Harun Yahya

RAMAZAN 2006 - 22. Gün





Mübarek Ramazan'ın 22. günü...  




 





 




 










 
Bir Ayet

Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz.
(Al-i İmran Suresi, 92)












 




 


 


 




 










 
Bir Hadis

"Ölümü en çok zikreden ve kendilerine gelmezden önce onun için en iyi
hazırlığı yapanlardır. İşte akıllılar bunlardır."

(Hz. Muhammed (sav))












 




 


İslam Ahlakı :


 




 



ÖLÜM GERÇEĞİ
Allah'a iman eden ve ahiretin varlığına inanan bir kişi ile inkar eden bir kişinin ölüme bakış açıları birbirinden çok farklıdır. Ahirete inanmayan kimseler için ölüm mutlak bir sondur, bir yokoluştur. Oysa iman eden kimseler ölümün sonsuz hayatlarının bir başlangıcı olduğunu düşünürler.
İnkar eden ve Kuran'dan uzak yaşayan insanlar genellikle ölümü düşünmez hatta bu konu hakkında konuşmak bile istemezler. Ölen ya da ölüm döşeğinde olan bir yakınlarına çok üzülürler ama bir gün kendilerinin de aynı şekilde öleceğini asla düşünmezler. Ölümün akıllarına geldiği nadir anlarda tek düşünebildikleri ise; ölümleriyle birlikte hayatları boyunca elde ettikleri tüm mallarının, mülklerinin, itibarlarının kısacası değer verdikleri herşeyin bir anda yok olacağıdır.
Ebedi bir son olarak gördükleri ölüm, bedenlerinin toprağın altında yok olacağı düşüncesi onlar için son derece karamsar ve iç sıkıcı bir konudur. Bu yüzden de ölüm hakkında hiç düşünmemeyi çözüm olarak görürler. Ancak bu kesinlikle bir çözüm değildir. Çünkü Allah'ın "Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler." (Yunus Suresi, 49) ayetiyle bildirdiği üzere her insan bir gün ölecektir.
Şu anda dünya üzerinde yaşamakta olan her insan, her geçen saniye ölümüne biraz daha yaklaşmaktadır. İster iman etsin, isterse inkar etsin, Allah'ın emir ve tavsiyelerine uysun uymasın, ölümü düşünsün düşünmesin şu an yeryüzünde olan her nefis bir gün mutlaka ölümü yaşayacak ve Allah'ın huzurunda hesap verecektir.
Her ne kadar düşünmek istemeseler de hayatlarının her döneminde, belki bir gazete haberiyle, belki bir cenaze arabasıyla belki de bir yakınlarından aniden gelen bir haberle Allah ölümü insanlara hatırlatmaktadır.
İman etmeyenlerin ölümü tefekkür etmekten kaçınmalarının aksine iman eden kimseler için ölüm; şuurlarının daha keskin, akıllarının, vicdanlarının daha açık olmasına vesile olacak bir tefekkür aracıdır. Mümin için ölümü düşünmek aynı zamanda şevkinin ve cennete olan özleminin artmasına, ihlasına ve samimi çabasına da bir vesiledir.
İman eden her insanın dünyadaki asıl hedefi Allah'ın razı olacağı bir kul olmak ve sadece O'nun rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmaktır. Böyle bir hedefe sahip olan ve bunun için çalışan bir insan için ölüm elbette ki bir endişe ve bir korku vesilesi olmayacaktır. Aksine sadece yaptıklarının karşılığını en güzeliyle almayı umduğu ahiret yurduna bir geçiş vesilesi olacaktır.




 




 


Darwinizm'in Sahtekarlıkları:


 




 




TURKANA ÇOCUĞU
Afrika'da bulunan Homo erectus örneklerinin en ünlüsü, Kenya'daki Turkana Gölü yakınlarında bulunan "Turkana Çocuğu" fosilidir. Bu fosilin sahibinin 12 yaşında bir çocuk olduğu ve büyüdüğü zaman yaklaşık 1.83 m boyunda olacağı saptanmıştır. Fosilin dik iskelet yapısı günümüz insanından farksızdır. Amerikalı paleoantropolog Alan Walker, "ortalama bir patoloğun bu fosilin iskeletiyle, günümüz insanı iskeletini birbirinden ayırmasının çok güç olduğunu" söyler. Walker kafatasını gördüğünde güldüğünü, çünkü kafatasının "bir Neandertal kafatasına aşırı derecede benzediğini" yazar. Neandertaller günümüz insanın bir ırkıdırlar. Dolayısıyla Homo erectus da yine günümüz insanın bir ırkıdır.
Üstteki tezi savunan bilim adamlarının vardığı sonuç, "Homo erectus, Homo sapiens'ten farklı bir tür değil, Homo sapiens içindeki bir ırktır" şeklinde de özetlenebilir. Bir insan ırkı olan Homo erectus ile "insanın evrimi" senaryosunda kendisinden önce gelen maymunlar (Australopithecus, Homo habilis ve Homo rudolfensis) arasında ise büyük bir uçurum vardır. Yani fosil kayıtlarında beliren ilk insanlar, evrim süreci olmadan, aynı anda ve aniden ortaya çıkmışlardır.





