Harun Yahya

Hristiyan kardeşlerimizin yobazlığı, gerçek İslamiyetle karıştırmaları büyük bir tehlikedir


Dünyada İslam adına savaşlar çıkaran, zulüm yapan, öldürme ve kan dökme peşinde olan Müslüman modeli, bir kısım Hristiyan ve Musevilerin İslam dini hakkında yanlış bir kanaat sahibi olmalarına sebep olmaktadır. Onlar, Müslümanlık adına ortaya çıkarılan YOBAZ zihniyeti, İslam zannetmektedirler. Bu kan dökücü vahşi sistemin, gerçekte İslam ile ilgisinin olmadığını, hatta İslam’a tamamen muhalif bir yaşam şekli olduğunu bilmemektedirler.

Bir kısım insanlar, Müslüman kimliği taşıyan, ancak İslam'da yeri olmayan eylemler yapan, Kuran'ın ruhuna tam ters bir zihniyet içinde yaşayan bazı kimseleri, İslam'ın gerçek temsilcileri zannetmektedirler. Bu yanlış kanaatin sonucu olarak, özellikle de bazı Hristiyan kardeşlerimiz İslam’a ve Müslümanlara ciddi şekilde cephe almakta, Müslümanları çok büyük bir tehlike olarak görmekte ve onlarla mücadele için hazırlık yapmaktadırlar. Bu kişilerde gördükleri, kan dökücülüğü, düşmanlığı, zulmü, sevgisizliği, acımasızlığı, vicdansızlığı, şefkatsizliği Kuran'la bağdaştırmaya kalkmaktadırlar. Halbuki kan dökücü zulüm sistemini savunanlar gerçek İslam’dan uzaktırlar. Onlar, cehaletle kendi ürettikleri hurafe dininin bir gereği olarak bunu yapmaktadırlar. Yoksa Kuran'da böyle bir zihniyete yer yoktur. Kuran'da Rabbimiz yobazlığı savunan, dini hurafelerle karıştırmaya ve yaşanmaz hale getirmeye kalkan, Allah adına insanları aldatmaya çalışan bu zihniyetteki kişileri tanıtmaktadır:

Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini Kitab'a doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. (Al-i İmran Suresi, 78)

Gerçek İslam ve Müslümanlık ise Allah'ın Kuran'da bildirdiği, Peygamberimiz (sav)'in tefsir ettiği İslam'dır. Yani Müslümanlar, bazı yobazların hurafelerine ve uydurma izahlarına göre değil, Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine göre yaşamakla yükümlüdürler. Ölçühurafeler değil, ölçü Kuran ve sünnettir. Asrı Saadet döneminde, Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in hayatına göre yaşanan İslam gerçek İslam'dır. Peygamberimiz (sav)'in çok şefkatli, sevgi dolu, koruyucu, asil, sanata, estetiğe, güzelliğe, temizliğe, nezakete çok değer veren hayatı her Müslüman için en mükemmel örnektir. Peygamberimiz (sav)'in hayatı dışındaki örnekler Müslümanlar için muteber bir örnek olmadığı gibi, Müslüman olmayanların da İslam'ı bazı yobazların karanlık yaşamlarına göre değerlendirmemeleri gerekir.

Bu konuda Hristiyan kardeşlerimiz aşağıdaki açıklamalara mutlaka dikkate almalıdırlar:

Yobaz mantığı, Hristiyanlara ve Musevilere düşman olduğu gibi gerçek Müslümanlara da düşmandır.

İslam dinine atfedilmeye çalışılan bu karanlık zihniyet, gerçekte Müslümanlık değil, YOBAZLIKTIR. Yobaz, İslam adına ortaya çıkar. Sevgisizdir, ruhu kapkaradır, bağnaz ve anlayışsızdır. Her türlü güzelliğe, estetiğe, sanata, bilime düşmandır. Hayata düşmandır; neşeye, sevince, mutluluğa düşmandır.

