Harun Yahya

Sn. Adnan Oktar’ın ‘'The PKK's Treachery and Oppression” adlı kitabının dağıtımından sonra Hollanda ve Belçika medyasında çıkan iddialara cevaplar:

Sn. Adnan Oktar (Harun Yahya)’nın bilimsel iddiaların bilimadamları tarafından ciddiye alınmadığı yanılgısı:

Sn. Adnan Oktar’ın hiçbir bilimsel dayanağı olmayan Darwinizm’i çürüten net ve somut deliller (fosiller ve moleküler deliller gibi) ortaya koyduğu çok iyi bilinen bir gerçek. Bu nedenle kendisi dünya çapında en çok saygı duyulan Yaratılışçı yazardır. İnternet üzerinden indirilebilen çok fazla sayıda kitabı dünya çapında çok sayıda okuyucu tarafından okunuyor. Fransa başta olmak üzere Avrupalı Darwinist yayınlar Sn. Adnan Oktar’ın çalışmalarını evrim teorisinin karşısındaki en büyük tehdit olarak değerlendiriyor ve Yaratılış Atlasının etkisine ilişkin yaptıkları yorumlar ise tamamen umutsuzluk dolu.  (Detaylı bilgi için lütfen bkz.: http://darwinistpanicinfrance.com/index.php) Avrupa Konseyi tarafından Yaratılış Atlası’nın neden yasaklandığı konusunda herhangi bir şüphe yok.  Yaratılış Atlası’nın öğrenciler üzerinde bıraktığı derin etkinin farkında olan Darwinist çevreler bu değerli çalışmanın okullara girişini önlemek için çaba harcadılar. Yani durum bazı gazetelerde resmedildiğinden çok daha farklı. Bugün dünya çapında görülen Darwinist paniğin en temel nedeni Sn. Oktar’ın dünya çapında çok büyük etki yaratan eserleridir. 

Yaratılış Atlası Batı dünyasına ulaştığı anda, bu dev eserin olağanüstü etkisine dair haberler 60 ülkede gazetelerde, dergilerde ve televizyon yayınlarında görüldü. Bu yayınların önde gelenlerinden The Wall Street Journal, The Washington Post, The New York Times, Der Spiegel, Stern, The Economist, Corriere della Sera, Le Monde, Le Courrier ve CBS News  Yaratılış Atlası’nın Darwinizm’e vurduğu ölümcül darbeye ilişkin yayınlar yaptı. Yaratılış Atlası ile ilgili atılan “Darwinizm’e yapılan en göz kamaştırıcı görünümdeki saldırı”, “Gök gürültüsü gibi patlayan kitap,” “Büyük Saldırı”, “Deprem etkisi oluşturdu,” “Atom bombası etkisi gösteren bir kitap,” ve “Fransa daha ne kadar dayanabilir” tarzındaki manşetlerin tamamı bu önemli kitabın büyük etkisinin göstergeleri.  

Sn. Adnan Oktar’ın akıl sağlığıyla ilgili asılsız iddialar: 

Sn. Adnan Oktar’ın fikirlerine bilimsel ya da mantıki argümanlarla yanıt veremeyenler iftiraya başvuruyorlar. Bu iftira niteliğindeki asılsız iddialardan biri de Sn. Oktar’ın akıl sağlığının bozuk olduğu iddiasıdır. Ancak bu yanlış bilgi Türkiye’deki 5 saygın hastanenin verdiği kurul raporları ile birlikte psikiyatri profesörleri tarafından hazırlanan 20 tıbbi raporla kesin olarak çürütülmüştür. 

Ayrıca, Sn. Oktar yıllardan beri her gün yaklaşık 10 saat boyunca canlı yayına çıkmaktadır, bu sayede herkes mantık örgüsü ve fikirlerinin sağlıklılığına ve tutarlılığına şahit olmaktadır. Kendisi 300’den fazla kitap yazmıştır ve makaleleri 70’ten fazla ülkede 500’den fazla gazete ve dergide yayınlanmaktadır. Sn. Oktar’ın makaleleri şu anda 43 ülkedeki 215 gazete, dergi ve internet sitesinde düzenli olarak yayınlanmaktadır. 