 




 


Ahir Zamandan İşaretler :


 




 




RÜZGAR VE KASIRGALAR
Kıyametten önce on alamet görmeden O, kopmayacaktır. Onuncusu, insanları denize atacak olan kasırga. (Kıyamet Alametleri, s.288)
Hadislerde bir ahir zaman alameti olarak haber verilen "Şehirlerin yok olmasına" doğal etkenler neden olabilmektedir. Doğal afetlerin içinde bulunduğumuz çağda hem sayısal hem de büyüklük olarak arttığı istatistiksel bir gerçektir. Son on yılda baş gösteren iklim değişikliklerinin yol açtığı felaketler bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Sanayi, zararlı ve istenmeyen bir yan ürün olan küresel ısınmaya sebep olmakta, giderek ısınan dünya atmosferindeki dengeler bozulmakta ve böylece iklim değişiklikleri meydana gelmektedir. Amerika Ulusal İklimsel Veri Merkezi'nin kayıtlarına göre 1998 yılında çok sayıda iklimsel afet meydana gelmiştir. Örneğin gözlemciler, 1998'deki Mitch Kasırgası'nın Orta Amerika'nın tarihinde meydana gelen en kötü felaketlerden biri olduğunu belirtmişlerdir. 26 Ekim 1998 tarihinde meydana gelen Mitch Kasırgası Honduras ve Nikaragua'da 10.000'den fazla insanın ölümüne neden olmuştur. 2005 yılının son aylarında gerçekleşen Katrina Kasırgasının ise 10.000'den fazla kişinin ölümüne ve 50 milyar dolardan fazla maddi zarara neden olacağı tahmin edilmektedir.
Son yıllardaki kasırga, fırtına, tayfun ve hortum gibi felaketler de başta Amerika kıtası olmak üzere dünyanın birçok yerinde yıkıcı zarara neden olmuştur. Bunlara ek olarak seller de bazı yerleşim merkezlerinin sular ve çamur altında kalmasına yol açmıştır. Ayrıca depremler, volkanlar ve tsunami dalgalarının yaptığı büyük tahribatlar da unutulmamıştır. Sonuç olarak, tüm bu afetlerin "büyük şehirlerde" sebep olduğu yıkımlar önemli birer işaret olmuşlardır.

www.kiyametalametleri.com




 




 


Yaratılış Delilleri:


 




 




JET MOTORLARINDA SEDEFİN ÖZEL YAPISI TAKLİT EDİLİYOR
Jet motorlarındaki güçlü pervanelerin yapımında kullanılacak malzemenin geliştirilmesinde, inciyi oluşturan sedefin yapısı taklit edilmektedir. Pek çok yumuşakçanın kabuğunun iç katmanındaki sedefin %95'i tebeşirdir; fakat sedef kompozit yapısı sayesinde tebeşirden 3.000 kat daha dayanıklıdır. Bu yapı incelendiğinde 8 mikron (1 mikron=10-6 metre) eninde ve 0,5 mikron kalınlığındaki mikroskobik plakaların tabakalar şeklinde dizildiği görülür. Bu plakalar kalsiyum karbonatın yoğun ve kristal gibi parlak bir şeklidir. Fakat bu plakaların birleştirilmesi ipek benzeri yapışkanlı bir protein sayesinde mümkün olmaktadır.
Bu kombinasyon iki yönlü bir sertlik sağlar. Öncelikle sedef üzerine ağır bir yük konulduğunda oluşan kırıklar, ince tabakalar boyunca ilerler fakat protein tabakalarını geçmeye çalışırken yön değiştirirler. Bu, uygulanan kuvveti dağıtır ve böylece kırılma durdurulmuş olur. İkinci bir güçlendirici faktör de, bir kırık oluşunca, protein tabakalarının kırıklar boyunca gerilmesidir. Bu gerilim sayesinde kırılmayı devam ettirecek olan enerji emilmiş olur.
İşte sedefin hasarı azaltan bu özel yapısı, pek çok bilim adamı için de araştırma konusu olmuştur. Doğadaki malzemelerin böylesine akılcı yöntemlerle dayanıklılık kazanmış olması, kuşkusuz, üstün bir akıl sahibinin varlığına işaret etmektedir. Bu örnekten de anlaşılacağı gibi Allah bizlere apaçık varlığının ve yaratmasındaki üstün güç ve kudretinin delillerini sonsuz ilmi ve aklıyla göstermektedir.




