Harun Yahya

Hz. İsa nasıl tanınacak? -2- (Hz. İsa'nın faaliyetleri)


İçinde yaşadığımız ahir zaman, tüm iman sahipleri için çok kutlu ve müjdeli bir dönemdir. Çünkü, Rabbimiz'in ayetlerinde ve Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde iki bin yıl aradan sonra, ahir zamanda Hz. İsa'nın yeniden dünyaya gönderileceği müjdelenmiştir. Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişinde tanınmasını sağlayacak en önemli özelliklerinden biri ise icraatları olacaktır. Hz. İsa, hiçbir şekilde taklit edilmesi mümkün olmayan bu icraatlarını yerine getirerek, Allah'ın izniyle Hz. Mehdi ile beraber dünyada Altınçağ'ın yaşanmaya başlanmasına vesile olacaktır.

 

Hz. İsa, doğumuyla ve gösterdiği mucizeleri ile kutlu bir peygamberdir. Allah, Hz. İsa için özel bir kader belirlemiş ve bu kader doğrultusunda, inkar edenlerin Hz. İsa'yı öldürmek için kurdukları tuzaklarını bozmuştur. İnkar edenler, Kuran'da açıkça bildirildiği üzere, Hz. İsa'yı öldürememişler, ancak onlara bu durumun bir benzeri gösterilmiştir. (Nisa Suresi, 157) Allah Hz. İsa'yı, bilinen biyolojik anlamda canını almadan Kendi Katına yükseltmiştir ve Hz. İsa ikinci kez yeryüzüne gelecektir. Ancak Hz. İsa ikinci gelişi sırasında, aşağıda da açıklayacağımız gibi, önceleri çok az sayıda kişi tarafından tanınacak ve cemaati oldukça az kişiden oluşacaktır.

 

 


Hz. İsa İlk Geldiği Zamanlarda Çok Az Sayıda Kişi Tarafından Tanınabilecektir.

 

Gerek Hıristiyan gerekse Müslüman çevrelerde Hz. İsa'nın ikinci kez gelişi ile ilgili sahip olunan bazı yanlış kanaatler, olumsuz faaliyetler ve propaganda yöntemleri sonucunda, yeryüzüne döndüğü ilk yıllarda Hz. İsa'yı tanıyabilecek insanların sayısı çok az olacaktır. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, ahir zamanda gerçekleşecek olan bu durumu şöyle haber vermiştir:

 

"Hazret-i Îsâ Aleyhisselâm geldiği vakit, herkes onun hakiki Îsâ olduğunu bilmek lâzım değildir. Onun mukarreb ve havassı (derin imanlı yakın talebeleri), nur-u iman (imanın ışığı) ile onu tanır. Yoksa bedahet derecesinde (birdenbire ve açıkça) herkes onu tanımayacaktır." (Mektubat, s. 60)

 

Bediüzzaman bir başka sözünde ise Hz. İsa'nın toplumun büyük kesimi tarafından tanınamayacağını şöyle açıklamıştır:

 

"Hatta Hazret-i İsa Aleyhisselam'ın nüzulü (inişi) dahi ve kendisi İsa Aleyhisselam olduğu, nur-u imanın (iman ışığının) dikkatiyle bilinir; herkes bilemez." (Şualar, s. 487


Bediüzzaman'ın bu sözüne göre, Hz. İsa yeryüzüne ilk geldiği zaman, Hz. İsa olduğu bilinmeyecek, ancak daha sonra farkına varılacaktır. Talebeleri de onu ancak imanın nuru ile tanıyabileceklerdir. Bir başka deyişle toplumun geneli açıkça onun Hz. İsa olduğunu bilmeyecektir.

 

 


Hatta tam tersine, insanların büyük çoğunluğu Deccal'in toplum üzerinde uygulayacağı çeşitli olumsuz telkin ve propaganda yöntemleri sonucunda, ona düşman olacak ve onu etkisiz hale getirebilmek için mücadele vereceklerdir.