Yobaz her türlü güzelliğe nefretle bakar. Çiçekten nefret eder, çocuktan nefret eder, kediden, köpekten, tavşandan nefret eder. Içi ve ruhu bomboştur. Bir Kuran ayetinde belirtildiği gibi onlar, “dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler” (Münafikun Suresi, 4). Ruhlarında sevgiye dair hiçbir şey yoktur. Insana değer vermez, canlı hiçbir varlığa önem vermezler. Ruhlarında hiçbir inceliğe, şefkate ve merhamete yer yoktur.

Bütün bunların sonucu olarak yobaz, kadından da nefret eder. Yobazların başlıca özelliklerinden biri de kadın düşmanı olmalarıdır. Kadına üçüncü sınıf muamelesi yapmak yobazlığın ana özelliğidir. Şimdiye dek komünistler, Darwinistler ve İslam dinine hasmane gözle bakanlar, sözde kadın düşmanlığını suçlaması ile, İslam’a yönelik sözlü saldırılarda bulunmuşlardır. Oysa karşı oldukları bu kadın düşmanlığı, kadına en fazla değeri veren, kadını yüceltip koruyan İslam’ın değil, bağnaz ve gerici yobazların özelliğidir. (Kuran'da kadına verilen önem hakkında buradan bilgi edinebilirsiniz.)

Yobaz, kimseyi sevmediği gibi sevilmez de. Herkes bir yobazın varlığından, mantığından, yaşam şeklinden, düşünce tarzından nefret eder. Yobazlardan yobazlar bile nefret ederler. Bu nedenle kendi aralarında bile sürekli olarak ayrılık ve husumet vardır. Hiçbir zaman birlik içinde, rahat ve mutlu şekilde yaşayamazlar. Ruhları gibi hayatları da kapkaranlıktır.

Yobaz, her dinde her kesimde bulunabilir. Yalnızca Müslümanların değil, Hristiyan ve Musevi toplulukların arasında da dini gerçek özünden uzaklaştırmaya çalışan, Allah inancının getirdiği coşku ve sevgi yerine kapkaranlık ve kan dökücü ruh halini yaşatmaya çalışan insanlar bulunmaktadır. Burada konu itibariyle Müslümanlar arasına sızmaya çalışan yobaz kesimden bahsedilmektedir. Oysa yobaz, hangi kesimden ve hangi dinden olursa olsun aynı kirli ve sapkın fikrin temsilcisidir.

Bu ürkütücü ruh halinin bir sonucu olarak yobaz kan ister. Her yerde kan arar. Ancak kan ve zulüm ile rahat eder. İçindeki nefreti ancak kan akıtarak, düşmanlığını ağzından taşırarak ifade eder. İşte, İslam adına ortaya çıkıp kan dökücülüğü savunan, Hristiyanlara, Musevilere hatta Müslümanlara düşmanlık ve husumet saçan, ağzından kin ve nefret saçılan kişiler, kesin olarak MÜSLÜMAN DEĞİL, deccaliyetin etkisi altındaki yobazlardır.

İşte tüm bu sebeplerden dolayı Hristiyan kardeşlerimizin yobazları, gerçek Müslümanlardan, yobaz zihniyeti de gerçek İslam dininden çok iyi ayırt etmeleri gerekmektedir. Ancak o zaman karşı oldukları yaşam şeklinin İslamiyet değil yobazlık olduğunu görebileceklerdir.  

Yobazlar deccalin ordusudur; Kuran’ı uygulamazlar, uygulatmazlar .

Gericilik, bağnazlık ve yobazlık İSLAM’A KARŞI DECCALİN EN BÜYÜK ORDUSUDUR. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bunu bir hadis-i şerif ile haber vermiştir:

”Ümmetimden başı sarıklı yetmiş bin alim kişi, deccale tabi olacaklar.” (İmam Ahmed Bin Hanbel, Müsned, sf. 796)

Peygamberimiz (sav) hadisinde, deccale tabi olacak kişileri belirtirken, özellikle MÜSLÜMAN ÜMMETİNİN İÇİNDEN ÇIKACAK OLAN VE KENDİNİ ALİM OLARAK GÖSTEREN KİŞİLERDEN BAHSETMEKTEDİR. Peygamberimiz (sav), bu hadisiyle, deccal taraftarı olarak tüm Allah dostlarına karşı faaliyet yapacak olan, dine en çok zarar veren başlıca grubun, kendini Müslüman olarak gösteren yobazlar olduğuna dikkat çekmektedir.

