Harun Yahya

Küresel Isınma Dünyayı Daha Yaşanabilir Bir Yer Kılmaya Engel mi?



Dünya, kendi kendine yetmesini sağlayan doğal ve dengeli bir sisteme sahiptir. Yeraltı su kaynakları, topraktaki elementler, atmosferdeki oksijen ve karbondioksit oranı, canlı türlerindeki çeşitlilik dünyanın sahip olduğu mükemmel dengenin muhafaza edilmesini sağlar. Bu dengede hiçbir bozulma olmaz, ta ki bir dış müdahale gerçekleşene kadar.

Bir ev düşünün; evin camlarının büyüklüğü, duvarlarındaki ısı yalıtımı ve evi ısıtmak için kullanılan yakıt miktarı ev halkının rahatlıkla yaşayabileceği ölçülerde olsun. Birinin gelip evin camlarını kırması ve ısınma sisteminin ayarını bozmasıyla birlikte bu ev ideal koşullarını muhafaza edemez hale gelecektir. İşte şu an Dünyamızın durumu da tam olarak bu şekilde. Küresel ısınma, tarım alanlarının yanlış kullanımı, israf gibi faktörler nedeniyle Dünyamızdaki denge de bozulmakta.

Son 100 yıl içinde Dünyada ortalama hava sıcaklığı 0.7 derece yükseldi. Bu yükselmenin ana nedeni sera gazları olarak isimlendirilen CO, CO2, NO ve NO2 gazlarıdır. Sera gazları, özellikle de karbondioksit, Dünya üzerine dev bir battaniye gibi yayılarak Dünyayı ısıtır. Petrol ve kömür gibi fosil yakıtların kullanımı, egzoz gazları ve ormanların azalması sera gazlarının atmosferde artmasına neden olur. Yayınlanan bir raporda bugünden itibaren atmosfere herhangi bir sera gazı emisyonu salınmasa dahi, küresel sıcaklığın gelecek on yıllar içerisinde 0,5°C ila 1°C arasında artmaya devam edeceği belirtilmektedir. (2) Bu ise ciddi sonuçlara yol açan bir orandır.

Yeryüzündeki iklim değişikliği hava, toprak ve suyun sıcaklığı ile beraber yağış miktarlarının da değişmesine yol açar. Bu ise birçok bölgede şiddetli fırtınalar, seller, aşırı sıcak ve kuraklık gibi hava olayları olarak kendini gösterir. Atmosfer olaylarındaki bu radikal değişimler tarım alanlarının etkilemekte ve bu da yeryüzündeki yaşamı tehdit etmekte. Bilim adamları 2050'ye gelindiğinde, iklim değişikliğine bağlı olarak 2 ila 5 milyar insanın yeterli miktarda gıdaya ulaşamayacağını öngörmektedirler.(3)

İklim değişikliğinin göstergelerinden kuraklık ve seller, tarım ürünlerinin henüz hasat yapılmadan kaybına yol açar. Isının yükselmesi tarım zararlılarını artırır ve daha çok sulamayı gerektirir, bu da yeraltı sularını azaltır. Aynı zamanda fakirleşen toprak daha çok gübre kullanımına sebep olur ve dolayısıyla yeraltı suları kirlenir. Tüm bu olumsuz faktörler ürünlerin tamamen yok olması ile sonuçlanmasa da kalite ve besin değerlerinde düşmeye yol açar. Bu tür ürünleri işlemek ve saklamak ise oldukça zordur. Ürün miktarındaki azalmayla birlikte fiyatlar yükselir, ve dengeli beslenme güç bir hal alır.

Birbirine bağlı tüm bu gelişmeler son derece önemli, çünkü bugün dünya nüfusunun %80’i geçimini farklı şekillerde hava koşullarına bağlı olarak kazanıyor.(4) Dolayısıyla hava koşullarındaki radikal değişiklikler insanların tarım yapamaz hale gelmesi ve dolayısıyla dünyanın %80'inin bundan etkilenmesi anlamına gelir.

Bilim insanları doğadaki dengenin daha da fazla bozulmasını engellemek ve bunun sonucu olarak ortaya çıkabilecek açlığı önleyebilmek için acilen harekete geçilmesi konusunda hem fikir. Sera gazlarının atmosfere salınımının kontrol altına alınması ise bu konudaki öncelikli adım olarak değerlendiriliyor.

