Harun Yahya

20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı ve Kıbrıs Davası -1-

Kıbrıs Barış Harekatı

1960 yılında kurulan sözde ortak cumhuriyet ve bu yapı içerisinde Türk nüfusa karşı uygulanan siyaset, 1974 yılında Türkiye'nin gerçekleştirdiği Barış Harekatı ile sonuçlanmıştı. Dönemin Başbakan Yardımcısı ve MSP Lideri Sayın Necmettin Erbakan’ın her aşamasını yakından takip ettiği Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında yokolmak üzere olan Kıbrıs’taki Müslüman-Türk varlığı yeniden özgürlüğüne kavuşmuştu.

Kıbrıs, tarih boyunca sırasıyla, Hitit, Mısır, Fenike, Asur, Pers, Bizans, Ceneviz, Venedik, Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere tarafından ele geçirilmiştir. Bizans döneminde, Bizans'ın resmi dil olarak Yunanca'yı ve din olarak da Ortodoks Hıristiyanlığı benimsetmesi sonucunda Ada halkı, kendisini Rum olarak görmeye başlamıştır. Ada'ya Türk nüfusun girmesi ise, Kıbrıs'ın 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından ele geçirilmesiyle başlamıştır.

KIBRIS İSLAM TOPRAĞI


Osmanlı İmparatorluğu'nda ele geçirilen toprakların tümü "vatan toprağı" sayılıyordu. Kıbrıs'ın fethinden sonra Ada'nın nüfusunu oluşturan iki halk; Rumlar ve Türkler barış içinde yaşamışlardı. Bu barış havası 19. yüzyıla kadar sürmüştür. Bu yüzyıl içinde İmparatorluk sınırları dahilindeki birçok bölgeyi ve en şiddetli olarak Balkanları etkisine alan milliyetçilik hareketleri, Kıbrıslı Rumları da etkilemiştir. Bu tarihten itibaren Kıbrıslı Rumlar, Osmanlı hakimiyetinden çıkarak, bağımsızlığını kazanan Yunanistan'la birleşmek istemişlerdir. Böylece günümüze kadar gelen Kıbrıs sorunu ortaya çıkmıştır.

Kurtuluş Savaşı yıllarında Misak-ı Milli sınırları içinde Kıbrıs da bulunuyordu. Ancak bu tarihte Kıbrıs artık İngiliz egemenliğine geçmiş ve Türkiye Ada üzerinde herhangi bir hak talep edemeyeceğini belirtmişti. Bu nedenle, Türkiye 2. Dünya Savaşı yıllarına kadar Kıbrıs konusundaki gelişmeleri uzaktan izleyebildi.

KIBRIS’TA İNGİLİZ İŞGALİ

1821 yılında Yunanistan'da isyanın başlamasından sonra, Kıbrıs'taki milliyetçi Rumların başını çeken Kilise, bir isyan hazırlığına girişir. Fakat dönemin Osmanlı valisi bu isyan planlarını öğrenerek, isyancıların bir kısmını idam eder ve diğerlerini sürgüne gönderir. Bu kişiler 1821 yılı sonlarında Roma'da toplanarak ilk Enosis bildirisini yayınlarlar. Tüm Hıristiyan Krallarına çağrıda bulunarak, Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı için yardımcı olmalarını isterler. 1878'de Osmanlı Devleti, Rusya'ya karşı diplomatik desteğin bedeli olarak Kıbrıs'ı İngiltere'nin "geçici yönetimi"ne bırakır.

Ada'yı Osmanlı hükümetinden kiralayan İngiltere, 1914 yılında Osmanlı Devleti'nin 1.Dünya Savaşı'na katılmasından yararlanarak, Kıbrıs'ı ilhak eder. Bu yönetim devri, Kıbrıs Rumları arasında Enosis'in gerçekleşeceğine dair umutları artırır. Hatta bu durum, 1915 yılında İngiltere'nin Kıbrıs'ı Yunanistan'a teklif etmesiyle daha da somutlaşır.

Neticede, 1571'den 1914'e kadar, neredeyse 4 asır Türk hakimiyetinde kalan Kıbrıs, bir takım oldu-bittilerle elden çıkar; Kıbrıs ve Kıbrıs Türklerinin hayatında yeni bir dönem başlar.

YUNAN SALDIRGANLIĞA VE GARANTÖR DEVLET TÜRKİYE

Bu dönem Türkiye'nin NATO'ya girdiği yıllarda (1952) Kıbrıs'ın da Yunanistan'a bağlanma girişimleriyle sonuçlandı. 1950-55 yılları arasında Türkiye'nin Kıbrıs politikası, İngiltere yönetiminin korunması, bu statüde değişiklik olacaksa Türkiye'nin de söz sahibi olması gerektiği yönünde şekillenmiştir. 1958-60 yılları arasında ABD ve İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasında Kıbrıs'ın taksim edilmesi fikrini gündeme getirmiştir. Türkiye o dönemde İngiltere'nin Ada'da askeri ve siyasal varlığını Türklerin bir güvencesi olarak görmekteydi. Diğer yandan Rumların arasında İngiltere karşıtı hareketlerin artması İngiltere'nin Kıbrıs politikasında değişikliklere yol açtı. İngiltere, Türkiye'nin Ada politikasında söz sahibi olmasını desteklemeye başladı. 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Türkler ve Rumlar görünürde eşit statülerde devlet yönetiminde rol oynamışlardır. Yunan kökenli terör örgütlerinin Kıbrıs Türklerinin güvenliğini tehdit etmesi üzerine 1960-74 yılları arasında Türkiye'nin Kıbrıs politikası, Ada'daki soydaşlarımızı "garantör devlet sıfatı" ile korumak olarak belirlenmiştir.

VE KIBRIS BARIŞ HAREKATI

1960 yılında kurulan sözde ortak cumhuriyet ve bu yapı içerisinde Türk nüfusa karşı uygulanan siyaset, 1974 yılında Türkiye'nin gerçekleştirdiği Barış Harekatı ile sonuçlanmıştı. Dönemin Başbakan Yardımcısı ve MSP Lideri Sayın Necmettin Erbakan’ın her aşamasını yakından takip ettiği Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında yokolmak üzere olan Kıbrıs’taki Müslüman-Türk varlığı yeniden özgürlüğüne kavuşmuştu.

Bunun hemen akabinde ise, Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuştu. Bu tarihten sonra dünya siyasetinde Kıbrıs sorununun bir çözüme kavuşturulması için pek çok plan ortaya kondu. 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. 1990 yılındaki Güvenlik Konseyi kararıyla iki bölgeli federasyon önerildi. 1997 yılına gelindiğinde ise konfederasyon fikri öne sürüldü. Günümüzde ise Kıbrıs Rum kesiminin Avrupa Birliği'ne kabul edilmesi ihtimali nedeniyle Kıbrıs sorunu daha yoğun olarak gündemde.

1960-1974 yılları arasında kendisini gösteren Rum saldıırganlığı, Kıbrıs Barış Harekatı öncesinde katliamlara dönüştü. Dönemin Başbakan Yardımcısı Sayın Necmettin Erbakan’ın girişimleriyle gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı ile adadaki Müslüman-Türk varlığı tekrar özgürlüğüne kavuşturuldu.

1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilen Kıbrıs topraklarında, 1 Dünya Savaşı’na kadar barış, huzur ve adalet hüküm sürdü.

Masaüstü Görünümü