Yine Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır:

“Ahir zamanda türemeler çıkacak: beyinleri çalışmayacak. Konuşurken çok güzel konuşacaklar. Kuran okuyacaklar, fakat imanları gırtlaklarından aşağıya geçmeyecek...” (Buhari, Sahih 3611, 5057, 6930, Müslim, 1066, Ebu Davud  4767, Ahmed bin Hanbel, Müsned 1, 81, 113, 131, 289; Tayalisi, el-Müsned, nr. 1984.)

Hadis-i şerifte belirtildiği gibi, bu kişiler çok güzel hitabeti olan ve Kuran’ı okuyan kişiler olacak; fakat “imanları boğazlarından geçmeyecek”, yani Kuran’ı esas olarak kabul etmeyeceklerdir. Bu kişiler, Kuran'dan bahsedecekler ancak Kuran’a bağlı olmayacak ve Kuran’a hurafe karıştırak hükmedeceklerdir. Kuran’ın açıklamalarını yeterli görmeyecek, İslam adına kendi türettikleri dini uygulayacaklardır. Dolayısıyla deccalin ordusunun önemli bir kısmını  her dinden çıkacak olan ve kendi dinlerine de tüm dünyaya da zarar verme amacındaki yobazlar oluşturacaktır.

Yobazların amacı, Kuran’ı uygulatmamaktır. Onlar, Kuran’da olmayan şeyleri İslam dinine dahil etmeye çalışırken, Kuran’da kendi hurafelerine uymayan şeyleri de reddederler. Onlar için Kuran’ın sevgiyi, şefkati, kardeşliği, birliği, barışı öğütlemesi, Kuran’da tüm güzelliklerin övülmesi, sanatın, bilimin teşvik edilmesi büyük bir öfke sebebidir. Kuran ahlakını yaşamanın getirdiği ruh kalitesi ve derinliği, akılcı, estetik, modern, sevgi dolu Müslüman modeli, onların hurafeci dinlerine hiçbir şekilde uymamaktadır. İşte bu yüzden Deccal, Kuran’a dayalı İslam dinini içten vurmak ve ortadan kaldırmak için bağnazlık ve yobazlığı kullanmaktadır.

Burada şunu da belirtmek gerekir: Gerçekten samimi olan, Cenab-ı Allah’ı kalpten ve içten seven, yalnızca bilgisizliğinden veya aldığı yanlış eğitimden dolayı İslam dininde gerçekte yer almayan fikirleri savunan kişiler olabilir. Bu kişileri, kasıtlı olarak dine hurafe ilave etmeye çalışan yobazlardan ayırt etmek gerekmektedir. Onlar, Kuran’ın ışığı ile aydınlandıklarında mutlaka doğruyu ve hakkı kabul edecek olan kişilerdir. Yüce Allah mutlaka samimi kullarına doğru yolu gösterendir.

Kuran, yobazlığa savaş açmıştır

KURAN; YOBAZLIĞIN GETİRDİĞİ HER TÜRLÜ BELAYA, MUTSUZLUĞA, ZULME, SEVGİSİZLİĞE, BAĞNAZLIĞA, ÖFKEYE, KAN DÖKÜCÜLÜĞE SAVAŞ AÇMIŞTIR. Kuran’a dayalı İslam dini, YOBAZLIĞIN TAM OLARAK TERSİDİR. İslam; sevgi, barış ve dostluğu öğütler. Birlik olmayı, bir arada Allah’ın adını yüceltmeyi, kardeş olmayı, dünya huzur ve güvenliğin tesis edilmesini teşvik eder. Bir kısım Kuran ayetlerini görmezden gelip, bir kısım ayetleri kendi çarpık zihniyetlerine delil göstermeye çalışan ve böylece İslam’ın savaşa teşvik ettiğini iddia edenler galiz bir yanılgı içindedirler. Yunus Suresi'nin 25. ayetinde Rabbimiz'in bildirdiği gibi "Allah barış yurduna çağırır".Kuran’a göre fiili savaş yalnızca savunma amacıyla yapılabilir. Bir Müslümanın, ancak bir saldırı anında, can güvenliğini korumak için savunmaya geçmesi şart koşulmuştur. Peygamberimiz (sav) bunu en açık şekilde uygulayan kişidir. Peygamberimiz (sav) döneminde gerçekleşen üç savaşın üçü de savunma amaçlı yapılmış ve daima affedicilik öğütlenmiştir. Örneğin Hendek Savaşı, adından da anlaşıldığı üzere, Peygamber Efendimiz (sav) karşı tarafın saldırılarından Müslümanları korumak için hendek açtırmıştır.

