Harun Yahya

Önce İslam Birliği





Müslüman bir ülke olmamız bize son derece geniş imkanlar sunmaktadır. Türklük bağımız, dünya üzerindeki diğer Türk Cumhuriyetleri ile diyalog kurup aynı çatı altında birleşmemizi sağlayacak çok önemli bir noktadır. Aynı zamanda Müslüman ülke olmamız ise dünya üzerindeki diğer Müslüman ülkeler ile ortak hareket etmemizi, beraberce sorunlara daha pratik ve kalıcı çözümler sunabilmemizi sağlayacaktır. Bu iki yönlü avantajından dolayı Türkiye, önümüzdeki birkaç on yıl içerisinde şu an bulunduğundan çok daha stratejik ve önemli bir konuma hatta, kendisinin de içinde bulunduğu ülkeler topluluğuna liderlik yapabilecek bir yere gelecektir.

Daha önceki yazılarımızda Türkiye'nin soy bakımından gerek Türk Cumhuriyetleri'ne gerekse dünya üzerindeki dağınık yaşayan diğer Türk topluluklarına yapacağı rehberlik ve öncülükten bahsettik. Ama Türkiye'nin Müslüman ülkeler arasında da böyle bir birliği sağlayıp, onları ortak bir çatı altında toplayarak, beraber hareket edebilecekleri bir yapı oluşturabileceği üzerinde pek durmamıştık. İsterseniz, böyle bir yapının neden gerekli olduğuna ve hem Türkiye'nin hem de diğer ülkelerin niye böyle bir birliğe ihtiyaçları olduğuna kısaca değinelim.

Neden İslam Birliği

İslam Birliği'nin oluşturulmasındaki temel amaçlardan biri, Müslümanların geneline yön verebilecek merkezi bir otoritenin oluşturulması olmalıdır. Bunun için bu merkezin mutlaka tüm Müslümanlara hitap edecek bir yapıda olması, diğer bir deyişle bütün farklı anlayışları şemsiyesi altında toplayabilmesi şarttır. İslam Birliği, temel İslami değerleri ve inançları esas almalı, uygulama ve görüş farklılıklarını hoşgörü ve anlayışla karşılamalı, bu farklılıkları bir kültür zenginliğine dönüştürebilmeyi başarmalıdır. Bu farklılıklar ortak karar almayı ve siyasi iradeyi faaliyete geçirmeyi engelleyici unsurlar haline getirilmemelidir. Müslüman ülkeler arasındaki tüm ihtilaflar bu merkezde çözüme kavuşturulmalı, anlaşmazlıklar ortadan kaldırılmalıdır. Kendi iç sorunlarını çözebilen bir İslam dünyası, diğer medeniyetlerin üyeleriyle yaşayabileceği sorunları da kolaylıkla çözebilecek bir imkana sahip olacaktır. Bu şekilde tüm Müslümanları birleştiren bir merkezin, ortak politikalar üretmesi ve bu politikaların uygulamaya geçirilmesini sağlaması mümkün olur.

Nasıl Bir İslam Birliği

56 Müslüman ülkenin üye olduğu İslam Konferansı Örgütü, Müslümanları çatısı altında toplayan -üye sayısı ve üyelerinin coğrafi dağılımı açısından- en büyük Müslüman örgüttür. Bu örgüt dışında da, ortak coğrafyalarda yaşayan Müslüman ülkeler arasında çeşitli ticari ve askeri iş birlikleri bulunmakta, bölgesel ittifaklar kurulmaktadır. Bunların her biri önemli faaliyetlerde bulunan yapılanmalardır ve varlıkları faydalıdır. Ancak İslam dünyasının, daimi kurumları bulunan, bağlayıcı kararlar alma yetkisine sahip, ortak politika geliştirebilecek ve bunları kararlılıkla uygulayacak, tüm Müslüman dünyasının ortak sesi olacak, yalnızca belirli bölgelerin değil tüm Müslümanların sorunları ile ilgilenip bu sorunlara çözüm üretecek daha kapsamlı bir birliğe ihtiyacı vardır. Bu birliğin faaliyet alanı ekonomik, askeri ve sosyal alanları kapsamalıdır. Bu birlik sayesinde, Müslüman ülkeler arasında mutabakat ve uzlaşma ortamı inşa edilecek, dayanışma ruhu geliştirilecektir. Böylece öncelikle birlik altında toplanmış ülkelerin güvenlik sorunları giderilmiş olacak, daha sonra da kurulacak çok yönlü iş birlikleri ile üyelerin refah seviyesinin yükselmesi sağlanacaktır. İslam dünyası -doğrudan veya dolaylı kendisi ile ilgili gelişmelerde- tek bir vücut olarak hareket edecek, dolayısıyla Müslüman toplumların lehine stratejiler geliştirilmesi mümkün olacaktır.

Örnek Model; AB

Avrupa Birliği, İslam Birliği için bir örnek olabilir. Avrupa Birliği'nin özelliği, üye ülkelerin tümünün kendi ulusal egemenliklerini, kendi yönetim sistemlerini, devlet mekanizmalarını korumaları, ancak bunun yanında, "Avrupa kültürü" üzerine inşa edilmiş bir değerler sistemini kabul etmeleridir. Bu değerler sistemi üzerinde, birbirleri ile siyasi, ekonomik, kültürel iş birliği yapmaları; bu iş birliğini yürütecek ve tüm Avrupa adına hareket edebilecek merkezi yasama ve yürütme organlarına sahip olmasıdır.

İslam Birliği de, üye ülkelerin ulusal bağımsızlıklarını ve milli sınırlarını muhafaza ettikleri, her ülkenin kendi ulusal hak ve çıkarlarını koruyabileceği bir yapı olmalıdır. Ama tüm bu egemen ülkeleri, ortak bir "İslam kültürü" içinde birleştirecek bir vizyon, bu vizyon uyarınca ortak politikalar geliştirecek ve uygulayacak karar ve yürütme organları oluşturulmalıdır. Amaç, devletlerin yapısal olarak birleşmeleri değil, ortak politika ve menfaatler çevresinde birleşilmesi ve bu politikaların hayata geçirilmesinde birliğin yaptırım gücünün olmasıdır.

devamı >>>
İSLAM BİRLİĞİ’NİN TÜRKİYE VE DİĞER MÜSLÜMAN ÜLKELERE SAĞLAYACAĞI FAYDALAR

Masaüstü Görünümü