Sn. Adnan Oktar’ın kitaplarını kendisinin yazmadığı iddiası: 

Sn. Adnan Oktar dünya çapında milyonlarca okuyucunun okuduğu 73 dile çevrilmiş 300’den fazla kitabın yazarıdır. Kitapları 100’den fazla ülkede satılmaktadır. Bugüne kadar 30 milyondan fazla kitabı satılmıştır. Dahası kendisinin kitaplarından ve çalışmalarından faydalanılarak 5000’den fazla konferans düzenlenmiş ve bir çok akademisyen, politikacı ve bilim adamı bu konferanslara katılmıştır. 

Sn. Adnan Oktar’ın çalışmalarının hazırlanmasında, kendisinin daha önce bir çok röportajında açıkladığı gibi, akademisyenlerden, bilim adamları ve eğitimcilerden oluşan yaklaşık 30 kişilik bir ekip kendisine yardımcı olmaktadır.  Bu ekip bu konularda ve ilk araştırma safhasında, verilerin ve çizimlerin toplanması ve Sn. Adnan Oktar’ın çalışmalarının hazırlanması için gereken çevirilerin yapılmasında çalışmakta ve toparlanan bilgilerin tamamı bunu takiben Sn. Adnan Oktar’a iletilmektedir. Bu çalışma şekliyle ve yazarın pratik çalışma prensibinin bir sonucu olarak Sn. Adnan Oktar’ın derin ifadelerini ve yorumlarını içeren çalışmalar çok hızlı bir şekilde ortaya çıkmaktadır. 

Diğer taraftan, kitaplarının kendisi tarafından yazılmadığına dair iddiaların doğru olup olmadığı çok basit bir mantık uygulayarak ortaya çıkarılabilir: 

Heyetler veya gruplar tarafından yazılan kitapların temel özelliklerinden biri genellikle birbirinden farklı ve çelişkili görüşler ve açıklamalar içermeleridir. Bu tür kitaplarda bir mantık ve fikir birliği yoktur. Farklı tasvir teknikleri içerir ve farklı üsluplar kullanırlar. Seçilen görseller ve tasarımlar birbirleriyle uyumsuzdur. İçerdikleri bilgiler ve destekledikleri görüşler genellikle tutarsızdır. Farklı yazarların tarzları okunur okunmaz ayırt edilebilir. Böyle kitapların farklı bir kaç kişi tarafından yazıldığını görmek son derece kolay olur.  Ancak Sn. Oktar’ın 300’den fazla kitabında tam bir üslup ve mantık bütünlüğü vardır. Sn. Oktar’ın tüm kitapları aynı dürüstlüğü, kararlılığı, tekniği, derinliği, tasvir gücü ve hikmeti içermektedir.  Kitaplar içerdikleri görsellerle birlikte sanat, estetik değer ve kalite açısından tam bir bütünlük göstermektedir. Bunun nedeni, kitapların hazırlanmasında gerekli altyapıyı sağlayan bir ekibin varlığına rağmen, kitapların bütünüyle Sn. Adnan Oktar’ın derin aklı, samimi inancı ve güçlü ferasetinin eseri olmalarıdır. 

Sn. Adnan Oktar’a yöneltilen ‘sözde suç örgütü’ iddialarının asılsızlığı:

Bazı gazeteler Sn. Adnan Oktar ve BAV (Bilim Araştırma Vakfı) camiasından bazı kişilere yönelik verilen mahkeme kararı ve mahkumiyete ilişkin yanlış beyanlarda bulunmuşlar ancak bazı önemli gerçekleri tamamen göz ardı etmişlerdir:

Öncelikle, bu gazetelerin bahsettiği dava, Türkiye’deki özgürlükleri ve yasallığı ortadan kaldıran 28 Şubat 1997 askeri müdahalesinin ardından açılmış politik bir davadır. Bu dava entelektüellerin baskı altına alınması için düzenlenmiş ve mahkemeye intikal ettirilmiş yüzlerce davadan biri. Bu nedenle, mantıklı dayanaklar değil politik amaçlar üzerine kuruludur.