 

Hz. İsa'nın Cemaatinin Sayısı Çok Az Olacaktır

 

Kuran'da, Hz. İsa'nın yeryüzüne ilk gelişinde kendisine tabi olanların sayısının oldukça az olduğuna işaret edilmiştir. Rivayetlerde de haber verildiğine göre, Hz. İsa'ya yalnızca az sayıdaki havarileri iman etmiş ve halktan da bu mübarek peygambere destek veren çok kimse olmamıştır. Bu durum Kuran'da şöyle haber verilmiştir:

 

"Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun: Meryem oğlu İsa'nın havarilere: "Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: "Allah'ın yardımcıları bizleriz." Böylece İsrailoğulları'ndan bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler." (Saff Suresi, 14)

 

Yeryüzüne ikinci kez gelişinde de, ilk zamanlarda Hz. İsa'ya inanıp, onu destekleyenlerin sayısı yine çok az olacaktır. Bediüzzaman bu durumu şöyle haber vermiştir:

 

"... 'Deccal'ın fevkalâde büyük ve minareden daha yüksek bir azamet-i heykelde ve Hazret-i İsa Aleyhisselâm ona nisbeten çok küçük bulunduğunu' gösterir. Bunun bir tevili şu olmak gerektir ki: İsa Aleyhisselâm'ı nur-u iman (imanın ışığı) ile tanıyan ve tâbi' olan cemaat-ı ruhaniye-i mücahidinin (ruhani mücahidler cemaatinin) kemmiyeti (sayısı), Deccal'ın mektebce ve askerce ilmi ve maddi ordularına nisbeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir (maksadındadır)." (Şualar, s. 495)

 

Yine bir başka sözünde Bediüzzaman şöyle söylemektedir:

 

"Hazret-i İsa (a.s.) Deccal ile mücadelesi zamanında, on arşın yukarıya atlayıp sonra kılıncı onun dizine yetiştirebilir derecesinde, vücudca o derece Deccal'ın heykeli Hazret-i İsa'dan büyüktür, diye meâlinde rivayet var. Demek Deccal, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'dan on, belki yirmi misli yüksek kametli (boylu) olmak lâzım gelir...

 

 


Birinci Cihet: Din-i İsevi'nin hakikisini (Hıristiyanlığın gerçeğini) esas tutan İsevi ruhanilerin cemaati ve onlara karşı dinsizliği tervice (kabul ettirip geçerli kılmaya) başlayan cemaat tecessüm etseler (maddeleşip cisim haline gelseler), bir minare yüksekliğinde bir insanın yanında bir çocuk kadar da olamaz." (Kastamonu Lahikası, s.75)

 

Bediüzzaman, bu sözlerinde Deccal'in elinde bulunduracağı maddi ve manevi güç gibi, çevresindeki insanların sayısının da çok fazla olacağını, Hz. İsa'nın cemaatinin ise Deccal'inkine kıyasla çok az sayıda kişiden oluşacağını belirtmiştir.

 

Hz. İsa'nın toplumun büyük bir kesimi tarafından tanınamamasında, Deccal'in elinde bulundurduğu bu geniş kitle ve imkanlarla yürüteceği olumsuz propagandanın büyük etkisi olacaktır. (En doğrusunu Allah bilir).

 

Hz. Mehdi'nin Ortaya Çıkışı Hz. İsa'nın Gelişinin Habercisi Olacaktır

 

Hz. İsa'nın ikinci kez gelişinin habercisi olacak önemli olaylardan biri de, ahir zamanın diğer kutlu şahsı olan Hz. Mehdi'nin zuhuru olacaktır.

 

 


Bediüzzaman'ın eserlerinde vurguladığı üzere Hz. Mehdi zuhur ettiğinde görevlerini üç ayrı safhada yerine getirecektir. Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi, Allah'ın izniyle Hz. Mehdi'nin görevlerini yerine getirdiği üçüncü safhada gerçekleşecektir. Bu dönemde Hz. Mehdi Peygamberimiz (sav)'in halifesi yani İslam aleminin manevi lideri sıfatıyla dünya çapındaki tüm Müslümanlar arasında İslam Birliği'ni sağlamış olacak ve lider konumunda olacaktır. Hz. İsa geldiğinde, Hz. Mehdi'nin bu durumunda bir değişiklik olmayacak, Hz. İsa da Hz. Mehdi'ye yardımcı olacaktır. Bu gerçek bir hadiste şöyle haber verilmiştir:

 

İmamları salih bir insan olan Hz. Mehdi olduğu halde, Beytü'l Makdis'e sığınırlar. Orada imamları kendilerine sabah namazını kıldırmak için öne geçtiği bir sırada, bir de bakarlar ki, Meryem oğlu İsa sabah vaktinde inmiştirHz. Mehdi, Hz. İsa'yı öne geçirmek için arkaya çekilir. Hz. İsa onun omuz-larına elini koyar ve ona der ki, "Geç öne namazı kıldır. Zira kamet (farz namazı kılmak için okunan ezan; namaza başlama işareti) senin için getirilmiştir."... (Ebu Rafi'den rivayet edilmiştir; İmam Şarani, Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Bedir Yayınevi, s. 495-496)

 

HZ. İSA’NIN TANINMASINA VESİLE OLACAK İCRAATLARI

 

Daha önce de belirttiğimiz gibi, Kuran ayetlerinde Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi çeşitli alametlerle bizlere müjdelenmektedir.