Yüce Allah, Kuran’da Müslümanlara savaşı ancak belli şartlarla helal kılmıştır:

Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez. (Bakara Suresi, 190) 

Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (Bakara Suresi, 192)

Müslümanların savaşa girebilmeleri için, karşı taraftan bir saldırı gelmesi şarttır. Savaş; hiçbir şekilde sözden anlamayan, saldırgan, zalim bir topluluğun zulmünden korunmak amaçlı başvurulan bir mecburiyettir. Böyle bir durumda da, Müslümanlar, aşırı gitmemekle yükümlüdürler; yani sadece savunma yapmalıdırlar. Ayrıca İslam’a göre asla kadınlara, çocuklara, yaşlılara zarar verilmez. Bakara Suresi 192. ayette Rabbimizin bildirdiği gibi, saldıran tarafın savaşa son vermesi durumunda Müslümanların da durmaları öğütlenmektedir.

Yine Kuran’da, cana kastetmenin haram olduğu açıkça belirtilmiştir:

"Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan bir çoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır. (Maide Suresi, 32)

Ve onlar, Allah ile beraber başka bir İlah'a tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa 'ağır bir ceza ile' karşılaşır. (Furkan Suresi, 68)

Ayetlerden de açıkça anlaşıldığı gibi, bir Müslümanın cana kastetmesi Kuran'da  haram kılınmıştır. Maide Suresi’nde Allah, gönderdiği elçilerin bu haramı insanlara tebliğ etmelerine rağmen, bir çoğunun haddi aşanlardan olduğunu bildirmektedir. Yani Kuran ile hüküm belirlenmiş olmasına rağmen, Kuran’ı yeterli bulmayarak ölçüyü taşıracak ve haksız yere zulüm ve kan dökülmesi peşinde olacak olan bir gurühtan bahsedilmektedir. Bu gurüh, İslam adına ortaya çıkan fakat deccaliyetin etkisi altındaki yobaz ve bağnazlardır.

Yobazlıktan kurtulmanın yolu İslam’a savaş açmak değildir

Yobazlığı bilgisizce İslam olarak addedenler ve bu bağnaz sistemi ortadan kaldırmak isteyenler, genellikle büyük bir yanılgının içine düşerek İslam’a karşı hasmane bir tutum içine girmektedirler. İslam’a karşı söz konusu bakış açısı, özellikle bazı ateist ve Darwinist basın, düşünce kuruluşları ve etkili bir takım çevreler tarafından, kasıtlı bir çaba ile yaygınlaştırmaya çalışılmıştır. Söz konusu çevreler, Müslümanlığı kasıtlı olarak yanlış tanıtarak, “Müslümanlar böyledir, size yaşam hakkı tanımazlar, dolayısıyla onlar sizi ortadan kaldırmadan siz onları ortadan kaldırın” gibi hipnoz yöntemleriyle kışkırtıcılık yapmaktadırlar. Onlar, çeşitli karanlık odaklar tarafından bunu yapmakla görevlendirilmişlerdir. Söz konusu telkinlerin de etkisiyle kısım Hristiyanlar, yobaz sistemin getirdiği haksız zulüm sisteminin ortadan kaldırılması için, Kuran’ın ve İslam dininin ortadan kalkması gerektiğini savunurlar (Kuran’ı ve İslam'ı tenzih ederiz). Oysa bu akla ve vicdana sığmayan yöntem, beklentilerinin tam tersine yobazlığın, gericiliğin daha da beslenmesine yol açar. Kuran’a ve gerçek İslam’a yapılan her türlü saldırı, kan ve şiddeti savunan, sevgisizliği isteyen bağnaz sistemi daha da güçlendirir. Bu, yobaza kızıp Allah’a savaş açmak anlamına gelir (Allah’ı tenzih ederiz) ve son derece akılsızca bir harekettir. Yobazı ve yobazın savunduğu kan dökücü bağnaz sistemi ortadan kaldırmanın yolu, Kuran’ı ve gerçek Müslümanlığı ön plana çıkarmak, Asr-ı Saadet Müslümanlığını getirmektir. Gerçek Müslümanların neşeli, dışadönük, sevgi, şefkat dostluk ve kardeşlik üzerine kurulu, demokrasi ve özgürlüğü savunan, modern ve ileri görüşlü yaşamları yobazı kavurur ve yakar. Dolayısıyla, Hristiyan kardeşlerimiz, hem Müslümanların hem de Hristiyan ve Musevilerin düşmanı olan yobaz zihniyete karşı, gerçek Müslümanlara destek olmalıdırlar; gerçek İslam ahlakının yaşanmasını teşvik etmelidirler.

