Harun Yahya

Hazar'da karışık hesaplar


Hazar Havzası'nda bulunduğu tahmin edilen 4 trilyon dolarlık petrol rezervinin kim tarafından çıkarılacağı ve hangi yollarla taşınacağı önemli bir tartışma konusu. Hazar'a kıyısı olan 5 ülke bu konuda kendi tezini uluslararası alanda kabul ettirmeye çalışıyor.

Hazar Denizi'nde Ağustos ayı başında önemli bir kriz yaşandı. Hazar'a kıyısı olan 5 ülkeyi savaşın eşiğine getiren bu kriz bölgede petrol araştırması yapan BP şirketine ait bir geminin İran hücumbotları tarafından durdurulmasıyla başladı. Daha sonraki günlerde İran jetleri Azerbaycan hava sahasını ihlal ederken, Türkmenistan da Azerbaycan'ı kendi karasularını ihlal etmekle suçladı. Azerbaycan ise Hazar petrollerini koruyacağını söyleyerek ordusunu alarma geçirdi. Yaşanan tüm bu gerginliğin nedeni ise bölgede bulunan dünyanın en zengin petrol yatakları...

Dünya Orta Asya petrollerini keşfetti

Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ortaya çıkan yeni güç dengeleri içinde dünyanın en büyük petrol deposu keşfedildi. Orta Asya ve Kafkasya, içerdikleri zengin petrol yatakları bakımından ikinci Basra Körfezi konumuna gelebilir. Fakat bu kaynakların yeryüzüne çıkarılıp, işlek ticaret yolları üzerinden dünya pazarlarına ulaştırılması kaçınılmaz bir zorunluluk.

Hazar Denizi ve Orta Asya'da yaklaşık 4 trilyon dolarlık bir petrol rezervi bulunduğu tahmin ediliyor. Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Hazar Denizi'ne kıyısı olan ülkeler olarak zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarının kazandırdığı ekonomik ve siyasi gücün farkına vardılar. Fakat Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana önemli ekonomik zorluklarla karşı karşıyalar. Ekonomilerinin dünya standartlarına ayak uydurabilmesi için bürokrasilerini yeniden düzenlelemeleri, dış politikalarının doğrultusunu yeniden saptamaları gerekiyor. İşte bu ülkeler içinde bulundukları çıkmazdan kurtulmak için var olan petrolün yeryüzüne çıkarılıp, rafinerilerde işlenmek üzere dış pazarlara ulaştırılmasını, "can kurtarıcı" bir aşama olarak görüyorlar. Bu nedenle de kardeş cumhuriyetlerimiz ve bu zenginlikten pay almaya talip diğer tüm yöresel ve uluslararası güçler arasında büyük bir güç mücadelesi yaşanıyor.

Türkiye Hazar petrollerinin boğazlardan geçmesini istemiyor

Hazar petrolleri sorunu sadece paylaşımla sınırlı değil. Sorunun diğer boyutu petrollerin dağıtımında kullanılacak olan yol. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'ndeki doğal kaynakların doğru şekilde değerlendirilmesi Türkiye için de büyük önem taşıyor. Kurulan petrole dayalı ikili ilişkiler Türkiye ekonomisine büyük fayda sağlayacağı gibi, Asya'ya köprü vazifesi görme konusunda, Türkiye'nin stratejik konumu bir kez daha kanıtlanmış olacak.

Türkiye Orta Asya'daki doğal zenginliklerin doğru değerlendirilmesi konusunda ağırlığını koymakta. Bu sayede, dış etkileri devre dışı bırakarak, bölgede lider ülke olduğunu göstermektedir. Türkiye için en karlı ve en güvenilir proje, Orta Asya petrollerinin Türkiye topraklarından Ceyhan'a ulaştırılmasıdır. Bakü-Ceyhan boru hattı sadece ekonomik açıdan değil, siyasi açıdan da büyük öneme sahip. Bu projenin gerçekleştirilmesi, Türkiye'yi enerji nakil hatlarının geçtiği kilit ülkelerden biri haline getirecektir.

Dünya'nın en zengin 3. petrol rezervi

ABD Dışişleri Bakanlığı raporlarına göre, Hazar'da henüz keşfedilmemiş en az 163 milyar varil petrol var. Beklentiler bu rakamın 200 milyar varile ulaşması yönünde. Hazar Havzası'ndaki petrol, Irak'taki belirlenmiş petrol rezervinden 100 milyar varil daha fazla. Dünyanın bilinen en büyük petrol yatağına sahip Suudi Arabistan'ın 261 milyar varillik petrol rezervinin üçte ikisi civarındaki bu potansiyelin bugünkü piyasa değeri ise 4 trilyon dolar.