 

 


Peygamber Efendimiz (sav)'in de "...Vallahi muhakkak ve muhakkak Meryem oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem, adaletli bir hükümdar olarak inecek..." (Sahih-i Müslim bi Şerhin-Nevevi, cilt 2, s.192) hadisinde olduğu gibi birçok hadiste ve İslam alimlerinin açıklamalarında, Hz. İsa'nın geldiğinde yapacağı icraatlar ve o dönemin özellikleri çeşitli örneklerle anlatılmaktadır. Onun tanınmasına vesile olacak bu alametleri şu şekilde maddeleyebiliriz :

 

1. Hz. İsa Yeni Bir Din Getirmeyecek, İslamiyet'e Tabi Olacaktır

 

Hıristiyanlar da tıpkı Müslümanlar gibi, Hz. İsa'nın yeniden yeryüzüne gelişini beklemektedirler. Ancak Hz. İsa geldiğinde, Hıristiyanlar arasındaki bazı sapkın inanışları ve tahrif edilmiş batıl uygulamaları ortadan kaldırdıktan sonra, tüm insanları Kuran'da bildirilen gerçek din ahlakına davet edecektir. Onun döneminde İsevilik, gerçek din olan İslamiyet ile birleşecek, manevi olarak Hıristiyanlık İslamiyet'e dönecektir.

 

Hıristiyanlara kendi peygamberlerinin teslis inancının sapkınlığını, Allah'tan başka İlah olmadığını, kimsenin bir başkasının günahını yüklenmesinin mümkün olmadığını, hak kitabın Kuran-ı Kerim olduğunu anlatması Hıristiyan dünyası üzerinde büyük bir etki oluşturacaktır.

 

 


Hz. İsa ile birlikte insanlar kitleler halinde şirkten ve sapkın inanışlardan kurtulacak, Allah'ın izniyle akın akın İslam ahlakına yöneleceklerdir.

 

Peygamberimiz (sav)'in konu ile ilgili hadislerinden bazıları şöyledir:

 

"(Hz.İsa) Kırk (40) yıl Allah'ın Kitabı ve benim sünnetimle hükmeder, vefat eder." (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 92)

 

 


"Hz. İsa Ümmeti Muhammed'e peygamber olarak değil; Şeriat-ı Muhammediyyeyi (İslamiyet’in esaslarını) tatbik etmek için gelecektir, demektedir." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 68)

 

"Onunla (İsa ile) benim aramda hiçbir peygamber yoktur. O şüphesiz inecektir. Onu gördüğünüz zaman tanıyın! O, orta boylu, beyaza çalar kırmızı renktedir. Sarıya boyalı iki elbise içinde olacak. Yağmur yağmasa da saçından su damlayacaktır. İnsanlarla İslam için mücadele edecektir. Deccal'i etkisiz hale getirecektir, sonra yeryüzünde tam kırk sene kalacak. Sonra ölecek ve namazını Müslümanlar kılacaklardır." (Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tırmizi, Büyük Hadis Külliyatı, Rudani, 5.cilt, s.380)

 

Bediüzzaman Said Nursi de, ateizm ve materyalizm gibi dinsiz ideolojilerin hakim olduğu bir dönemde Hz. İsa'nın yeniden dünyaya döneceğini müjdelemektedir. Bediüzzaman'ın aşağıdaki sözlerinde haber verdiği gibi, Hz. İsa yeryüzüne ikinci kez gelişinde Kuran'la hükmedecek, Kuran'a tabi olacaktır. Hıristiyanlık ile Müslümanlık birleşerek dinsizlik akımına karşı Kuran ahlakı ile üstün geleceklerdir. Risale-i Nur'da bu konuyla ilgili aktarılanlar şöyledir:

 

"Ahir zamanda Hazret-i İsa (as) gelecek, Şeriat-ı Muhammediye (ASM) ile amel edecek mealindeki hadisin sırrı şudur ki: Ahir zamanda felsefe-i tabiiyenin (tabiat felsefesi) verdiği cereyan-ı küfriye (inkarcı hareket) ve inkâr-ı uluhiyete (Allah'ı inkara) karşı İsevilik dini tasaffi ederek (arınarak) ve hurafattan tecerrüd edip (hurafelerden temizlenip) İslâmiyete inkılab edeceği (geçeceği) bir sırada, nasıl ki İsevilik şahs-ı manevisi, vahy-i semavi kılıncıyla o müdhiş dinsizliğin şahs-ı manevisini yok eder; öyle de Hazret-i İsa (as), İsevilik şahs-ı manevisini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı manevisini temsil eden Deccal'ı yok eder.. yani inkâr-ı uluhiyet fikrini yok edecek." (Mektubat, s. 6)