İkinci olarak, emniyette yanlış ifadelerin verilmesi için işkence uygulandığı Türk yargısı tarafından resmen kabul edilmiş bir gerçektir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemeyle sonuçlanan gözaltı döneminde Avrupa İnsan Hakları konvansiyonunun 3. Maddesinin ihlal edildiğine hükmetmiştir (Bkz. Tarkan Yavaş –Türkiye, Halil Müftüoğlu- Türkiye Davaları) . 

Üçüncü olarak, mahkeme tarafından verilen mahkumiyet kararı, yapılan yasal hatalar ve delil eksikliği nedeniyle  Yargıtay tarafından  28 Aralık 2009 tarihinde BOZULMUŞTUR. 

2008 tarihinde Sn. Adnan Oktar ve BAV camiasının bazı üyeleri hakkında verilen mahkumiyet ve 3 yıl hapis cezası davaya bakan Savcı’nın kendisi tarafından, tamamen uygunsuz uygulamalar ve ifadelerin Emniyet Müdürlüğünde baskı altında, avukatın bulunmadığı bir ortamda alındığı ve imzalattırıldığı ve bu nedenle yasal olarak geçerlilikleri olmadığı gerekçesiyle temyiz edilmiştir.   Savcı aynı zamanda çeşitli kanun ve uygulama hataları işlendiğini belirtmiştir. Mahkeme süresince Savcı İKİ KEZ SANIKLAR ALEYHİNDE HİÇBİR DELİL BULUNMADIĞI VE MAHKEME TARAFINDAN PROSEDÜR HATALARI YAPILDIĞI gerekçesiyle BERAAT TALEBİNDE BULUNMUŞTUR. Kararın çıkmasının ardından ise VERİLEN CEZAYI TEMYİZ YOLUNA GİTMİŞTİR.  Bizim mahkemeye saygımız tamdır ancak bu gelinen nokta verilen kararın adli makamlarca yeniden değerlendirilmesi gerektiğini göstermiştir. Gerçekten de Yargıtay konuyu derhal ele almış ve 5 ayrı yasa ihlali belirterek kararı BOZMUŞTUR. (Konuyla ilgili detaylı bilgiye aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz: http://4.bp.blogspot.com/_t3ltEMoK-8I/StVZ2kQSfPI/AAAAAAAABVQ/2ZgoUlmKXKQ/s1600-h/Sayin_Basbakinimiz_ve_Sayin_Adalet_Bakanimizin_Dikkatine.jpg, http://1.bp.blogspot.com/_t3ltEMoK-8I/Stjb-gw0w-I/AAAAAAAABWU/f2MQVaFNqvU/s1600-h/Yargitay_Temyiz_Talebi_Olmadigi_Halde_Bozma_Karari_Almistir.jpg  ve  http://3.bp.blogspot.com/_t3ltEMoK-8I/StycAzVVUHI/AAAAAAAABWs/Gb4-ZmvAeEQ/s1600-h/BAV_BOZMA_GEREKCELERI_ILAN.jpg )

Sn. Adnan Oktar’ın kitaplarının basılması ve dağıtımı için gereken finansal desteğe ilişkin iddialar : 

Sıklıkla gündeme getirilen bir konuda Sn. Adnan Oktar’ın kitaplarının basılması için gereken finansal destek konusu. Bu kitaplar milyonlarca basılıyor ve satılıyor. Yayınevi tabii ki bu satışlardan bir kar elde ediyor. Dahası, Sn. Oktar kitaplarının basılması ve satışından herhangi bir telif hakkı bedeli kabul etmemektedir. Bu nedenle, kendisinin alacağı telif hakkı bedelinin tutarı da yayınevi tarafından başka kitapların basılmasında kullanılmaktadır. 