Hazar'ın zenginliği beş kıyıdaş ülke arasında eşit dağılmıyor. En büyük paya Kazakistan sahip. 10 milyar varil belirlenmiş, 85 milyar varil de keşfedilmeyi bekleyen petrol rezervi var. Ardından, Azerbaycan ve Türkmenistan geliyor. Hazar Havzası'ndaki Azeri petrol yataklarında bilinen 2.6 milyar varil petrol yatıyor. Olası rezerv 27 milyar varil. Bilinen petrol rezervi 1.5 milyar varil olan Türkmenistan'ın toplam potansiyeli 33 milyarı aşıyor. Rusya ile İran'ın toplam petrol payları ise, sırasıyla 12 ve 5 milyar varil olarak öngörülüyor.

Hazar'da sorunun temeli ve ülkelerin petrol politikaları

Hazar'ın "kime, ne kadar?" ait olduğu ciddi bir tartışma konusu. Bir başka ifadeyle, Hazar'dan çıkacak 4 trilyon dolar değerindeki petrolün kime ait olduğu konusu, bölgedeki sorunun temelini teşkil ediyor.

Yeryüzünün dört tarafı kara ile çevrili en büyük suyunu çevreleyen 5 kıyıdaş devlet; Azerbaycan, Rusya, Kazakistan, Türkmenistan ve İran, Hazar'ın "göl" mü, "iç deniz" mi olduğu konusunda bir türlü uzlaşamıyor. Bu iki kavram etrafında dönen tartışmalar ise, "Hazar'ın statüsünün tanımlanması" olarak nitelendiriliyor.

Hazar'ın bir iç deniz olduğu iddiasının en güçlü savunucusu Rusya, bu iddiayla, Hazar'da uluslararası deniz yasalarının uygulanmasını talep ediyor. Bundan anlaşılan kısaca şu: Hazar, kıyıdaş ülkelerin ortak kullanım alanıdır ve kaynaklarının (petrolün) kullanımı da dahil, her türlü faaliyet tüm kıyıdaş ülkelerin katılımıyla yapılmalıdır.

Azerbaycan, Hazar'ın statüsü konusunda Rusya ile en çok karşı karşıya kalan ülke. Bakü'ye göre, Hazar bir uluslararası 'iç göl'. Dolayısıyla göller hakkındaki uluslararası hukuk kuralları uyarınca, ülkeler arasındaki sınırların ortadan çekilen çizgilerle belirlenmesi gerekiyor. Böylece, her kıyıdaş devletin 'sektör' adı verilen kendi alanları ortaya çıkıyor. Kıyıdaş devletler, kendi sektörlerinde her türlü tasarruf hakkına sahip olabiliyorlar. Buradan hareketle Azerbaycan yönetimi, kıyısı olan her ülkenin kendi sınırlarından başlayarak Hazar'ın ortalarına kadar petrol çıkarabileceğini iddia ediyor.

Orta ve ılımlı bir yol izleyen Kazakistan ise Hazar denizinin ulusal sektörlere bölünmesinin doğru olmadığı fikrini savunuyor. Hazar'da bölgesel deniz yaratılması ilkesinin kullanılmlasını ve denizin geriye kalan kısmı ve su yüzeyinin ortak kullanıma açık olması fikrini önermektedir.

Türkmenistan'ın petrol tartışmalarında ayrı bir isteği var. Farklı haritalardan yola çıkan Azerbaycan ve Türkmenistan yönetimi zengin bir petrol kaynağı olan Kepez'in kendi sınırlarında olduğunu iddia ediyor.

Hazar denizinde BP gemilerini savaş uçaklarıyla taciz ederek bölgede krizi başlatan İran ise Hazar petrollerinden Azerbaycan ile eşit pay istiyor.

Dünya basının gözü hazar petrollerinde

BP VE ABD'NİN TAVRI BAKÜ CEYHAN'DAN YANA


ABD'nin önde gelen ekonomi gazetesi Financial Times 8 Haziran 2001 tarihli haberinde; BP petrol şirketi ve ABD'nin, Hazar petrollerinin Bakü-Ceyhan boru hattı yoluyla taşınmasından yana tavır koydukları belirtildi. David Buchan-David Stern ortak imzası altında yayımlanan Bakü çıkışlı haberde şu ifadelere yer verildi:



"BP ve ABD Hükümeti, Hazar'dan Türk Akdeniz kıyılarına uzanacak tartışmalı petrol boru hattının ekonomik randımanını geliştirmeye yönelik adımları açıkladılar. Maliyetin düşürülmesi ve Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattının taşıyacağı petrol miktarının yükselmesini de içeren bu adımlarla eşzamanlı olarak, BP, yatırımcıların üç milyar dolar dolayındaki girişimlerinin yüzde 12.5 oranında gerçek kar getireceğini tahmin ediyor.