 

"...İsevilik dini tasaffi ederek (arınarak) ve hurafattan tecerrüd (hurafelerden temizlenip) edip İslâmiyet'e inkılab edeceği (İslamiyet'i kabul edeceği)..." Bediüzzaman bu hikmetli açıklamasında Hz. İsa'nın İslam ahlakının gereklerine göre hareket edeceği yönündeki hadisi tefsir etmektedir. Hz. İsa'nın mücadelesi, çeşitli hurafeler ve geleneklerle özünden uzaklaşan Hıristiyanlığın özüne dönmesi ile başlayacaktır. Hz. İsa Hıristiyanlığı tüm batıl hurafelerden temizleyecek ve hak din olan İslam ahlakını esas alacaktır.

 

2. Hz. İsa, Hz. Mehdi İle Birlikte İslam Ahlakını Tüm Dünyaya Hakim Kılacaktır

 

Hz. İsa geldiğinde Hz. Mehdi ile birlikte, yaşadıkları tüm zorluklara; sayılarının çok az olmasına, kendilerine yardımcı olunmamasına ve hatta onlara karşı olumsuz faaliyetler yürütülmesine rağmen, Allah'ın izniyle gerçek İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacaktır. Dünya, bu mübarek şahıslar gelmeden önce nasıl zulüm ve haksızlıkla doluysa, onlar geldikten sonra, Rabbimiz'in izniyle, adalet, barış, güvenlik ve bereketle dolacaktır. Hz. İsa'nın ikinci kez gelişiyle İslam ahlakının hakim olacağı bir hadiste şöyle bildirilmiştir:

 

"İslamdan başka (hiçbir dini) kabul etmeyecek... Din müçtehid (yol gösteren) olacak... Allah'tan başka hiçbir kimseye ve hiçbir şeye ibadet edilmeyecek..". (Ruhu'l Meani, 7/60) "Canım, Kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlunun adaletli bir hakem olarak size inmesi pek yakındır. O gelince haçı kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek), cizyeyi kaldıracak, mal o derece çoğalacak ki kimse onu kabul etmeyecektir." (Sünen-i Tirmizi, Fiten. 2233, İbn-i Mace, Fiten 33, Müslüm Fiten 23)

 

İman Edenler Deccal'in Fitnesinden Hz. İsa ve Hz. Mehdi Vesilesiyle Korunacaklardır

 

"Yalancı, hilekar, zihinlerde ve gönüllerde iyi ile kötüyü, hak ile batılı karıştıran, bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, her yeri dolaşan kötü ve uğursuz kişi" gibi anlamlara gelen Deccal kavramı, ahir zamanda ortaya çıkacağı bildirilen, her türlü kötülüğün ve fitnenin kaynağı ve temsilcisi olan kişi olarak tarif edilir.

 

Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde Deccal'in özellikleri detaylı olarak haber verilmiştir. Buna göre, Deccal insanları doğru yoldan saptıracak; iyiyi kötü, kötüyü iyi gösterecek; kendisine uyanları sözde nimetlerle aldatırken, kendisine uymayanlara ise baskı uygulayıp zor kullanacak; yeryüzünde karışıklık çıkaracak, çatışmayı körükleyecek; din ahlakına karşı olacak ve insanları din ahlakından uzaklaştırmak için faaliyet gösterecektir. Deccal'in yeryüzünde olduğu dönem, samimi olarak iman edenlerin pek çok sıkıntı ve zorlukla karşılaşacakları, insanların büyük çoğunluğunun din ahlakından uzaklaştıkları bir dönem olacaktır.