Sera gazı salınımını sınırlandırmak için etkili bir yöntem olarak görülen biyoyakıt kullanımı konusunda bugün tam bir fikir mutabakatı sağlanmış değil. Her ne kadar biyoyakıtların atmosfere salınan karbondioksit miktarını azalttıkları öne sürülse de bazı araştırmalar bunun tersini ortaya koymaktadır. Birçok ülke bugün biyoyakıt için kendine göre bir ürün seçiyor ve tarım için kullandığı arazilerde bu ürünün ekimine ağırlık veriyor. Örneğin, ABD mısır, Brezilya şeker kamışı, Endonezya ise kanola bitkisini tercih ediyor. Ne var ki bu bitkiyi yetiştirecek araziyi elde etmek için çok değerli ormanlık alanlarını imha ediyorlar. Endonezya, sadece 2012’de 8400 kilometre kare ormanını kaybetmiş durumda.(5) Bu ise ekolojik dengeyi ve dolayısıyla beslenme amaçlı kullanılan tarım ürünlerinin verimliliğini doğrudan etkiliyor.

Bütün bu olumsuz faktörler bir araya geldiğinde tarım ürünlerindeki çeşitlilik azalıyor ve beslenme amacıyla kullanılabilecek araziler hızla küçülüyor. Eğer bu durum hükümetler bazında alınacak tedbirlerle önlenemezse insanlar beslenmek için ihtiyaç duydukları ürünleri ve toprakları pek de uzak olmayan bir gelecekte yitirecekler. Gıda ürünlerinin azalması ile fiyatlar yükselecek ve harcamalarının yaklaşık %70’ni gıda almak için kullanan gelir düzeyi düşük insanlar, tüm kazançlarını harcasalar bile karınlarını doyuramaz hale gelecekler.(6)

Peki bu tehlikeli durumu önlemek ve dünyayı açlık belasından korumak mümkün mü?

Bunun için konuya iki açıdan yaklaşmak gerekiyor. Tarımda verimliliği artıracak yöntemlerin teşvik edilmesi ve insanların bilinçlendirilmesi. Bunun ilk adımlarından biri doğal yöntemlerle kimyasal kullanmadan yapılan tarımı teşvik etmek. Ayrıca çiftçileri pahalı fosil yakıtı ve endüstriyelleştirilmiş tohumlardan kurtaran agroekolojik uygulamalar oluşturmak da ürünlerin daha sağlıklı ve kaliteli olmasını sağlayarak üretimi artıracaktır. Masrafların azaltılmasıyla birlikte çiftçiler daha fazla kar elde edecek ve böylece gıdanın erişilebilirliği kolaylaşacaktır.

Bugün dünya nüfusu 8 milyara yaklaştı ve bu sayı giderek artıyor. Dünyada üretilen yıllık 4 milyar ton gıdanın 1.3 milyarlık bölümü israf ediliyor. Dolayısıyla dünyadaki sorunların sebebini ve çözümünü tek bir konuyla açıklamak mümkün görünmüyor. Sera gazları salınımının azaltılmasının yanı sıra, israfın önlenmesi de yine toplumun bilinçlendirilmesi ve önlem alınması gereken temel konulardan birisi. Küresel ısınmayı ya da başka faktörleri tek suçlu olarak göstermeden hemen çözüme yönelerek dünyayı daha yaşanabilir bir yer kılmak hepimizin sorumluluğu.

--------------------

Referanslar:


 
Nicholas Stern, The Economics of Climate Change, The Stern Review, Cambridge, 2007
https://www.welthungerhilfe.de/fileadmin/user_upload/Themen/Klima/Klimakonferenz/shock-waves-worldbank-studie-climate-change-2015.pdf (Son erişim tarihi: 18 Kasım 2017)
Climate change as a poverty trap, https://www.welthungerhilfe.de/en/no-climate-for-agriculture.html (Son erişim tarihi: 18 Kasım 2017)
BBC Türkçe internet sitesi, Endonezya orman açmada Brezilya'yı geçti, 30 Haziran 2014, http://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/06/140630_endonezya_brezilya_ormanlari Son erişim tarihi: 18 Kasım 2017)
DPT (Devlet Planlama Teşkilatı), Ulusal Gıda ve Beslenme Stratejisi Çalışma Grubu Raporu (Ulusal Gıda Beslenme ve Eylem Planı 1. Aşama Çalışma Eki ile), DPT Yayın No:2670, Ankara, 2003


Adnan Oktar'ın Kashmir Reader'da (Hindistan) yayınlanan makalesi:

https://kashmirreader.com/2018/01/10/a-well-rounded-approach-to-climatology/

Masaüstü Görünümü