Bazı kişiler Sn. Adnan Oktar’ın eserlerinin bazen bedelsiz dağıtılmasından dolayı şaşkınlık duyuyorlar. Ancak bunda şaşkınlık duyulacak hiçbir şey yoktur. Bir çok yayınevi ve şirket benzer satış teknikleri uygulamaktadır. Ücretsiz olarak dağıtımı yapılan kitaplar reklam hükmüne geçmekte ve bu eserleri okuyan kişilerin diğer kitapları sipariş etmelerine ve genellikle yüklü miktarda siparişler vermelerine yol açmaktadır. Böylelikle yapılan yatırımın kat kat geri dönüşü sağlanmaktadır.  Bunun en çarpıcı örneği Fransa’daki adreslere kitapların bedelsiz olarak gönderilmesidir. Bu kampanyanın sonucunda, Fransa’dan gelen kitap talebi önemli oranda artmış ve bu ülkede Harun Yahya kitaplarının satışında çok büyük bir patlama olmuştur .

Sn. Adnan Oktar’ın bayan arkadaşlarıyla ilgili iddialar: 

Kadınlar Allah’ın en güzel tecellilerini sergileyen olağanüstü değerli varlıklardır. Sn. Adnan Oktar kadınların zeka, sevgi, şefkat, merhamet, derinlik, tefekkür gücü, nezaket, kibarlık, asalet, duyarlılık, anlayışlılık, anlama ve kavrama, ve sezgi gücü gibi bazı özelliklerinin erkeklerden üstün olduğunu düşünmektedir. Kadınların bulunduğu ortamda, erkeklerin de kalitesi artmaktadır. 

Sn. Oktar kadınların politikadan, ticarete, iş hayatından akademik hayata kadar sosyal hayatın her cephesinde en az erkekler kadar sorumluluk ve yetki üstlenmesi gerektiğini düşünür. 

Bu nedenledir ki Sayın Oktar’ın bayan arkadaşlarına ‘kedicik’ diye hitap etmesinin arkasında kedileri ve kadınları çok fazla sevmesi ve değer vermesinin yanı sıra, kadınların ve kedilerin yaradılışlarının birbirine benzemesi vardır. Sn. Oktar kadınları da, kedileri de çok tatlı ve çok dost varlıklar olarak görür ve nimet olarak değerlendirir. Bazı yayınlar da bu nedenle Sn. Oktar’ın bayan arkadaşlarını ‘kedicik’ olarak tanımladılar ve bu isim geniş çaplı olarak kullanılmaya başladı. 

Gazetelerde bu bayanların estetik ameliyatı geçirdikleri iddia edilmiştir. Böylesi ameliyatlar geçirmiş olsalardı bunlara ilişkin hastane kayıtları olması gerekirdi. Türkiye’deki tüm ameliyatlar hastane kayıtlarına girer. Kayıt dışı bir ameliyat mümkün değildir. Sn. Oktar’ın bayan arkadaşlarının cerrahi ameliyat geçirdiğine dair hiçbir hastane kaydı bulunmamaktadır.  

Ayrıca, bu bayanlar üç-dört yaşlarındayken çektirdikleri çocukluk fotoğraflarını da yayınladılar. Bu fotoğraflarda da tıpkı yetişkin hallerinde olduğu gibi biçimli burunları, muntazam dudakları, güzel gözleri net şekilde görülmektedir. 

Estetik ameliyatların iddialarda belirtildiği şekilde boyu ya da boynu uzatmadığını ise söylemeye bile gerek yok. 