Bu girişim açıkça, BTC boru hattının, Hazar petrolünün kuzeye Rusya veya güneye İran üzerinden değil batıya akmasını sağlayacak, ekonomik olmaktan ziyade siyasi bir seçenek olduğu yolundaki kuşkuları ortadan kaldırmak için yapıldı.

ABD Hükümeti bu hafta, Doğu Hazar'dan düşük dereceli petrol alabilmek için Azerbaycan'a, Bakü'deki iki rafineri ve liman tesislerinin modernizasyon konusunu araştırma çalışmaları için 600 bin dolar verdi. ABD Hükümeti bu sayede, Azeri petrol fazlasının bir kısmının BTC boru hattı için serbest kalacağını bildirdi. "


TÜRKİYE TAVRINI BORU HATTINDAN YANA KOYDU

Orta Asya petrollerinin Rusya'dan geçmesi, Türkiye'nin Boğaz trafiğinin artması anlamına geliyor. Türkiye ise Boğazlar'ın güvenliği açısından petrol tankerlerinin Boğazlar'dan geçmesinden rahatsız. Rusya'nın en büyük gazetelerinden İzvestia'da yayınlanan 16 Nisan 2001 tarihli Gennadi Çarodeev imzalı makalede, Türkiye'nin Hazar petrollerinin Boğazlar'dan geçmesine kesin olarak karşı olduğu belirtildi. Boğazlar'ın fiziksel özelliklerinin daha fazla petrol tankeri trafiğini kaldırmayacağının vurgulandığı makalede, Türkiye'nin Hazar petrollerinin Boğazlar'dan geçirilmesi konusundaki yaklaşımı şu şekilde aktarıldı:



"Bölgedeki çevre felaketi riskinin artması nedeniyle Türkler, Boğazlardaki seyrüsefer kurallarını daha sıkı hale getirmeye niyetlidirler... Nitekim 1994'de Türkiye, Karadeniz Boğazları için yeni seyrüsefer kurallarını tek taraflı olarak uygulamaya koymuştur. Yeni kuralların özü, uzunluğu 200 metreyi aşan gemilerin Boğazlar'dan geçmesine çok sayıda sınırlamaların uygulanmasından ibarettir. Örneğin, bu tür gemiler Türk kıyıları yakınlarından ancak gündüz saatlerinde geçebiliyor ve gemide mutlaka Türk kılavuz kaptan kullanılması öngörülüyor.


Bu kurallar Rusya'nın çıkarlarını nasıl etkilemiştir? Bu büyüklükteki gemilerin çoğu, ya Rusya Federasyonu'nun Karadeniz Donanması'na ait savaş gemileri, ya da Novorossiysk'ten petrol taşıyan Rus tankerleridir. Kesin olmayan bilgilere göre, son yedi yılda Rusya, yeni kuralların uygulanması yüzünden, yaklaşık 500 milyon dolar zarara uğramıştır.

TÜRKİYE PETROLDE KİLİT ÜLKE

Washington Post gazetesinde yer alan bir haber-yorumda, Türkiye'nin, Hazar Havzası petrol üreticisi ülkeleri için "kilit'' öneme sahip olduğu bildirildi. Araştırmacı Paige Sullivan tarafından kaleme alınan yazıda, Hazar petrollerinin Batı'ya ulaştırılması konusunun, Amerikan yönetimi ile petrol şirketleri arasında bir tartışma konusu oluşturduğu belirtildi.

Sullivan, ABD yönetiminin Bakü-Ceyhan boru hattını savunduğunu, şirketleri ikna etmeye çalıştığını, şirketlerin ise maliyetlerin çok yüksek olacağını ileri sürdüklerini kaydetti. Sullivan, petrol fiyatlarındaki düşüş ile Hazar'ın bekleneni üretmediği yolundaki argümanların da şirketler tarafından ortaya atıldığını ifade etti.

Hazar Havzası'ndan Batı'ya petrol ulaştırılmasında ABD'nin temel amacının, petrol boru hatlarının çeşitlendirilmesi olduğunu kaydeden Paige Sullivan, yolların Rusya'ya gitmesinin bölge ülkelerini Moskova önünde "zayıf'' kılacağını belirtti.

Paige Sullivan, Azeri petrolleri için en iyi yolun Supsa üzerinden Ceyhan olduğunu ve bir NATO üyesi olan Türkiye'nin bu hattın güvenlik garantisi için yardımcı olabileceği görüşünü dile getirdi.

Rusya'nın Gürcistan'da iç sorunları kışkırtabileceğini belirten Sullivan, Supsa'nın tek başına Tiflis için güvenli petrol bir yolu olmadığını kaydetti. Sullivan, Türkiye ve Ceyhan'ın, bölgedeki petrol boru hatlarının, üretici ülkeler için güvenli bir biçimde çeşitlendirilmesinde kilit öneme sahip olduğunun da altını çizdi.

Masaüstü Görünümü