 

Ancak Hz. İsa'nın gelişi ve Hz. Mehdi'nin zuhuru ile tüm bu sıkıntı ve karışıklıklarla dolu dönem son bulacaktır. Çünkü hadislerde, Deccal'in fitnesinin ancak bu iki kutlu şahsın faaliyetleri ile ortadan kaldırılacağı, Deccal'in Hz. İsa'yı gördüğünde "tuzun suda erimesi gibi" yok olacağı müjdelenmiştir. Hz. İsa'nın Deccal'i etkisiz hale getireceğini bildiren hadislerden biri şöyledir:

 

"Allah'ın düşmanı (Deccal) onu gördüğünde tuzun suda erimesi gibi eriyecektir. Onu bıraksa da kendiliğinden helak oluncaya kadar eriyecekse de, Allah Deccal'i, Hz. İsa'nın eliyle etkisiz hale getirecektir..." (Müslim, Fiten: 9, No. 2897, 4/2221)

 

Peygamberimiz (sav)'in bir diğer hadisinde Hz. İsa'nın Deccal'in fitnesini Hz. Mehdi ile birlikte yok edeceği ise şöyle bildirilmiştir:

 

"Hz. Mehdi, İsa ile beraber çıkacak, Filistin topraklarında Bab-ı Lüd'de Deccal'i yok edecek, Hz. Mehdi'nin Deccal'i yok etkisiz hale getirmesine yardım edecektir." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 105; Hz. Mehdi ve Deccal, Şaban Döğen, s. 127)

 

Sahabelerin ve Sonraki Neslin Hz. İsa'nın Gelişiyle İlgili Açıklamaları

 

Sahabeler, Peygamberimiz (sav)'in yanında olma şerefine erişmiş, bizzat bu mübarek insan tarafından İslam ahlakıyla yetiştirilmiş çok değerli müminlerdir. Sahabelerin Hz. İsa ile ilgili ayetler hakkında yaptıkları açıklamalar, Hz. Muhammed (sav)'in bu konuda onlara öğretmiş olduğu bilgiler ışığındadır. Sahabelerin bu açıklamaları incelendiğinde, Hz. İsa'nın ölmediğine ve yeniden dünyaya geleceğine inandıkları görülür.

 

İbn Zeyd, Al-i İmran Suresi'nin 46. ayetiyle ilgili olarak, "Hz. İsa beşikte iken insanlarla konuştu. Deccal'i yok edeceğinde 'kehl' halinde iken de insanlarla konuşacaktır." demiştir. 1

 

‘Kehl’ sözcüğü, "otuz ile elli yaşları arasında, gençlik devresini bitirip ihtiyarlığa ayak basan, yaşı kemale ermiş kimse" anlamına gelir. Bu kelime İslam alimleri arasında ittifakla "35 yaş sonrası döneme işaret ediyor" şeklinde çevrilmektedir. Bilindiği üzere Hz. İsa'nın genç bir yaş olan otuz yaşının başlarında Allah Katına alındığı kabul edilmektedir. İslam alimleri, Hz. İsa'nın yaşlılık döneminin, tekrar dünyaya gelişinden sonra olacağını, dolayısıyla bu ayetin, Hz. İsa'nın nüzulüne (yeniden yeryüzüne gelişine) dair bir delil olduğunu söylemektedirler. (Faslu'l-Makal fi Ref'I İsa Hayyen ve Nüzulihi ve Katlihi'd-Deccal, s. 20)

 

Abdullah bin Abbas Nisa Suresi'nin 159. ayeti hakkında şunları söylemiştir; "Bu ayet, Meryem oğlu İsa'nın ortaya çıkışına delildir... Bütün Ehl-i Kitap Hz. İsa'nın ölümünden önce ona iman edecektir." 2

 

Muhammed bin Ali Ebi Talip (İbnü'l Haneffiye diye de tanınır), Nisa Suresi'nin 159. ayetini şu şekilde açıklamıştır: "... O kıyamet kopmadan önce inecektir. Bütün Yahudi ve Hıristiyanlar ona iman edeceklerdir." 3

 

Katade, Nisa Suresi'nin 159. ayetini şöyle açıklamıştır: "Hz. İsa indiği zaman bütün insanlar ona iman edecek ve o kıyamet gününde de onlara şahit olacaktır."4 Katade, Zuhruf Suresi'nin 61. ayetini ise, "Hz. İsa'nın nüzulu, kıyamet için bir işarettir" sözleriyle açıklamaktadır.5

 

Ebi Malik el Gıfari ise Nisa Suresi'nin 159. ayetini, "Meryem oğlu İsa'nın yeryüzüne inmesi anında Ehl-i Kitap'ın hepsi ona iman edeceklerdir" diyerek açıklamıştır.6

 