Sayın Adnan Oktar’ın Yahudi aleyhtarı olduğuna dair yanlış iddialar :    

Hollanda ve Belçika’nın bazı basın organlarında iddia edilenin aksine, Sayın Adnan Oktar Müslüman dünyasında Yahudi aleyhtarı fikirlere karşı güçlü bir fikri mücadele veren en önde gelen isimlerden biridir. Sn. Oktar’ın makaleleri  The Jerusalem Post, The Times of Israel, Israel National News (Arutz Sheva), i24NEWS, Israel Hayom, The Jewish Press, The Jewish Journal, Makor Rishon, Maariv, Vesti, Jerusalem Online, JSS News, Ynet ve Channel 9 gibi İsrail’in en önde gelen basın organlarında yayınlanmaktadır ve bu makaleler Sn. Adnan Oktar’ın İsrail ve Musevi halkı hakkındaki görüşlerini açık bir şekilde göstermektedir. 

Kur’an-ı Kerim’de Allah Musevileri ‘Kitap Ehli’ olarak adlandırır ve onlarla bir ittifak kurulmasını tavsiye eder. Sayın Adnan Oktar aynı isimle internet sitesi ve belgesel film de hazırlanmış “Birliğe Çağrı” adlı eserinde bu konuyu kapsamlı olarak açıklamaktadır. Yahudi karşıtlığı ırkçılıkla eşdeğerdir ve bu nedenle Kur’an’ın prensiplerine taban tabana zıttır. Sayın Adnan Oktar kitapları, makaleleri ve web siteleriyle[i] Yahudi karşıtlığının Kur’an ahlakına nasıl karşıt olduğunu anlatan yaygın çabalarıyla bilinmektedir. 

Dolayısıyla, ortaya atılan iddiaların tersine, Sn. Adnan Oktar İsrail’in ve Yahudilerin dostudur. Bu nedenle yıllar içerisinde İsrail’den bir çok dini şahsiyet, akademisyen ve politikacı Sn. Adnan Oktar’ın misafiri olarak Türkiye’ye gelmiştir.[ii]  Sayın Oktar’ın temsilcileri Knesset’e, İsrail üniversitelerine, düşünce kuruluşlarına iyi niyet elçileri olarak bir çok ziyarette bulunmuştur. Sayın Adnan Oktar Türkiye ve İsrail arasında patlak veren Mavi Marmara krizinde arabuluculuk rolü üstlenmiş ve olayın akabinde iki ülke arasında ortaya çıkan gerilimin yatıştırılması için çaba harcamıştır.[iii]

Soykırımın inkarı konusundaki iddialar ise tamamen temelsizdir. 1995 yılında Nuri Özbudak isimli bir kişi kendi fikirlerini yansıtan bir kitap basmış, ancak kendi izni olmaksızın Sn. Adnan Oktar’ın adını kullanmıştır. Nitekim Sn. Adnan Oktar daha sonra ‘Soykırım Yalanı’ adlı kendi bilgisi ve rızası olmaksızın müstear ismiyle yayınlanan bu kitapla ilgili bir şikayette bulunmuştur. Sn. Oktar resmi olarak Nuri Özbudak’ın kitaplarının editörlüğünü yapmak, yabancı dillere çevirmek, yabancı yayınevleriyle sözleşmeler yapmak ve ‘Harun Yahya’ müstear ismini bağımsız olarak kullanma yetkilerini iptal etmiştir.  Noter tasdikli belgeler Nuri Özbudak’ın bu yetkilerinin iptal edildiğini göstermektedir. Sayın Adnan Oktar  defalarca söz konusu kitabı kendisinin yazmadığını uluslararası basın organlarında açıklamıştır.[iv]

Aslında Sn. Adnan Oktar’ın Yahudilere yapılan zulmü ortaya koyan bir çok bilimsel çalışması vardır. Konuyla ilgili ‘Soykırım Vahşeti’[v] adlı bir kitap yazmış ve Hitler ve Nazi yönetiminde Yahudilerin maruz kaldığı soykırıma ilişkin detaylı tarihi kayıtlar sunmuştur. Sayın Oktar’ın İnternet sitesi [http://www.holocaustviolence.com][vi],’20. Yüzyılın Utancı: Soykırım Vahşeti’[vii] ve 'Yahudi Soykırımı, İslami bir Perspektif '[viii] adlı belgeselleri ve konuyla ilgili yazdığı bir çok makalesi bu iddiaları net şekilde çürütmektedir. Sayın Adnan Oktar Müslüman ve Arap toplumuna Nazi’lerin yaptığı Yahudi Soykırımını anlatan en önde gelen Müslüman yazardır.[ix]

