Harun Yahya

Teist evrimci modeli büyük bir yanılgıdır

Darwin, evrim teorisini ilk olarak gündeme getirirken oldukça endişeliydi. Teorisinin, o dönemde başta İngiltere olmak üzere tüm Avrupa’da hakim olan Hıristiyan inancına ters düşeceğini ve bundan dolayı tepki toplayacağını biliyordu. Bu nedenle Darwin’in fikirlerini insanlara açıklaması uzun zaman almıştır. Yakın dostlarına gönderdiği mektuplarda ise tedirginliğini açıkça itiraf etmiştir.

Darwin’i bu derece endişelendiren gerçek, evrim teorisinin, temelde, bir yaratıcının varlığını tümüyle reddediyor olması ve bunun yerine tesadüfleri ilahlaştırmasıydı. Günümüzde ise, Richard Dawkins gibi evrimciler, “Darwin bize entelektüel yönden tatmin olmuş birer ateist olabilme şansını verdi” diyerek evrim teorisinin temelindeki bu amacı ilan etmektedirler.

Temelinde bir Yaratıcı’nın inkarı olan bir teorinin, Allah inancı, Yaratılış gerçeği ve herhangi bir İlahi dinle bağdaşması ise kesinlikle mümkün değildir. Bu çalışma, evrim teorisini savunan bazı dindar kişilere bu gerçeği hatırlatmak amacıyla hazırlanmıştır.

Evrimin İspatlanmış Bilimsel Bir Teori Olduğunu Düşünme Yanılgısı

İnsanları evrim teorisi konusunda en fazla yanıltan noktalardan biri, bu konu ile ilgili sık sık duydukları propagandalar ve spekülatif iddialardır. Bu konuda verilen telkinlerin en önemlilerinden biri ise, evrimin tümüyle “bilimsel” bir teori olduğu, bilimin çeşitli dallarıyla bu teorinin ispatlanmış olduğu telkinidir.

Oysa ortada büyük bir çelişki vardır. Bilim, elde ettiği hiçbir bulguda, yaptığı hiçbir deneyde evrim teorisini destekleyici tek bir sonuca bile ulaşamamıştır. Evrimi destekleyecek tek bir aşamanın varlığı ispat edilememiştir. Değil evrim teorisinin iddia ettiği gibi tesadüfi olaylarla, kontrollü laboratuvar ortamlarında bile cansız maddelerin içinden canlı bir organizma oluştuğu gösterilememiş, bilinçli ve kontrollü ortamlarda dahi cansız maddelerden tek bir hücre dahi üretilememiştir. Evrim teorisinin; canlı türlerinin genetik bilgisinin doğal etkenlerle geliştiği, yeni canlı türleri ortaya çıktığı veya türlerin birbirine dönüştüğü, şeklindeki iddiası da hiç bir kanıta dayanmamaktadır. Şimdiye kadar evrim adına öne sürülmüş olan tüm sözde deliller, geçersizliği çeşitli şekillerde ispat edilmiş çeşitli fosillerden, yanlış yorumlanan biyolojik olgulardan ya da evrimcilerin bilinçli ve kasıtlı olarak başvurdukları çarpıtma ve sahtekarlık örneklerinden öteye gidememiştir. 21. yüzyıl teknolojisi ve bilimi ile, “bu, evrim teorisi için kesin bir delildir” diye getirilen tek bir bulgu bile bulunmamaktadır. Bu şartlar altında evrimin bilimsel olarak ispatlandığı iddiasının bir göz boyamadan ibaret olduğu açıktır.

Çelişkinin ikinci yönü ise şudur: Bilimsel bulguların sergilediği canlılıktaki komplekslik, olağanüstü hassas dengeler ve kusursuz tasarım, tüm bunları yaratan bir bilincin varlığını göstermektedir. Yeryüzündeki canlılığın oluşumunu tesadüflerle açıklamak imkansızdır. Varılacak tek sonuç, yeryüzüne bilinçli bir yaratılışın hakim olduğudur. Bir başka deyişle bilim, yaratılışı ispat etmektedir. Bu gerçek, evrimcilerin “din dogmatiktir” iddiasını ortadan kaldırmakta, dini inancın akılcı olduğunu göstermekte ve dindar insanları evrime inanmaya yönelten gerekçeleri yok etmektedir.