Hasan Basri ise Hz. İsa'nın Allah Katında diri oluşu ve yeniden gelişi ile ilgili olarak; "Allah'a yemin ederim ki, Hz. İsa şu anda Allah Katında diridir, o indiği zaman herkes ona iman edecektir" açıklamasında bulunmuştur. Hasan Basri Nisa Suresi'nin 159. ayetini açıklarken ise şöyle demiştir: "Allah Hz. İsa'yı Kendisi'ne ref etmiştir (yükseltmiştir). Kıyamet gününden önce onu bir makam sahibi olarak gönderecektir. İyi ve kötülerin hepsi ona inanacaklardır."7 Hasan Basri'nin Zuhruf Suresi'nin 61. ayeti ile ilgili yaptığı açıklama da benzer şekildedir. Ayetin manasının Hz. İsa'nın yeniden gelişi olduğunu söylemektedir.8

 

İbn Abbas da konuyla ilgili olarak, "Allah, Zuhruf Suresi'nin 61. ayetinde Hz. İsa'nın kıyametten önce ortaya çıkacağına işaret etmektedir." açıklamasını yapmıştır.9

 

Hz. İsa’nın Görkemli Gelişi için Şevkle, Heyecanla ve Coşkuyla Hazırlık Yapmak

 

Hz. İsa'nın gelişi ve bu kıymetli peygamberi görebilmek, tüm insanlık için çok büyük bir nimet, Rabbimiz'den çok büyük bir lütuftur. Hz. İsa geldiğinde tertemiz ve nurlu yüzüyle, hikmetli, akıllı ve isabetli konuşmalarıyla hemen dikkati çekecek; dünyadaki herkes hayatında ilk kez en yüksek insani vasıflara sahip bir şahıs olan mübarek bir peygamber görecektir. Onun doğumu, hayatı, Allah Katına alınışı ve yeryüzüne ikinci kez gelişi gibi, bu gelişten sonraki hayatı da Allah'ın izniyle mucizelerle dolu olacaktır. Tüm insanlar onun üstün ahlakına ve benzersiz aklına hayran olacaklardır. Onun söylediği her söz, her hareket hikmetli, aldığı her karar Allah'ın ilhamı ile isabetli olacaktır.

 

Tüm iman edenler gibi bizim de temennimiz, Rabbimiz'in bizi Hz. İsa'yla karşılaşma şerefine eriştirmesi ve onun gelişinden önceki bu dönemde, mübarek misafirimizi karşılamak için en güzel hazırlığı yapmamızı bize nasip etmesidir.

 

Bediüzzaman Said Nursi Müslümanları Hz. İsa’nın Gelişi ile Müjdelemiştir

 

Bediüzzaman eserlerinde, ahir zaman ve Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi konularına çok geniş yer ayırmıştır.

 

Said Nursi’nin yüzlerce sayfa ayırdığı bu açıklamaların bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

 

Bediüzzaman, Hz. İsa’nın semavatta bedenen bulunduğunu ve bu haliyle yeryüzüne yeniden döneceğini bildirmiştir

 

Hakim-i Zülcelal (herşeye muktedir olan Yüce Allah), HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM’I, İSA DİNİNE AİT EN MÜHİM BİR HÜSN-Ü HATİMESİ (güzel neticesi) İÇİN, değil SEMA-İ DÜNYADA (gökler aleminde) CESEDİYLE (insani bedeniyle) BULUNAN VE HAYATTA OLAN HAZRET-İ İSA, belki ALEM-İ AHİRETİN (ahiret aleminin) EN UZAK KÖŞESİNE GİTSEYDİ VE HAKİKATEN ÖLSEYDİ, YİNE ŞÖYLE BİR NETİCE-İ AZÎME (büyük bir sonuç) İÇİN ONA YENİDEN CESED GİYDİRİP DÜNYAYA GÖNDERMEK, O HAKÎM'İN HİKMETİNDEN UZAK DEĞİL... belki O’nun hikmeti öyle iktiza ettiği için (gerektiği için) VA'DETMİŞ VE VA'DETTİĞİ İÇİN ELBETTE GÖNDERECEK. (Mektubat, 56-57)

 

Bediüzzaman, Hz. İsa’nın Deccal’i yok edeceğini bildirmiştir

 

...HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM, İSEVÎLİK ŞAHS-I MANEVÎSİNİ TEMSİL EDEREK DİNSİZLİĞİN ŞAHS-I MANEVÎSİNİ TEMSİL EDEN DECCAL'İ yok eder... (Mektubat, 6)

 

