sayın Adnan Oktar ne demişti?

Konya TV, 28 Şubat 2008

Adnan Oktar:
Türkiye'nin görevi Türk-İslam aleminin lideri olmasıdır. Türk milletine çok büyük görev düşüyor. Türk-İslam aleminin liderliği dünya tarihinin en büyük vazifelerinden birisidir. Türk milletinin en hayati görevlerinden biri budur. Yani, BİZ SIRF TÜRKİYE’Yİ KURTARMAK DEĞİL, BÜTÜN TÜRK-İSLAM ALEMİNİ KURTARMAKLA GÖREVLİYİZ TÜRK MİLLETİ OLARAK…
 



Çay TV, 23 Temmuz 2008

Adnan Oktar:
Herkes samimi olarak inansın, gerçekten Türkiye iyiye gidiyor ve gerçekten süper devlet olacağız. Türkiye tarihte hiç olmadığı derecede büyük bir devlet olacak. Türk İslam aleminin lideri olacak inşaAllah. Bu tarihi misyonun başlangıç aşamalarındayız ve BÜTÜN DÜNYAYI ANARŞİDEN, TERÖRDEN, SIKINTIDAN, AZAPTAN, HER TÜRLÜ ACIDAN KURTARACAK BİR MİLLETTİR TÜRK MİLLETİ. Gerçekten çok asil, efendi, çileyle, acıyla yoğrulmuş bir millettir ve dünyayı yönetmeye, dünyaya faydalı olmaya yönelik bir ruhu vardır. Allah o görevi bu millete vermiş görünüyor inşaAllah. Çok yakın zamanda bunu göreceğiz inşaAllah.




Ekin TV, 12 Şubat 2009

Adnan Oktar:
Her şeyin bir ustası vardır değil mi, mesela fırında, hamurkar vardır. Demirci ustası vardır. Liderliğin de bir ustası vardır. Bu Türk milletidir. Türk-İslam âleminde Türkiye lider ülkedir. Lider her zaman tavrını açıkça göstermek durumundadır... Halbuki lider besbelli ve ortadadır ve bu Türkiye’nin hakkıdır. Kutsal emanetler de bizdedir. Tecrübe de bizdedir. Allah’a çok şükür, çok takva, eğitimli, büyük bir aydın kadromuz var. Çok aklı başında bir milletiz. Mutedil, merhametli, şefkatli, acıya tahammüllü bir milletiz ve hizmetten çok zevk alan, insanların mutluluğundan zevk alan bir milletiz. Halen her yerde nereye gitsek barış ve uzlaşma çabaları içerisindeyiz dikkat ederseniz. Nereye gitsek bizi çağırıyorlar. Gelin aramızı bulun. Mesela, İsrail bizi çağırıyor, Suriye geliyor, bizi çağırıyor, Cezayir geliyor, bizi çağırıyor. Niye çağırıyorlar? Doğal lider olduğumuzu bildikleri için. Tabii diyeceğiz ki o zaman, Türkiye başa geçsin. Türkiye lider olsun diyeceğiz.

(http://www.turkislambirligiyolunda.com/)     





 


 

Derimizdeki Alıcılar Nasıl Çalışıyor?


İnsan, üzerinde sürekli cildiyle temas halinde olan giysilerle muhataptır. Ama onları her an hissetmez. Gece yatarken üzerine çektiği yorganın, koluna taktığı saatin ya da oturduğu koltuğun kendisiyle temas halinde olduğunu da sürekli olarak algılamamaktadır. Bunun önemli bir sebebi vardır. İnsan derisindeki alıcılar belirli bir süre sonra beyne, cilde temas eden madde ile ilgili sinyalleri göndermeyi durdururlar. İnsan cildi, kendisiyle temas halinde olan maddeye karşı alışkanlık kazanır ve onunla ilgili his sinyallerini zamanla iletmemeye başlar.

Bu, harika bir sistem ve mükemmel bir detaydır. İnsan, çoğu zaman böyle bir detayın farkında bile değildir ama, herhangi bir rahatsızlık duymadan yaşaması bu mükemmel sistemin kusursuz şekilde çalışması ile mümkün olur.

Vücuttaki bu "alışma" mekanizması olmasaydı giyinmek gibi sıradan bir olay insan için büyük bir sıkıntı haline gelirdi. İnsanın üzerindeki giysileri sürekli olarak hissetmesi bir eziyete dönüşür, ayrıca dokunduğu diğer şeylerden gelen sinyalleri almakta da güçlük çekerdi. Dikkati sürekli, giydiği çorabın bileğini ne kadar sarıp sıktığını, saatin sürekli bileğinde hareket ettiğini düşünmek gibi konularda olabilirdi. Bu nedenle kişi rahat uyuyamaz, dinlenemezdi. Hayatı bu sıkıntı verici detaylardan dolayı oldukça zorlaşırdı.

(http://www.Allahvar.com)

Hissetmenin bir nimet olması gibi, hissin zamanla kaybolması da insana sunulmuş büyük bir nimettir. Tek bir detay, bir insan yaşamını kolaylaştırmakta, onun rahat yaşamasına vesile olmaktadır. Evrimcilerin hayali mekanizmalarının, insan bedeninin neye ihtiyaç duyduğunu belirleyecek bir bilinci yoktur. Bu nimeti insana sunan, varlığı tüm varlıkların bütün ihtiyaçlarına Kafi olan Yüce Allah'tır.


"Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda (yine) ancak O'na yalvarmaktasınız." (Nahl Suresi, 53)

 


 

Trilobit gözü hakkında büyük Darwinist aldatmaca


Darwinistleri açmazda bırakan en önemli konulardan başlıcası indirgenemez kompleks yapıdaki “göz”dür.

Gözün ortaya çıkışına açıklama getiremeyen Darwinistlerin karşı karşıya kaldıkları en büyük Yaratılış delillerinden biri ise, günümüzden yaklaşık 540 MİLYON YIL ÖNCE ortaya çıkmış olan kompleks göz yapısıdır. Yalnızca tek hücreli canlıların ve birkaç çok hücrelinin yaşadığı bir dönemde, ANİDEN şaşırtıcı güzellik ve komplekslikteki TRİLOBİT GÖZLERİNİN ortaya çıkışı evrimi çöküşe uğratan çok önemli bir gerçektir. 540 milyon yıl önce yaşamış olan trilobitlerin gözleri, günümüz sinek ve yusufçuklarının gözlerinden farksız müthiş bir yapıya sahip olan PETEK GÖZLERDİR.

Bu üstün kompleks göz yapısı Darwinizm’in kesin çöküşünü ilan ederken, Darwinistler şaşırtıcı şekilde bu konu hakkında da bir uydurma senaryo üretmiş gözükmektedirler. Bu şok edici senaryo aynen şöyledir:

Bir History Channel belgeselinde, trilobitlerin, etraflarında oldukça bol buldukları kalkit kristallerini “KENDİLERİNİN ÜRETTİKLERİ” ve bu taşları adeta bir kristal ustası gibi tek tek oyarak kendilerine GÖZ YAPTIKLARI iddia edilmektedir. Bu iddiaya göre trilobitler, daha önce yeryüzünde var olmayan bir görme uzvuna sahip olmaları gerektiğini DÜŞÜNMÜŞ, teknik alet ve edevatlar KULLANARAK kalkit kristallerini işlemiş ve kendileri için mümkün olan en mükemmel ve kompleks göz yapısını mükemmel ve hatasız bir şekilde oluşturmaya KARAR VERMİŞLERDİR. Darwinistler, bir kristal ustası gibi çalışan trilobitlerin bu maddeleri ÜRETMEYE, İŞLEMEYE, GÖZ HALİNE GETİRMEYE ve bununla etrafı GÖRMEYE başlamaları HER NASILSA tamamen kendi KARARLARI, kendi BECERİLERİ, kendi ÖLÇÜM VE HESAPLAMALARI ve kendi ÖNGÖRÜLERİ ile olduğunu iddia etmektedirler. Bugün laboratuvarlarda bilim adamları ışığa duyarlı bir yapı bile meydana getiremezken, hatta bu yapının tek bir proteinini oluşturmaktan acizken, 540 milyon yıl önce yaşamış bu üstün kabiliyetteki canlılar, Darwinistlere göre, kendilerine göz İNŞA ETMİŞLERDİR.
 



Trilobitler, 530 milyon yıl önce ortaya çıkan en eski canlı türlerinden
biridir. Gözleri ise dünyada var olan ilk görme sistemidir.



İşte bu hayret verici senaryo, dünyanın en büyük belgesel kanallarından History Channel’da, Darwinist bilim adamlarının ağzından pervasızca anlatılmaktadır.

Darwinistlerin bu kadar da ileri gidemeyeceğini düşünenler, History Channel kanalının “Evolve” isimli serisinden “Eyes” isimli belgeselinde bu aldatmacanın aynen bu şekilde anlatıldığını görebilirler.

Bu örnekle bir kere daha anlaşılmıştır ki, Darwinistler insanların “cahil ve bilgisiz” olduklarına hükmederek ve insanları adeta çocuk yerine koyarak pervasızca masal uydurmayı sürdürme çabası içindedirler. Artık çocukların bile bu uydurma senaryolara inanmadıklarını kabullenememiş gibi görünmektedirler. Söz konusu belgesel, Darwinistlerin artık ne kadar büyük bir açmaz içinde olduklarını görebilmek açısından bir ibret teşkil etmektedir.

(http://www.darwinistyalanlar.com/)
 




Deniz Kestanesi
 




Fosil Bilgisi

Yaş:
95 milyon yıllık

Dönem: Kretase

Bulunduğu yer: Nammoura, Lübnan











Evrimi yalanlayan yüz milyonlarca fosilden biri de deniz kestaneleridir. Resimde görülen 95 milyon yaşındaki bu deniz kestanesi evrim teorisini geçersiz kılmak için tek başına yeterlidir. Artık evrimcilerin, demagojilerle, aldatmacalarla ve çeşitli spekülasyonlarla insanları kandırması imkansızdır. Çünkü, başta fosil kayıtları olmak üzere, evrimin aleyhine olan tüm bilimsel bulgular gözler önündedir. 95 milyon yıldır aynı kalan deniz kestaneleri karşısında evrimci spekülasyonların hiçbir değeri yoktur.

www.hayatinkokeni.com



 


 

Masaüstü Görünümü