Teist evrimci görüşe yakın olan kişiler açıktır ki bu önemli bilgiden yoksundurlar. Evrimcilerin yanıltıcı telkinleri sonucunda, evrimin ispatlanmış bilimsel bir gerçek olduğunu düşünür ve bunun canlılığın oluşumu için tek yol olacağına inanırlar. Aslında bu durum başlıbaşına, Allah’ı gerçek anlamda takdir edememenin de bir sonucudur. Tüm evreni, uçsuz bucaksız yıldızları, galaksileri, bunların arasındaki muazzam dengeyi, dünyayı ve hayranlık uyandırıcı canlı alemini yoktan vareden Allah’ın, bunların tümünü her an kontrolü altında tuttuğunu, geçmişte varolmuş ve gelecekte varolacak her canlının, sahip olduğu tek bir hücresine kadar Allah’ın iradesine bağımlı olduğunu anlayamamaktadırlar. Oysa İncil’de Allah’ın bu sınırsız gücü ve buna karşılık insanların düştükleri yanılgı açıkça haber verilmiştir.

Haksızlıkla gerçeğe engel olan insanların bütün tanrısızlık ve haksızlığına karşı Tanrı'nın gazabı gökten açıkça gösterilir.

Çünkü Tanrı'ya dair bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir. Tanrı hepsini gözlerinin önüne serdi. Dünyanın yaratılışından beri, Tanrı'nın görünmeyen nitelikleri, yani sonsuz gücü ve Tanrılığı, O'nun yaptıklarıyla anlaşılarak açıkça görülüyor. Bu nedenle özürleri yoktur. Tanrı'yı bildikleri halde O'nu Tanrı olarak yüceltmediler, O'na şükretmediler. Ama düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü. Akıllı olduklarını iddia ederken akılsız olup çıktılar. Ölümsüz Tanrı'nın yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara ve sürüngenlere benzeyen putları yeğlediler. (Pavlus’un Romalılara Mektubu, 1/18-23)

Evrimcilerin, İnançlı İnsanları Kendi Saflarına Katma Çabaları

Teist evrimci modeli, evrimcilerin özellikle son yıllarda teşvik ederek oluşturmaya çalıştıkları bir modeldir. Özellikle son yıllarda dine dönüşte büyük bir gelişme yaşanmakta ve dolayısıyla evrime inanan insanların sayısı giderek azalmaktadır. Ayrıca, bir Yaratıcının varlığına inanan bilim adamlarının sayısındaki artış da evrimcileri telaşlandırmaktadır. Çünkü bu bilim adamları, her geçen gün daha da artan bir etki ile, evrim teorisinin bilimsel yönden geçerli olmadığı ile ilgili delilleri kamuoyunun bilgisine sunmaktadırlar.

Evrimciler ise, teist evrimci modelini destekleyerek, kendi saflarına çekemedikleri dindar insanları dinle evrim arasında bir uyum olduğuna ikna etmeye çalışmaktadırlar. Teist evrimciler, Allah’ın canlılığı aşama aşama, evrimcilerin öne sürdükleri kademelerden geçerek yarattığına inanırlar. Bir kısmı da, Allah’ın ilk canlı hücreyi yarattıktan sonra, bu canlı hücrenin kademe kademe gelişerek nihayetinde insanı oluşturduğuna inanır.

Evrim teorisi hakkında pek fazla bilgisi olmayan kişiler evrimin bir Yaratıcının varlığını reddettiğinin, onun yerine tesadüfleri ilahlaştırdığının farkında değildirler ya da bunu görmezden gelirler. Dolayısıyla özel bir plan üzerine kendilerine sunulmuş olan “teist evrim” inancının bir zarar getirmeyeceğini düşünürler. Hatta evrimcilerin, “evrim=bilim” telkinlerine kanarak, bilimle dini mutabık hale getirdiklerini zannederler.