NOT: Bediüzzaman bu sözünde “HZ. İSA'NIN HIRİSTİYANLIĞIN ŞAHSI MANEVİSİNİ TEMSİL ETTİĞİNİ” belirtmektedir. Bediüzzaman, tarih boyunca gönderilmiş tüm elçiler ve peygamberler gibi, Hz. İsa'nın da onu destekleyen, ona inanan ve onu takip eden kimselerden oluşan bir şahsı manevisi olacağını bildirmektedir. Ancak Bediüzzaman “İSEVİLİK ŞAHSI MANEVİSİNİ TEMSİL EDEREK” sözleriyle, Allah’ın adetullahına (Allah’ın kanununa) uygun olarak “HZ. İSA'NIN DA BU ŞAHSI MANEVİNİN BAŞINDA BİZZAT BİR HİDAYET ÖNDERİ OLARAK BULUNACAĞINI” ifade etmektedir. Nitekim bir şahsı manevinin bir şahsı maneviyi temsil etmesi söz konusu değildir. Bir şahsı manevinin oluşabilmesi için, onun başında öncelikle “BİR ŞAHSIN” var olması gerekmektedir. Bediüzzaman da bu gerçeği vurgulayarak Hz. İsa'nın bir şahsı manevi olmadığını, kendi şahsı manevisinin başında bulunacağını ve onlara bizzat önderlik edeceğini açıklamaktadır.

 

Bediüzzaman, Hz. İsa'nın Hz. Mehdi’ye tabi olacağını ve onunla beraber İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacağını bildirmiştir

 

Hattâ, "HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM GELİR, HZ. MEHDİ’YE NAMAZDA İKTİDA EDER (uyar), TABİ OLUR." diye rivayeti BU İTTİFAKA (birleşmeye) VE HAKİKAT-İ KUR’ANİYE’NİN METBUİYETİNE VE HAKİMİYETİNE (Kuran hakikatlerine uyulmasına ve tabi olunmasına) İŞARET EDER. (Şualar 493)

 

Hz. İsa ile İlgili Kütüb-i Sitte’de Yer Alan Bazı Hadisler

 

Kütüb-ü Sitte, altı meşhur hadis kitabından oluşan hadis külliyatının tümüne verilen addır. Bu altı kitapta Peygamber Efendimiz (sav)'den rivayet edilen hadislerin doğru oldukları, bütün ehl-i sünnet alimleri tarafından tasdik edilmiştir.

 

Bu nedenledir ki Kütüb-ü Sitte, ehl-i sünnet itikadına göre Kuran-ı Kerim’den sonra gelen en önemli ikinci kaynaktır. Kütüb-i Sitte'de Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi hakkında pek çok hadis rivayet edilmiştir. Beşeri kaynaklar içinde, yalnızca Kütüb-i Sitte'de yer alması dahi, bu konunun şüphe götürmeyen bir gerçek olduğunu ortaya koymaya yeterlidir.

 

Kütüb-ü Sitte'deki Hz. İsa ve ahir zamanla ilgili hadislerin bazı örneklerine aşağıda yer veriyoruz:

 

Sahih-i Buhari

 

- …Said ibnu'l, Müseyyeb, Ebû Hureyre (ra)'den şöyle dediğini işitmiştir:

 

Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, muhakkak ileride Meryem oğlu İsâ sizin içinize adaletli bir hakem olarak inecektir. O zaman o, salibi kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak, mal o kadar çoğalacak ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecek. Nihayet bir tek secde, dünyâ ve dünyadaki herşeyden daha hayırlı olacaktır."

 

Sahih-i Müslim

 

- 247- (156)..........: Cabiru'bnu Abdillah (ra) şöyle demiştir:

 

Peygamber (sav)’den işittim, buyuruyordu ki: "Ümmetimden bir taife kıyamet gününe kadar hak üzerinde mukatele (mücadele) ederek muzaffer olmakta devam edecektir." Nihayet Meryem oğlu İsa iner ve Müslümanların emiri ona: Gel, bize namaz kıldır, der. Bunun üzerine İsa: Hayır, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer bir kısım üzerine emirlersiniz, der.

 

Sünen'i Tirmizi

 

- Ebû Hureyre (ra)'den rivayete göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:

 

"Canım, Kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlunun adaletli bir hakem olarak size inmesi pek yakındır. O gelince haçı kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek), cizyeyi kaldıracak, mal o derece çoğalacak ki kimse onu kabul etmeyecektir."

 

- Mücemma b. Cariye el Ensari (ra)'den işittim şöyle diyordu: "Meryem oğlu İsa, Deccâl'i "Bab-ı Lûd" denilen yerde yok edecektir."

