Harun Yahya

Dinsizliğin insanlığa getirdiği belalar

Dünyanın hemen her döneminde insanlar, toplumsal bozulmalarla ve ahlaki olumsuzluklarla karşı karşıya kalmışlar, bunlarla mücadele etmişler, ancak çareyi hep yanlış yöntemlerde aradıkları için bir türlü çözüm bulamamışlardır. Gerçek ve köklü çözüm ise Kuran ahlakının yaşanmasında yatmaktadır. Kötülük, haksızlık, üzüntü, karamsarlık, sıkıntı, yalnızlık, korku, stres, güvensizlik, vicdansızlık, endişe, öfke, kıskançlık, kin, uyuşturucu bağımlılığı, ahlaksızlık, kumar, fuhuş, açlık, fakirlik, yolsuzluk, hırsızlık, kavga, düşmanlık, cinayet, savaş, çatışma, zulüm, ölüm korkusu... Tüm bunlar, hemen her gün gazete ve televizyonlarda gördüğünüz, günlük hayatta karşılaştığınız, hatta bizzat şahit olduğunuz sorunlardandır.

İnsanların ve toplumların içinden çıkmak için uğraştıkları, her alanda mücadele verdikleri bu tür olumsuzluklar, kargaşalar ve karanlık toplumsal yapılar, dünya üzerinde yüzyıllardan beri hakimdir. Bunun için, eski Yunan'a veya Büyük Roma İmparatorluğu'na, Çarlık Rusyası'na ya da Aydınlanma Çağı'na, hatta dilerseniz iki büyük dünya savaşına ve büyük toplumsal olaylara sahne olan 20. yüzyıla göz atabilirsiniz. Hangi yüzyıla ve dünyanın neresine giderseniz gidin, genellikle manzara pek değişmez.

Peki insanlar bu kötülüklerle şimdiye dek mücadele etmişler midir ya da etmek için bir gayretleri var mıdır?


Elbette, dünyanın hemen her döneminde insanlar bu sayılan olumsuzluklarla karşı karşıya kalmışlar, bunlarla mücadele etmişler, ancak çareyi hep yanlış yöntemlerde aradıkları için bir türlü çözüm bulamamışlardır. Kurtuluşu kimi zaman değişik yönetim biçimleri denemekte, kimi zaman sapkın akımlara kapılmakta, devrimler yapmakta, çoğu kere de umursamazlığı tercih edip, tüm bu olumsuzlukları kabullenmekte aramışlardır.

Günümüzde insanlar genelde böyle bir yaşam tarzına öylesine alışmışlardır ki yukarıda saydığımız sorunları hayatın gerçeği olarak kabul eder, bunların yaşanmadığı bir toplumun var olmasını adeta imkansız olarak görürler. Böyle bir yaşantıdan memnun olmadıklarını sürekli dile getirirler ama içinde bulundukları şartlarda başka bir seçeneklerinin bulunmadığını düşünerek bu yaşantıyı hemen kabullenirler.

Oysa dünyada, yukarıda sadece çok küçük bir kısmına yer verdiğimiz bu olumsuzlukların hiçbirini ne ruhen ne de bedenen yaşamayan, sürekli bolluk, bereket, mutluluk, sevgi, saygı, huzur, güven, güzel ahlak, barış ve dostluk gibi sayısız nimet ve güzelliklerin sahibi olan insanlar da vardır. İşte bu insanlar Allah'ın rızası için yaşayan, Kuran ahlakıyla ahlaklanmış, Allah'ın rahmetini ve cennetini uman gerçek dindarlar, yani müminlerdir.

Diğer bir deyişle bu olumsuzlukların tek çözümü gerçek dinin yani Kuran ahlakının yaşanmasında yatmaktadır. Bu takdirde toplumlara hakim olan bu karanlık tablo yerini aydınlık bir ufka bırakacaktır. Tüm insanların ve toplumların çağlar boyu düşledikleri, iyilik ve güzelliğin hakim olduğu böyle güzel bir atmosfer, ancak Kuran ahlakının yaşanması ile mümkündür.

Başta tasvir ettiğimiz ortam ise Kuran ahlakı yaşanmadığında kaçınılmaz olarak oluşur. Diğer bir deyişle din ahlakı yaşanmadığı sürece insanlar bu olumsuzluklara mahkumdurlar. Çünkü bu, "dinsizliğin kabusu"dur.