Yobazla mücadele Müslümanlar için bir ibadettir. Çünkü müşriklerle mücadele etmek Kuran’ın emirlerinden biridir. Kuran’da ‘müşrik’ diye geçen güruhun diğer adı ‘yobaz’dır. Yüce Allah münafıklardan bahseder, kafirlerden bahseder, kalbinde hastalık olanlardan bahseder, bunların tamamı müşriklerdir. Bunlar Asr-ı Saadet düşmanlarıdır, KURAN ADINA KURAN’A SAVAŞ AÇARLAR. Sevgisiz, şefkatsiz, merhametsiz, akılsız, kültürsüz, görgüsüz; bilimden, sanattan hiç hoşlanmayan; derin düşünemeyen, gösterişçi, dini karmakarışık hale getirmeye çalışan ve sürekli uydurmalarla, hurafelerle kendine göre bir din geliştiren sapkın ekolün adı ‘gericilik’, eşittir ‘müşriklik’tir. Dolayısıyla KURAN’A TAMAMEN KARŞI OLARAK GELİŞTİRİLMİŞ, KURAN’I YETERLİ GÖRMEYEN VE KURAN’DA EMREDİLEN HÜKÜMLERİN TAM TERSİNİ UYGULAYAN YOBAZ SİSTEM, MÜSLÜMANLAR TARAFINDAN DA BAŞI EZİLMESİ GEREKEN SAPKIN BİR SİSTEMDİR. O yüzden buna karşı en büyük ilmi mücadele, ilk olarak Kuran Müslümanlarından yani bizlerden gelmektedir.

Yobazlığa karşı çözüm, Asr-ı Saadet Müslümanlığını ve gerçek Kuran ahlakını savunmaktır. Bunu, içinde bulunduğumuz dönemde Hz. Mehdi (as) yerine getirecektir. İşte bu sebeple Mehdiyetin desteklenmesi son derece önemlidir. Mehdiyetin içinde sevgi vardır, barış, kardeşlik, güven, huzur, dostluk vardır. Neşe, mutluluk, sanat, estetik, güzellik vardır. Özgürlük, hürriyet, demokrasi vardır. Modernlik, ileri görüşlülük vardır. Gerçek İslam’a saldırarak, tüm dünya için büyük bir bela demek olan yobaz sisteminin destekçiliğini yapmak son derece tehlikelidir. Üç büyük dinin tamamı için bir tehlike olan yobaz sistem, ancak Kuran’ın tam olarak hayata geçirilmesi ve Mehdiyetin desteklenmesi ve güçlenmesi ile son bulacaktır. Kuran Müslümanlığı ne şamanist, ne gerici, ne yobaz, ne ateist, ne satanist, ne de Darwinist bırakır. Bu kesin ve tek çözümdür.