 

Sünen'i İbni Mace

 

-"... Huzeyfe bin Esid Ebi Seriha (ra)'den; şöyle demiştir:

 

(Şu) on büyük alâmet vuku bulmadıkça kıyamet kopmayacaktır: Güneş'in batı tarafından doğması, Deccâl, Duhân, Dâbbe(tü'l-Arz), Ye'cûc ile Me'cûc, İsâ bin Meryem'in (gökten inip meydana) çıkması, biri Doğu'da, biri Batı'da ve biri Arap yarımadasında olmak üzere üç Hufûs (yâni arzın çökmesi) ve Ebyene'nin Aden memleketinin en uzak yerinden çıkıp insanları Mahşer (yerin)e sevkeden öyle bir ateş ki insanlar geceleyince o da onlarla beraber geceler ve insanlar öğle vakti uyuyunca o da onlarla beraber uyur."

 

Bazı İslam Alimlerinin HZ. İsa ile ilgili Sözleri

 

İslam tarihi boyunca çeşitli dönemlerde yaşamış İslam alimleri de eserlerinde, Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi konusunda geniş açıklamalarda bulunmuşlardır. Bu açıklamaların bir bölümü şu şekildedir:

 

İmam-ı Rabbani

 

"Bir başka hadis-i şerifte ise, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:

 

"Ashab-ı Kehf, Hz. İsa'nın yardımcıları olacaklardır." Hz. İsa (as), Hz. Mehdi zamanında yere inecektir. Hz. Mehdi, Deccal'in yok edilişinde Hz. İsa'ya (as) muvafakat eder. Onun saltanatı zamanında, Ramazan ayının on dördünde Güneş tutulacaktır; o ayın ilkinde ise Ay kararacak. Bunların oluşu, adetin ve müneccimlerin hesabı hilafına (ihtilafına sebep) olacaktır." (Mektubat, c.2, 381. Mektup, s.1169-1171)

 

Muhammed B. Resul Al - Hüseyni El Berzenci

 

"Bilindiği gibi Hz. İsa (as) nazil olacak ve Deccal'i yok edecek. Şurası da bir gerçektir ki, Hz. İsa Hz. Mehdi'den hakimiyeti almayacak; çünkü liderler Kureyş'dendir. Madem insanlar arasında bu ikisi mevcut olacak, öyleyse Hz. İsa (as) onun Emiri değil de Veziri olacaktır. Bu sebepledir ki Hz. Mehdi'nin arkasında namaz kılacak ve ona tabi olacaktır." (Kıyamet Alametleri, s. 185)

 

Şeyh Mansur Ali Nasıf

 

"Daha sonra da Deccal ortaya çıkacak, Hz. İsa inecek ve Deccal'i yok edecektir veya Hz. İsa ile Hz. Mehdi birlikte yardımlaşarak Deccal'i yok edeceklerdir." Hz. Mehdi ile ilgili hadisleri sahabenin önde gelenlerinden ve hayırlılarından bir grup rivayet etmişlerdir. Yine muhaddislerin büyüklerinden Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Taberani, Ebu Ya'la, Bezzaz, İmam Ahmed b. Hanbel, Hakim (rd. hum ecmain) hazretleri tahric etmişlerdir." (Ahmet Faruk, "Ka'be Baskını ve Hz. Mehdilik", Vahdet Yayınevi, s. 21)

 

Kadızade

 

"…Pek çok fetihler ve ganimetlerle, bütün Müslümanları zengin etse gerekir. Hz. İsa ile cem olsa ve Hz. İsa, Deccal'ı yok etse ve zımmilerden cizyeyi kaldırıp ve İslam'a girenlerin imanlarını kabul etse gerekir." (Kadızade, "Amentü Şerhi" (Sdş. M. Rahmi) s.358)

 


1 (Pezdevi, Ehl-i Sünnet Akaidi, çev. Şerafettin Gölcük, İstanbul, 1998, s. 352;Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240)
2 (Nesefi, Akaid, İstanbul, 1310/1892, s. 193-194;Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240)
3 (Teftazani, Şerhu'l Akaidi'n Nesefiyye, İstanbul, 1310/1892, s. 193-194;Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240)
4 İbnü'l Arabi, Fususu'l Hikem, İstanbul, 1287, s. 63; Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240
5 age
6 İbnu Ebi'l İzz, Şerhu'l Akideti-t Tahaviyye, thk. Abdullah b. Abdi'l Muhsin, Beyrut, 1988, II, 402-414; Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240
7 Kari, Dav'ul Meali li Bed'il Emali, İstanbul, 1302, s. 22-23; Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240
8 Eşari, Makalat, s. 295; Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240
9 Beyazi, İşaratü'l Meram, s. 67; Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240

Masaüstü Görünümü