 




 


Peygamberimiz(sav)'in Mucizeleri:


 




 



PEYGAMBERİMİZ (SAV)'E ALLAH'IN MUCİZEVİ YARDIMI
Allah'ın Peygamberimiz (sav)'in yanında mücadelelere katılan müminlerin kalplerini uzlaştırması da ayrı bir mucizedir. Farklı farklı kavimlerden, şehirlerden, topluluklardan, hatta birbirine düşman kabilelerden insanların aynı amaç uğruna, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için birarada hareket etmeleri Allah'ın dilemesiyle gerçekleşmiştir. Allah, pek çok ayette Peygamberimiz (sav)'i yardımıyla ve samimi müminlerin desteğiyle müjdelemiştir:
Onlar, seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O, seni yardımıyla ve mü'minlerle destekledi. Ve onların kalplerini uzlaştırdı. Sen, yeryüzündekilerin tümünü harcasaydın bile, onların kalplerini uzlaştıramazdın. Ama Allah, aralarını bulup onları uzlaştırdı. Çünkü O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. Ey Peygamber, sana ve seni izleyen mü'minlere Allah yeter. (Enfal Suresi, 62-64)
Allah'ın yardım ettiği Peygamberimiz (sav) ve müminler, ne kadar zayıf durumda olsalar da başarılı olmuşlar, sayıca fazla olan iman etmeyenlerin orduları karşısında galip gelmişlerdir. Mekkeli müşrikler, sahip oldukları teknik imkanlara ve kalabalık insan sayısına rağmen, görünüşte kesin galip gelmeleri gerekirken Allah'tan bir mucize olarak bozguna uğramışlardır.
Allah müminlere savaşlarda bir mucize daha yaşatmış, sabreden bir kişinin on kişiyi mağlup edeceğini müjdelemiştir:
Ey Peygamber, mü'minleri savaşa karşı hazırlayıp-teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlub edebilirler. Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kafirlerden binini yener. Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur.
Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir za'f olduğunu bildi. Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah'ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir.
(Enfal Suresi, 65-66)
Allah bir başka ayette de Peygamberimiz (sav)'e ve müminlere yardım olarak görünmeyen ordularını indirdiğini ve onlarla inkarcı müşrikleri azablandırdığını haber vermektedir.
(Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkar edenleri azablandırdı. Bu, inkarcıların cezasıdır. (Tevbe Suresi, 26)
Allah Peygamber Efendimiz (sav)'e ve müminlere mucizelerle yardım ederken, inananlara yaptıkları zulüm ve eziyetlerden dolayı müşriklere de görülmemiş bir karşılık vermiştir. Müşrikler hiç ummadıkları şekilde Müslümanlara mağlup olmuşlardır.







 


Yaşayan Fosiller Evrimi Yalanlıyor:


 




 




365 MİLYON YILLIK BİTKİ FOSİLLERİ EVRİMİN GEÇERSİZLİĞİNİ KANITLIYOR
"Evrim aldatmacası", milyonlarca yıl önceki örnekleri bulunan yaşayan fosillerle, açıkça ortaya çıkmıştır. Ağaçlar milyonlarca yıl önce de ağaçtır, termitler termit, balıklar da balık. Bu canlılar, günümüzde hala, aynı özellik ve donanımlarla yaşamaya devam etmektedirler.
Pecopteris miltani, 365-290 milyon yıl önce yaşamış olan fosil bir bitkidir (soldaki resim). Sağda görülen günümüzdeki örnekleriyle hiçbir farkı yoktur.


www.yasayanfosiller.com
 






 


Günün İnternet Sitesi


 




 




İMAN HAKİKATLERİ . COM
www.imanhakikatleri.com
DERIN BIR TEFEKKÜRLE İMANDA DERINLEŞMEK İÇIN:

İşte Harun Yahya'nın eserlerinden faydalanılarak hazırlanan, size yepyeni ufuklar açacak bir başka site: www.imanhakikatleri.com
Bu siteyi ziyaret ettiğinizde önce bir kelebeğin kanat çırpışıyla karşılaşıyorsunuz. Sonra bu kelebek size öyle bir sayfa açıyor ki, burada gördüğünüz ağaçların göl suyundaki yansımasına, karlı dağlara, uçan kuşlara, yüzen kuğulara, masmavi göğe hayran oluyorsunuz... Site sizi tüm bu güzellikler ve Allah'ın üstün yaratma sanatının diğer örnekleri hakkında derin bir şekilde düşünmeye davet ediyor. İman hakikatlerini öğrendikçe imanınız ve Allah korkunuz artıyor, düşünce ufkunuz genişliyor. Siteden, Kuran'da bahsedilen iman hakikatlerinden, Allah'ın renk sanatına, insan vücudundan, teknolojinin örnek aldığı canlılara kadar birçok konuda geniş bilgi edinebiliyorsunuz.
Allah yeryüzündeki delillerinin kesin bilgiyle iman etmeye yönelttiğini Kuran'da "Yeryüzünde kesin bir bilgiyle inanacak olanlar için ayetler vardır. Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz?'' (Zariyat Suresi, 20-21) ayetleriyle bildirilmektedir.
Sizler de belki de her gün etrafınızda gördüğünüz, ancak farkına varmadığınız birçok yaratılış delilini gözlerinizin önüne serecek ve Kuran'da dikkat çekilen "göklerdeki ve yerdeki" yaratılış delilleri üzerinde derin tefekkür etmenizi sağlayacak bu siteyi mutlaka ziyaret edin!




Masaüstü Görünümü