Harun Yahya

Amerika, Sayın Adnan Oktar'ın Yori Yanover'in Sorularına Cevapları, 18 Aralık 2009, ABD


Öncelikle sizi Orta Doğu’da ve aslında tüm dünyada barışla ilgili vizyonunuz ve Tevhid inancına ait değerleri herkese duyurmak için yaptığınız güçlü ve kararlı çalışmanız nedeniyle tebrik etmek istiyorum. Dindar bir Musevi olarak milletler arasında akıl ve merhamet ile karşılaştığımda müteessir oluyorum. Sizin hayatınız boyunca gösterdiğiniz çabalar bana insanlığın geleceği için ümit veriyor.

1. Birleşik bir Türk–İslam Yakın Doğu öngörünüz ne derece pragmatiktir (uygulama esaslıdır)? Allah’ın görevlendirdiği bir kurtarıcının yönetiminde mi meydana geleceğini düşünüyorsunuz? Yoksa bu Mesih öncesi dönemin gerçekliği içinde insanlar tarafından başarıya ulaştırılacak bir plan mıdır? Eğer ikincisi doğruysa, birçok Müslüman devlette demokratik kurumların ve etkin, fesat barındırmayan devlet bürokrasilerinin geliştirilmesi önünde engeller olduğunun farkında olmalısınız. Bu zorlukları nasıl aşacaksınız?


ADNAN OKTAR: Türk İslam Birliği'nin kurulmasına yönelik her gün önemli ve olumlu bir gelişme oluyor ama bu birliğin tam anlamıyla kurulması Hz. Mehdi (as) önderliğinde olacaktır. Peygamber Efendimiz (sav)'den rivayet edilen hadislerde yer alan bilgilere göre Hz. Mehdi dağınık olan Türk ve İslam devletlerini biraraya getirecek, büyük ve güçlü bir birlik oluşturacaktır. Hz. Mehdi (as)'ın önderliğindeki Türk İslam Birliği, bir sevgi ve dostluk birliği olacaktır. Her bir devlet kendi anayasal yapısını muhafaza edecek, ancak savunma, ticarette, bilimde, sanatta, sevgide, kardeşlikte tam bir işbirliği olacak, bu işbirliğinin oluşturduğu bereket ve güzellik yaşanacaktır. Hz. Mehdi, Türk İslam aleminde sevginin, derinliğin, muhabbetin, merhametin, barışseverliğin, sanattan ve estetikten zevk almanın, modernliğin, asaletin doruğa çıkmasına vesile olacak, Hz. Mehdi (as)'a olan bağlılık ve sevgi her türlü anlaşmazlığın dakikalar içerisinde hallolmasına vesile olacaktır. Türk İslam Birliği Kuran ahlakının gereği olarak demokrat, laik ve fikir özgürlüğüne önem veren bir birlik olacaktır ve bu birliğe bağlı tüm devletlerde de bu değerler önem kazanacaktır. Türk İslam Birliği'nin kurulması önünde var gibi görünen engellerin ise hiçbir önemi yoktur. Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru, Türk İslam alemini birleştirmesi, güzel ahlakın yeryüzüne yayılması, her yerde Allah'ın şanının yüceltilmesi, Allah'ın vaad ettiği bir müjdedir. Muhakkak gerçekleşecektir. Allah'ın vaadi haktır ve Allah vaadinden dönmeyendir.

2. Tüm tevhid inancı taşıyan halklara duyduğunuz sevgi çok açık ve takdire şayan. Fakat Musevilikte başkalarını dinimize döndürmek gibi bir talimat bulunmuyorken, Hıristiyan mezheplerin büyük bir kısmının temelinde, diğerlerini kendilerine döndürme emri yer alır. Allah’ı seven insanların, böylesine saldırgan amaçları teşvik eden geniş Hıristiyan bir topluluk ile barış içinde yaşaması mümkün müdür? Allah’a inananlar topluluğu içerisinde sürekli gerilim ve huzursuzluk olmasına neden olmaz mı?

ADNAN OKTAR:
Her dinin mensubunun kendi inancının hak olduğunu düşünmesi ve bunu savunması doğal bir durumdur. Museviler de, Müslümanlar da, Hıristiyanlar da kendi inançlarını savunmak ve anlatmak hakkına sahiptir. Ama tabi, bir kimseyi zorla Hıristiyan yapmaya çalışmak veya zorla Müslüman yapmaya çalışmak kabul edilecek bir durum değildir. İslam dininde de bu yoktur. Allah Bakara Suresi'nin 256. Ayetinde "dinde zorlama yoktur" diye buyurmaktadır. Ben Hıristiyan kardeşlerimizin de herhangi bir baskı ve zorlama içine girmeyeceklerine inanıyorum. Museviler, Hıristiyanlar, Müslümanlar bir olan Allah'a iman edenler olarak, Allah'ı çok seven, O'nu çok anan kullar olarak birarada barış içinde yaşayabilirler. Önemli olan çok samimi olmaktır. Samimi olunduğu müddetçe hiçbir sorun çıkmaz, çünkü samimi insan asla vicdansız bir eylemde bulunmaz. Asla Allah'ın hoşnut olmayacağı bir tavır içine girmez. Sevgisizlik, katılık, baskı, zor bunların hepsi Allah'ın beğenmediği tavırlardır. Allah'ı çok sevenler bunlardan uzak durur.

3. Bildiğimiz kadarıyla devam eden hukuki bir süreciniz var. Bu durumu da göz önünde bulundurarak Türkiye'de son dönemlerde yaşanan iç ve dış gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

ADNAN OKTAR:
Türkiye'de benim çalışmalarıma karşı olan kesim iddia edilen Ergenekon Terör Örgütüdür, yani devlet içindeki komünist derin devlet yapılanmasıdır. Yoksa Türk devleti çok akılcı, adil ve güven vericidir. 30 yıla yakındır akıl almaz iftiralar ve yalanlarla kendilerince beni engellemeye çalışanlar ise iddia edilen ergenekon terör örgütüdür. Türk devleti köklü ve sağlam bir devlettir, bu tarz insanların oyunlarına asla gelmez. Nitekim şu anda da Türkiye'de büyük bir temizlik faaliyeti devam ediyor bu karanlık yapılanmaya karşı. Kürtler bizim canımız, ciğerimiz, ayrımız gayrımız olmayan kardeşlerimizdir. Kürt kardeşlerimiz, güzel ahlaklı efendi çok dindar insanlardır. Onlara yıllardır akıl almaz zulüm uygulayan da yine iddia edilen Ergenekon terör örgütüdür. Ordumuz, devletimiz ise bu vatandaşlarımıza karşı çok sevecen ve koruyucudur. Bu sevecenlik, bu sevgi daha da artacak, insan haklarına saygı, demokrasi daha da güçlenecek ve Türkiye çok daha güzel iyi bir konuma gelecek inşaAllah. Türkiye'nin Ortadoğu politikasında da Musevi kardeşlerimizin tedirgin olmasına hiç gerek yok. Kitap ehli Allah'ın bize emanetidir. Onların saçının teline dokundurtmayız inşaAllah.
 

Masaüstü Görünümü