Tüm insanların ve toplumların çağlar boyu düşledikleri, iyilik ve güzelliğin hakim olduğu güzel bir atmosfer, ancak Kuran ahlakının yaşanması ile mümkündür. Müslümanın, Allah'a gerektiği gibi kulluk edebilmesi ve Kuran ahlakına göre yaşayabilmesi için iyi bir Kuran bilgisine sahip olması gerekir.

İMANI ÇABUK ANLAMAK

Samimi bir müminin Allah korkusu nasıl olmalıdır?


Allah'ın varlığını bilen, O'nu üstün sıfatlarıyla tanıyan her insan Allah'tan şiddetle korkar. Çünkü Allah sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir, ancak bunun yanısıra Kahhar (kahreden), Hasib (hesap gören), Muazzib (azaplandıran), Muntakim (intikam alan), Saik (cehenneme süren) sıfatlarının da sahibidir. Bu yüzden Müslümanlar Allah'tan içleri titreyerek korkarlar, O'nun azabından emin olunamayacağını bilirler. Yaptıkları her işin hesabının sorulacağının bilincinde oldukları için Allah'ın hoşnut olmayacağı bir tavır göstermekten şiddetle kaçınırlar. Ama şunu da belirtmek gerekir ki, burada söz edilen korku, dinsiz toplumlarda yaşanan klasik korkudan tamamen farklı, mümine huzur veren, onu harekete geçiren, Allah'ı razı etme konusunda şevklendiren bir korkudur. Allah müminlere şunu emretmiştir:

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. (Teğabün Suresi, 16)

Kuran'ı her okuyan anlayabilir


Allah Kuran'ı tüm insanlara yol gösterici bir rehber olarak indirmiştir. İşte bu nedenle Kuran son derece anlaşılır ve açıktır. Allah Kuran'ın bu özelliğini ".Size Allah'tan bir nur ve apaçık bir Kitap geldi" ayetiyle haber vermiştir. (Maide Suresi, 15) Bir başka ayette ise Kuran için şöyle denir:

İşte biz onu (Kur'an'ı) apaçık ayetler olarak indirdik; şüphesiz Allah, dilediğini hidayete yöneltir. (Hac Suresi, 16)

Ancak, Kuran'daki hikmetleri görebilmek ve Kuran'ın üstün özelliklerini kavrayabilmek için Kuran'ı okuyan kişinin yüzde yüz samimi olması ve hep vicdanına uygun düşünmesi gerekir.






ALLAH'IN İSİMLERİ

HAKEM
(Hükmeden, hakkı yerine getiren)



Allah'tan başka bir hakem mi arayayım? Oysa O, size Kitabı açıklanmış olarak indirmiştir. Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bunun gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmiş olduğunu bilmektedirler. Şu halde, sakın kuşkuya kapılanlardan olma. (Enam Suresi, 114)

Allah insanları yaratmış, onları, içlerinden iyilik yapanlarla kötü olanları ayırt etmek üzere bir imtihan yeri olan dünyaya yerleştirmiştir. Dünyaya sınanmak üzere gelen insanlara elçiler göndermiş ve elçilerine de doğruyu yanlıştan ayırmalarını sağlayacak hükümleri içeren kitaplar vermiştir. İnsanlık tarihi boyunca tüm elçiler, gönderildikleri kavimleri Allah'ın emrettiği hükümleri içeren hak kitaplarla uyarıp korkutmuşlar, onları doğru olan yola çağırmışlardır.

Ancak zaman içinde elçilerin getirdiği kitaplar insanlar tarafından tahrif edilmiş, Allah'ın gönderdiği hükümler inkarcı kesimlerin kendi çıkarlarını koruyacak bozuk hükümlerle değiştirilmiştir. Fakat Allah son olarak insanlara kendilerini 'doğru yola ulaştıracak bir rehber' olarak Kuran'ı indirmiş ve "Hiç şüphesiz, zikri (Kuran'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz" (Hicr Suresi, 9) ayeti ile içindeki hükümleri kıyamete kadar koruyacağını vaat etmiştir.

Elbette Kuran, insanın karşılaşacağı olaylarda çözüm bulmak ve doğruya ulaşmak için başvuracağı yegane hak kitaptır . Ve Allah'ın gönderdiği korunmuş hükümlerin olduğu bu Kitaba sarılanlar, onda Allah'ın kendilerine emrettiklerini yerine getirenler, kuşkusuz doğru yolu bulmuş kimselerdir.






İnkarcıların, azap mekanı cehenneme gideceklerini

SAKIN UNUTMAYIN

"...Andolsun cehennemi, cinlerden ve insanlardan inkar edenlerin tamamıyla dolduracağım."

(Secde Suresi, 13)

Masaüstü Görünümü