Gerçek İslam ahlakı yaşandığında Hristiyanlar da, Museviler de rahat edeceklerdir

Hristiyan ve Musevi kardeşlerimizin, bu satırlarda anlattığımız sevgi, barış, demokrasi, hürriyet, mutluluk, modernlik gibi kavramlarla ilgili anlatımları “iyi niyetle yapılmış bir yorum” şeklide değerlendirmemeleri çok önemlidir. Bunlar bizim şahsi yorumumuz değildir. Bunlar, KURAN’IN ESASIDIR. Bunlar, Kuran’ın ruhuna, Hz. Muhammed (sav)’de gördüğümüz tüm örneklere, Rahman ve Rahim olan Allah’ın rızasına uygun olandır. Peygamberimiz (sav) döneminde Kuran bu şekilde uygulanmıştır. Kan dökücülük, yalnızca yobazların hurafelerinde vardır. Deccalin kontrolündeki yobaz takımı, kan dökücülüğü bütün dünyaya yaygınlaştırarak bunu İslam olarak göstermiş ve kitleleri aldatmıştır.

Hristiyan kardeşlerimizin Kuran’ın gerçek ve büyük mesajını görmeleri son derece önemlidir. Kuran, vicdanıyla bakan bir insan için nurdur. İnsanları mutlu eden, dünyayı ışıklandıran her şey Kuran’dadır. Kuran’ı, Asr-ı Saadet dönemindeki gibi yaşamak bütün dünyaya tam bir ferahlık ve güzellik getirecektir. Kuran’ın Müslümanlar tarafından bu şekilde uygulanması, Hristiyanlara da, Musevilere de huzur, mutluluk ve rahatlık kaynağı olacaktır. Bunun sonucunda oluşacak olan gençlik, son derece mutlu bir hayat yaşayacaktır. İnsanların fıtratında zaten var olan, fakat deccal sisteminin etkilerinden dolayı yok olmuş olan neşe toplumlara geri gelecektir. İnsanlara sevinç gelecektir. Sanat gelişecek, gerçek sanat icra eden sanatçılar ortaya çıkacaktır. Deccal sisteminin etkisiyle yok olup giden mimari yeniden can bulacaktır. Çünkü dünyaya huzur, mutluluk, güven, dostluk, kardeşlik ve hepsinden önemlisi Allah aşkı yayılacaktır. Aşk gelince sanat gelir, estetik gelir, sevinç gelir, mutluluk gelir, bilim gelir, her şeye coşku gelir. Kuran Müslümanının anlayışı şefkat, merhamet, sevgi, akıl, tutarlılık, dengeli tavırlar sergilemek, makul düşünmek, fedakar olmak, iyi niyetle olaylara bakmak, her şeyde hayır görmek üzerine kuruludur. Dolayısıyla İslam’ın bu şekilde yaşandığı bir dünya, Hristiyanlar için de Museviler için de olağanüstü güzellikte olacaktır.

Hristiyanların karşı olmaları ve ilmi mücadele vermeleri gereken şey, her üç din için de büyük bir tehlike olan yobazlıktır, Darwinizm’dir, materyalizmdir. Desteklemeleri ve savunmaları gereken ise, İslam dininin Kuran’daki şekli ile yaşanması ve bunu günümüzde sağlayacak olan Mehdiyettir. Bunu desteklediklerinde yobazlık, bağnazlık, gericilik, Darwinizm, materyalizm ortadan kalkacak, dünyaya bayram sevinci gelecek, her şey ve her yer aydınlanacaktır. Bunu desteklediklerinde, yobazların fitnesi hiçbir şekilde başarılı olamayacaktır. Kiliseler, havralar Kuran ayetinde haber verildiği gibi Yüce Allah’ın korumasındadır. Hristiyan ve Musevi kardeşlerimiz istedikleri gibi ibadetlerini yapacak, istedikleri rahat ve güvenliğe kavuşacaklardır. Müslümanlar; Hristiyan ve Musevilerle kardeşlik ve sevgi içinde yaşayacak, savaşlar sona erecek, artık kan dökülmeyecek, dünya refahın, huzurun güvenliğin yaşandığı barış mekanı haline gelecektir.
 

Masaüstü Görünümü