Nitekim, Alman Der Spiegel dergisi Sayın Adnan Oktar’ın Soykırım Yalanı isimli kitabın kendisi tarafından yazılmadığını ve kendi yazdığı ‘Soykırım Vahşeti’[x]  adlı kitapla Hitler’in Yahudilere yönelik yaptığı zulüm hakkında kapsamlı detaylar sunduğuna dair açıklamalarını yayınlamıştır. 

Sayın Adnan Oktar’ın homoseksüellikle ilgili görüşlerine ilişkin iddialar : 

Homoseksüellik Kur’an’a göre haramdır. Homoseksüel çiftlerin çocukları evlat edinmelerine izin verilmesi ise özellikle bir çok çocuğun şiddet ve hatta tecavüze maruz kalmasına neden olan vahim bir durumdur. Kur’an homoseksüelliği bir iğrençlik, nefret edilecek bir fiil olarak anlatmaktadır. İncil ve Tevrat’a göre de homoseksüellik haramdır. Nasıl ki her Müslüman cinayet, hırsızlık, fahişeliğin İslam’da haram olduğunu anlatarak insanları doğru yola çağırmakla sorumluysa, homoseksüelliğin haram olduğunu da anlatmakla da sorumludur. 

Günümüzde, bazı çevreler homoseksüelliği güya meşru, masum ve hatta sempatik bir eylem olarak sunmaya çalışmaktadır. Bu sapkınlık sinsi ve planlı bir şekilde özellikle dindar toplumlara sokulmaktadır. Bu şekilde kendi ahlaki ve dini değerlerinden kopmuş, ahlaki bir çöküş geçirmiş ve ruhlarını, kimliklerini, kendine güvenlerini, onurlarını ve haysiyetlerini yitirmiş yeni nesiller oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu metot bu şekilde zayıflatılmış kitleleri kontrol etmeyi ve manipüle etmeyi çok kolaylaştırmaktadır. 

Bu sapkınlık yalnızca İslam topluluklarını değil tüm dinlerin üyelerini tehdit etmektedir. Herkesin bu tehdide karşı uyanık olması gerekmektedir. 

Ancak bu homoseksüellerin kötü muamele görmeleri, şiddete maruz kalmaları ya da zulüm görmeleri gerektiği anlamına gelmez. Bu sayın Adnan Oktar’ın asla kabul etmeyeceği bir durumdur. Kendisi her kime yönelik olursa olsun şiddetin ve zorbalığın her şekline temelden karşıdır. Sayın Oktar’ın homoseksüellik karşıtı sözleri bu yasak eyleme karşıdır, bireylere değil. 

 


[i] http://www.islamantisemitizmilanetler.com



[ii] http://adnanoktarkonuklari.com



[iii] http://harunyahya.org/tr/Articles/183747/Turkler-Museviler-ve-Unutulmayanlar

http://harunyahya.org/tr/Articles/216991/Iki-eski-dost-ile-yeniden-Israil-Turkiye

http://www.chinapost.com.tw/commentary/letters/2016/01/21/456638/Israel-Turkey-A.htm



[iv] http://www.harunyahya.com/en/Excerpts-from-conversations/desifre/217657



[v] http://www.harunyahya.com/en/Books/3764/the-holocaust-violence



[vi] http://www.soykirimvahseti.com



[vii] https://www.a9.com.tr/20-yüzyılın-utancı-Soykırım-vahşeti-218842



[viii] https://en.a9.com.tr/The-Jewish-Holocaust-An-Islamic-Perspective-269764



[ix] http://actualite-israel.com/les-musulmans-doivent-se-souvenir-des-atrocites-du-nazisme-par-ad-454280/



[x] http://www.harunyahya.com/en/Books/3764/the-holocaust-violence


Masaüstü Görünümü