Oysa, evrim teorisi bilimsel bir gerçek değildir ve ilahi dinlerin yaratılış hakkındaki açıklamaları ile tamamen çelişir. Allah’a ve Kutsal kitaplara inanan insanların, böyle bir kompleks içinde olmaları ve inançlarının bir kısmını gözardı ederek, bilimin de reddettiği bir teori ile uzlaşmaya çalışmaları son derece yersizdir.

Darwinizmin, ilahi dinlerle ve Yaratılış gerçeği ile çelişmektedir:

Gözlerden asla kaçmaması gereken bir gerçek, evrim teorisi-yaratılış tartışmasında temel meselenin "tesadüf" iddiasında odaklanmış olmasıdır. Evrim teorisini savunanlar, canlılığın bir tesadüfler zinciri ile oluştuğu iddiasındadırlar. Darwin'in yazılarının özü budur ve onu izleyen tüm evrimciler aynı iddiayı korumaktadır. Evrim teorisinin varlık amacı bu iddiadır. Aynı zamanda evrim teorisinin saçmalığı da bu iddiadan kaynaklanmaktadır, çünkü bilim canlıların kökeninin "tesadüf" değil "tasarım" olduğunu göstermektedir.

Dolayısıyla inançlı bir insanın, evrim ve yaratılışın birbirinin tam olarak zıttı olan iki görüş olduğunu açıkça görmesi ve kabul etmesi gerekmektedir. Evrim, insanın ve canlılığın yaratılış amacını ortadan kaldırırken, yaratılış gerçeği her şeyin varlığının bir amacının olduğunu bildirir. Evrim bilinçsiz ve kör tesadüflerin gücüne inanırken, yaratılış sonsuz bir Aklın, yani Allah’ın mutlak gücüne inanır. Biri dini, biri de dinsizliği savunan iki anlayışın biraraya getirilme çabası, bir aldatmacadan başka bir şey değildir.

Sonuç

Allah’ın mutlak varlığına inanan bir insan bu aldatmacanın asla etkisinde kalmamalıdır. Evrim teorisinin geçerliliğine inanmak, pek çok kişinin sandığı gibi zararsız değildir. Evrim teorisi, savunduğu sapkın fikirler, getirdiği dinsizlik anlayışı ve materyalizm ile, 150 yıldır süren yozlaşmanın, dejenerasyonun, sapkınlığın, hatta ırkçı katliam ve soykırımların en başlıca sebebidir. Bu anlayışa destekçi olmak, dindar insanların asla tercih etmemesi gereken bir durumdur.

Herşeyin Yaratıcısı ve sahibi Allah’tır. İncil’de bu gerçek şöyle bildirilmektedir:

Görünmez Tanrı'nın görüntüsü, bütün yaradılışın ilk doğanı O'dur. Nitekim gökte ve yeryüzünde, görünen ve görünmeyen şeyler, tahtlar, egemenlikler, yönetimler ve hükümranlıklar, her şey O'nda yaratıldı. Her şey O'nun aracılığıyla ve O'nun için yaratılmıştır. Her şeyden önce var olan O'dur ve her şey varlığını O'nda sürdürmektedir. (Pavlus’un Koloselilere Mektubu, 1/15-17)

Bu gerçeğe inanan samimi Hıristiyanlar, Darwinizmin tehlikeli boyutlarının farkına varmalı, bu zararlı ideolojiye karşı fikri mücadele içinde olmalı ve ideolojinin etki alanını daraltmalıdır. Bu şekilde samimi Hıristiyanlar, dinin gücünü de artırmış olacaktır. Kuşkusuz batıl, her zaman çürüyüp yok olmaya mahkümdur. İnsanlık için büyük tehlikeler barındıran Darwinizm de bu sonla mutlaka karşılaşacaktır. Bunun öncüsü ise, Allah’ın izni ile dünya üzerindeki samimi dindarlar olacaktır.

Masaüstü Görünümü